DEPREM HAKKINDA BİLMEDİKLERİMİZ
Yöremizde yaşayan
yurttaşların deprem gerçeğini ve yıkıcı depremlerin arkasında yatan asıl
nedenleri bilmesinde büyük yarar var..
Türkiye’nin birçok
bölgesinde Jeoloji ve maden çalışmalarında bulunan Jeoloji Yüksek Mühendisi
Zekai Tekin, MTA’da (Maden Tetkik Arama Genel Müdürlüğü) uzun yıllar yaptığı deprem
araştırmaları ve altın yataklarıyla ilgili çalışmalarıyla tanınıyor.
Tekin’den bölgemizi
yakından ilgilendiren deprem gerçeğiyle ilgili bilgiler istedik.
Sayın Tekin, Tokat ve ilçeleri 1.
derece deprem bölgesinde yer alıyor. Olası bir depremin mal ve can kaybına neden
olmaması veya hasarın en aza çekilebilmesi için ne yapmalı?
Jeolojinin ana
konularından biri olan ve halkımızı en çok tedirgin eden depremler ve fay
hatları konularında da uzun yıllar çalışma ve araştırmalarda bulundum. Depremin
hasar verdiği bölgelerde incelemeler yaptım. Her ne kadar depremler için doğal
felaket desek de insanları bu acı dolu felaketlere sürükleyenler de yine
insanlardır. Önce depremin ne olduğunu iyi bilmeliyiz ki dolayısıyla depreme
karşı ne yapıp ne yapmamamız gerektiğini de kavrayabilelim.
Halkımız bir takım
şarlatanların ağzından depremin önceden tespitiyle ilgili yalan yanlış bilgiler
edinmeye çalışıyorlar. Hepimizin bildiği örnekler; normal ötesi mevsim
geçişleri olduğunda, karıncalar yuvalarını terk ettiğinde, atlar ve inekler
huzursuzlandığında vb. olaylarla depremlerin olacağını önceden öngörme gibi
düzmece bilgilerle halkımız kandırılmaktadır.
Depremler tamamen yer
hareketleridir. Konuyu tüm ayrıntılarıyla ve bilimsel olarak anlatmayı çok arzu
ederdim ancak buna ne sizin sabrınız ne de yayınınızın sayfaları yeterli olmaz.
Fakat vatandaşlarımızın deprem gerçeğini ve yıkıcı depremlerin arkasında yatan
gerçek nedenleri bilmesinde büyük yarar var.”
Bize önce depremin nasıl oluştuğunu
açıklar mısınız?
Anadolu toprakları Afrika
ve Arap kıtası tarafından her yıl ortalama 3 cm. olarak sıkıştırılmaktadır.
Doğu Anadolu Fay Kırığı olarak adlandırdığımız kırıkla Kuzey Anadolu Fay Kırığı
Muş Karlıova’da birleşerek bir kama yapıyorlar, Arap bloku Bitlis Dağlarının
altından Türkiye’nin altına dalarken Afrika Anadolu’nun komple altına daldığı
izleniyor. Bunların sıkıştırmasıyla bizim Karadeniz dağlarıyla Anadolu
arasındaki Kuzey Anadolu Fayı ile Doğuda Bitlis Dağlarıyla Malatya Pötürge’den
geçerek Kızıldeniz’e kadar uzanan bir kırık hattımız var. İşte bu hat arasında
kalan kısım sıkıştığından dolayı Batıya doğru her yıl ortalama 2 cm. kayıyor. Kayma
esnasında bu hareketi engelleyen kaya kertiklerinden oluşan blokları arkadan
gelen basıncın artmasıyla, aynı zamanda kırıklar içinde bulunan suyun 600 bardan
yukarı sıkışarak infilak etmesiyle o kırık engelleyen hatların daha çabuk
kırılmasına neden olduğundan 3 Mt., 5
Mt., 10 Mt. gibi belli bir uzaklığa ani olarak fırlar. Her fırlamada önündeki
engele çarpar ve bu çarpmadan dolayı sarsıntılar oluşur. Yerin, 30 Km. - 40 Km.
derinliğinde başlar, 10 Km. - 5 Km. derinliğine kadar yeryüzünü titretir. İşte
bu sarsıntıya biz ‘Deprem’ ya da ‘Deprem Dalgaları’ diyoruz.
Deprem ve deprem Dalgalarını nasıl
inceliyorsunuz?
Deprem dalgalarını 3 ana
temelde inceliyoruz.
1. Bir ve iki katlı binalara hasar veren Küçük Frekanslı Deprem Dalgaları,
2. İki ve beş kat arasındaki binalara hasar veren Orta Frekanslı Deprem Dalgaları,
3. Beş katın üzerindeki binalara hasar veren Yüksek Frekanslı Deprem Dalgaları
Bu nedenlerden dolayı; depremler oluşurken su dalgaları
gibi kıyıya vurup geriye yansıma özelliğine de sahiptir. Bu dalgalar
birbirlerini ya güçlendirirler ya da zayıflatırlar. Yansıyan ve gelen dalga
birbirini kuvvetlendirdiyse, yani binanın altına kuvvetli bir yükselme geldiyse
o bina hasar görür. Hemen yanına birbirini yok eden dalga oluştuğunda, bir yan
binanın altından nötr dalga geçtiği için, bu bina yıkılırken yanındaki bina
sapa sağlam kalabilir. Bu da deprem dalgalarının birbirinin içine girmesinden
doğan bir olaydır.
Sayın Tekin, vatandaşlarımızın çok sık
karıştırdığı; “Depremin Şiddeti”, “Depremin Kuvveti (Büyüklüğü)”, “Depremin
Derecesi”, “Fay Hattı” ve “Fayın Kırılması” hakkında da bilgi verebilir
misiniz?
Evet, çoğu zaman karıştırılan kavramlardır. Testere
dişlerini düşününüz. İki testerenin dişlerini birbirine geçirip yana doğru
sürtünüz. O dişler ufalandığında biz ona depremde kırılma diyoruz. Yoksa kalem
gibi ikiye kırılmıyor. Bir diğer karıştırılan konu da Kuvvet (büyüklük) ve
şiddet tanımlarıdır.
Depremin Kuvveti (Büyüklüğü) ile Depremin Şiddeti farklı
şeylerdir.
Sayılarla açıklayayım;
101=10’dur. 102=100’dür. Yani biz, 10’un üzerindeki o küçük rakama
kuvvet diyoruz. 107.4 dediğimizde 10’un üzerindeki 7.4 rakamı
10 sayısının kuvvetini gösterir. Depremdeki kuvvet de aynı bu biçimde bir
değerdir.
Depremde; 1 cm. x 1 mg. = 1 Erg’dir.
109 = 109 Erg’dir. (Depremin Kuvveti)
yani; 1 mg.’lık bir kütleyi 109 cm. ileriye hareket ettirmiş oluruz. Deprem esnasında kütlesel hareketin
büyüklüğünü gösterir. 107.9 kuvvetindeki bir deprem sadece binaları
değil, dev ağaçları dahi kökünden söker fırlatır.
Depremin Şiddeti ise; depremin dalga gücüdür. Bir örnek
verecek olursam; Adapazarı - Gölcük depremimiz Adapazarı ve Gölcükte değil de
Büyük Sahra Çölünde olsaydı bunun şiddeti “0” (sıfır) olurdu. Çünkü Jeoloji
Bilimi Depremin Şiddetini şöyle tarif ediyor; Depremin Şiddeti, insanlara ve
insanların yapmış olduğu yapıtlara vermiş olduğu zarardır. Çölde insan yok,
bina yok ki, kime zarar verecek? O nedenle çölde depremin şiddeti “0”
(sıfır)’dır. Bu nedenle deprem konusunda şiddet ve kuvvet karıştırılmamalıdır.
Kuvvet depremin gücü, şiddet ise depremin insanlara ve insan yapılarına verdiği
hasardır.
Peki hocam, en büyük deprem şiddeti nedir?
12 şiddetindeki bir deprem insanları can ve mal kaybına
uğratır.
Büyüklüklerine göre depremlerin etkileri nasıl olur?
7 - 8 büyüklüğündeki depremler yapılara hasar verir. 5 büyüklüğündeki
depremler kâgir binalara ve kerpiçten yapılara hasar verir. 4,5 büyüklüğün
altındaki depremler sallar, yıkmaz ama korkutur. 3 büyüklüğüne kadar olan
depremleri insanlar duymaz. 2,5 - 3,5 arasındaki deprem dalgalarını hayvanlar
hisseder, 2 - 2,5 arasındaki deprem dalgalarını böcekler hisseder. 2 ve 2’nin
altındaki depremleri sadece sismik cihazlar kaydeder.
1. derece deprem kuşağında yaşayan insanlar olarak olası
bir depremi can ve mal kaybı olmadan atlatabilmemiz için ne öneride
bulunursunuz?
Evet, en önemli noktaya geldik. Yine bölgemizden bir
örnek vermek istiyorum; 60 milyon yaşındaki Ballıca mağarası. İçindeki
sarkıtları dikitleri bilirsiniz. Ne depremler, ne sarsıntılar yaşadılar ama ne
bir kırık ne bir kopma yok hiçbirinde. Bu da demektir ki; doğa yapınca en
sağlamını ve en iyisini yapıyor. Oysa, Gölcük Adapazarı depreminde ne oldu? 500
bin kişiyi binaların altına gömdük. Dikkat edin, “Binalara gömdük” diyorum. Yani
deprem değil öldüren, yetersiz ve eksik malzemeyle, deprem yönetmeliğine aykırı
biçimde üretilen yapılar öldürüyor insanları.
Önceki sohbetlerimiz sırasında
“Muhteşem Deprem” söylemini paylaşmıştınız, okurlarımız için “Muhteşem Deprem”
tanımını açar mısınız?
Biz Jeologlar, depremlere
“Muhteşem Deprem” deriz, çünkü; depremler olmasaydı yeryüzünde yaşam olmazdı. Oksijen,
Hidrojen ve atmosferi besleyen gazların hepsi o yeraltı kırıklarından kurtuldu.
Şu anda bile, bizim su kaynaklarımız o kayaların kırılmasıyla bize ulaşıyor.
Kaynak sularımız kırıklardan çıkıyor. O nedenle biz depremleri çok severiz.
Sevmediklerimiz, depreme uygun bina yapmadıkları için, insanların canına kıyan,
malına hasar veren yeteneksiz ve çıkarcı müteahhitlerdir ve de çeşitli
gerekçelerle yanlış uygulamalara göz yuman, görmezden gelen bürokratlardır. .
Soruyorum size; hangi
depremde, doğadaki kaç canlının burnu kanamıştır? Asla söz konusu bile olamaz
oysa binlerce yurttaşımızı göz göre göre binaların altına gömdük. Yazık değil
mi? Bir insan kaç yılda ve ne emeklerle yetişiyor. Doğada depremden ölen bir
tavşan, bir sincap, bir tilki duydunuz mu, gördünüz mü? Ama kerpiç ahırlarda
enkaz altında can veren birçok büyükbaş hayvan, koyun, keçi ve kuzu
sayabiliriz.
Türkiye’yi çok iyi tanıyan
bir jeolog olarak ülkemizin deprem sorununun başlıca nedeninin inşaat
sektörüyle ve yapı teknik ve denetimleriyle doğrudan ilişkili olduğunu
söyleyebilirim. Kısaca; depremden korunmak mümkün, yeter ki istensin..
Sayın Zekai Tekin, verdiğiniz değerli
bilgiler ve açıklamalarınız için çok teşekkür ederiz.
Kaynak: PHANORIA - Cihat TAŞKIN
BLUE CRYSTAL GÜZELLİK MERKEZİ - TOKAT ww.bcguzellik.com Tel: 0356 214 0014 |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder