28 Ocak 2017

TURİZM - KÜLTÜR VE TARİH GALAKSİSİ NİKSAR


NİKSAR
Olay SALCAN - Turizm Yazarı ve Fotoğraf Sanatçısı


















Niksar Belediye Başkanı'nın nazik daveti üzerine bir grup turizmci arkadaş ile birlikte Niksar yollarına düştük. İlk başlarda bu kadar zorlu hava şartlarının olduğu bir kış gününde yola çıkmanın hiç de akıllıca olmadığı ve hatta ilerleyen zamanlarda hava şartlarının daha da ağırlaşacağı düşüncesi ile tedirginliğimiz fazlaydı ve bu da tüm grup personelinin yüzünden belli oluyordu. Ancak üst düzeydeki turizm sevgisi ve bu yolda sürdürdükleri çabalarını hiç bir şeyin engelleyemeceği azmi içerisinde olan tüm gezginler yoluna devam etti. Düşündüğümüz gibi de yol boyu kar yağışı durmadı. Uzun bir yolculuk oldu ama sonunda Niksar a ulaştık. Tüm bu zorlukların, Niksar da göreceklerimize değer mi endişelerimiz yol boyu aklımızdan da çıkmadı değil. 

Ben Niksar'a hiç gitmemiştim ama çok yakınına kadar gelmiştim. Bu yöreye yaptığım gezilerde Tokat ve Zile yi gezmiştim.  Bölgeyi çok sevmiş ve beğenmiştim. Ancak Niksar'ı görünce bu sevgim ve beğenim daha da arttı. 





















Buz kesen ve yürümenin zor olduğu bir günde Belediye Başkanı ve heyeti tarafından çok sıcak bir şekilde karşılandık. Emin olun bu samimiyet ve candan alaka havanın soğukluğunu bize unutturdu. Gruptan bir tek kişinin dahi soğuktan ve buzdan şikayet ettiğini duymadım. Belediye Başkanı'nın bizi karşılamasından sonra hazırlanan programa tam uyabilmek için yoğun bir geziye başladık. Yapılan program son derece iyi düzenlenmişti ve hava şartlarından dolayı yolda kaybedeceğimiz zaman da düşünülmüştü. 





















Anadolu, sahip olduğu insan varlığı, gelenekleri, kültürü, tarihi ve doğasıyla bir turizm evreni ve bu evrende her şehri, her beldesi, yerin üstündeki ve yerin altındaki zenginlikleri ile birer kültür ve tarih galaksisi. 





















Ben UNESCO'nun Anadolu'nun tamamını Dünya Mirası Listesi'ne almayı değerlendirmesinin uygun olacağını belirtirken hiç de abartmıyorum. Eğer Anadolu'yu gezer görür ve tanırsanız ne demek istediğimi anlarsınız. Tanımazsanız bu yazdığıma sadece gülersiniz. Anadolu yu gezip gördükçe buna daha da çok inanıyorum. Niksar, buna verilebilecek en güzel örneklerden birisi. Niksar her şeye sahip bir beldemiz. Çok şanslı ve görülmeye değer. Bu güne kadar yapılanlar ile Niksar da bu işe gönül vermiş olanların gösterdikleri çabalar, emin olun bize ilerisi için çok ümit ve heyecan verdi. 





















Turizmde önemli olan faktörler sıralandığında, başta insan faktörü gelir. Yani turizm insanla başlar insanla biter. Turizme gönül verenler ne kadar çaba gösterirlerse göstersinler ve ne yaparlarsa yapsınlar orada yaşayan halk buna sahip çıkmaz ise bir adım gidilmez. Onun için de turizmi yöre halkının benimsemesi ve bu alanda gösterilecek çabalara tam katkı ve destek vermesi gerekmektedir. Anadolu da gezdiğim yerlerde olumlu ve olumsuz örneklerini gördüm. Ancak Niksar da edindiğim izlenimlerden; halkın turizmi benimsediği ve yürütülen bu çabalara çok ciddi bir şekilde destek olduğunu değerlendiriyorum.



Niksar, tarih, kültür, doğa ve insanları olarak eşine ender rastlanan yörelerimizden birisi. Niksar da o kadar çok kümbet, türbe var ki hepsini görmemiz mümkün değildi. Anadolu ya hayran ve bunu “Ağladığım senin içindir, güldüğüm senin için, öpüp başıma koyduğum, ekmek gibisin. '' mısraları ile dile getiren büyük şair Cahit Külebi'nin mezarı Niksar'ın en güzel tepelerinden birisinin üzerinde. Niksarlılar kendisine çok güzel bir anıt mezar yapmışlar. 

















Hemen yanı başında ise Erzurumlu Emrah'ın türbesi var. Bu mezardan bakıldığında kalenin görüntüsü muhteşem. Çok karlı bir günde Niksar'a gittiğimiz için, her taraf karla kaplı, bembeyaz idi. Niksar, gelinlik içerisinde bir kuğu kadar zarif ve gelin kadar temiz ve güzeldi. Çoğu kimse ilkbahar ve yaz aylarında gitmeyi tercih edeceklerdir, ama bir de kışın karla kaplı görün. Çok farklı görüntülerin tadını çıkaracaksınız. Çünkü karla kaplı Niksar, bir başka güzel.




















Ben her zaman türbelere farklı bir gözle bakmışımdır. Türbelerde ölüm gerçeği ile sanatın bir arada bu kadar güzel kullanılmasında, atalarımızın ince zeka pırıltılarını görüyorum. Kırkkızlar Kümbeti ile Hacı Çıkrık Türbesi bunun en güzel örneklerinden ikisi. Türbelerden açılmışken tipik Şelçuklu mimarisinin bir örneği olan Niksar fatihi Melik Danişmend Gümüştekin Ahmet Gazi Türbesi ile Hacı Çıkrık Türbesi'nin sözünü etmeden olmaz. Özellikle Melik Gazi Türbesi'nin çevresindeki mezar taşları ve taştan çocuk beşikleri görülmeye değer. 























Danişmendli ve Anadolu Selçuklu eserlerinin yanında; Pontus, Roma, Bizans, İlhanlı, Beylikler ve Osmanlı İmparatorluğu kültürünün bir arada olduğu zengin değerlere sahip bir ilçemiz Niksar. Arsenal bunlardan en enteresan olanlarından birisi. Yerleşim yerlerinin altında kalmış bu silah ve mühimmat deposu, Roma uygarlığının bıraktığı zengin tarihi bir miras. 





















Niksar ın sahip olduğu değerlerden en güzeli, belki de asırlık kahvehaneleri. Bunlar, bu günün zamane “cafe'' lerine hiç benzemiyorlar. Bunlar asırların kültürünü yansıtacak kadar eskiler. Buralarda hokey ve domino oynanırken politik ve ekonomik sorunlara çözüm bulunur, özellikle futbol olmak üzere spor, sanat ve günlük konular hakkında ateşli tartışmalar yapılır. Bu asırlık kahvehaneler, gerçekte Niksar'ın dinamizmi ve güç kaynağı. Yıllara meydan okuyan Leylekli Köprüsü nün yanındaki Mahfel Kahvehanesi hala modernleşmeye direnen bir güç göstergesi.



Niksar'daki diğer önemli bir dinamizm merkezi, Arasta Çarşısı. Geçmişin derinliklerine uzanan bir yolun iki tarafında sıralanmış dükkanlardan oluşan bu çarşıda insanlarla sohbet etmenin, onları tanımanın coşkusuna kapılmaktan kendinizi alamazsınız. Bir başka dünyadır Arasta Çarşısı. Arasta Kahvehanesi'nde ince belli cam bardaklarda içtiğiniz çayın tadı bile farklıdır.



Niksar ın ortasından şırıl şırıl akan Çanakçı Deresi'nin çıkardığı ses, Seğmenli ve Leylekli Köprülerinin altından geçen rüzgarın çıkardığı sesle birleşiyor. Tarihin derinliklerinden gelen bir müzik gibi. Eğer biraz dikkat ederseniz nağmelerde Niksar'ın bu güne kadar gelen zengin tarih ve kültürünün hikayesini duyabilirsiniz.


Türk kültürünün zerefetini ve Türk insanının sanata verdiği değeri yansıtan Niksar ın bir kısmı eski halinde ve bir kısmı da restore edilmiş konakları ile birer anıt niteliğinde. Belediye tarafından restore edilerek hizmete açılmış, ahşap işçiliği ile dikkati çeken Softoğlu Konağı'nda yediğimiz öğle yemeğindeki tatlıyı çok beğendim. Neden yaptıklarını yapan bayana sorduğumda bana “sevgiden '' dedi. İşte Niksar halkı bu kadar sevgi dolu ve bunu herkesle paylaşıyor. Fazla söze gerek yok. 




















Niksar'daki en önemli yapılardan birisi de hiç kuşkusuz Hükümet Konağı. Sultan II. Abdülhamit zamanında yaptırılan oldukça yeni olan bu yapı, şimdiden Niksar'ın sembolu olma niteliğinde. 


Niksar da el sanatları ile ilgili çalışmalar da ilerlemiş durumda. Özellikle bu konuda kadınların oynağı rol son derece dikkat çekici ve etkileyici. “Niksar Kadın Üreticileri Sokak Atölyesi''nin alçı bebek ve kuklaları son derece özenilerek yapılmış, güzel çalışmalar. Leylekli Köprü yakınında bunları sergiliyorlar. Bu bebekleri sergilerken hayat vermişler. Niksar'ın günlük aile yaşamından, kına gecelerinden, geleneklerinden kesitler sunmuşlar. Onlara baktıkça Niksar ve Niksarlı'dan bir şeyler görüyorsunuz.



Gezimizin sonuna geldik, ama Niksar yukarıda anlattıklarım kadar değil. Gördüklerimin ve gezdiklerimin tamamını burada anlatmaya imkan yok. Biz de tamamını gezemedik. Olsun, daha iyi. Bir daha gitmek için bir nedenimiz var. 


Niksar da kaldığım sürece beni en çok etkileyen başta Belediye Başkanı olmak üzere tüm Niksarlılarda turizm konusunda gördüğüm heyecan ve coşku. Niksar'ın gösterdiği bu çabaların olumlu sonuçlarının çok yakın bir zamanda alınacağı inancı içerisindeyim. 

Saygılarımla.

OLAY SALCAN 

ÇAĞDAŞ GAZETECİLER DERNEĞİ ANKARA ŞUBESİ YÖNETİM KURULUNDAN DUYURU





























Çağdaş Gazeteciler Derneği Ankara Şube Yönetim Kurulu, 28 Ocak 2017 tarihli toplantısında, 13. Olağan Genel Kurulu’nun çoğunluklu olarak 12 Şubat 2017 Pazar günü saat 13.00’da Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde (Kennedy Caddesi No: 4 Kavaklıdere) adresinde yapılmasını kararlaştırmıştır. 

Çoğunluk sağlanamaması durumunda Genel Kurul, 19 Şubat 2017 Pazar günü saat 13.00’da, çoğunluk aranmaksızın aynı adreste gerçekleştirilecektir.

13. Olağan Genel Kurul Gündemi:


1- Açılış, yoklama ve saygı duruşu.
2- Divanın seçimi.
3- Yönetim Kurul faaliyet raporu ve Denetim Kurulu raporunun okunması.
4- Raporlar üzerinde üyelerin görüş ve önerilerin açıklanması.
5- Yönetim ve denetim kurulu raporlarının ayrı ayrı ibrası.
6- Üst kurul delege seçimi.
7- Yönetim, denetim, disiplin ve onur kurullarının seçimi.
8- Dilek ve temenniler.
9- Kapanış.


ÇGD Ankara Şube Yönetim Kurulu

EKOLOJİK YAŞAM YAYGINLAŞIYOR

Ruhu iyileştiren masal bahçesi: “Gelişine hayat”

Tam da başlıktaki gibi, ona sorular sorunca “Gelişine göre yaşıyoruz hayatı” diyor. Mütevazı, şirin ve binbir çeşit bitki arasında kendine yer edinmiş, yaşıyor Yalçın abi.
Kaş yeni marinaya doğru yol alırken “Hava sıcak, ağaç altı var hatta mutfak bile var. Gelip keyfinize bakın” diye seslenip selamlıyor sokaktan gelen geçenleri. Bir soluk yanına doğru ilerleyince Likya Garden adlı tabela altında toplanmış binlerce çeşit bitki ile buluşuyoruz. Bahçeye girdiğinizde bir masal dünyasında yolculuk yapıyor gibisiniz. Yalçın abi bundan 5 sene evvel İstanbul’un metropolünden kendini bu rüya bahçeye atmış.
Bahçedeki her şey ikinci el. Kimisini çöpten toplamış, kimisini yolda bulmuş ve tüm bu parçaları birleştirerek her birine yeni bir anlam vermiş. Yalçın abi, yeniden canlandırmış her birini. Binlerce çeşit bitkinin arasında yolculuk yaparken, bir yandan tatlı muhabbeti ile ortama alışmanızı sağlıyor.
Bahçenin orta yerinde, atık kaptan köşkünden, kendine mini bir mutfak-bar yapmış. Burada o nefis bitkilerinden karışım şifayen bitki çaylarını yapıp sunuyor size. Siz bar önünde bulunan masalarda oturup çayınızı yudumlarken güzel müzikler eşlik ediyor tadınıza. Kafanızı kaldırıp yukarı doğru baktığınızda ise eski tülbentlerin güneşle dans ettiğini göreceksiniz. Çünkü bunlardan güneşlik yapmış kendine.

“Toprağı karıştırmayı seven herkese kapımız açık”

3 kattan oluşan bahçenin üst katlarına ise çadır atıp konaklayabilirsiniz. Gece rüzgârın hafif esintisi ile onlarca güzel koku eşliğinde uykuya dalabilirsiniz. Sabah uyandığınızda ise toprağı eşeleyebilir, bilmediğiniz bitkilerin ne olduklarını öğrenebilirsiniz.
Bahçe bakımında tüm faaliyetleri anlayabilir, kendinizi doğanın içine bırakabilirsiniz. Aloe Vera bitkisinin tüm iyileştirici yönünü keşfedebilir, terrariumun nasıl yapıldığını öğrenebilirsiniz.
Toprağı karıştırmayı seven herkese kapımız açık” diyor Yalçın abi.
yalcin abi 1Kaynak: GAIA - Su Gökarca
WATERSTATION SU ARITMA TEKNOLOJİLERİ - 0850 532 0282


MODA


Dünyaca ünlü Portekizli tasarımcı Micaela Oliveira “Once Upon a Time” koleksiyonuyla 7 Şubat'ta IF Wedding Fashion İzmir 2017 Gala Gecesi’nde.
Görüntünün olası içeriği: bir veya daha fazla kişi ve düğün
IF Wedding Fashion İzmir Gelinlik Damatlık Abiye Giyim Fuarı 7 - 10 Şubat 2017 tarihlerinde Egeli moda tutkunlarına Fuar İzmir'in kapılarını açıyor.

Otomatik alternatif metin yok.








SANATLA DOLU BİR ÖMÜR DAHA SONA ERDİ



Usta tiyatro sanatçısı Engin Cezzar yaşamını yitirdi 

Cezzar (D:1935, İstanbul - Ö:28 Ocak 2017), kendisi gibi tiyatrocu olan Gülriz Sururi’yle evliydi.
1935 yılında İstanbul’da doğan Cezzar, Robert Kolej’in ardından, ABD’de Yale Drama School’da ve Actors Studio’da tiyatro eğitimi aldı.
‘Hamlet’ rolü ile İstanbul Şehir Tiyatrolarında oyunculuğa başlayan Cezzar, eşi Sururi’yle birlikte kurdukları Gülriz Sururi-Engin Cezzar Tiyatrosu’da birçok oyunda oyuncu ve yönetmen olarak yer aldı.
Dormen Tiyatrosu, Devekuşu Kabare, İstanbul Devlet Tiyatrosu ve Antalya Devlet Tiyatrosu’nda çalışan Cezzar, birçok film ve dizide de rol aldı.
Cezzar’ın biyografisi, İzzeddin Çalışlar tarafından “Engin Cezzar’ı Takdimimdir” adıyla 2005 yılında yayınlanmıştı.

BURAK ACAROĞLU FOTOĞRAFTA İDDİALI



13.094 fotoğrafçının kıyasıya yarıştığı "EN İYİ KADRAJIM" Fotoğraf Yarışması sonuçlandı.

Türkiyenin fotoğraf makinasi platformu FOTOGRAFİUM'un düzenledigi "En iyi kadrajım" fotoğraf yarışmasında Niksarlı Fotoğrafçı Burak ACAROĞLU'nun "Köylü Kızı" adlı fotoğrafı 1169 oy aldı. 

KALEIDOSCOPE olarak Burak Acaroğlu'nu kutluyor, dereceye giren görselini "Haftanın Fotoğrafı" olarak sayfamıza taşıyoruz.  

ŞAKA GİBİ AÇIKLAMA

















ANTALYA 2017'DE 7 MİLYON 250 BİN TURİST BEKLİYOR

Antalya Kent Konseyi Turizm Çalışma Grubu'nun, 2017 yılı beklentilerini içeren raporuna göre, 2016'da 5.7 milyon turistle en kötü dönemini yaşayan kente, 2017'de yüzde 27 artışla 7 milyon 250 bin ziyaretçi bekleniyor.
Geçen yıl 486 binde kalan Rusya pazarından 2.6 milyon Rus turist gelmesi öngörülüyor. 2016 yılında tarihinde görülmemiş oranda düşüş yaşayan Antalya turizmi, 2017'ye umutlu girdi. Rusya ile 2015'in son çeyreğinde uçak düşürme olayı sonrasında sona eren turist akışı, iki ülke liderinin temmuz ayından itibaren başlattığı görüşmelerle yeniden normale döndü. Eylül ayından itibaren de charter uçuşlara uygulanan yasak kaldırıldı. Rusya'nın yasağı kaldırmasıyla birlikte Suriye'de yaşananlar ve küresel terör gibi sorunlar nedeniyle de zor günler geçiren sektör için umut doğdu.
2016'DAN DAHA İYİ OLACAK
Antalya Kent Konseyi Turizm Çalışma Grubu Başkanı Recep Yavuz, 2017 yılına ilişkin güncel gelişmeler ve verilere dayanarak bir simülasyon hazırladı. 2016 yılı için de aynı dönemde hazırladıkları simülasyonun büyük ölçüde gerçekleştiğini belirten Recep Yavuz, acentelerin öngörüleri, geçmiş yıllardaki turist rakamları ve bu pazarlardaki güncel durumlar, fuarlardan gözlemler gibi birçok başlık ele alınarak, 2017 yılına ilişkin simülasyonun ortaya çıkarıldığını söyledi. Yavuz, 2017 sezonunun toplamda 2016'dan daha iyi olacağını açıkladı.
RUSYA'DA BÜYÜK ARTIŞ
Simülasyonda en dikkat çekici pazar olan Rusya'da geçen yıl 486 bine düşen turist sayısı 2017 için 2 milyon 600 bin olarak öngörülüyor. Yüzde 171 gibi çok yüksek artış beklenilen Rusya pazarını da içine alan BDT pazarında toplam 3 milyon 400 bin turist beklediklerini belirten Yavuz, bunun 2.6 milyonunu Rusya, 600 binini Ukrayna, 200 binini de Kazakistan, Beyaz Rusya ve diğer BDT ülkelerinin oluşturduğunu dile getirdi.
ALMANYA VE AVRUPA'DA DÜŞÜŞ ORANI DÜŞÜYOR
2017 için Alman, İngiliz, İskandinav ve diğer Avrupa pazarlarında yüzde 4 ile yüzde 28 oranında düşüş olmasını muhtemel gösteren Yavuz, Rusya ile birlikte en büyük ikinci pazar olan Almanya'da yüzde 11 gerileme ve 1 milyon 750 bin turist sayısı gösterdi. Simülasyona göre, İskandinav pazarında yüzde 28 düşüş ve 300 bin, İngiliz pazarında yüzde 25 düşüş ve 250 bin, Hollanda pazarında yüzde 18 düşüş ve 250 bin, Belçika pazarında yüzde 13 düşüş 125 bin turist bekleniyor.
7 MİLYON 250 BİN
Polonya pazarında yüzde 11 düşüş ve 90 bin, Çek-Slovak pazarında yüzde 4 düşüş ve 85 bin, Avusturya pazarında yüzde 7 düşüş ve 75 bin, İsviçre pazarında yüzde 4 düşüş ve 75 bin, Fransa pazarında yüzde 7 düşüş ve 50 bin turist bekleniyor. Doğu Avrupa, Ortadoğu, İsrail ve diğer ülkelerin toplam pazarında da yüzde 10 düşüş ve 800 bin turist sayısı öngörülüyor.
Tüm bu verileri birleştirerek ortaya çıkardıkları simülasyona göre Antalya'ya 2017 yılında 7 milyon 250 bin turist geleceğini aktaran Yavuz, "Bu 2016 yılına göre yüzde 27 oranında artış demektir. Umarım 2017 sezonunda ibre yukarıya doğru ilerler" dedi. 
Kaynak: Turizm Aktüel - (DHA)

BORÇ... BORÇ... BORÇ...

borc
PARA... PARA... PARA...

Türkiye tasarruf eğilimi açısından tarihi dip seviyelerde bulunurken, tüketim eğilimindeki artış borçluluk meselesini de devasa bir sorun haline getirdi. İşte, borçsuz ya da az borçlu yaşamak için herkesin alabileceği önlemler…
Hepimiz borçla yaşıyoruz. Alışveriş yaparken, okula giderken, tatile çıkarken, ev, otomobil alırken hep borçlanıyoruz. Bir kahve içerken, bir çörek yerken bile bozuk para aramak yerine kartlarımızı kullanıyoruz. Hızla ‘nakitsiz toplum’a doğru gidiyoruz. Ay sonu geldiğinde ise hangi borcu nasıl kapatacağımızı bilemiyoruz. Borçlar ve ödemeler arasında bir denge kurmak için cambazlık yapıyoruz.
ABD’de tüketiciyi koruma dernekleri, giderek artan borçlanma eğilimi karşısında Nasıl borçsuz yaşanır? rehberi hazırlamış. Bir göz atalım…
1- Kendinize yazılı bir bütçe hazırlayın. Aylık olsun. Önceliklerinizi belirleyin. Planınıza sıkı sıkıya uymaya çalışın.
2- Gününüzü elinizdeki imkânlarla yaşamaya bakın. Söylemesi kolay ama yapması zor olabilir. Evinizde güzel bir yemek hazırlamak varken neden restorana gitmek isteyesiniz ki?
3- Ufak tefek harcamalarınızda nakit kullanın. Nakit ödediğiniz zaman fazla harcama yapmazsınız. Oysa kartla ödediğinizde, psikolojik olarak istediğiniz kadar harcayabileceğinizi düşünürsünüz.

4- Borçlarınızı iyi hesap edin. Kontrolünüzden çıkacak kadar büyümesine izin vermeyin. Ne kadar borcunuz olduğunu bilememek kafanızı meşgul edecek, sizi sürekli rahatsız edecektir.
5- Ödemelerinizde öncelikleriniz olsun. Bazı insanlar, küçük borçları kapatmanın teşvik unsuru olduğunu, bazıları da büyük borçları önce ödemenin fazla faiz işlememesi açısından yararlı olduğunu söyler. Her ikisi de doğru olabilir. En iyisi her defasında bir borç kalemini kapatmaktır.
6- Bir sosyal kulübe, bir jimnastik salonuna olan üyeliğinizden vazgeçebilirsiniz. Elinizde ne kadar para kaldığına inanamayacaksınız. Onun yerine bir parkta her gün düzenli yürüyüş yapabilirsiniz. En iyi spor, yürümektir. Üstelik bedavadır.
7- Kendinize parasız, yerel etkinlikler bulun. Pek çok kentte belediyeler ücretsiz kurslar ve etkinlikler düzenliyor. Bunları takip edin.
8- Dünyanın her yerinde eğitim giderek pahalanıyor. ABD’de üniversite mezunu gençler, iş bulsalar bile yıllarını, eğitimde borçlandıkları paraları geri ödemekle geçiriyorlar. Burs bulmaya çalışın. Biraz çalışkan olun.
9- Para biriktirip ondan sonra okumaya başlayın. Amerika’da aileler, çocuk doğduğunda eğitim parası biriktirmeye başlıyorlar.
10- Otomobilinizi en az on yıl kullanın. Mümkünse otomobilinizi nakit para ile almaya çalışın. İki yılda bir otomobil değiştirme savurganlığından vazgeçin. “On yıllık otomobili hurda fiyatına bile satamam” düşüncesinde olabilirsiniz.
11- Ama sürekli otomobil değiştirmek, nakit parayla alınmamışsa, ömür boyu borçtan kurtulamayacağınız anlamına gelir.
12- Aracınızı yavaş kullanın. Trafik cezaları her yıl artıyor. Bir ceza, aylık bütçenizde büyük bir delik açabilir. Üstelik yavaş giderek yakıt tasarrufu da yaparsınız. 90 km’yi aşan hızlarda, düşündüğünüzden bile fazla yakıt harcarsınız.
13- En iyisi, işe gidip gelirken toplu taşıma araçları kullanmanızdır. Zaman kazanır, para tasarruf eder, sıkışık trafik stresinden, park yeri bulma endişesinden kurtulursunuz.
14- Bayram ve önemli günlerde alacağınız hediyeleri önceden satın almaya çalışın. Son dakikada yapacağınız alışveriş size pahalıya patlayacaktır. Hediye almamak da bir seçenektir.
15- Gücünüzün yeteceği bir daire satın almaya çalışın. Anne babadan kalma evlerde yaşama dönemi geçti. Alacağınız dairenin her ayrıntısını gözden geçirin. Bazı dairelerin aylık aidatları kira, kadar yüksek olabilir.
16- Ev alırken nakit para kullanın tavsiyesinde bulunamıyoruz.
17- Ama borçlanma sürenizi mümkün olduğu kadar kısa tutun. Bir gün işsiz kalma ihtimalinizi göz ardı etmeyin.
18- Evde kahvaltı edin. Çalıştığınız yer size yemek vermiyorsa öğle yemeğini de beraberinizde götürün. Akşam yemeğini evde yiyin. Arkadaşlarınızın akşam yemeği için bir restorana gitme teklifine ‘hayır’ demeyi öğrenin.
19- Deniz, göl, nehir kenarına gidip yürüyün. Güneşin batışını seyredin. Ne kadar dinlendirici olduğunu ve çok daha sağlıklı düşünmeye başladığınızı fark edeceksiniz.
20- Tutumlu insanlarla arkadaşlık kurun. Onlardan çok şey öğrenirsiniz.
21- Mutlaka bazı hobileriniz olsun. Bunlar, maket uçak uçurmak gibi pahalı hobiler olmak zorunda değil. Kendinize hiç para vermeyeceğiniz hobiler yaratabilirsiniz.
22- Ucuz mağazalardan alışveriş yapın. Amerikalılar bu konuda şanslı. Ülkede binlerce “Bir Dolar” mağazası vardır ve ev ihtiyaçlarınızın yüzde 40’nı her şeyin sadece bir dolara satıldığı bu mağazalardan temin etmeniz mümkündür.
23- Haftalık market alışverişi yapıyorsanız ayda ‘bir hafta’ atlayabilirsiniz. Nasıl olsa buzdolabında o haftayı çıkaracak kadar yiyecek kalmıştır. Para israf etmeyi bırakın. Herhalde bir cep telefonunuz vardır. Onu niye yıllarca kullanmıyorsunuz da her altı ayda bir yeni modelle değiştiriyorsunuz?
24- Yeni elbise almadan önce ‘gerçekten ihtiyacım var mı?’ diye kendinize sorun. 90 TL’ye indirimli bir gömleği taksitle satın almak kadar anlamsız bir alışveriş olamaz. Onu en az 130 lira olarak geri ödeyeceksiniz. Ne indirim kaldı, ne tasarruf. Kendi “elbise dolabınızda alışverişe” çıkın. Mutlaka hiç giymediğiniz, unuttuğunuz bir kazak çıkacaktır karşınıza.
25- Kişisel finans kitapları okuyun. Sizin için, daha çok para tasarruf etmeniz konusunda teşvik unsuru olur. Kapattığınız her borç, borçsuz gelecek hayalinizde size itici güç sağlar. Ama her başarınızda da kendinizi ödüllendirmeyi unutmayın. Örneğin bir kafede bir şeyler yiyip içip, ortamın keyfini çıkarın.

Kaynak: İŞ FİKİRLERİ VE GİRİŞİMCİLİK PORTALI

EKMEK Mİ MORFİN Mİ?

Görüntünün olası içeriği: yiyecek ve yazı

EKMEK, MORFİN ETKİSİ YAPIYOR BU YÜZDEN BIRAKAMIYORSUNUZ
– Modern buğday bağımlılık yapar. Çünkü modern buğdayda 23 bin türlü glüten vardır. Bunlardan biri ‘lectin'dir. Buğday proteinlerinden biridir lectin ve vücudumuzda en çok alerji yapan yabancı proteindir. Bunu ölçecek bir sistem de yok.

– Beyine giderek morfin reseptörlerine yerleşiyor. Morfinman gibi olduğunuz için ‘ekmeği bırakamam' diyorsunuz. Ciddi bağımlı olanlar bunlar. İki dilim tam buğday ekmeği kan şekerinizi 2 çorba kaşığı şekerden daha fazla yükseltir. Bilimsel verilerle konuşuyorum. Mesela:
– İnsülin yüksekliği vücuttaki yağlanmanın sebebidir. (patates kızartması, pilav, makarna, kola ve şekerli içecekler, her türlü soda, enerji içecekleri, enerji çubukları, protein tozları, tatlılar.)

– 40 yaşlarında şişman bir kişinin yaşamı 6-7 yıl kadar kısalır, şeker hastası bir de sigara içiyorsa 13 yıl daha ömrü kısalır.
– Koyun ve inekler ot yiyerek besleniyorlar. Yani yalnızca ot yiyerek vücutları yağlanıyor. Yediğimiz otlar ise buğday, arpa, çavdar da kan şekeri/insülini yükseltir.
– Bir kutu meyve suyu ya da kola içtiğinizde ilk 10 dakikada 10 tatlı kaşığı şeker kana geçer. 20 dakika içinde kan şekeri aşırı yükselir. 40 dakikada ise kafeinin tümü kana geçer ve karaciğerde şeker yapımı artar.
– 45'inci dakikada beyinde dopamin yapımı artar, mutluluk yoğun enerji devam eder. Eroine benzer bir etkidir bu. 60 ve 90. dakikalarda ise ani halsizlik hissi acıkma ve huzursuzluk başlar. Tatlıya, kolaya saldırılır. Kısır döngü başlamıştır ve karaciğer göbek yağlanması başlar.
– İnsülin obeziteyi başlatan ana hormondur. Önlemek ise elimizdedir. Çocukları nasıl beslerseniz o biçimde gelişirler büyürler yaşarlar, hastalanırlar. İnsülini yükseltme ‘şeker en tatlı zehirdir' çocuğuna şeker verme.
Kaynak: http://www.sozcu.com.tr/…/yag-yerine-karbonhidrata-saldird…

AH ŞU BAKTERİLER !..


Görüntünün olası içeriği: yazı




























KARNIMIZDA İKİNCİ BİR BEYİN VAR (ENTERİK SİNİR SİSTEMİ) VE SANDIĞIMIZDAN DAHA ÇOK ŞEYİ KONTROL EDİYOR!
Hepimiz vücudumuzda her tür fonksiyonu, düşüncelerimizi, reflekslerimizi kontrol eden organımız olan beynimizi biliriz. Şimdilerde giderek artan sayıda araştırmacı artık ikinci bir beynimiz olduğunu söylüyor. ASAP Science ekibi yeni hazırladıkları videoda enterik sinir sistemi olarak bilinen sinirlerin bağırsaklarımızda bulunduğunu ve düşünemeyeceğimiz kadar çok şeyi kontrol ettiğini anlatıyorlar.
CANIMIZIN NE İSTEDİĞİNE BAKTERİLER KARAR VERİYOR!

Enterik sinir sistemini bu kadar özel yapan nedir diye baktığımızda yemek borusundan anüse tüm sindirim sistemini kontrol ettiğini ve beyinden kopuk bile olsa işlevlerini sürdürdüğünü görüyoruz. Sindirim sistemini kontrol etmesinin yanında enterik sinir sisteminin ruh halimizi ve davranışlarımızı kontrol etmek gibi şaşırtıcı bir etkisi de var. İyi duygularımızla bağlantılı olan hormonlardan dopaminin yarısına yakını ve serotoninin % 90'ı bağırsaklarımızdaki bakteriler tarafından üretiliyor. Buna ek olarak bu bağırsak bakterileri beyne doğrudan mesaj gönderip ne tür yiyecek istediklerini bildiriyorlar.

Kaliforniya Üniversitesi Lon Angeles David Geffen Tıp Fakültesi'nde fizyoloji, psikiyatri ve biyo davranışsal bilimler profesörü Emeran Mayer, Scientific American'a "Sistem bazı şeylerin bağırsaktan dışarı atılmasını sağlamaktan çok daha karmaşık bir şekilde evrimleşmiştir." şeklinde konuşmuş. ASAP Science'a göre evrimimiz bağırsaklarımızla beynimiz arasında doğrudan bir iletişim sağlayacak şekilde gelişmiş çünkü hayatta kalmamızda ne yediğimizin büyük bir etkisi var.

Bağırsak bakterileri sadece iştahımızı kontrol etmiyor ruh halimiz üzerinde de etkileri var. ASAP Science'a göre bazı çalışmalar, sağlıklı bakteriler içeren yoğurt yemenin bireylerin depresyon ve kaygı durumları üzerinde ölçülebilir azalmalar yaptığını göstermiş. Ayrıca sağlıklı bağırsak bakterileri olumsuz duygulara karşı daha dirençli ve dayanıklı olmamızı, bu da daha hoş görülü ve sosyal olmamızı sağlıyor.
Çeviri: Nurçin Çağlar
Sağlıklı Yaşıyoruz
Kaynak: http://www.medicaldaily.com/you-have-second-brain-your-bell…