Ankara ahalisi ODTÜ ve yol yapımı gündemini tartışırken yepyeni bir platform kuruldu. Yeşil Ankara Platformu, mevzunun sadece ODTÜ olmadığı hatta bunun birçok açıdan iyi bir maske olarak kullanıldığından yola çıkarak “Ankara’yı ranta kurban etmeyelim” başlıklı bir açıklama yayınladı.
Kent yaşamına dair birçok şeyin bütüncül olduğunu vurgulayan platformun açıklaması şöyle:
“Bir gece ansızın saldığı rant dozerleriyle bayramı ağaç katliamına döndüren zihniyet bir kez daha gözünü Ankara’nın akciğerlerine dikti. ODTÜ’nün ormanları ve Atatürk Orman Çiftliği’nin bir tutam kalmış yeşili yeni talan projeleri ile karşı karşıya şimdi.
Planların yapılma ve askıya çıkma sürecinde çeşitli usulsüzlüklerle kendi isteklerini dayatma yöntemine başvuran Belediye, trafiği azaltma ve Bilkent’te inşa edilen şehir hastanesini kente bağlama bahanesiyle ODTÜ arazisinden üç yeni yol geçirilmesi hedefleniyor.Bütünlüklü bir planlamadan yoksun, yeşile ve çocuklarımızın geleceğine zerre kadar değer vermeyen, bir avuç çıkar çevresi dışında ne Ankara’nın trafik sorununu çözen ne de sağlığına hizmet etmeye yeten bu projeler, başta güzergâh üzerinde yaşayanlar olmak üzere tüm Ankara’yı tehdit ediyor. 50 metre genişliğinde açılacak yollar ne gecekondulara ulaşacak ne yoksul semtlerin kıyısından köşesinden dolaşacak ama kişiye özel rezidansların, lüks alışveriş merkezlerinin önünü ardına kadar açacak.
Yollardan biri Kampüsün kuzey istikametinden Eskişehir Yolu’na paralel bir şekilde açılıyor ve 100. Yıl Çukurambar bölgesinde kapasitesi zaten çok sınırlı olan Öğretmenler Caddesi’yle birleşerek ODTÜ’yü bir kez daha ikiye bölüyor. Üstelik bu kez geçmiş planlarda yer alan “aç-kapa tünel olmayacak” ifadesi de kullanılmıyor. 4.8 kilometre uzunluğunda 50 metre genişliğinde ya da 24 hektar büyüklüğünde bir orman sadece bu bir tek yolla yok ediliyor. Haberlerde işittiğimiz ve yüreğimizden bir parça götüren orman yangınları rant dozerlerine binip geliyor; ama hiçbir yetkili ah vah demiyor.
Daha önce planlarda bile görünmeyen bir diğer yol ise var olan bir yola paralel olarak Şehir Hastanesi’nden İncek’e doğru uzanıyor ve ODTÜ arazisinin içine yaklaşık 250 metre girerek ne amaçla kullanılacağı söylenmeyen; ama acı deneyimlere dayanarak tahminde bulunmak için kahin olunması gerekmeyen 94 hektarlık bir alanı, vadideki su yoluna konulmasından kaynaklı sel ve taşkın riskleri yaratarak kampüsten koparıyor.
Üçüncüsü ise ikinci yolun bir uzantısı olarak Turan Güneş Bulvarı ile Güney Çevre Otoyolu’nu, 30 metre genişliğindeki bir yol ile Eymir arazisinde viyadük üzerinden bağlıyor. Bu yolun iki tarafından bulunan açık alanlar orman ve doğal sit alanlarıdır; bölge Gölbaşı Özel Çevre Koruma (ÖÇK) Bölgesinde yer almaktadır. Bu genişlikte bir yol ve viyadük yapımı ÖÇK ve sit statüsünde bulunan bölgede doğal alanın tahribatına yol açacaktır.
Ana resimden bağımsız olarak kamuoyuna ODTÜ yolları olarak sunulan ve kasıtlı olarak yanlış bir zeminde tartışmaya açılan bu yolların esas amacı, 2038 Ankara Çevre Düzeni Planı incelendiğinde açıklığa kavuşmaktadır. Çözüm diye sunulan bu yollar, 100. Yıl, Çiğdem, Çukurambar, Çayyolu, Öveçler, Dikmen başta olmak üzere pek çok semt ve mahalleyi doğrudan etkileyecek bir biçimde şehirlerarası trafiği şehir merkezine taşırken rant alanlarını birbirine bağlayacaktır.
Toplu taşımayı verimli ve etkin bir şekilde düzenlemeyenler, çözüm diye sundukları devasa yollarla özel araç kullanımının artışına neden oluyor ve dolayısıyla artan trafik yoğunluğu da yeni yol ihtiyacı doğuruyor. Bu kısır döngü ise her seferinde kent ve doğa katliamı faturasıyla Ankaralının karşısına çıkıyor. Sonuçta oturduğu semtlerde papatya bile görmemiş çocuklar havaalanı genişliğinde yol manzaraları ve beton yığınları arasında nefes almaya zorlanıyor.
Çok iyi biliyoruz ki bugün bir de yetmez üç tane diyenler biz hayır demediğimiz müddetçe yarın çok daha fazlasını isteyecekler, sonra bir de bakacağız ki ODTÜ’nün ormanları da tıpkı Ankara’nın bağları gibi, tıpkı Ankara’nın kedisi, keçisi, tavşanı gibi, tıpkı Atatürk Orman Çiftliği gibi yok oluşa sürüklenecek. Kaydı ilk kez ODTÜ’de tutulan Çiğdeci kuşu da, başka bir coğrafyada mumla arayıp bulamayacağınız Akkaşlı Kirazkuşu da, elli çeşidi ülkemizde sadece bu ormanlarda yetişen yedi yüz bitki türü de fotoğraflarda kalacak. Yerlerinde ise oluşumuna tırnak ucu kadar katkıda bulunmamış; ama yürü ya kulum denilerek yarım yüzyılın emeğine, göz nuruna bir oldu bittiyle konan rant babalarının çoğu yabancı kelimelerle isimlendirilmiş ucube beton yığınları yükselecek.
İşte bizler, aşağıda yer alan kurumlar olarak, içinde yaşayanları hiçe sayan bu projeleri doğru bulmuyoruz. “Ya yapılacak, ya yapılacak” tarzında bir dayatmayı asla kabul etmiyoruz.
Kentimizi griye boyayacak her türlü proje ile mücadele edeceğimizi bir kez daha bildiriyoruz.
Griye karşı yeşili; rant için dökülmüş betonlara karşı ağacı, ormanı, doğayı; ölüme karşı yaşamı savunacağız!”
- ODTÜ Mezunları Derneği
- İstanbul ODTÜ Mezunları Derneği
- Ankara Tabip Odası
- Ankara Üniversiteliler Derneği
- Çayyolu Semt Meclisi
- Çiğdemim Derneği
- Kırsal Çevre ve Ormancılık Sorunları Araştırma Derneği
- Mülkiyeliler Birliği
- TMMOB Ankara İKK
- Türkiye Ormancılar Derneği
- Anıtpark Forum
Kaynak: GAİA / Gamzegül Kızılcık