Ormansızlaşma
(İngilizce: deforestation), ormanların veya dikili alanların tahrip olarak
ormansız alanlara dönüşmesidir. Ormanlık alanların tarlalara, çiftliklere veya
kentsel kullanım alanlarına dönüştürülmesi örnek olarak gösterilebilir.
Yalnızca
nefes almakla kalmayıp vahşi yaşama da yuva olan ormanlar yeryüzünün %31’lik
bir bölümünü kaplamakta. Öyle ya da böyle her yıl ortalama 16 milyon hektar
orman yok olmakta.
Bilim
insanları ormansızlaştırma ve küresel ısınma arasında doğrudan bir korelasyon
bulunduğunu ileri sürüyor. Dört yıl süren bir ormansızlaştırma operasyonunun
yarattığı karbon ayak izi, havacılık tarihinde her bir uçuşun 2024 tarihine dek
yarattığı ayak izine eşit.. Bunun nedeni ağaçların karbondioksiti emmesi.
Dolayısıyla daha az ağaç havada daha fazla miktarda karbondioksitin serbest
kalması demek. Daha fazla karbondioksit, sera gazı etkisini artırır ve bu da
küresel ısınmayı tetikler.
Biyo-çeşitlilik
ormansızlaştırmanın bir diğer olumsuz etkisi. Ormansızlaştırmanın en büyük
kurbanı yağmur ormanlarıdır. Dünya’nın % 7’sini kaplayan yağmur ormanları
dünyada yaşayan bitki ve hayvanların yarısını barındırır.
Son 50 sene
içerisinde Amazon ormanları %17’sini kaybetti. Ormanlar yok oldukça bazı bitki
ve hayvanların yaşama şansı da yok olur. Minicik bir çiçekten devasa
orangutanlara dek çok sayıda tür bu nedenle yok olmak üzere.
Ormansızlaştırmanın
bir etkisi de toprak erozyonu. Ağaçlar ve bitkiler topraktan akıp giden sular
için bir bariyer oluşturur. Kökler toprağı tutar ve toprağın akıp gitmesini
önler. Bitkisiz kalan toprağın özellikle üst tabakası akar. Geride kalan
toprakların besleyici özelliği düşük olduğu için ekinlerden verim alınmaz. Bir
diğer etki de yağmurların azalması. Ağaçlar atmosfere su buharı saldığı için
bölgeye daha az yağmur düşer ve sonuçta yeraltı suları azalır. Böyle kurak
topraklarda çiftçilerin verim alması olanaksızdır. Bir olumsuzluk da su
baskınlarıdır. Kıyı bölgelerindeki bitkiler dalgaların etkisini azaltır. Bu
bitkilerin olmaması kıyılardaki yerleşim alanlarının sular altında kalmasına
yol açar. Bilim insanlarına göre kıyı bölgelerindeki mangrov ormanlarının son
on yıllarda yok edilmesi siklonların şiddetlenmesine yol açtı.
Yağmur
ormanlarında yaşayan yerli halklar da ormansızlaştırmadan fiziksel ve kültürel
olarak büyük zarar görüyor. Bu halkların yaşadıkları bölge üzerinde yasal
hakları bulunmadığı için, bu topraklardan yararlanmak isteyen hükümetler bu
kişileri bir anlamda göç etmeye zorluyor. Ormanları terk eden bu insanlarla
birlikte kültürleri de yok oluyor.