04 Mart 2017

DOĞADA BİR KIŞ MASALI


Hani o adını "yaşam telaşı" koyduğumuz, kalbimizden ve ruhumuzdan kaçışlarımız vardır ya... Hani hiç bir yere tam olarak gidemediğimiz, gitsek de orada değil de cep telefonlarımızda yaşadığımız... Halbuki insanın sosyal ağlarını kapatıp, kendine doğada bir randevu vermesi ne büyülü bir keşif! Kendiyle buluşması, kendine yol alması, sonunda yolun kendisi olmayı öğrenmesi...


"Doğada yürüyüş" denince, bir çoğumuzun aklına bahar rotaları gelir hemen... Çiçekli, böcekli, günlük güneşlik, limonata gibi havalarda doğada olmak... Kara kış pek sevilmez kent yaşamında. Hele ki benim gibi memleketin güney sahillerinden kopup gelmiş bir "yaz bilir insanı", ne bilsin kışın doğanın ne kadar nefes kesici güzellikte olabileceğini... Karlı kış aylarının büyük bir tutkuyla sevilebileceğini... Hatta dağlara çıkıp, "seviyorum uleennn dağları" diye arabesk Türk filmleri repliğinde, bağıracak kıvama gelinebileceğini...


Mevsimler ve takvimler kış ayını işaret ederken, Tempo Doğa Kulübü (TEDOK) ile Derya Duman rehberliğinde, ilk kez "kış rotaları"nda yürüme sözünü verdim kendime... Kendime verilen o söz, en güzel armağanmış meğer... Bedenimi, kalbimi ve ruhumu temizleyip, yıkayan... Her hafta pazar gününü heyecanla bekleten...


Tüm haftanın iş ve yaşam yorgunluğundan sıyrılıp her pazar sabah erkenden sıcak yatağından kalkmak, zorla tek gözün kapalı vaziyette kahvaltı yapmaya çalışmak, kış yürüyüşü olduğundan termal içliklerden, katmanlı outdoor üstler ve eldivenlere kadar lahana gibi kat kat giyinmek, sırt çantanı ve öğle yemeğinde yiyeceğin kumanyayı akşamdan hazırlamak, batonlarını ve tozluklarını unutmamak... Saatinde Tempo Tur'un bizleri alacağı durakların birinde hazır olmak... İşte o araca bininceye kadar geçen süre işkenceli ve caydırıcıdır!

Sonra... yürüyüşün başlamasıyla birlikte beyne tertemiz oksijenin gitmesinin bir sonucu mudur bilinmez, ağzınızdan şu sözcükler dökülür; "iyi ki geldim", "gelmekle doğru yapmışım"...


Yaklaşık 25-30 kişilik grupla bir rehber ve artçı eşliğinde, doğada 15 ile 20 km. arasında inişli çıkışlı çeşitli parkurlarda yürürken, kendimizi yeniler, yeni arkadaşlıklar kurar, farklı sitiller görürüz.


Pusulamız doğanın kalbi olduğu an; kimi kendi içine yürür sessizce, kiminin de biriktirdiği çok anısı ve hikayesi olduğundan konuşur her nefes alışında... Masmavi gökyüzüne dağılmış bulut kümelerinin altında; birileri şarj olurken, diğerleri deşarj olur doğada...


İnsanın ağzından ne zaman güzel ve özel bir şeyin döküleceği belli olmaz hem... Bir bebeğin ne zaman gülümseyeceğinin veya ilk adımı atacağının belli olmaması gibi... Bu özel anların bir randevusu da olmaz. An gelir ağzınızı bıçak açmaz, sonra bir an gelir, hesapsızca dökersiniz ruhunuzun tüm yüksek ve alçak yanlarını, alt yazılarını... İşte o an yanınızda olanlar, özünüze gerçekten şahit olurlar... Onlarla ruhen el ele tutuşuruz. Bu anlar yaşam telaşının içinde fark edilmez. Cep telefonlarımıza da mesajla gelmez!


Doğa, kendi içindeki mükemmel dengesi, ritmi ve sessizliğiyle huzur verir insana... Atılan her adım, tam bir meditasyondur. Düşüncenin bittiği, insanın kendisini sonsuzlukta unuttuğu, zihnini dinlendirdiği, zekasını keskinleştirdiği özel bir mekandır doğa... Fotoğrafseverlerin de gözdesidir. Dört mevsim iyi fotoğraf verir, fotojeniktir. Yeter ki ışık iyi olsun... Kalp gözüyle vizörden bakılsın ve "o an" deklanşöre basılsın :)


Enfes bir manzara eşliğinde karların içinde bata çıka yürümek çok romantik gibi görünse de, belli bir süre sonra sizi fazlasıyla yorar. Kış rotaları kolay ve konforlu değildir aslında... Kar kalınlığının artması, rüzgar, bazen de tipi, yürüyüşü zorlaştırır. Burada en önemli faktör doğanın dilini iyi bilen, acil durumlarda çözüm üretebilen profesyonel bir rehber eşliğinde olmaktır. Yürüyüş ekipmanlarınızın mevsimin gereklerine uygun, su geçirmez, hafif ve kaliteli olması da diğer bir etken elbette... Sonra ekip ruhu ve yardımlaşma...


Tertemiz bir havada yaklaşık 5-6 saatlik tempolu olarak gerçekleştirilen yürüyüşlerde, hafif ve enerji verecek gıdalar tüketmek, kas ağrısı yaşamamak için bol bol su içmek gerekir. Her yürüyüşte ortalama 1.5-2 lt su içmemizi tavsiye eder rehberimiz Derya Bey... Tamam şahane, su içelim güzelleşelim de bu kadar sıvıyı doğada nasıl boşaltalım Derya Hoca? 

-"Erkekler sağda, kadınlar sol taraftaki ağaçların arasında çiçek toplasıııınn..."
Öğle yemeği molasında çiçek toplandı, itinayla toprak tuzlu suyla sulandı. :) Durmak yok, yola devam...


Bir ressamın paleti gibi bir çok rengin yanı sıra makro ve mikro düzeyde milyarlarca canlı ve gizem taşır doğa ana kucağında... Görünenin çok ötesinde...


Tarla fareleri, tavşanlar, yaban domuzları, az önce yan taraftaki patikadan geçmiş bir ayının kocaman ayak izi, göklerde süzülen akbabalar, atmacalar, güzel ötümlü kuşlar, kurnaz tilkiler, likenli taşlar, mantarlar, böcekler, kelebekler, ağaçlardan atlamış kozalaklar, alıç ağaçları, dikenli böğürtlen ve kuşburnu çalılarıyla; gördüğümüz ve gözlerimizin göremediği ama varlığını hissettiğimiz, birbiriyle uyum ve işbirliği içinde yaşayan sayısız çeşitlilikteki canlı... Tam bir cümbüş ve gerçek birer görsel şölen...


Pırıl pırıl sularıyla eğilip "içmek" değil, "öpmek" isteyeceğiniz tatlı derelerden geçerken, avlanma iç dürtüsünü ilkel yaşam formlarında bırakamamış avcıların tüfeklerinden çıkan kurşun seslerini işitiriz bazen... Sessizliği yırtarcasına... Bazen de yolumuzun üzerinde bir avcıya rastlarız çantasında ölü bir tavşan taşıyan... yada bir ağacın dibinde cansız yatan yavru ayıya... Hepsi ölüdür çünkü insanoğlu kadar zeki ve donanımlı değildir, bir kurşunla yaşamını yitirmiştir! İnsan yavruları doğaya yalnızca huzur bulmaya değil, yemek için can almaya da gelir. Herkes kendi doğası kadardır doğada çünkü... Ne eksik ne de fazla!


Ne diyor İtalyan tiyatro yazarı Carlo Goldoni... "Dünya güzel bir kitaptır, fakat okumasını bilmeyene pek fayda sağlamaz" Kitabı sadece okumak değil, anlamak da gerekir... Kristalleşmiş kar tanelerinin üstünde ayak izimizi bırakırken... Donmuş yabani otların yanından yürüyüp geçerken "farkında" olmak önemlidir.


TEDOK ile Ankara çevresinde yürüdüğümüz günübirlik kış rotalarında; karlı dağlarda, tepelerde, yaylalarda, uzakta unutulan köylerde, kanyonlarda yürüyoruz. Bulutlara doğru yol alırken, geride çöp değil tabiata saygı ve şükranlarımızı sunup, ayak izimizi bırakarak...


Ve ne çok anı biriktiriyoruz belleklerimizden silinmeyecek... Dağların zirvelerinde karanlıktan doğan ışığı yeniden gördük hep birlikte...Yüreğimizde sakladığımız rengarenk kelebekleri uçurduk bir bir... Tabiatın içinde onun ritmiyle ilerlerken, gözlerimiz ve yüreğimiz sevgiyle doldu. Doğa ana, bizi şefkatiyle sarıp sarmaladı. Merhamete, iyiliğe, barışa, huzura ve özümüzü hatırlamaya ne kadar çok ihtiyacımız varmış. Sütten kesilmiş bebek gibi eksilerek, yaşayıp giderken...


Herkes kendi masalının kahramanıdır ya... Ben de kendi masalımın... Bembeyaz bir kış masalının... İpini kopartmış bir uçurtma misali... Gökyüzünde süzülen... Yaşam dediğimiz kim bilir belki de yerle gök arasında ruhun seyahatidir yalnızca!


Kent yaşamında doğadan kopartılıp, kutsal tapınaklar haline getirilen alış veriş merkezlerine hapsedilen insanoğlunun, özgürlüğe açılan çıkış kapısıdır doğaya dönmek... İster sevdiklerinizle ister kendinizle mutlaka yürüyün. Spor salonlarındaki koşu bantlarında değil, açık havada!


Yenilenin, yeniden doğun, değişip-dönüşün, farkında yaşayın, kalbinizde doğa ananın şefkatini ve sevgisini taşıyın. Şifalanın... Eksilmeyin, çoğalın... Yaşama yeni sürgünler verin. Sonra ne mi olacak? Doğadaki her canlı gibi, hesapsız kitapsız, yargısız, kim ve ne olduğuna bakmadan hepimizin ruhu birbiriyle iliklenecek...


Kaynak: Gülden Baraklı KAYA




"GURME RAKUN" GELENEKSEL NİKSAR YEMEK KÜLTÜRÜNÜ TANITTI..

NİKSAR MUTFAĞI





Yediğin içtiğin senin olsun, sen gördüklerini anlat derler ya, ben Evliya Çelebi gibi, yediğimi içtiğimi de gördüğümü de anlatayım…

TV programı çekimleri sırasında bulunduğum Niksar’da ekiple birlikte ikinci akşamımızdı. İşimiz fazlasıyla uzadığı için, bizi yemeğe davet etmiş olan bir eve telefon açıp, bizi bugün için beklememelerini söyledik. Geldiğimizde 22.30 u geçmişti saat. Yörenin yemekleriyle donatılmış muhteşem bir masa ve aç bir şekilde ama güler yüzle bizi bekleyen insanlarla karşılaştık. Az sonra yiyeceklerimiz nefisti belki ama bu incelik, bu misafirperverlik hepsinden şahaneydi…

Anadolu mutfağı zaten dillere destan. Yemekleriyle ön plana çıkmış birçok ilimiz var. Tokat yöresinin mutfağı ise diğerlerine göre daha az biliniyor… Oysaki her biri kendine has, inanılmaz lezzetli yemekleri var…
REKLAM
Geleneksel Tokat-Niksar evlerinin en önemli özelliği evin en büyük odasından birinin mutfak olarak kullanılması... Mutfağa halk ağzıyla “Aşevi” ya da “Aşgana” denilirmiş. Odanın bir köşesinde yemek yapmaya ve çamaşır kazanı kaynatmaya yarayan yer ocağı bulunurken; diğer tarafta kurutulmuş yiyecek, konserve, salça, peynir ve yaprak saklanan kiler dolabı bulunur. Ayrıca kuru baklagil ve tahılın saklandığı bölmeli tahtadan yapılmış bir de ambar vardır. Yörede bugün bile yemekler çoğunlukla yer sofrasında yenmekte. Mutfak, ailelerde oturma odası. Bir arada vakit geçirmenin, sosyalleşmenin yeri aynı zamanda…
Son derece zengin bir mutfağa sahip olan yörenin yemeklerini sayacak olursam; çorbalarda: Tarhana, Bacaklı Çorba, Helle Çorbası, Gendirme Toygası, Mısır Toygası, Katıklı Düğün Çorbası, Zoğallı ve Erikli Çorba, Tutmaç Çorbası, Köy Toyga Çorbası; yemeklerde: Tokat Kebabı, Yaprak Sarması, Cevizli Bat, Baklalı Yaprak Dolması, Kabak Kabuğu Kavurması, Madımak, Pancar, Pehli; hamur işlerinde: Çökelikli Katmer, Cızlak, Yufka Böreği, Cevizli Çörek, Bişi, Leylek Giliği, Muhacir Böreği, Çarşaf Böreği; pilavlarda: Mercimekli ve Fasulyeli Bulgur Pilavı, Keşkek; tatlılarda ise; Yufka Tatlısı, Kuşburnu Reçeli, Kalburabastı, Dut Pekmezi, Sütlaç, Cevizli Baklava, Revani, İrmik Tatlısı, Lokma Tatlısı en öne çıkanlar…

Bunların her biri kuşaktan kuşağa aktarılmış bir tecrübe ve birikimle gelmiş bu günlere. Birçoğunu tatma fırsatım oldu. Hepsi ayrı ayrı birer lezzet şöleni.

Artık yöresel tariflere internetten ya da çeşitli kitaplardan ulaşmak mümkün. Ancak yörenin havası, suyu ve otuyla beslenen hayvanların etleriyle; bahçelerinde yetişen sebzelerle; ocaklardaki odun ateşiyle pişmeden bu yemeklerde aynı tadı tutturmak güç… En güzeli gidip yerinde yemek belki de. Elbette ki oraların insanının güler yüzü ve hoşsohbetiyle birlikte…

Kaynak: GURME RAKUN / Şefika Onur Akatay







YAŞAMINIZI DİZAYN EDİN




"OLUMLAMALAR"

Dil, realitemizi oluşturan en önemli araçlarımızdan birisidir. 21 gün - 1 Ay aralığında yapılan pozitif olumlamalar, yani pozitif dil içeren kendimize telkinler, içsel egomuzun ve inanışlarımızın yerini alarak yaydığımız titreşimleri değiştirecek ve hayatımızda realiteye dönüşücektir. Ayrıca, bilinçaltınızda yeni ve yapıcı düşünce şablonu oluşturmanıza da yardım edecek, yeni olumlu düşünce kalıplarının tekrarı ile bilinçaltı inançları yeniden programlanacaktır. İçinde bulunduğunuz maddi şartlar, sosyal şartlar, ailevi şartlar, ülke şartları ve ruh durumunuz ne olursa olsun içsel sesinizi değiştirdiğiniz anda yaşadığınız dünyanın değiştiğini görebilceksiniz.

Peki Olumlamalar nasıl işe yarıyor?

İnsanlar çoğu zaman hayatlarında olumsuzluklardan yola çıkarak bir değerlendirme yapma eğilimindedirler. Doğduğumuz andan itibaren yaşadığımız her olay bilinçaltımıza kayıt olur ve bundan sonra yaşayacaklarımız o kayıtlardan yola çıkarak değerlendirilir. Hep olumsuz şeyler yaşamış bir insan hayatında bundan sonra olacak şeylerin de olumsuz olacağını düşünür. Çünkü bilinçaltında olumsuzluk dışında çok da fazla bir kayıt yoktur. Ya hep olumsuz şeyler yaşamıştır ya da yaşadıklarının içindeki olumsuzlukları görmekte ustadır.

Böyle olunca da hayat olumsuzluklar silsilesi haline gelmektedir. En ufak bir şey bile o kişide çok büyük bir olumsuzluğu canlandırmaya yeter. Her insan elbette hayatında olumsuzluklar yaşayacaktır. Her şey her zaman çok güzel olmayabilir ama bizim yapmamız gereken, “yaşadığımız olaylar içinde olumsuzluklar değil de acaba olumlu şeyler bulabilir miyim?” diye aramak olmalı. Tabii ki eğer olumsuz bir şey arıyorsan bulursun, her olay için bu geçerlidir, ama olumlu bir şey arıyorsan şayet emin ol onu da bulursun. Yeter ki sen hayatında olumlu şeyleri aramaya yönel.

Yaşadığımız olayları değerlendirme süreci şu şekildedir: Önce olay yaşanır, yaşanan olay bizim zihnimizden içeriye girer ve içeride bir değerlendirme yapılır. Yapılan değerlendirme sonucunda olumlu ya da olumsuz bir davranış, bir duygu ortaya çıkar. Bu davranış ya da duygunun olumlu ya da olumsuz olmasına karar veren mekanizma bizim zihinsel değerlendirmemizdir (bilişsel çerçevelerimiz).

Olumlamalarla amaçlanan nedir?

İnsanın beyninde olumlu düşünce kalıbı olmadığı zaman hayatını beynindeki olumsuz kalıplara göre değerlendiriyor ve sonucunda mutsuz, olumsuz ve huzursuz bir hayat yaşıyor. Yukarıdaki örnekte olduğu gibi olaylar beynimizde değerlendiriliyor fakat olumlu bir kalıp yoksa sonuç itibariyle değerlendirme de olumsuz yapılacaktır. Sonra da “neden ben hep olumsuz bakıyorum bu hayata?” diye kendilerine sorar insanlar.

Neden hep ben? Nedenler niyeler hiç bitmeyecektir. Tabii bunları şikayet amaçlı sorduğunuz sürece bu böyle devam edecektir. Neden ve niye sorularını ya da bu benim başıma neden geldi? sorularını şikayet yerine, bir arayışın soruları olarak sorduğunuzda ise bir süre sonra cevaplara da ulaşacaksınız.  Cevap arayışı aşamasına vardığınızda ise Olumlamalar (Afirmasyonlar) değişim için başvuracağınız araçlarınızdan birini oluşturur. Olumsuz düşünce kalıplarınızın yerine olumlu inaçları yerleştirmek için olumlamaları  her gün tekrar etmek gerekir. Önceleri ego ya da bilinçli zihin bunları reddebilirse de, ısrarla tekrarlanan olumlamalar bir süre sonra bilinçli zihin tarafından da kabul edilir.  Bu arada bilinçaltına da istediğiniz yöndeki düşüncenin olumlu inancı yerleşmeye başlamıştır.  

Burada önemli olan nokta; Olumlamaları okurken ya da söylerken hissederek, onlara duygu katarak ve zihinsel canlandırma yaparak okumaktır.  Olumlamalar ile değişim biraz daha uzun sürebilir, Bu yüzden diğer bir alternatif araç olan Telkin CD'lerine başvurabilirsiniz. Subliminal telkin CD'leri güvenilir ve doğru adres ve kişilerce oluşturulduğunda Subliminal Telkin CD yada mp3 kayıtlarından destek alamanız değişim sürecinizi hızlandırır. Subliminal telkin mp3’lerinde derin zihninize olumlu mesajlar veriliyor, direkt bilinçaltına yerleştirilen olumlu düşünceler ve inançlar olayları değerlendirirken yeni alternatif  olumlu bir düşünce oluşturuyor. Dolayısıyla aynı olaylara verdiğiniz tepkileriniz değişiyor.

Ama beynimizde sadece olumsuzluk varsa ve alternatifi olan olumlu düşüncede oluşturulmazsa bu kez sonuç hep olumsuz oluyor. Beyin, alternatifleri uyguladıkça ve sonucunda yarar sağladıkça olumlu düşünceleri daha çok kullanmaya başlayacak bu da hayatınızı değiştirmenize yetecek.

Elbette bu bir süreçtir ve beynimiz yeni düşünceye çoğu zaman kapalıdır. Çünkü beynimiz garanticidir daha önce bir olumsuz düşünceden yarar sağladığına kanaat getirmişse değiştirmek istemez.

Beynimiz bir kere yarar sağladığı düşünceyi ileride olumsuz duygu durumu içine girse bile değiştirmek istemez, çünkü bilinçaltının öncelikli çalışma mantığı kişiyi korumaktır, mutlu etmek değil.. Alternatif düşünce yoksa zaten o zaman işiniz daha zor. Ama beynimize olumlu mesajlar gönderdikçe, alternatif düşünceleri yerleştirdikçe hayata bakışımız değişiyor ve hayatı daha olumlu değerlendirmeyi öğreniyoruz.

OLUMLAMA CÜMLESİ ÖRNEKLERİ

1. Bolluk ve zenginlik içinde yaşamayı hak ediyorum.

2. Hem para kazanıp hem de kendimi eğlendirmeyi hak ediyorum.

3. Ebedi varlık ve ebedi bilince olan kişisel bağım bana büyük bir servet sağlayacak kadar kuvvetli.

4. Para benim dostum.

5. Çok param var.

6. Arzularımı maddi boyuta dönüştüren güçle bir bütünüm.

7. Sadece varlığım bile değerli sonuçlar ortaya çıkarıyor.

8. Hedeflerimi büyütmeye hazırım.

9. Güzellik, güç ve uyum zihnimde birbirine kaynaşmış durumda.

10. Zengin bir kadın (erkek) olmak benim için çok eğlenceli.

11. Artik başkalarının mali başarılarımı desteklemelerine izin veriyorum.

12. Benim refahımın mali başarımla bir ilişkisi yok.

13. Parayı insanları kontrol etmek adına kullandığım için kendimi affediyorum.

14. Boşa harcadığım paralar için kendimi affediyorum.

15. Ben hayal edebildiğimden daha fazla mutluluk, sevgi ve paranın hayatıma girmesine izin veriyorum.

16. Zenginliğim benim ve başkalarının canlılığına can katar.

17. Ben paraya hükmedebilirim.

18. Fazla para kazanmaya hazırım.

19. Tüm arzularımı gerçekleştirmek için yeteri kadar zamanım, enerjim ve param var.

20. Anne ve babamı yaşadıkları mali problemlerden dolayı affediyorum.

21. Artık eminim ki benim için her şeyden yeteri kadar var.

22. Gelirim harcamalarımdan daha fazla.

23. Ben diğer insanları kalkındırmayı istedikçe onlarda beni kalkındırmayı istiyorlar.

24. Harcadığım her para bana katlanarak geri dönüyor.

25. Kendimi ve yaptıklarımı sevgi ile görüyorum.

26. Emin ellerdeyim.

27. Kendimi hayatın akışına bırakıyorum ve hayata güveniyorum.

28. Sevgiyle iletişim kuruyorum.

29. Kendi merkezimdeyim, sakinim ve dengeliyim.

30. Evren beni onaylıyor, her şey yolunda.

31. Hayatın tüm ihtiyaçlarımı kolayca ve rahatça sağlamasına izin veriyorum.

32. Yüksek Benliğime güveniyorum.

33. Sağlık, zenginlik ve mutluluk hayatımı sürekli olarak renklendirir.

34. Yaşamımın genel olarak rahat ve başarılı bir gidişatı var.

35. Ben her bakımdan zengin ve başarılı biriyim.

36. Sağlığım her açıdan mükemmel.

37. Refah ve başarı, şimdi ve her zaman hayatımı kolay ve neşeli hale getirmektedir.

38. Hayatımda düzenli ve bol miktarda para akışı var.

39. Hayatıma neşe, sevgi, samimiyeti davet ederim.

40. Sevgi sürekli olarak beni sarmalar.

41. Ben sevilen, neşeli bir insanım.

42. Yaratıcılığımı kolayca ve coşku ile ifade edebiliyorum.

43. Yaratıcılığım kim olduğumun bir ifadesi gibi serbestçe akmakta.

44. Ben yetenekli, yaratıcı bir insanım.

45. İçimdeki çocuk güvende ve mutlu.

46. Yaratıcılığımı kendim için en iyi yollarla ifade edebilmede içimdeki bilgeliğe güveniyorum.

47. Yaratıcılığıma güvenirim ve bunu ifade etmek için kendime zaman ve mekan sağlarım.

48. Hayatımdaki tüm insanlar beni desteklemekte ve sevmektedirler.

49. Hayatımda sürekli olarak hayırlı fırsatlar ve durumlarla karşılaşırım.

50. Doğru zamanda doğru yerdeyim ve doğru zamanda doğru kişiyle karşılaşırım.

51. Kariyerim başarılı, ilham verici ve karlı işlerle doludur.

52. Hayatımın işini yaparak büyüyor ve gelişiyorum.

53. Kariyerim boyunca hayatımın amacını gerçekleştiriyorum.

54. İşim yaratıcılığımın, neşemin ve hevesimin ifadesidir.

55. Pek çok olumlu fırsat ve durumla karşılaşmaktayım.

56. Yeni öğreti ve bilgileri kolayca ve zevkle özümseyebiliyorum.

57. Sürekli olarak öğrendiğimin ve büyüdüğümün bilincinde olarak, yaşamımın her anında rahatım.

58. Bildiklerimi başkaları ile paylaştığımda huzurlu ve sakinim.

59. Bu evrenin bana vermek istediği tüm bolluk ve bereketi, ayrım yapmaksızın kabul etmeye ve almaya istekliyim ve kabul ediyorum. Ve onu bilinçle ve sorumlu bir şekilde paylaşmak için elimden geleni yapıyorum.

60. Her çıkan fırsattan mümkün olduğu kadar fazla yararlanıyorum ve her kaçan fırsattan da mümkün olduğu kadar az üzüntü duyuyorum.

61. En yüksek akıl yetilerimi geliştiriyorum. Duygularımı kusursuz biçimde eğitiyorum.

62. Bilinçaltının en derinlerine varıyor ve oradan günlük hayatıma yardım edecek olan sessizliği, olgunluğu ve inancı çıkarıyorum.

63. Yüce Işık ve yüce Sevgi benim kanalımla akıyor ve çevremdeki her şeye yayılıyor.

64. Ben yüce ışık ve yaratıcı enerji ile doluyum.

65. Bu zengin bir evren ve onda hepimiz için her şey var.

66. Bolluk benim gerçek var olma halimdir. Ben şimdi onu tümüyle ve sevinçle kabul etmeye hazırım ve kabul ediyorum.

67. Tanrı tüm ihtiyaçlarımın tükenmez ve sınırsız kaynağıdır.

68. Yaşamın bana sunabileceği tüm refah ve mutluluğu kabul etmeye hazırım ve kabul ediyorum.

69. Şu anda parasal olarak büyük bir bolluk yaşıyor ve bunun tadını çıkarıyorum.

70. Yaşam neşe dolu ben onun keyfini çıkarıyorum.

71. Sonsuz zenginlikler şimdi hayatıma özgürce akıyor.

72. Zengin bir bilince ve isteklerimi gerçekleştirme gücüne sahibim.

73. Ben sevecen ve şefkatliyim ve başkalarıyla paylaşacak çok şeyim var.

74. Hayatta her şeyin en iyisini hak ediyorum.

75. İyi olan her şey bana kolayca geliyor.

76. Kendimi bütünüyle, olduğum gibi seviyor ve takdir ediyorum.

77. Kendimi özgürce, tam anlamı ile ve kolayca ifade ediyorum.

78. Her şeyi kolayca elde ediyorum.

79. Ben ışık ve sevgi dolu, neşe saçan bir varlığım.

80. Doğal bir biçimde öğreniyor, aydınlanıyorum.

81. Kendi hayatımın efendisiyim.

82. Yaşadığım anın tadını çıkarmak için ihtiyacım olan her şeye sahibim.

83. Gereksindiğim her şey içimde zaten var.

84. Yüreğimde kusursuz bir bilgeliği taşıyorum.

85. Sevmeyi ve sevilmeyi seviyorum.

86. Tüm duygularımı bir parçam olarak kabul ediyorum.

87. Kendimi daha çok sevdikçe, başkalarına vermek için daha fazla sevgiye sahip oluyorum.

88. Sevgiyi özgürce veriyor ve alıyorum.

89. Sevgi dolu, doyum verici, mutlu kılıcı ilişkileri hayatıma çekiyorum.

90. Daima açık ve etkin bir biçimde iletişim kurabiliyorum.

91. İstediğim her şeye sahip olmayı onaylıyorum.

92. Yalnızca yaşadığım için kendimi mutlu ve neşe dolu hissediyorum.

93. İçimdeki Tanrı’nın ışığı şimdi hayatımın her aşamasında kusursuz sonuçlar üretiyor.

94. İçimdeki ışık burada ve şimdi hayatımda mucizeler yaratıyor.

95. Her şey hayatımın iyiliği için birlikte çalışıyor.

96. Hayatımın yüce planı ile uyumlu yaşıyorum.

97. Hayatımın yüce planı adım adım ortaya çıktıkça onu tanıyor, kabulleniyor ve uyguluyorum.

98. Şu anda sağlık, zenginlik, mutluluk ve kusursuz bir kendini ifadeyle dolu hayatım için şükranlarımı sunuyorum.

99. Kendim olmaktan mutluyum. Yeterliyim. Burada ve şimdiyi kabulleniyorum.

100. Kızgın olduğumda, hata yaptığımda, kıskançlık duyduğumda, insanları sevemediğimde kendimi reddetmem gerekmez.

101. Yüce sevgi burada ve şimdi bolluk yaratmak için benim kanalımla çalışıyor.

102. Ben yüce doğam ile “bir”im ve sonsuz yaratıcı güce sahibim.

103. Yüksek Benliğim yaptığım her şeyde, her konuda bana yol gösteriyor.

104. Yüce sevgi bana yol gösteriyor ve ben daima korunuyorum.

105. Evren gereksindiğimiz her şeyi daima verir.

106. Işık saçan bir sağlık ve enerji ile doluyum.

107. Bedenimi bütünüyle seviyor ve kabulleniyorum.

108. Ben hayatımın yaratıcısıyım. Hayatımı tam isteğim gibi yaratıyorum.

109. Hayatın en güzel şeylerine layığım ve kendime sevecenlikle her şeyin en iyisini kabul etmeye izin veriyorum.

110. Neşeli, mutlu ve özgürüm.
BEN, BEN’İM.
BEN Huzur ve Barışım,
BEN Gücüm,
BEN Var olan Her Şeyim ,
BEN Işığım..

DİĞER OLUMLAMA / AFİRMASYON ÖRNEKLERİ
Geçmişi siliyorum. Gelecek ise seçimimi yapmamı bekliyor.
İşte bu anda yarınlarıma yön veriyorum.
Geçmişte yaptığım tüm hatalar için kendimi bağışlıyorum.
Geçmişi kabul ederek yeni bir hayata başlıyorum,
'Kendini için yalnızca deneyimlemek istediğim şeyleri seçiyorum. Seçtiklerim: (Kendiniz seçin: Sağlık, zenginlik,' bolluk, mutluluk, arkadaşlık, başarı -bilinçaltı istediğiniz şeyi sunmak için gerekeni yapacaktır.) 

Şu anda aklımı, fikirleri almak üzere açıyorum.
Biliyorum, ki sonsuz bilgi ve daha önce denenmemiş yaratıcı fikirlerle dolu bir kaynağa sahibim. Tek Bilinç'i kullanmak için gereken her şeyi içgüdüsel olarak biliyorum. Yaşamımı olumlu biçimde etkileyecek seçimler yapmak için yönetiliyor ve yönlendiriliyorum. Tüm korku ve endişelerimden arınıyorum. İçimdeki, beni yaratıcı eylemlere ulaştıracak Sonsuz Zekâ'ya güveniyorum. Sessizlik ve güven içinde güç kazanıyorum. Beni mutlu kılacak fikir ve ilhamlara açığım.

Ben de evrenin sırlarına ulaşabilirim. Sonsuz bir Kaynak'la ilişkideyim. Şimdi aklımı (şu konudaki) yanıtları almak üzere açıyorum (burada o anki sorularınızı, ihtiyacınızı belirtin). Sükûnet içinde dinliyorum, açığım, almaya hazırım. İçimden ilham fışkırıyor. İhtiyacım olan fikirleri ve onları gerçekleştirmek için gereken gücü alıyorum. 
Kendimi harika hissediyorum! Güçlü ve sağlıklıyım ve bunun tadını çıkarıyorum. Yaptığımı iyi yaparım ve doğal olarak da hep iyi sonuçlar alırım. Deneyimlerimi harika insanlarla paylaşıyorum. İhtiyaç duyduklarım ve bana ihtiyacı olanlar kapıma gelir. Düş gücümü yapıcı olarak kullanıyorum ve arzuladığım hayatı gözümde canlandırıyorum. Bütün düşlerim harika bir biçimde gerçekleşiyorlar! 
Başarısızlıktan korkmaya son verdim. Artık hayatın saf hazzı için yaşıyorum. 
İçimdeki Yaratıcı Güç'e inanıyor ve güveniyorum. Sadece benim değil herkesin içindeki Tanrı'ya güveniyorum. Kimse beni reddedemez, çünkü tüm Hayat'la bütünleştim.
Hayatı neşe ve sevgiyle dolu olarak görüyorum. Şu anda Hayat tarafından kabul edildim. İçimdeki Ruh her zaman bana destek oluyor, huzur ve güven veriyor. Nerede olursam olayım, ne yapıyorsam yapayım. Sonsuz Varlık benimle birlikte, benim içimde mükemmel haliyle yaşıyor.

Ben kararlı bir insanım, içimdeki Bilgelik sayesinde akıllıca seçimler yapabilirim. İçimdeki zekâ benim için doğru olanı bilir ve seçim yapmamda bana yol gösterir. Bilinçaltım Evrensel Akıl'la bütünleşmiş durumda, o yüzden tüm Hayatın benimle çalıştığından eminim. Evrensel Akılda benim için mükemmel bir plân var, almak için aklımı açarsam bana verilecek. Şu anda içimden gelen kusursuz yanıtı kabul ediyorum. İçimdeki Bilgelik benim için karar veriyor. Bu kararlara güveniyorum. Doğru yolda sakin ve güvenle ilerliyorum. 
"Ben sonsuz bir varlığım; Tanrı'nın sureti ve benzeriyim. Hayat en iyiye sahip olmamı istiyor ve ben de bunu kabul ediyorum. Tüm iyiliklere sahip olmayı hak ediyorum" 
İçimdeki Bilge benim stoğum, asla bitmeyen doğru ilham, üretici fikir ve rehberlik Kaynağım. Bu ilhamı ve rehberliği, ihtiyacım olanı ve fazlasını sunmak üzere serbest bırakıyorum.

Ben zenginim. (Bunu yüzlerce defa, bilinçaltınıza yerleşinceye kadar düşünün). Yoksulluk ve kaybetme düşüncesine asla yer vermem. Sınırsız Kaynak, ihtiyaç duyduğumdan fazlasıyla donattı beni. İhtiyaç duyduğumda bana doğru fikirler gelir. Doğru Zaman'da doğru kararlar veririm.
Asla yalnız değilim. Yaptığım her şeyde benimle birlikte çalışan Sessiz bir Ortağım var. O içimde ve günün her anında benimle birlikte çalışıyor. Geçmişle ilgili pişmanlıklarım, şu an için korkularım, gelecek için endişem yok. Sınırsız bir Güç tarafından korunuyorum; İlahi Zekâ tarafından yönlendiriliyorum ve Seven bir Varlık'tan güç alıyorum. Her şey Mükemmel ve ben şükran doluyum. 
Herşeyle biriz. Tüm hayat hizmetimde.
Her problemin bir çözümü var ve bu çözüm her zaman içimde yatmakta. Karşılaştığım güçlük ne olursa olsun, onun içindeki nimeti bulur, daha iyi daha güçlü bir insan olurum.  Hiçbir şey beni yenemez, çünkü biliyorum ki hiçbir şey içimdeki Gücü yenemez. İçimdeki Zekâ'yı çağırarak daha üretken bir hayat hazırlıyorum. 

Şimdi kendimi zamanın bağlarından kurtarıyorum, ilk önce yapılması gerekeni ilk önce yaparak zamana hakim oluyorum.
Bilinçaltımı eldeki işi kolaylıkla ve kesinlikle yapacak şekilde yönetiyorum. Sonsuzluğun düzenli olarak benimle yaşamasına izin vererek hayatın tüm çılgınlıklarından kurtuluyorum. Ne geçmişe bağlıyım ne de gelecekle sınırlıyım. Şimdi, şu anda yaşıyorum. 

Tamamen, mükemmelen ve bütün olarak gevşedim. Bedenimin tüm kaslarını, sinirlerini, kemiklerini ve dokularını rahat bırakıyorum. Biliyorum ki, içimdeki Zekâ, bedenimin nasıl kusursuz işleyeceğini, ilişkilerimin nasıl kusursuz işleyeceğini, hayatımın nasıl kusursuz işleyeceğini bilir, içimdeki Zekâ'yı neyi, nasıl yapacağımı söylemesi için serbest bırakıyorum.
Doğru şeyleri doğru zamanda yaparak hayatımı kolaylıkla sürdürüyorum. Tüm tahriklerden uzağım. Hayatla tam bir uyum içerisindeyim. Hiçbir şey beni sinirlendiremez, Kimse beni kızdıramaz, çünkü duygularımı ben belirliyorum.  Kendimi kabul ediyorum, kendimle barışığım. Geleceğe güveniyorum, hayata inanıyorum.  Tüm hareketlerimi, arzularımı, korkularımı, üzüntülerimi, endişelerimi ve engellerimi içimdeki Mutlak Güce havale ediyorum. Tamamen rahatım. 
Korkacak hiçbir şey yok. Bana hakimiyet verilen zihinsel bir dünyada yaşıyorum. Karşılaşacağım her durumun üstesinden gelebilecek Güç içimde, ihtiyacım olan her şey içimde. 
Sigarayı bırakmayı seçiyorum. Özgürlüğü seçiyorum. 
Sağlığı seçiyorum. Birisi sigara tuttuğunda, otoriter bir sesle, "Hayır, teşekkür ederim, kullanmıyorum" diyorum. Her sigara isteği duyduğumda ve sigarayı elime aldığımda, onu parça parça ediyor ve çöp sepetine atıyorum. Özgürüm, sağlıklıyım. 

Uyanık kalmaktan korkmuyorum; uykumu getirmek zorunda değilim. Geçmişle ilgili pişmanlığım, gelecek için endişem yok. Tüm kavgacı düşüncelerden arınıyorum. Olumlu düşünceleri seçiyorum.
Kendimi ve başkalarını geçmiş hatalar yüzünden bağışlıyorum. Kafam rahat; ben huzurla doluyum. Güvenle yatıyorum ve uykunun gelmesine izin veriyorum.

"Kendinize, hayatla uyum içerisindeyim; yaşadığım yerle uyum içerisindeyim.
Doğru zamanda, doğru yerde, doğru şeyi yapıyorum. Çevreme direnmek zorunda değilim, çünkü biliyorum ki aklıma koyduğum şeyi yaşayacağım. 
Arzuladığım şeyi görüyorum ve benim olanın bana geleceğini bilerek ona şimdiden teşekkür ediyorum" 

Son derece huzurluyum. Hayatımdaki iyiliğin gücüne inanıyorm.
Koşullarda hiçbir güçlük yok: kişiliklerde hiçbir güçlük yok: yalnızca iyilikte güç var. Şu anda içimde bulunan güce engel olabilecek hiçbir insan, yer, nesne, durum veya ortam yok. Herşey benden yana, hayat benden yana.

Şu anki iyi düşüncelerle geleceğimi hazırlıyorum.
Bugünü yaşıyorum; geleceğe güveniyorum; geçmişi olduğu gibi kabul ediyorum. Tüm hayatın, benim iyiliğim için el ele verdiğine inanıyorum. Rahatım. Huzurluyum.

Kaynak: EVRİM BALIKÇI


02 Mart 2017

NİKSAR YEMEK KÜLTÜRÜ Turizm Haber Merkezi'nde Yayımlandı..


Yediğin içtiğin senin olsun, sen gördüklerini anlat derler ya, ben Evliya Çelebi gibi, yediğimi içtiğimi de gördüğümü de anlatayım…

TV programı çekimleri sırasında bulunduğum Niksar’da ekiple birlikte ikinci akşamımızdı. İşimiz fazlasıyla uzadığı için, bizi yemeğe davet etmiş olan bir eve telefon açıp, bizi bugün için beklememelerini söyledik. Geldiğimizde 22.30 u geçmişti saat. Yörenin yemekleriyle donatılmış muhteşem bir masa ve aç bir şekilde ama güler yüzle bizi bekleyen insanlarla karşılaştık. Az sonra yiyeceklerimiz nefisti belki ama bu incelik, bu misafirperverlik hepsinden şahaneydi…

Anadolu mutfağı zaten dillere destan. Yemekleriyle ön plana çıkmış birçok ilimiz var. Tokat yöresinin mutfağı ise diğerlerine göre daha az biliniyor… Oysaki her biri kendine has, inanılmaz lezzetli yemekleri var…

Geleneksel Tokat-Niksar evlerinin en önemli özelliği evin en büyük odasından birinin mutfak olarak kullanılması... Mutfağa halk ağzıyla “Aşevi” ya da “Aşgana” denilirmiş. Odanın bir köşesinde yemek yapmaya ve çamaşır kazanı kaynatmaya yarayan yer ocağı bulunurken; diğer tarafta kurutulmuş yiyecek, konserve, salça, peynir ve yaprak saklanan kiler dolabı bulunur. Ayrıca kuru baklagil ve tahılın saklandığı bölmeli tahtadan yapılmış bir de ambar vardır. Yörede bugün bile yemekler çoğunlukla yer sofrasında yenmekte. Mutfak, ailelerde oturma odası. Bir arada vakit geçirmenin, sosyalleşmenin yeri aynı zamanda…

Son derece zengin bir mutfağa sahip olan yörenin yemeklerini sayacak olursam; çorbalarda: Tarhana, Bacaklı Çorba, Helle Çorbası, Gendirme Toygası, Mısır Toygası, Katıklı Düğün Çorbası, Zoğallı ve Erikli Çorba, Tutmaç Çorbası, Köy Toyga Çorbası; yemeklerde: Tokat Kebabı, Yaprak Sarması, Cevizli Bat, Baklalı Yaprak Dolması, Kabak Kabuğu Kavurması, Madımak, Pancar, Pehli; hamur işlerinde: Çökelikli Katmer, Cızlak, Yufka Böreği, Cevizli Çörek, Bişi, Leylek Giliği, Muhacir Böreği, Çarşaf Böreği; pilavlarda: Mercimekli ve Fasulyeli Bulgur Pilavı, Keşkek; tatlılarda ise; Yufka Tatlısı, Kuşburnu Reçeli, Kalburabastı, Dut Pekmezi, Sütlaç, Cevizli Baklava, Revani, İrmik Tatlısı, Lokma Tatlısı en öne çıkanlar…
Bunların her biri kuşaktan kuşağa aktarılmış bir tecrübe ve birikimle gelmiş bu günlere. Birçoğunu tatma fırsatım oldu. Hepsi ayrı ayrı birer lezzet şöleni.

Artık yöresel tariflere internetten ya da çeşitli kitaplardan ulaşmak mümkün. Ancak yörenin havası, suyu ve otuyla beslenen hayvanların etleriyle; bahçelerinde yetişen sebzelerle; ocaklardaki odun ateşiyle pişmeden bu yemeklerde aynı tadı tutturmak güç…

En güzeli gidip yerinde yemek belki de. Elbette ki oraların insanının güler yüzü ve hoşsohbetiyle birlikte…

Kaynak: Yazar - Şefika Onur Akatay'a teşekkür ederiz.. 






01 Mart 2017

KADINSIZ GÖÇ


5000 Yıl Önce Avrupa’ya Yapılan Büyük Göçte Kadınlar Yoktu

Avrupa’ya göç edilen Rus steplerinde bulunan Yamnaya kültüründen bir iskelet. F:Wikimedia Commons











Tarih öncesi insan kalıntılarında cinsiyete özel aktarılan X kromozomlarını inceleyen yeni bir araştırma, yaklaşık 5000 yıl önce Avrasya steplerinden gerçekleşen yoğun göçe kadınların neredeyse hiç katılmadığını ortaya koydu. Öte yandan, bundan 4.000 yıl önce Avrupa’ya tarım uygulamalarını getiren büyük göç, hem kadınlardan hem de erkeklerden oluşuyordu. Cinsiyet eğilimindeki bu farklılık, iki göçün farklı sosyal ve kültürel süreçler tarafından gerçekleştiğine işaret ediyor.
Genetik veriler, modern Avrupalıların atalarının, birden fazla tarih öncesi göç dalgasından etkilenen bir mozaiği temsil ettiğini gösteriyor. Tarih öncesi insan kalıntılarının genomik çeşitliliği üzerine yapılan son çalışmalar, iki büyük göç olayının Avrupa tarihöncesini anlamak için özellikle önemli olduğunu ortaya koydu: İlki, 9000 yıl öncesinden başlayarak Anadolu’dan tarımı getiren Neolitik Göç, ikincisi ise yaklaşık 5000 yıl önce Avrasya steplerinden gerçekleşen Bronz Çağ göçü. Bu göçler büyük sosyal, kültürel ve dilsel değişimlerle çakışıyor ve her iki göç de Orta Avrupalıların gen havuzunun yarısından fazlasının yerine geçti.
İnsanlığın tarih öncesindeki dramatik olaylar, o zamanlar yaşayan insanlar arasındaki genetik çeşitlilik kalıpları kullanılarak araştırılabilir. Özellikle, eski genomlar temelinde farklı kadın ve erkek demografik geçmişleri üzerine yapılan çalışmalar, tarih öncesi popülasyonlarda sosyal yapıların ve kültürel etkileşimlerin karmaşıklığı hakkında bilgi sağlayabilir.
Uppsala ve Stanford Üniversitelerinden araştırmacılar, 20 Erken Neolitik ve 16 Son Neolitik/Bronz Çağı insan kalıntılarında, cinsiyete özel kalıtsal X kromozomu ve otozomlardaki (cinsiyet kromozomu olmayan) genetik ataları araştırdı. Tarımcı popülasyonlarda patrilocalite’yi (kadının evlenince kocasının ailesiyle birlikte yaşaması) savunan önceki hipotezlerin aksine, Neolitik Çağ’ın başlarında Avrupa’ya çiftçiliği getiren göç sırasında cinsiyete dayalı karışımların bulunduğuna dair bir bulgu bulamadılar.

Erken Neolitik Çağ ve Neolitik Çağ / Bronz Çağı göçlerinde erkekler (mavi) ve kadınların (kırmızı) dağılımı. F: Mattias Jakobsson



Organizmal Biyoloji Bölümü’nde Genetik profesörü Mattias Jakobsson, “Bununla birlikte, Bronz Çağı boyunca Pontik steplerden yapılan göçler için dramatik bir şekilde erkek eğilimi bulduk. Göç eden insanlarda çok az sayıda X-kromozomu var, bu da göç eden her bir kadına karşılık, göç eden on erkek olduğunu işaret ediyor.” diyor.
Araştırma ekibi, erkekler ağırlıkta olmak üzere, bir dönemde birden çok kuşağın steplerden Orta Avrupa’ya göç ettiğine dair kanıtlar da buldu. Dolayısıyla neredeyse sadece erkeklerden oluşan grupların birçok kere Avrupa’ya göç ettiği ortaya çıktı.
Neolitik ve Bronz Çağ’da yaşanan iki büyük göç olayındaki cinsiyet dağılımındaki zıtlık, farklı kültürel geçmişlere işaret ediyor. Neolitik göç erkek ve kadınların eşit sayıda olduğu büyük bir dalgadan oluşuyor, 4000 yıl sonra yaşanan Bronz Çağı göçü ise büyük oranda erkeklerin göç ettiği birkaç dalgadan oluşuyordu.
Kaynak: ARKEOFİLİ