05 Aralık 2017

ANADOLU'YU BİR DE TREN İLE GEZİN

TREN İLE YOLCULUK SUDAN UCUZ


Mükemmel bir haftasonu kaçamağı. Hiç yorulmadan, üstelik cebini de yormadan, güzel manzaralara doya doya, günlük rutininden tamamen uzaklaştıran, 62 saatte (Gidiş 24 saat – Dönüş 24 saat – Konaklama 14 saat) tamamlanması mümkün ve bir kaç sinema bileti maliyetinde başka ne var?
Biz kendi gözlemlerimizi yazdık. Başkalarının başka şekilde bu yolculuğu deneyimlemiş olması da mümkün. Eğrisiyle, doğrusuyla aktarıyoruz.
Biz çok çok sevdik. Size de iyi yolculuklar!
Önce genel bilgiler, ardından içerden bilgiler vereceğiz. Özellikle içeriden bilgiler kısmını okumalısınız. Eğik yazılan yerlere dikkat!
Bu yazımızı mümkün olduğu kadar güncel tutuyoruz. Yine de sizin için kritik konuları yolculuğunuzdan önce TCDD’ye danışın deriz.

GENEL BİLGİLER

GÜZERGAH VE SAAT

– Ankara – Kırıkkale – Kayseri – Sivas -Erzincan – Erzurum – Kars
– Her gün Ankara’dan 17:58’da Kars’tan 08:10’de kalkıyor. Sayfanın altında başlıca duraklardaki kalkış ve varış saatlerini bulabilirsiniz.
– Yolculuk bir gün sürmekte.
ÖNEMLİ NOT: Ankara’daki BAŞKENTRAY çalışmalarından ötürü 11.07.2016-11.12.2017 tarihleri arasında Doğu Ekspresi’nin kalkış yeri değişmiş. Ama TCDD Doğu Ekspresi’nin kalkacağı yere yani Kırıkkale’nin Yahşihan ilçesine bağlı Irmak beldesine Ankara Gar’ından 17.58’de kalkan otobüs koymuş. Bu otobüs ücreti de tren biletine dahil. Yani 17.58’de Ankara garında otobüs ile yolculuğunuza başlayıp, Irmak’tan da 19.28’de tren yolculuğunuza başlayabilirsiniz. Kars’a bir sonraki akşam 18.01 de ulaşıyorsunuz. Kars’tan dönüş yolculuğu ise 8.10’dabaşlıyor. Yine Kars’tan Irmak’a vardığınızda ücretsiz (Bilet ücretinize dahil olan) Ankara otobüsleri sizi bekliyor ve bu otobüsler Irmak’tan Ankara’ya doğru saat 07.00’de kalkıyor. Özetle yolcular açısından Ankara – Irmak arasını TCDD’nin otobüsleri ile gidecek olmak dışında bir değişiklik yok.

VAGONLAR 

4 çeşit vagon var. En yukarıdaki videomuzda vagonları detaylıca anlattık.
– Pulman (Normal koltuklu – vagondaki her sıra da 2 çiftli, 1 tekli koltuk var, yani gayet geniş)
– Örtülü Kuşetli (oda halinde 4 kişilik, koltuklar ranza şeklinde yatak oluyor, temiz nevresim veriliyor ve yatağınızı kendiniz yapıyorsunuz)
– Yataklı (oda halinde iki kişilik, içinde buzdolabı, masa ve lavabo var)
– Yemekli (Trenin restaurantı, menüde çorba, ızgaralar, mezeler, atıştırmalıklar, alkolsüz içecekler mevcut.)
Websitesinde kompartmanlı vagon da yazıyor ama bizimkinde yoktu.

DOĞU EKSPRESİ FİYATLARI

(KİŞİ BAŞI TEK YÖN – Ekim 2016)
Pulman : 46 TL
Örtülü Kuşetli: 61 TL
Yataklı 2 kişi alırsanız kişi başı: 96 TL
Yataklı 1 kişi: 116 TL (iki kişilik oda tek kişiye kapanıyor)
Yaş ve meslek indirimleri mevcut:
Gidiş-dönüş biletlerinizi aynı çıkış ve varış istasyonları arasında alıyorsanız %20 indirim. (Örneğin:Ankara-Kars Kars-Ankara gidiş dönüş bileti aldığınızda.)
13-26 yaş arasındaki kişilere %20 “Genç” indirimi.
Milli Eğitim Bakanlığı onaylı tüm resmi-özel okullarda çalışmakta olan öğretmenlere, yükseköğretim kuruluşlarında çalışan öğretmenlere ve Türk uyruklu olup yabancı ülkelerde çalışmakta olan öğretmenlere %20 indirim.
Türk Silahlı Kuvvetleri’nde çalışan subay,astsubay, askeri memurlara; Nato’nun askeri görevlilerine %20 indirim.
12 kişi ve daha kalabalık gruplara %20 indirim. 
60-65 yaş arasındaki yolculara %20 indirim.
65 yaş ve üstündeki yolcular için %50 indirim.
Yerli veya yabancı basın kart sahipleri kartlarını göstererek %20 indirim.
Çalışmakta olan TCDD personeli ve ailelerine(eşi ve çocukları), TCDD emeklilerine ve eşine %20 indirim.
7-12 yaş arasındakı çocuklara %50 indirim. 7 yaş altındaki çocuklar ücretsizfakat ayrı bir yer istemediğiniz sürece.
Not: Yaşla alakalı indirimlerde yaş hesabı doğum yılı esas alınarak yapılıyor.
Ara duraklarda inerseniz fiyatlar düşmekte. 

EVCİL HAYVAN

Evcil hayvan alıyorlar.

KAYAK MERKEZLERİ

Kayak veya snowboard yapanlar için Erciyes (Kayseri), Ergan (Erzincan), Palandöken (Erzurum) ve Sarıkamış’a (Kars) keyifli bir ulaşım imkanı sağlıyor.
dogu-treni

İÇERİDEN BİLGİLER

İkonik Doğu Ekspresi’ni sonunda yapmış insanlar olarak, denemek isteyenler için biraz şehir efsanelerini aydınlatalım, ne bekleyip/ bekleyemeyeceğinizi paylaşalım dedik:
ZAMANI KISITI OLANLAR İÇİN ROTA ÖNERİSİ 
Cuma: Ankara’dan saat 18:00’de trene binip ve 24 saat süren yolculuktan sonra Cumartesi akşam Kars’ta inebilirsiniz.
Cumartesi: Akşam trenden indikten sonra Kars mutfağını deneyimleyebilir ve Kars’taki akşam eğlencelerine gidebilirsiniz. Kars’ta her bütçeye uygun konaklama alternatifi mevcut.
Pazar: Bu günü de Kars, Ani Harabeleri ve Çıldır Gölü‘nde değerlendirip sonra akşam uçağı ile geri dönebilirsiniz. Ani Harabeleri ve Çıldır için araç kiralamak gerekecektir.
NE ZAMAN GİTMELİ
Bizce en güzel vakti kara kış: Ocak & Şubat. O kar manzaraları mükemmel. Ayrıca Sarıkamış’ta kayak ve Çıldır Gölü için de doğru zaman.
Diğer en güzel vakti yemyeşil hali: Mayıs & Haziran. Windows’un açılış fotoğrafında göz alıcı yeşillikte bir bayır vardır ya, Kars ve civarı ona bin basar.

TEMİZLİK

Kompartman ve Nevresimler
Dediğimiz gibi Doğu Ekspresi’nde emektar trenler çalışıyor. Haliyle yıpranmış görünüyor. Biz temizliğine güven olmaz diye yanımızda uyku tulumu da getirmiştik. Nitekim, kondüktörün kuşetli ve yataklı vagonlara dağıttığı nevresimler bizi pozitif yönde şaşırttı. Yıkanmış, ütülenmiş ve ardından paketlenmiş nevresimleri naylonundan çıkartana kadar ikna olmamıştık. Paketi açar açmaz odaya mis gibi deterjan kokusu doldu. Şöyle yayıp, lekesiz, yıpranmamış, bembeyaz çarşafı görünce tulumları çantaya geri kaldırdık. Yalnız yastıklar her defasında yıkanmadığından çok parlak değiller. Onlara da tertemiz kılıflar verseler de hassas kişileri çok ikna edemeyebilir.

Tuvaletler

Tuvaletler de temizdi. Yolun sonunda doğru hunharca kullananlar olabiliyor ama insanlara tuvalet adabı öğretmek TCDD’nin görevi değil. Tuvalet kağıdı var ama sonlara doğru kalmayabiliyor.Ancak pulman tuvaletlerinin trafiği çok daha fazla olduğu için, o tarafta biraz temizlik ve trafik sıkıntısı olablir. Kuşetli yada yataklınınkileri kullanmayı tercih edebilirsiniz.

Kafeterya

Muhabbeti kurunca Ray Restaurant’ın işlettiği yemek vagonunun mutfağını da görebilme şansımız oldu. O da temizdi. Öte yandan, masa örtüleri “şöyle bir kırıntıları silkelesek yeter” usülü “temizleniyor”. :/
kars-tren

KONFOR

 Aşağıda kuşetliyi inceliyoruz.

Mahremiyet ve Güvenlik

Bizim kayak malzemeleri çok yer kapladığından biz bütün (kuşetli) kompartımanı kapadık. Bir kompartımanda 4 kuşet var. 2 yetişkin, 2 de çocuk tarifesinden bilet aldık. Sadece ikimiz olduğumuz için kompartımanda çok rahat ve keyifli geçti. Bizim de tavsiyemiz imkanınız varsa, bütün kompartımanı satın almanız yönünde.
ÖNEMLİ: Ayrıca kuşetlide bütün yatakları almazsanız şöyle sinir bozucu bir durum olabiliyor: Siz o kompartımandaki tüm koltuklar boş görünürken, bir kız, bir erkek bilet aldınız diyelim. Sonra 2 bayan da aynı kompartımandan yer aldı. Onlar, o kompartımanda erkek olduğunu bile bile yerlerini almış olsalar da, görevli gelip erkeği sırf erkeklerin olduğu bir kuşete yollayabiliyor. Çift olarak seyahat etmek isterseniz, pulmanda yer varsa oraya gitmek zorunda kalabilirsiniz.
Kuşetler açılınca arada minik bir boşluk da olsa, baya koyun koyuna yatıyormuş gibi bir hissiyat oluyor. Hem cinsiniz ya da değil, rahatsız olabilirsiniz.  Bilet alırken kuşetinizi seçemiyorsunuz. Sadece koltuğunuzu seçebiliyorsunuz. Kompartımanın yolcuları kendi aralarında karar veriyor.
O yüzden, kuşetlide gidiyorsanız ve başka kompartımanlara postalanmak istemiyorsanız en güzeli kompartmandaki tüm koltukları satın almak.
Kompartmanın perdesini çekince koridorla bir alakanız kalmıyor ama perdenin kenarlarından içerisi biraz görünebiliyor tabi. Kapıyı içeriden kitleyebiliyorsunuz, ama dışarıdan öyle bir imkan yok. Yataklıdan yer aldıysanız da aynı şeyler geçerli.
ekspres-dogu

Valizler

Kompartımanda yanınızda seyahat etmesi gerekiyor, ayrı bir bölüm yok. Kompartmanda da valiz için tasarlanmış bir yer yok. Anca küçük sırt çantalarının sığacağı kadar bir baş üstü rafı var. İsterseniz üst yataklardan birini açıp tüm valizlerinizi buraya yığabilirsiniz. Üst yatak açık olsa bile aşağıdaki koltukta rahatça oturarak seyahat edebiliyorsunuz.

Yataklar

Koltuklar daha sonra ranza yatak oluyor. Bize çok keyifli geldi ama klostrofobisi olanları darlayabilir.
Tabi ki şilte konforunda değilse de rahat uyunuyor. Sert yatak sevenler için birebir.

Sıcaklık

Tren son derede sıcak, öyle ki biz kış günü camları açıp gittik. Her oda panelden kendi ısısını belirliyor. Yazın klimaya ne kadar ihtiyaç duyuluyor ve havalandırma nasıl oluyor, o konuda bir bilgimiz yok.

Yoruculuk

Tren yolculuğu otobüs yada uçak gibi insanı yormuyor. 24 saatlik yolculuktan bütün plajda yatmış gibi dinç ayrıldık.

Ses

Koridorda ses ya da başı boş koşturan çocuk yoktu ama o bizim şansımıza öyle denk gelmiş olabilir. Yine de herkes kendi odasında takıldığı için çok sıkıntı yaşanacağını sanmıyoruz. Ama pulmanda (yani koltuklu) bölümde işin rengi değişiyor.

Elektirik

Odada 1 adet priz var. (Yataklı vagonda 2 priz var. Pulman’da yani koltuklu da priz yok.)

Yataklıda durum şöyle

Yataklı ile kuşetlinin büyüklükleri aynı ama yataklı 2 kişinin konforu için tasarlanmış. Aynı ebattaki alanda 4 yerine 2 koltuk, masa, sıcak suyu olan bir lavabo ve küçük bir buzdolabı var.  Tabi ki daha ferah ve konforlu. Valizlerle de daha rahat.

dogu-ekspresi

YEMEK

İstanbul – Ankara Hızlı Treni: Bir kafeteryası var. Tavuk ve et döner menüsü veriyorlar. Içinde salata, tatlı, bisküvi vs de var. Maalesef seti bozamıyorsunuz, sadece keşkülünü ya da dönerini yemek isteseniz de, 18 TL (Ocak 2015).
Doğu Ekspresi: Aç ya da tok, yemekler iyi ya da kötü, yanınızda yemek var ya da yok fark etmez. Gecelemeli bir tren yolculuğu kafeteryasında yemek yemeden bitmemeli. O yüzden aşağıda yazacaklarımızın bir önemi yok aslında 😉
Menü
Menüde ızgaralar ve zeytinyağlılar var. Yemek kompartmanının tamamına mutfak kokusu hakim. İçki servisinin devam ediyor olması çok hoş, bir de tepemiz de florasanlar olmasa süper olacak.
Yanınızda yemek getirin
Siz yine de yanınıza mutlaka yemek alın. Bizim mutfağın elektirik devrelerinde bir problem çıktı ve yemek servisi iptal oldu. Allah’tan biz akşam yemeğimizi yedikten sonra oldu bu olay da aç kalmadık.
Fiyatlar:
Esnaf lokantası tarifesinden biraz pahalı gibi düşünebilirsiniz.
ÖNEMLİ: Kredi kartı alıyorlar ama internet çoğu yerde çekmediği için almıyorlar gibi düşünebilirsiniz.
Duraklamalar:
Küçük istasyonlarda max 2-3 dakika bekliyor.Koşup dışardan birşeyler almak riskli olabilir. Büyük şehirlerde daha uzun bekliyor.
Telefon / İnternet:
WiFi yok. Telefon yolun %90’nı boyunca çekiyor ama 3G bir var, bir yok.
Trene cağ kebabı siparişi
Sanırız bir fenomen başlattık. 😀 Herkes kebapçıyı soruyor.  Biz ilk gidişimizde Gel-Gör’de yemiştik ve çok iyiydi ama son 2 senedir bizi çok hayal kırıklığına uğrattı. Açıkçası biz de yeni yer arıyoruz. 
tren-yolculugu

SERVİS

İstanbul-Ankara Hızlı treni ve Ankara-Kars Doğu Ekspresi arasında baya fark var. Hızlı tren yeni uygulamaya konulduğu için haliyle daha temiz duruyor. Ama yeni bir trenle, emektar bir treni bakımlılık olarak kıyaslamak adil olmayacaktır. O yüzden farkın görüldüğü diğer alanlardan bahsedelim: İstanbul-Ankara Hızlı treninde bir host/hostes elinde araba ile gezip yiyecek-içecek satıyor. Aynı uçaklardaki gibi koltukların üzerinde bir düğme var, basıyorsunuz, hostes gelip siparişinizi alıyor. Kafeterya da var, ancak güvenlik kuralları gereği sıcak içeceklerinizi buradan alıp, kendiniz koltuğunuza götürmeniz yasak. Bir hostes tepsi ile koltuğunuza kadar size eşlik etmek zorunda. Herkes küçük harfler konuşuyor, genel de sessiz. Ankara-Kars trenine geçince kurallar iyi niyet ve empati ile takas oluyor. Snowboard çantalarımızı gören bir görevli bizi müzisyen sanarak ne çaldığımızı sordu. Snowboard çıkınca üzüldü, “Enstrüman olsaydı ben size uzatma getirirdim, çalardınız. Öyle daha güzel geçiyor yol.”

KEYFİNİZ İÇİN 

 ÖNEMLİ: Gün batınca manzaralar kaçıyor. O yüzden en iyisi günlerin uzun olduğu, ama karların daha kalkmadığı aylarda bu yolculuğa çıkmak. Mart-Nisan gibi. Ayrıca, doğuda güneş batıda olduğundan 1 saat daha erken kararıyor. Olduğunuz yerdeki gün batımına aldanmayın.
– Bir yönü trenle, öbürünü uçakla yapmak isteyenler sıkça hangi yönü trenle gitmek daha doğru diye soruyor. Ankara – Kars treninde en güzel manzaralar sabah 6.30 gibi başlıyor. Yani buraları gün ışığında görme şansınız oluyor. Kars – Ankara trenindeyse buralardan hava karardıktan sonra geçiyorsunuz. Yani karanlıkta kalıyor. Ama yazın günlerin uzun olduğu Haziran ayında Kars- Ankara treninde de bu manzaraları yakalama şansınız var.
– Müziğinizi, oyununuzu, yemeğinizi, içkinizi alıp gelin. Tuvalet kağıdı da iyi bir fikir.
– En güzel manzaralar sabah erkenden başlıyor. Ama yol boyunca bol bol kar/donmuş akarsu manzarası var.
– Dediğimiz gibi kılıflar temiz olsa da titiz insanları yastıklar rahatsız edebilir.
– Kompartımanın tamamını tutmak isteyebilirsiniz.
– Çöpünüz için mutlaka poşet getirin. Kompartımandaki minik çöpe sığmak imkansız.
– Mümkünse dolunayda yola çıkın çünkü kışın hava 6 gibi karardığından ertesi sabaha kadar manzaralar kaçıyor. Dolunay da gece de manzara izlemek mümkün.

dogu-ekspresi

YALNIZ YA DA ÇİFT YA DA GRUP YA DA AİLECE GİTMEK

Yalnız gitmek: Yalnız Doğu Ekspresi’ne yalnız binmekte biz hiç sakınca görmüyoruz ancak naçizane tavsiyemiz yataklıda gitmeniz olur. En sık aldığımız sorulardan biri yalnız bir kadın olarak gitmek ile ilgili. Yataklıda çok ama çok rahat edersiniz. İki kere düşünmeyin hiç.
Kuşetlide yalnız yada çift olun, aynı sıkıntı söz konusu: Yataklı kompartman sadece size ait, kuşetliyi ise paylaşıyorunuz. Kuşetlide yanınıza kimin oturacağı bir piyango. 26 saat bir odayı paylaşmak için uzun bir zaman. Şansınızı deneyip kuşetlide de yer alabilirsiniz, yada garantici olup yataklıda da gidebilirsiniz. Hatırlatalım, kuşetlide kim nereden bilet almış olursa olsun, uyku vakti geldiğinde kadınlar bir kompartımanda, erkekler başka bir kompartmanda yatacak şekilde dağıtılıyor. Yani kompartmanınızda 3 kişilik kadınlı erkekli bir grup varsa bile, yatarken kadın kadına yada erkek erkeğe olacak şekilde ayarlanıyor.

Çift olarak gitmek: Yukarıda anlattığımız gibi, kuşetlide uyku vakti gelince sizi ayıracaklardır. Bunun önüne geçmek için  2 seçeneğiniz var: Eşyanız az ise yataklıda yer alırsınız. O zaman sizi ayırmazlar. Eşyanız çoksa (mesela bizde valizlere ek olarak snowboardlar vs vardı) kuşetlideki 4 koltuğu da alın. 2 tanesini kendinize alın. Diğer ikisini çocuk tarifisinden alıp tüm kompartmanı kapatabilirsiniz.

Grup ya da Ailece gitmek: Kuşetli 4 kişilik. 3 kişi olsanızda yukarıda anlattığımız sebeplerden ötürü mutlaka 4 koltuğu da satın alın. Yoksa, uyumak için aile olsanız dahi sizi kadınlar bi kuşetlide, erkekler diğerinde olmak üzere dağıtacaklardır. Çocuklar Doğu Ekspresi ile seyahat etmeye bayılıyor. Özellikle kuşetlinin ranzalı olması falan çok hoşlarına gidiyor. Çocuklu ailelere de çok tavsiye ederiz. Bebeğiniz varsa, kusetlide ust kusetlerin cikip yere konulabiliyor. Daha güvenli oluyor bebekler için.
dogu-ekspresi-kars-tren

DOĞU EKSPRESİ SAATLERİ VE BAŞLICA DURAKLARI

ÖNEMLİ NOT: Ankara’daki BAŞKENTRAY çalışmalarından ötürü 11.07.2016-11.12.2017 tarihleri arasında Doğu Ekspresi kalkış yeri Irmak’tır. (Kırıkkale, Yahşihan’ın beldesi). Ankara – Irmak arası ise TCCD yolcularını otobüs ile taşıyacaktır. Doğu Ekspresi bilet fiyatına dahil olan bu otobüslerin kalkış yeri gene Ankara Garı’dır. Yani siz biletinizi Ankara – Kars alırsanız yine Ankara garına gidiyorsunuz. Ve oradan otobüse biniyorsunuz. Irmak’ta trene aktarma yapıyorsunuz.
Ankara Garı - Irmak (TCCD’nin otobüsü ile) Kalkış 17:58
Irmak - Kars İstikameti
DurakVarışKalkış
Irmak 19:28
Kayseri 00:40 00:48
Sivas 04:06 04:12
Erzincan 10:02 10:07
Erzurum 13:52 13:57
Sarıkamış 17:14 17:16
Kars 18:01

Kars – Irmak  İstikameti
DurakVarışKalkış
Kars 08:10
Sarıkamış 08:59 09:01
Erzurum 12:21 12:26
Erzincan 16:11 16:16
Sivas 22:02 22:07
Kayseri 01:21 01:26
Irmak  06:38
 Irmak - Ankara Garı  (TCCD’nin otobüsü ile) Kalkış 07:00

DOĞU EKSPRESİ’NE BİNMEK İÇİN ÖNCE ANKARA’YA ULAŞMAK GEREKİYOR

Malesef Doğu Ekspresi eskisi gibi İstanbul’dan başlamıyor, Ankara tren garından başlıyor. Diğer şehirlerden geliyorsanız bizim önerimiz tren ile direkt gara varmak. İstanbul’dan, Konya’dan, Eskişehir’den Ankara’ya hızlı tren var. Yolda bir sürü başka şehirde de durarak geliyor. Ayrıca, Ankara hızlı trenine binmek için Antalya’dan Konya garına, Bursa’dan Bilecik garına, Karaman’dan Konya’ya otobüs servisi de var.
KARS’TA KONAKLAMA
Doğu Ekspesi’nden Kars merkezdeki garda iniyorsunuz. Kars merkezde gara taksiyle 5-10 dakika mesafede konaklayabileceğiniz birçok otel ve pansiyon seçeneği var.

Kaynak: bizevdeyokuz.com

30 Kasım 2017

BİZE NELER OLUYOR?



SEÇİLMİŞLER: NÖTRAL MUTASYONLARI GÜÇLÜ 
OLANLAR YAŞAMI OLUŞTURACAK 


"Her devir, kendi döngüsünde sonsuz olasılık barındırır. Yaptığımız seçimler, bu olasılıklardan hangisinin gerçekleşeceğini belirlemede derin iz bırakır. Hayatta yaptığımız tüm seçimler, büyük bir organizmanın gideceği yeri belirleyen ufak ancak değerli adımlardır." 
Sınırını hatta sınırsızlığını algılayamadığımız evrende çok kıymetli bir ırk olduğumuzu düşünüyoruz. Dünya’nın bizim için oluşturulduğuna ve her şeyin sahibi olduğumuza inanıyoruz. Hükmedebildiğimiz kadar hükmetmek istiyoruz ve bu, biz farkında dahi olmadan bizi yiyip tüketiyor.
Çevremizi saran kilometrelerce genişlikte manyetik alan, sürekli değişen iklim koşulları hatta bir gün içerisinde dört mevsimin yaşandığı anlar, medyadan gelen olumsuz telkinler, hatta belki de medya araçlarından bizi yönlendirmek için yayılan farklı frekanslar (kesin bilgi değildir), birlik algısından çıkartılıp bireyselliğin değerleştirildiği yeni çağ akımları, artan teknoloji ve ilaç bağımlılıkları, verimsizleştirilen toprak, özgün genetik kodları değiştirilen besinler, laboratuvarlarda üretilip insanlara bulaştırılan hastalıklar ve hatta belki de henüz farkına varamadığımız daha birçok etken bizi tamamen kontrolüne almış durumda.
Psikolojik sorunlar artmış, şiddet tavan yapmış, doğadan kopuş gerçekleşmiş, imece usulü yerini tek başınalığa bırakmış…

MUTASYON NEDİR?

Mutasyon, DNA molekülünün; radyasyon, X ışını, ultraviyole, ani sıcaklık değişimleri ve maruz kalınan kimyasallar sonucunda bozulmaya uğramasıdır. Mutasyonlar yararlı, zararlı ve nötr olabilir. Bu noktada asıl ilginç olanı nötr mutasyonlardır.

1960’lı yıllarda çalışmalar yapan Japon matematikçi-biyolog Motoo Kimura’ya göre, canlı genomlarındaki değişimlerin büyük kısmı seleksiyon açısından ’’nötral’’dir. Bu değişimler yani, nötral mutasyonlar bir organizmanın dış görünüşüne yansımayan, onun yaşamsal ve üremsel fonksiyonlarını etkilemeyen mutasyonlardır. Yani sessiz değişimlerdir.
Nötral mutasyonla ilgili çarpıcı bir örnek, HIV’e doğal olarak dirençli insanlardır. Bu kişilerde, virüsün enfekte ettiği hücrelerin zarında bulunan ve virüsün bağlanmasını sağlayan CCR5 reseptörü mutasyon geçirmiştir. Dolayısıyla virüs hücreye tutunamaz ve enfeksiyonu gerçekleştiremez. İlk başta bu mutasyon canlı için nötraldir ancak uygun çevre şartları gerçekleştiğinde, yani virüs kişiye yerleştiğinde, kişi hasta olmayacağı için yararlı bir mutasyon haline gelmiştir.

BİZE NELER OLUYOR?

Çevreden maruz kaldığımız elektromanyetik dalgalar DNA’mız üzerinde çatlaklar oluşturup kendisini tamir etmesini zorlaştırıyor, ABD dahil yedi ülkede yapılan araştırma sonuçları cep telefonlarının yaydığı 900 MHz’lik elektromanyetik dalgaların DNA kırıklarına yol açtığını gösteriyor. Genetiği değiştirilmiş besinler, ilaçlar, iklim değişikleri de yine DNA’mız üzerinde değişimlere sebep oluyor.
Yukarıdaki etkenler yanında eski insanların eş seçiminde dikkate aldığı zeka ve yeteneğin yerini, para ve görselliğe bırakması da genetik drift’imizin (kuşaktan kuşağa aktarılan genlerin birikimi) olumsuz yönde etkilenmesine sebep oluyor.
Dünya üzerinde genel olarak kitlesel boyutta görülen bu değişimler bir tesadüf sonucu oluşmuyor. Bunlar sadece bizim seçimlerimiz sonucu oluşuyor.
Yaşanılabilirlik bakımından tükenmeye başlayan Dünya yerine, yeni yaşanabilir gezegenler arıyoruz. Temel amaç insan ırkının yok olmasını önlemek. Bunun için de ilk hedef olarak Mars belirlendi.
Şimdi Dünya ile Mars’ı karşılaştırıp çıkarımlar yaptığımda yazının başında neden mutasyonlara değindiğimi daha iyi anlayacaksınız.

mars2ÖZELLİKLERİN DÜNYA VE MARS'TAKİ DEĞERİ

* Çap (km) 12.756 – 6.786 = Mars Dünya’dan çok daha küçüktür.
* Kaçış Hızı (m/sn) 11.200 – 5.000 = Mars’tan dışarıya çıkmanın daha kolay oluşu, uzay ile ilgili çalışmalar yapılırken kolaylık sağlayacaktır.
* Güneş’ten ortalama uzaklık (AU) (1 AU = 149.597.871 km) 1 – 1.524 = Mars en yakın komşu gezegenimizdir. Güneş’e olan uzaklığı, yaşamın devamlılığının sağlanması açısından uygundur.
* Rotasyon Süresi (Gün uzunluğu – Dünya saati bazında) 23.93 – 24.617 = Bir günlük zaman diliminin birbirine yakın olması, insan için avantajdır.
* Güneş çevresinde dönme süresi (Yıl uzunluğu – Dünya zamanı bazında) 365.25 gün  – 687 gün = Güneş’e olan uzaklığı ve büyüklüğü dönüş süresini arttırmıştır. İnsanın biyolojik saatinin bu duruma uyumlanması vakit alacaktır.
* Doğal Uyduları 1 (Ay) – 2 (Phobos ve Deimos)
İki uydunun bulunması, Mars üzerindeki gelgitlerin Dünya’ya göre daha fazla olmasına sebep olmaktadır. Ayrıca Mars’taki gelgitlerden dolayı Phobos’un yörüngesi küçülmekte ve tahminen 50 milyon yıl içerisinde de Mars’a çarpacaktır.
uzayda yaşam* Atmosfer Bileşenleri
% 0.034 Karbondioksit,
% 78 Nitrojen,
% 20.94 Oksijen,
% 0.93 Argon % 95 Karbondioksit,
% 3 Nitrojen,
% 1.6 Argon 
Mars’ın atmosferinde çok düşük miktarda su ve oksijen izlerine de rastlanmıştır. Şu an için atmosfer, insanların yaşamasına uygun değildir.
* Atmosfer Yoğunluğu (g/m^3)
1.2256 – 0.0155 = Atmosfer yoğunluğu, uçuş için itme gücü oluşturmak açısından oldukça düşüktür.
* Kütle Çekimi (m/s^2)
9.8 – 3.0 = Mars’ın Dünya’ ya göre küçük olmasından dolayı kütle çekimi de azdır. Bu durum da fiziksel yapımızın Mars’ ta oldukça zorlanmasına ve uzun süreç içerisinde değişmesine sebep olacaktır.
* Ortalama Sıcaklık (Celsius)
25 -61 = Düşük sıcaklıklar teknolojik araçların kullanım durumlarını ve canlıların yaşama olasılığını etkileyecektir.
* Toprak
Oksijen,
Silisyum,
Potasyum,
Magnezyum,
Sodyum,
Alüminyum, Demir… (ve daha birçok element) Magnezyum,
Sodyum,
Potasyum,
Klorür,
Silisyum,
Bazalt,
(alkalin yapı)
Topraktaki mineral çeşitliliğinin az olması, yetiştirilebilecek bitki türü çeşidi sayısının sınırlı olmasına sebep olacaktır.
* Rüzgar
Hafif, Orta – Şiddetli = Rüzgârların şiddetli olması, yaşamın birçok alanında kontrol edilebilirliği etkileyecektir.
* Uçuş Hızı
Düşük Yüksek Mars’taki uçuş hızının yüksek olması, transonik (sesötesi) problemlere sebep olacaktır.
NOT:
 Mars’ın Dünya’ya en yakın olduğu konuma “karşı konum” denir. Dünya’ya en yaklaştığı zamanlarda Dünya ile Mars arasındaki en kısa uzaklık, gezegenlerin eliptik yörüngelerine bağlı olarak 55.000.000 km. ile 100.000.000 km. arasında değişir. 27 Ağustos 2003 günü, Mars son 60.000 yıl boyunca Dünya’ya en yaklaştığı konuma geldi. Bu konumunda Dünya ile arasındaki uzaklık 55.758.006 km. (0,372719 AU) idi. Yapılan hesaplamalara göre, Mars’ın Dünya’ya bu denli yaklaşmasının söz konusu olduğu son tarih MÖ 57.617 yılıdır, bir sonraki tarih ise 2287 yılıdır. 24 Ağustos 2208’deki yakınlaşmada ise iki gezegen arasındaki uzaklığın yalnızca 0.372254 AU olacağı hesaplanmıştır.
22 Mayıs 2016 tarihinde iki gezegen arasındaki mesafe 75 milyon km’ye indi.
uzaya yolculuk2

MARS'A YOLCULUK NE ZAMAN YAPILMALI?

En iyi tasarrufla Mars’a gidebilmek için en akılcı yol, aradaki mesafenin en az olduğu zamandır. Dünya, her 15 – 17 yılda bir Mars’a yakın geçiş yapar. Mars’a yolculuk hedefleri belirlenirken de bu döngü göz önünde bulundurulur.

MARS'A YERLEŞMEK KESİNLEŞİRSE

Mars’ta yaşamı oluşturmak için öncelikle insansı robotlar gönderilip belli düzeyde yaşam şartları oluşturulacak. Gezegende yaşam şartlarını oluşturmak için ciddi çalışmalar yapılması gerekecek. Belki yerin altında belki de kapalı alanlarda oluşturulmuş uygun yapılarda yaşam oluşturma çalışmaları yapılacak. Yerleşik düzene geçmek için beklemek gerekecek hatta belki de bunun için 3-4 nesil geçmesi gerekecek çünkü Mars’ın yapısını göz önüne aldığımızda atmosfer yapısına ve yer çekimine uyum sağlamak uzun zaman alacak.
Vücudumuz, Dünya’nın çekim gücüne ve atmosfer basıncına uyum sağlayacak şekilde yapılanmıştır. Atmosferin toplam kütlesinin yaklaşık 5,1×1015 ton olduğu sanılmaktadır; bu da Dünya’nın toplam kütlesinin milyonda birinden daha azdır. Bu büyük kütle vücudumuzun iç basıncı ile dengelenir. Mars’a gittiğimizde aynı koşulların kısa sürede oluşturulamayacağı ortadır. Mars’ın atmosfer yoğunluğu Dünya’dan daha az olduğundan iç basıncımız Mars’a göre daha büyük olacak ve bu da damarlarda, organların şekillerinde ve çalışmasında sorunlar yaratmaya başlayacaktır.
Mars’ın kütle çekimi Dünya’nın yer çekiminin üçte biri olduğundan kemiklerimizin ve kaslarımızın yapısı bozulmaya, zayıflamaya başlayacaktır. Omurga yapımız değişecek, uzuvlarımızın birbirine göre oranları farklılaşacaktır.
dna2

SEÇİLMİŞLER: NÖTRAL MUTOSYANLARIYLA GÜÇLÜ OLANLAR

Tüm dünyada, DNA bilgilerimizi toplama çalışmaları yürütülüyor. En özelimiz ve gerçek mirasımız olan genetik kodlarımız artık dünyanın elinde. Bu çalışmaların yapılmasının görünürde birçok sebebi var. Ancak acaba bildiklerimiz yanında açıklanmayan başka nedenler de olabilir mi?
Nötral mutasyonların görünürde fizyolojiye yansımayan ancak uygun şartlar oluştuğunda kendisini gösteren mutasyonlar olduğunu belirtmiştim. Bu noktada yepyeni özelliklere sahip bir gezegende yaşamaya başladığımızda nötral mutasyonlar kendisini göstermeye başlayacaktır. Bulunduğu koşullara göre güçlü nötral mutasyonlara sahip bireyler doğal seçilim ile hayatta kalacak zayıf olanlar ise yok olacaktır. Yeni bir gezegende yaşam başlatmak istiyorsanız ya orayı kendinize uydurursunuz ya da oraya en iyi uyum sağlayacak canlıları oluşturursunuz.
Temel amaç, insan ırkının varlığını güçlü bir şekilde devam ettirmek olduğuna göre istenen genetik karakterleri yakalayabilmek için öncelikle bulunduğu gezegende insanların mutasyon geçirmeleri gerekir.
Çevre koşulları DNA’mızda mutasyonlara sebep olduğuna göre bilinçli bir şekilde çevre koşullarıyla oynanıp istenilen genetik karakterler yaratılıncaya kadar mutasyon geçirmemiz sağlanabilir. Bu açıdan olayları değerlendirdiğimizde şu soruyu sorabiliriz: insan ırkından toplanan genetik bilgiler, Mars’a gidecek insanların ya da Mars’ta yaşam oluşturmak için seçilecek DNA bilgisinin belirlenmesi amacıyla da kullanılıyor olabilir mi?
Dünyadaki hemen hemen her şey kontrollü bir şekilde bizleri etkilemek için değiştirilip kullanılıyorsa bunun tek sebebi insan nüfusunu azaltmak mı yoksa en zor koşullara dahi dayanabilecek güçteki genleri aktif edip bunları seçmek ve bu kodlarla insan ırkının soyunu güçlü bir şekilde devam ettirmesini sağlamak da olabilir mi?
nötral mutasyon
Başka bir gezegene gittiğimizde tüm koşullar değişmiş olacak ve gerçekten insanlığın devam etmesi için güçlü genetik özelliklere ihtiyaç olacak. Bunları elde etmenin de yolu, açıklanmadan üzerimizde yapılan deneylerle en güçlü özelliklere sahip DNA karakterlerini saptamak.
Bunlar gerçekleştirilebildiğinde, yaşam rahat bir şekilde yine mutasyonlarla kendini çevreye adapte ederek gelişmeye devam edecektir. Hatta belki de günümüzde bizler farkında olmadan bizleri yöneten mutant genlere sahip bireyler de olabilir. Hatta bunu bir adım daha öteye taşırsak belki de Dünya’da da daha önceden yaşam bu şekilde oluşturulmuş olabilir. Eğer bir şeyleri biz deniyorsak bizden önce de denenmiş olabilir…Bunu ancak bir şeyleri daha da ileriye taşıyıp yeni şeyler ortaya koyduğumuzda anlayabileceğiz…

YAPABİLECEKLERİMİZ

Daha bilinçli, daha üretken, potansiyel gücü olan DNA bilgilerini aktif etmeye çalışan daha farkında bireyler olarak, gelişim sürecinde anahtar rol oynamak, oluşmaya başlayan yeni süreçte itki gücü olmayı sağlayacaktır.
Her devir, kendi döngüsünde sonsuz olasılık barındırır. Yaptığımız seçimler, bu olasılıklardan hangisinin gerçekleşeceğini belirlemede derin iz bırakır. Hayatta yaptığımız tüm seçimler, büyük bir organizmanın gideceği yeri belirleyen ufak ancak değerli adımlardır. Bunun bilinci ile hareket edip derin izler bırakabilmemiz dileğiyle

RUTENYUM-106 TEHLİKESİ








ÇERNOBİL FACİASINI VE SONRASINDA YAŞANAN OLUMSUZLUKLARI UNUTMADIK..
Türkiye birkaç haftadır Rusya veya Kazakistan’dan yayıldığı anlaşılan Rutenyum-106 adlı radyoaktif izotopu konuşuyor. Doğada olmayan, sadece nükleer atıklarda ve uydularda rastlanabileceği söylenen bu izotopun atmosferdeki varlığını Fransa Nükleer Güvenlik Enstitüsü’nden (IRSN) öğrendik. Uzmanlar, bir nükleer tesiste Eylül sonunda bir kaza meydana geldiğini düşünüyor. Rutenyum’un Avrupa’da radyasyon ölçüm cihazlarına yakalanması ve yüksek seviyelerde tespit edilmesi ise Ekim başlarında oldu. Kazanın gerçekleştiği bölgede durumun farklı olabileceği ancak Avrupa açısından ciddi bir tehdit olmadığı söylense de, radyasyonun kaynağının açıklanmaması şüpheleri artırıyor.
Haberin 10 Kasım’da dünyanın önde gelen medya kanallarına yansımasıyla işin büyüdüğünü söyleyebiliriz. Ben de kendi Twitter hesabımdan (@ozzgurbuz) haberi 10 Kasım’da duyurmuştum. Herkes birbirine sormaya başladı; nereden geliyordu bu Rutenyum-106. Olayı ciddiye almamak hata olur ancak bu gibi durumlarda spekülatif haberlerden kaçınmak gerek. IRSN tarafından yayımlanan ve Rutenyum-106’ın muhtemel kaynağını gösteren haritayı radyasyonun yayılma haritası sananlar bile oldu. Sosyal medyadan dışarı çıkmayın mesajları bile gelmeye başladı. Herkes ne yapacağını birbirine soruyordu. O nedenle bu yazıyı yazmadan önce Fransa’dan, Greenpeace’ten uzmanlarla konuştum ve bilgileri birkaç kaynaktan teyit ettim. Şimdilik risk yok ama durum değişirse de bildirmek görevimiz.
Dünyada bunlar olurken, Mersin ve Sinop’ta nükleer santral kurmaya heveslenen Türkiye’de, resmi makamlardan çıt çıkmadı. Olası bir kaza veya sızıntı durumunda bizi uyarmasını “umduğumuz” TAEK’in (Türkiye Atom Enerjisi Kurumu) ilk açıklama yaptığı tarih 29 Kasım 2017. İddiaların dünya kamuoyuna yansımasından tam 19 gün sonra. Bu süre içerisinde Türkiye can güvenliği olup olmadığını hep yurt dışındaki haberlerden ve onların kötü çevirilerinden öğrenmeye çalıştı. İş, cep telefonumuza gelen yağmurlu havada dışarı çıkmayın mesajlarına kadar geldi. Halbuki, TAEK’in ilişkide olduğu Uluslararası Atom Enerji Ajansı (UAEA) 13 Ekim’de bir rapor yayımlamıştı. Bu raporda, 7 Ekim tarihinde Ankara’daki Rutenyum-106 seviyesinin metreküpte 0,018 mBq olduğu yazılıydı. Oldukça düşük bir değerden bahsediyoruz. UAEA’na bu rakamı TAEK vermiş. Peki, TAEK bu rakamı neden o gün ya da 10 Kasım’dan sonra açıklayıp Türkiye’yi rahatlatmadı? Sorunun yanıtı yok. 
Bu sorunun yanıtını TAEK verir mi bilmiyoruz ama aklımıza ister istemez Çernobil geliyor. 26 Nisan 1986 yılında Sovyetler Birliği’nde Çernobil kazası olmuş, radyoaktif bulutlar Türkiye’ye doğru yol almaya başlamıştı. Yağışların da etkisiyle Doğu Karadeniz ve Trakya bölgeleri başta olmak üzere Türkiye ciddi bir radyasyon serpintisine maruz kalmıştı. Dönemin yetkililerinin tek derdi ise halkı tehlikeye karşı uyarmak ve gerekli tedbirleri almak yerine, “Biraz radyasyon kemiklere iyi gelir” (Kenan Evren) ve “Radyoaktif çay daha lezzetlidir” (Turgut Özal) gibi demeçlerle olayı gizlemeye çalışmaktı. Türkiye nükleer santral yapmak istiyordu ve nükleer santralın ne kadar tehlikeli olduğunu gösteren Çernobil kazasının üstünü örtmek gerekiyordu. Türkiye’nin bir nükleer kaza karşısında ne kadar hazırlıksız olduğu da o gün görüldü. Acısını hala çektiğimiz ve aslında hiç suçumuz olmayan bir facia yaşadık.
Bugün yaşananlar da Çernobil’i hatırlatıyor. Türkiye yine nükleer santral kurmak istiyor ve hükümet nükleer santralın ne kadar tehlikeli olduğunu gösteren bu örnekleri gündeme bile getirmek istemiyor. Üstelik, kazanın Akkuyu’da nükleer santral kurmak isteyen Rosatom’a ait Mayak’taki nükleer atıkların yeniden işlendiği tesiste olduğuna dair şüpheler varken. Akkuyu’da dev bir nükleer santral kurmak isteyen şirketin, gizemli bir kazaya neden olduğu ve bunu dünyadan saklamaya çalıştığı doğru çıkarsa, Türkiye’de Rus nükleer santralını pazarlamanın daha da zorlaşacağı ortada. Rutenyum-106 konsundaki sessizliğin nedeni bu olmasın sakın?

28 Kasım 2017

RESSAM YILDIRIM TÜRKEL İLE DOĞADAN TUVALE RENKLİ BİR YOLCULUK

















KALEIDOSCOPE / Cihat TAŞKIN

Sanat çevrelerinin kendisini yakından tanıdığı Kütahyalı Ressam Yıldırım Türkel ile İzmir Karşıyaka Belediyesi Sanat Galerisinde Kaleidoscope izleyicileri için söyleştik.


Sanatçının, insan sevgisinin odağına yerleştirdiği sanatsal etkileşimi tüm değerlerin üzerinde bir evrensel güç kaynağı olarak nitelemesi onun sevgi-insan-sanat üçgenindeki kültürel dorukları hakkında ipuçları veriyor bizlere. Ressam Yıldırım Türkel’in yağlıboya yapıtlarında yaylaların esintisini, fırtınalı havada deniz dalgalarının gümbürtüsünü, derelerden, minik şelalelerden ve çoban çeşmelerinden akan soğuk suyun sesini duyumsamak da olası. 21. yüzyılın ilk çeyreğini yaşadığımız günümüzde, özellikle ülkemizde kültür-sanat ekseninden uzaklaşıldığını üzüntü içinde belirten duyarlı sanatçı toplumların din, dil, ırk çatışması içine sokularak ötekileştirildiğine dikkat çekiyor.


“Sanatçı doğayla barışık olan insandır.” diyen Türkel, Kütahya’nın Sultandağı, Domaniç ve Kumarı yaylalarında neredeyse ayak basmadığı yer kalmamış. Her fırsatta kendini bulduğu doğada, adım başı karşılaştığı kuşları, selamlaştığı böcekleri, kucaklaştığı ağaçları, dağları ve atları paletinde renk renk boyaya, tuvalindeyse desene dönüştürmeyi başarabilmiş. Doğal yaşamın tüm güzelliğini en sade biçimle tualine aktarabilmek için yağmur sonrası orman yürüyüşlerine çıkan, dağlarda Alageyiklerin izini süren Ressam Yıldırım Türkel tablolarının birçok sergide sanatseverlerle buluştuğunu söylüyor;

 “Çalışmalarımızı sürdürdüğümüz derneğimiz Kütahya Kültür ve Sanat Derneğinin düzenlediği tüm karma sergilere katıldım. Bunların dışında katıldığım ortak ve kişisel sergilerimi şöyle sıralayabilirim;

“Atatürk Haftası” Kişisel Sergi - Kütahya (1997)
“Kelebek Mobilya” Kişisel Sergi (1998)
Nüans Sanat Galerisi - İstanbul (1998)
Yüksel Akşahin ile ortak sergi - Kütahya (1999)
Av. Sadık Atakan Sanat Evi - Kişisel Sergi - Kütahya (2000)
“Dört Fırçadan” Resim Sergisi - Kütahya (2001)
“Güzelçamlı Festival Günleri” Resim Sergisi - Kuşadası (2010)
KÜSAD Sergi Salonunda Kişisel Sergi - Kütahya (2013)
KÜSAD Sergi Salonunda Kişisel Sergi - Kütahya (2016)
Karşıyaka Belediyesi Sanat Galerisi Kişisel Sergi - İzmir (2017)


Eşi Gönül hanımla birlikte sergi ziyaretçilerine açıklamalar yapan Ressam Yıldırım Türkel sanat eğitimini önemsediğini belirtirken kendini sanat ve eğitim yolculuğunda yalnız bırakmayan Cafer Türkel’e (babası), Gönül Türkel’e (eşi), İbrahim Ersoy’a, Aytekin Gürkan’a, Ömer Ağartan’a, Muazzez Özker’e, Ahmet Yakuboğlu’na, Abdullah Taktak’a ve Hüseyin Yüce’ye teşekkür etti.  

Bir doğa tutkunu olan ressam Yıldırım Türkel’i, Saint Petersburglu Azeri Ressam Sadık Babayev 1999 yılında;  “... ‘İlhamımı tabiat anadan aldım, çaldımsa da sadece doğadan çaldım’ şeklinde düşündüğünü biliyorum yakın dostum Yıldırım Türkel’in…” sözleri ile tanımlaması ressamın sanatsal tutarlılığının da bir kanıtı olarak kabul edilebilir.



 







BU DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR..
https://kaleidoscope-tr.blogspot.com.tr/2017/03/ressam-miray-yurtsevenden-duygulandiran.html

27 Kasım 2017

"KUŞ DİLİ DE NEYMİŞ" DEYİP GEÇMEYİN !..

Kuş dili, dünya kültürel miras listesine aday

KUŞ DİLİ DÜNYA KÜLTÜREL MİRAS LİSTESİNE ADAY
Giresun'un Kuşköy Köyü yöresine özgü 500 yıllık tarihi geçmişi bulunan ‘Kuş dili’ UNESCO’nun ‘İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası' listesine aday gösterildi.

Giresun'un Kuşköy Köyü yöresine özgü 500 yıllık tarihi geçmişi bulunan ‘Kuş dili’ olarak da bilinen ıslıkla haberleşme yöntemi, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından UNESCO’nun ‘İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası' listesine aday gösterildi. UNESCO, kuş dili ile ilgili kararını Aralık ayında açıklaması bekleniyor.
Giresun’un Çanakçı İlçesi Kuşköy Köyü’nde arazinin dağınık ve engebeli oluşu, zamanında telefon hattı bulunmaması gibi nedenlerle 500 yılı aşkın bir süredir ıslıkla haberleşme yöntemi kullanılıyor. Kuş sesine benzediği için ‘Kuş dili’ olarak da anılan haberleşme yöntemi yörede günümüzde yaşatılmaya devam ediyor. Bütün kelimeleri ıslıkla hecelenerek söyleyen yöre halkı ‘Kuş dili’ geleneğini çoğu zaman günlük yaşamda kullanıyor. Kuş dili ile haberleşme yöntemi, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından UNESCO’nun ‘İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası' listesine aday gösterildi. Kuşdili, eğlence unsuru taşımadan değer görmesi ve korunması, genç kuşaklar tarafından öğrenilerek günlük hayatta kullanımının sağlanması amaçlanıyor. UNESCO yapılan başvuru ile ilgili kararını Aralık ayında açıklaması bekleniyor.

"ÜLKEMİZ VE İLİMİZİN TANITIMI İÇİN İYİ OLACAK"

Kuş dilini Tanıtma Kültür ve Turizm Derneği Başkanı Şeref Köçek, 2009 yılından bu yana kuş dilinin tanıtılması ve yaşatılması için çeşitli etkinlikler yaptıklarını belirterek bu geleneğin dünyada tanıtılmasını amaçladıklarını söyledi. Köçek, “Islık dilinin UNESCO’ya aday olabilmesi için uzun zamandır çalışma yapıyoruz. Bu çalışmalarda da sona yaklaşıldı. Islık dilinin aday olması konusu Aralık ayı içinde netleşecek. Tahminimize göre bu da gerçekleşecek. Bu da Giresun ve ülkemiz için iyi bir tanıtım olacaktır. Daha geniş katılımla yaşatılması gerçekleşecektir. Somut Olmayan Kültürel Varlıklar olarak kuş dili daha önce aday adayı olarak kabul edilmişti. Şimdi da aday olması için bekliyoruz” dedi.

“GELECEK NESİLLERE AKTARMAK İSTİYORUZ”

Yaklaşık 500 yıldır bölgede bu dilin konuşulduğunu anlatan Köçek, “Bununla ilgili belgeseller, festivaller, tanıtımlar yaptık. Bu çalışmalarımızı Kültür ve Turizm Bakanlığından gelen bir heyet bunları bir rapor haline getirerek UNESCO’ya sundu. Temennimiz Aralık ayında bundan olumlu sonuç almamız. Bizim amacımız bu. Bu kültürü tanıtmak ve yaşatmak için yıllardan beri zaten çalışıyoruz. Sadece festival değil ülkenin birçok yerinde etkinlikler yapıyoruz. Dünyada daha geniş yer bulması için çalıştık” diyerek kuş dili geleneğinin gelecek nesillere aktarmak istediklerini söyledi.

BELEDİYE BAŞKANI: YAYGIN BİR İLETİŞİM ŞEKLİ

Çanakçı İlçesi Belediye Başkanı Tuncay Kasım, asıl adı ıslık dili veya ısıldık olan haberleşme yönteminin bu coğrafyanın yaşama koşulları karşısında insanlara zorunlu kıldığı bir kültürel miras olduğunu söyledi. Kasım, “Özellikle Kuşköy köyünde yaygın olduğu için o köyle özdeşleştirilmiş. Ses esasına dayanır, derin vadideki insanların birbirleriyle haberleşmesi için kullanılır. Kısa anlatımlı iletişim yoludur. Bir gelenek olarak kuşaktan kuşağa aktırılmıştır. Yüzlerce yıllıktır. Yeni nesillerde bu kültürel miras daha az yaygın. Onun yerine cep telefonları egemen. Ama daha önceleri vadi boyunca yaygın olan bir iletişim şekli. 1963 yılında Kuşköy köyündeki mobil ilköğretim okulunun açılış töreninde ulusal basına tanıtılıyor. Şu an Somut Olmayan Kültürel Miraslar konusunda UNESCO’ya aday. Dünyada İspanya ve Uzakdoğu’da kullanılıyor. Ama en çok sözleri içinde barındıran ve gelişmeye açık olan bizim kullandığımız kuş dili” dedi.

“BU KÜLTÜREL VARLIK BÜTÜN İNSANLIĞA AİTTİR”

Bu yörenin temel markasının ıslık dili olduğunu ifade eden Tuncay Kasım, şunları dedi:
“Somut Olmayan Kültürel Miraslar içine alınması da yüzlerce yıldır olan bir geleneğin arşivlenerek kayıt altına alınması ve bu konuda bilimsel çabaların daha yaygınlaşmasını sağlaması açısından önemli. Aynı zamanda yöremizin tanıtımı açısından etkili olacak. Kültürel varlıkların korunması bir zenginliktir. Gelecek kuşaklara aktarılması tanıtım açısından çok önemlidir. Dünyadaki kültürler arasında en ilgi çekeni kuş dili. Bu yönde inancımız ve beklentimiz tamdır. Çok orijinaldir. Gelişmeye açıktır. Ortak iletişimde insanlar buna birçok sözcük daha ekleyebilirler. Yaşayan bir dil. Öğrenilmesi de kolay. Kulak bir noktadan sonra alışıyor. Ses olarak kullanılması belki zaman alır ama kulak bir noktadan sonra sözcükleri anlıyor. Bu kültürel varlık aslında bütün insanlığa aittir. Avustralya’daki Aborjinlerin kültürel değerleri bizim için nasıl bir zenginlikse bu yöredeki ıslık dilinin varlığı bütün dünya için bir zenginliktir. Korunması ve geliştirilmesi gerekir. Turizm açısından pozitif etkisinden faydalanılmalıdır”

Muazzez Köçek de artık cep telefonu olduğu için kuş dili haberleşme yöntemini pek fazla kullanmadıklarını belirtti. Kader Köçek de ara sıra kuş dili ile haberleştiklerini söyledi.