22 Kasım 2017

TESLA'NIN GİZLİ DENEYLERİ NEYDİ?






Nikola Tesla, akkor ampul yerine soğuk ışık ışık veren ampul tasarlayacağını söyleyerek, 30 bin dolar destek aldı. Aslında gizli laboratuvarında kablosuz elektrik üretimi için deneyler yapıyordu...
Bilim ve teknoloji meraklıları, Nikola Tesla’yı, zekâ ve özveriyi delilik mertebesinden yalnızca bir adım mesafede harmanlayan, benzersiz bir Amerikalı mucit olarak hatırlar. 1856 yılında günümüzün Hırvatistan’ında dünyaya gelen ve daha sonra göç ederek ABD vatandaşı olan Tesla, alternatif akım temelli bir indüksiyon motoru icat etti ve tüm dünyaya ücretsiz elektrik sağlamak amacıyla alternatif akımın kullanımına öncülük etti.
Günümüzde Nikola Tesla’ya ilişkin anılar unutulup gitmiş olsa da 1899 yılında, 43 yaşında ve iddialı bir fikre sahip, görkemli bir düşünce adamıyken, hayâlini gerçekleştirebilmek için New York’un hareketli sokaklarındaki evini terk etti ve batıya, Colorado’ya doğru gitti. Burada, dönemin meşhur milyoner işadamı John Jacob Astor’dan (daha sonra şöhretini batan Titanik’ten ötürü yitirecekti) 30 bin dolar destek alarak, akkor yerine, soğuk flüoresan ampullerin öncüleri olan “soğuk ışık” ampulleri tasarlanmasına öncelik verdi. Ya da en azından, Astor’a böyle söyledi…
KABLOSUZ ELEKTRİK AKTARIMI DENEYLERİ
Gerçekteyse, Tesla, dünyanın kendi yapısını da kullanacak biçimde, kablosuz elektriği hiçbir kayıp olmaksızın uzun mesafeler arasında iletebileceğini düşünüyordu. Bu hayâlini gerçekleştirmek için, El Paso Elektrik Şirketi’ne ücretsiz elektrik vereceği vaadiyle, havanın daha ince ve iletken olduğu Colorado Yaylası’ndaki yüksek irtifalı ve elverişli bir ortama gitti. Tesla, halka açık ve ahşaptan inşa edilmiş bir deney istasyonu inşa etti ve çitleri “GİRİLMEZ” tabelalarıyla donattı. İstasyondan gökyüzüne doğru, tepesindeki büyük bakır topu destekleyen 142 metrelik bir direk yükseliyordu. Bakır topun içinde, o güne dek üretilmiş en büyük Tesla bobini vardı; çapı yaklaşık 15 metre olan elektrik yüklü bir canavara benziyordu.
Yaklaşık dokuz ay boyunca, bu istasyonda deneyler gerçekleştirdi.
Wardenclyffe’te bulunan Tesla Bilim Merkezi’nin Başkanı Jane Alcorn verdiği bir röportajda bu çalışmaları, “Açık alanda asılı ampullerin bulunduğu bir deney hazırladı ve ampulleri 15 metrekare telle çevirdi; tellerin kapladığı bölgede bir elektriklenme alanı yaratıp ampullerin aydınlanması için güç iletti” diye anlatıyor.
Tesla, topraklanmış ahşap deney istasyonunun sınırları içinde, büyüteç vericisini ve Tesla bobinini, kablosuz elektrik iletimine izin vereceğini düşündüğü Dünya’nın bilinen direnç frekansına ayarlamaya çalıştı. Bilindiği kadarıyla, laboratuvarın etrafında yıldırım topları görülmesi ender bir olay değildi. Bir gece, anteniyle uzaydan radyo sinyalleri aldığını dahi düşündü.
YAPAY YILDIRIMLAR
Tesla, istasyonun dışındaki metal direk aracılığıyla yapay yıldırımlar üretti. En büyük yıldırımı yaklaşık 41 metre uzunluğundaydı ve ortaya çıkan gök gürültüsünün on beş kilometre öteden işitildiği bildirilmişti. Bu olay esnasında, Colorado Springs’in tamamında elektrik şebekesi çöktü ve El Paso Electric Company’nin malzemeleri ağır hasar gördü. Akabinde, ücretsiz elektrik projesi de suya düştü.
Tesla, Ocak 1900’de gezegen üzerindeki herhangi bir yere, havadan bol miktarda ve ucuza elektrik iletebileceğini öne sürdüğü Colorado Springs’teki deneylerini bitirdi.
Maalesef, Tesla’nın kendi detaylı notalarında dahi bu projesinde başarılı olduğuna ilişkin herhangi bir kanıt yok.
MIT Fizik Bölümü Başkanı Peter Fisher, bir söyleşide, “Gerçekten bir şeyler başarmak üzere olduğunu düşünüyordu” diyor ekliyordu: “Sanırım kendini kandırıyordu. Tesla, kendi döneminde, bir şeyi tanıtmak için herhangi bir kanıt bulduğunda bunu tüm dünyaya anlatmak noktasında çok hızlı davranması gerektiğini düşünen bir anlayıştan geliyordu ve karşıt görüşlerle ilgilenmiyordu.”
Tesla’nın Colorado Springs’teki gizemli laboratuvarı 1904 yılında yıkıldı. Dünya genelinde kablosuz güç aktarımına ilişkin hayâliyse asla gerçekleştirilemedi.

17 Kasım 2017

AUGUSTE RODİN'İN ANISINA..



100 YIL ÖNCE YAŞAMINI YİTİREN ÜNLÜ SANATÇI HAKKINDA..








François-Auguste-René Rodin, (Ogüst Roden) (d. 12 Kasım 1840, Paris – ö. 17 Kasım 1917, Meudun, Fransa) Fransız heykeltıraş.
Auguste Rodin, 12 Kasım 1840 günü Paris’te doğduğunda orta halli bir aileye gözlerini açmıştı. Ne yoksulluk çektiler, ne de zengin oldular. Açık adı biraz uzun aslında: François-Auguste-René Rodin. Başarılı bir çocuktu, La Petite École (Küçük Okul) adında özel yetenekli çocukların kabul edildiği bir Desen ve Matematik Okulu’ndan gelen haber hayatını değiştirdi. Okula kabul edildi ve heykeli keşfetti. Resimle başladı her şey, desen becerisi gittikçe gelişiyordu. 
1864 yılında ilk atölyesini kiraladı. O atölyede ileride evleneceği 20 yaşındaki Rose Beuret ile tanıştığında Auguste Rodin 24 yaşındaydı. 1871’de ilk sergilerini Belçika’da açtılar. Gerçek boyutlu bir insan bedeniydi yaptığı. Zaten birkaç ay geçtikten sonra Tunç Çağı ismini koyduğu bronz heykelini yapmaya başladı. Yıllar eryaman escort 1875’i gösteriyordu. 1882’de ise Adem, Havva ve Düşünen Adam adlı heykelleri yaptığında herkes çok büyük bir heykeltıraş olduğunu kabul etmişti bile. Sanat çevreleri Auguste Rodin‘den bahsediyordu.
Bir süre sonra sevgilisi, daha sonra da en büyük rakibi olacak Camille Claudel’le tanıştı. 1883’te Victor Hugo (Sefiller) büstünü yaptı, iki yıl sonra Calais Belediyesi, Calais Burjuvaları anıtını ısmarladı. Ertesi sene Öpüşme’yi yaptı. 1888’de devlet, Uluslararası Sergi için Öpüşme’nin mermerini ısmarladı.1900’de, Uluslararası Sergi vesilesiyle Paris’teki Alma Meydanı’nda yer alan pavyonda, 1902’de ise Prag’da büyük sergi açtı. Ve bugün hala her yıl binlerce turistin ilgisini çeken, Türkiye’de Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nin bahçesinde de bir kopyası bulunan ünlü Düşünen Adam heykelinin alçıdan yapılmış büyük boy Düşünen Adam heykeli ilk kez 1904’te Londra’daki International Society’de, bronz versiyonu ise Salon de Paris’de sergilendi. Düşünen Adam 1906’da Panthéon’un önüne yerleştirildi. Bugün Düşünen Adam heykeli hala 1906’da yerleştirildiği Panthéon’un önünde duruyor.Sanat çevrelerindeki namı çoktandır büyümüştü. O yılların büyük Fransız ressamlarından Claude Monet, ortak sergi açmayı teklif ettiğinde yıl 1889’du.  1889’da empresyonizmin öncülerinden Fransız ressam Claude Monet’yle birlikte sergi açtı. 1895’te Meudon’daki Villa des Brillants’ı satın alarak resim ve antik heykel koleksiyonunu oluşturmaya başladı.
Fransa Ulusal Meclisi, arka arkaya yaptığı üç bağışla koleksiyonlarını devlete bırakan sanatçının anısına, Biron Konağı’nı Rodin Müzesi yapma kararı aldı.29 Ocak 1917’de Rodin ve Rose Beuret evlendi. Rose çok hastaydı ve evlendikten sadece 16 gün sonra sevgililer günü olan 14 Şubat’ta hayata veda etti. Aynı yıl, 17 Kasım’da ölen Rodin, Meudon’daki Villa des Brillants’ın bahçesine, eşi ve aşkı Rose’un yanına gömüldü.
Kariyeri
1882’de yazar ve ressam arkadaşlarından oluşan bir büst-heykel serisine başlayan heykeltıraş bir yıl sonra safiye ile tanıştı ve aralarında bir ilişki başladı. 1891’de kendisine “Balzac Anıtı” sipariş edildi. Fakat Victor Hugo projesi reddedildi. 1893’de Société Nationale des Beaux-Arts Heykel Bölümü’nün başkanı oldu. 1895’de “Calias’in Sakinleri” adlı çalışmasına başladı.Daha sonra Puvis de Chavanne cemiyetinin başkanı oldu. 1898’de “Balzac” ve “Öpücük” adlı eserler Champ-de-Mars’deki Galérie des Machines’de sergilendi. Fakat Société des Gens de Lettres, Balzac çalışmasını reddetti. 1900’de “Place de l’Alma’da Pavilion Rodin”i açtı. Bu girişim çok başarılı oldu ve sergilenen 150 yapıt ona uluslararası bir ün getirdi. 1901’de Venedik Bienali’nde ve Üçüncü Berlin Secession’unda yer aldı.
1903’de Légion d’honneur’un başına geçti. “Uluslararası Ressam, Heykeltıraş ve Baskı Sanatçıları Derneği”nin başkanı oldu. Berlin, Londra, Venedik ve New York’ta sergileri sunuldu. “Düşünen Adam” adlı eseri 1906’da Panteon’un önüne yerleştirildi. 1908’de İngiltere Kralı VII. Edward, Rodin’i ziyaret etti. New York’taki Metropolitan Müzesi, Rodin’in birçok eserini koleksiyonuna dahil etti. 1914’te Charles Maurice’in yardımıyla “Fransa’nın Katedralleri” adlı kitabı yayımlandı ve çok takdir topladı. Rodin 1916’da eserlerini Fransız hükümetine bağışladı, böylece etrafında olan ve mirasıyla ilgilenen kadınların ilgisinden de kurtulmuş oldu.
1880 yılında Fransız devleti yeni açılacak Paris Dekoratif Sanatlar Müzesi için Rodin’e bir kapı ısmarladığında Rodin 40 yaşında idi. Müze açıldığında kapının yetişmemesinden dolayı bir skandal meydana geldi. Dante’nin İlahi Komedi’sinden esinlendiği Cehennem Kapısı üzerinde 10 yıl boyunca çalışmıştı. Kapının üzerindeki 200 figürü tek tek, birbirinden bağımsız da ele almıştı. Bu eserde “Düşünen Adam” kapının en tepede yapılmıştı. Adem ve Havva ise kapının iki yanında idi. Kapı, Rodin’in ölümünden sonra bronza döküldü. En büyük skandal Balzac heykeli ve Victor Hugo anıtıdır. Rodin’in, Victor Hugo’yu anadan doğma, çıplak, bir kayaya oturtarak şekillendirmesi Fransızlar’ı şoka uğratmıştır.
Balzac heykelinin öyküsü daha da çetrefillidir. Edebiyatçılar Birliği’nin ısmarladığı heykele, Rodin sonunda bir palto giydirmiştir, ancak koca göbeğiyle ve tepeden bakışlarıyla bu heykel, Fransız sanat çevrelerini ikiye ayırmıştı. Rodin’i savunanların başında Emile Zola gelmektedir. Ancak çok geçmeden bu ayrışma, heykeli beğenenler ve beğenmeyenler olmaktan çıkıp Dreyfusçüler ve Dreyfüs karşıtlarına dönüşünce, yani olay sanatsal arenadan politik arenaya geçince, Rodin heykelini sergilemekten vazgeçti. Rodin yazışmalarında, “Balzac”ın, en beğendiği eseri olduğunu vurgular. Herkesin bayıldığı “Öpüş” eserini ise “eğlenceli ama sıradan” diye niteler. Bütün bu skandal ya da çatışmalarda, Rodin her seferinde yalnızlığa ve çalışmaya gömülür. “Nasılsa zaman beni haklı çıkaracak” der.
Yaratıcı deha
Rodin düşünce adamıdır ve eline matkap çekiç alıp hiç taş ya da mermer yontmamıştır. O tasarlamış ve araştırmıştır. (Örneğin, Balzac heykeli için 6 yıl araştırma yapmıştır). Antika eser ve belge toplamış, sürekli çizim yapmış, sonra ulaştığı sentezi, üç boyutlu kilden, alçıdan yaratmıştır. Taşı yontmak, mermeri işlemek, bronzu dökmek atölyede çalışanların işidir. Her eserini farklı boyutlarda, farklı ölçeklerde gerçekleştirdiği gibi, bunlar üzerine çeşitlemeler uygulamıştır. “Parçaları ayrıştırmaya, yeniden birleştirmeye çalışıyorum, prova yapan bir terzi gibi…” der.
Rodin’in yaptıkları şöyle sıralanabilir:
  • Heykel sanatını Akademizm’den kurtarmıştır.
  • Heykeli süslemelerden arındırmıştır.
  • Anıtsallığın yerine insancıllığı yeğlemiştir.
  • Heykele dramatik gerilimi katması, insan trajedisini, duyguların ve tutkuların yoğunluğunu katması farklılığıdır.
  • Heykelleri anlatımcıydı. Heykel sanatına özgün sorunlarla, tekniklerle, çizimlerle, biçimlendirmelerle boğuşurken, yarattığı kişiliklerden ve öykülerden asla vaz geçmemiştir.


Rodin ve kadınlar
Rodin’in yaşamında kadınların hep çok önemli bir yeri olmuştur. Rose Beuret ile tanıştığında Rodin 24 yaşındaydı. 1864’te atölyesini yeni tutmuştu. Rose 20 yaşındaydı ve Rodin’e modellik, hizmetkarlık ve eşlik etti. İki yıl sonra oğulları oldu. Rose onu hep sevdi, Rodin hep dehasının ve dehasına hizmet edenin peşinden koştu. Tam 53 yıl sonra 1917’de evlendiler. 15 gün sonra Rose, 6 ay sonra Rodin öldü. Bugün ikisi de yan yana Meudon’daki atölye evin, müzenin muhteşem bahçesinde birlikte yatmaktadırlar. Üstlerinde yemyeşil çimenler ve Düşünen Adam heykeli ile…
Camille Claudel, Rodin’i 1883’de tanıdı. 19 yaşındaydı, çok yetenekliydi, aydındı, bilgiliydi, güzeldi ve “Usta”ya hayrandı. Rodin’in sevgilisi ve asistanı oldu. Yıllarca onun için çalıştı. 1888’e dek birlikte yaşadılar. Fırtınalarla dolu yıllar, Rodin’in en verimli , Camile Claudel’in Rodin’den kaynaklanan, sonu akıl hastenesine varan en acılı yılları oldu. Ressam Helene Wahl-Porges, 1890’larda sanatçıya, tüm yolculuklarda eşlik etti.
İngiliz generalin kızı Eve Fairfax’la Rodin’in yaşadığı aşktan (1902-1903) geriye bugün Londra’daki Tate Galeri’de enfes bir bronz heykel kaldı. İngiliz ressam Gwen John, Rodin’le aşkını 1906-1907 yıllarında, tam 2000 mektuba döktü. Alman yazar Helene von Nostitz- Hindenburg’la Rodin 1901-1914 yılları arasında tutkulu biçimde mektuplaştılar, birlikte İtalya yolculuklarına çıktılar. 1917 yılında Rodin, Rose Beuret ile evlendi. Meudon’da paraları yetmediğinden dolayı, yetersiz ısıtılan evlerinde yaşadı. 14 Şubat’ta Rose zatüree’den öldü. Rodin ise 24 Kasım’da öldü. İkisi de Düşünen Adam adlı heykelin altına gömüldü. Rodin’in çok fazla kadınla beraber olduğu, gününün neredeyse tamamını kadınlara, uyuşturucuya ve sanata ayırdığı söylenir.
“Taşın fazlasını atıyorum, geriye heykel kalıyor”
“Ben hiç bir şey icat etmedim”, diye yorumlar Rodin sanatını; “Ben sadece yenidenkeşfediyorum. Sanatımın farklı veya yenigözükmesinin sebebi, hedef ve yöntemlerimin gözden kaçmış olmasıdır. İnsanlar, antik zamanların heykel kurallarına geri dönüşü biryenilik zannederek yanılıyorlar. Ben herşeye sembolik bir açıdan bakıyorum ve doğadan besleniyorum. Yunanlıları taklit etmiyorum. Bize bu antik heykelleri miras bırakanlar gibi düşünmeye çalışıyorum. Bugün, okullar onların işlerini taklit ediyorlar, ama önemli olan yöntemlerini yeniden keşfedebilmektir.” 
Paris’li Auguste Rodin, orta sınıf bir işçi ailesinden geliyordu. Babası Polis departmanında müfettişti ve bir de Maria adlı bir ablası vardı. Birbirine ve dinine bağlı bir aileye sahipti. Mütevazı bir aileden gelmesine rağmen, Rodin ve kardeşi büyük özenle yetiştirilmişti. Rodin amcasının kurduğu bir okula gitmiş ve ondört yaşına kadar yanında kalmış. Genç yaşında çizime karşı ilgi duyduğundan, babası onu çizim ve matematik eğitimi veren bir okula gönderdi.
Rodin’in yeteneği öğretmenleri tarafından fark edilmiş ve Ecole des Beaux-Arts’a başvurması teşvik edilmiş, ancak üç defa reddedilmişti. İlerki yıllarda kazancını çeşitli zanaat işleri yaparaktan elde etti. Rahibe olan kızkardeşi Maria, 25 yaşında ölünce, Rodin çok etkilenmiş ve manastıra girerek rahip adayı olmaya karar verdi. Ancak bu girişimi uzun sürmemiş ve sanata geri dönmüştür. 
Heykelle erken bir yaşta tanışan Rodin, ilk karşılaşmasını şöyle anlatır: “Kolları, kafaları ve ayakları farklı birer parça olarak algıladım ve sonra figürü bir bütün olarak ele aldım. Bir anda birliğin, bütünlüğün farkına vardım… inanılmaz bir coşku hissettim… İlk defa, heykeltraşın çamurunu gerçek anlamda gördüm; sanki cennete doğru yükseliyordum.”
Rodin’in belki de en görkemli işi, Dekoratif Sanatlar Müzesi tarafından sipariş edilen Cehennemin Kapıları’dır. Bu yapıtı oluştururken konu açısından Dante ve başka açılardan ise Rönesans ve özellikle Michelangelo’dan etkilenmiştir. 1906 yılında şöyle der: “Akademik anlayışdan kurtuluşum Michelangelo sayesinde olur, beni (gözlem yoluyla) öğretildiklerimin dışında (Ingres okulu) olan kurallar ile tanıştırdı. Onun kudretli eli bana uzandı. O, beni bir boyuttan başka bir boyuta taşıyan köprüydü.” 
Cehenemmin Kapıları’nı bitirmesi yaklaşık 40 yılını alır, ancak buna rağmen onu hiç bir zaman bitmiş olarak kabul etmez. Rodin inanılmaz bir sabırla, yıllarca tek bir heykel üzerinde çalışır, “Bir iş bitiğinde bile mükemmel değildir.”, derdi. Başarıya, bir “hayal” olarak algıladığı ilham ile değil, ancak çok çalışarak ulaşıldığına inanırdı. Akademik çalışma tarzına alternatifler getiren Rodin, heykellerini yaparken genellikle amatör modeller, sokak dansçıları, akrobatlar kullandı. Zaten dansa ve sokak performanslarına olan hayranlığını dile getiren sanatçı, özellikle yaşamının son yıllarında küçük bir dans stüdyosuna kapanarak dans figürlerinden aldığı ilham ile pek çok resim çalışması yaptı. Rodin, gençlik yıllarının başında kız kardeşini kaybetmenin acısıyla bir dönem rahip olma hevesine kapılsa da yaşamını sanata adayarak insanlığın kültürel birikimine önemli katkılar sağladı.
Rodin, doğanın gizemleriyle büyülenen ve antik çağ sanatından çok etkilenen bir sanatçıydı. “Çirkinlik” kavramının varlığına inanmayan Rodin şöyle der: “Doğada çirkin olarak nitelenen, sanatta güzel olarak nitelenebilir. Bunun sebebi sanatı güzel yapan, karakterin gücüdür ve genelde doğada bir varlık ne kadar çirkinse, sanatta o kadar daha güzel olur. Sanatta tek çirkin olan, karakteri olmayan varlıktır, yani ne dış güzelliği ne de iç güzelliği olandır. Gerçek sanatçı için doğada ki tüm varlıklar güzeldir, çünkü o varlıkları oldukları gibi kabul eder ve içlerini derinlemesine okur. Sanatta çirkin olan, sahte ve yüzeysel olup, anlam yerine güzelliği hedefleyendir. Kusurları saklamayı çalışmak ancak bayağı bir sanatçının kalkışacağı bir iştir.” 
Heykellerinde, geleneksel güzellik anlayışının dışına çıkarak, vücudun çeşitli şekil ve ifadeleri üzerinde çalışmış, hatta Bronz Çağı adlı yapıtı o kadar gerçeğe yakın olmuştu ki, insan üzerinden alçı almakla suçlanmıştı. Rodin, modellerin stüdyosunda serbestçe dolaşmalarına izin vererek ve belirli bir şekilde poz vermelerini zorlamayarak, onları doğal hallerinde yakalamayı başarmış ve vücut kaslarının ahengini keşfmişti. Ünlü Amerikalı dansçı, Isadora Duncan, “Pan Tanrısının reinkarnasyonu” olarak tasvir ettiği Rodin için çıplak dans ettiğini ve Rodin’in sıcak parmaklarıyla kendisinin “tenini yonttuğunu” anlatır. Çalıştığı alan dolaysıyla düzenli olarak çıplak vücudu inceleme fırsatına sahip olan Rodin (sürekli spor ve oyunlarla içi içe yaşayan antik Yunanlılar gibi) vücudun her hareket ve kasında barınan duyguyu, düşünceyi ve ruhu kavramayı öğrenmişti. Bu, onu modellere belirli bir poz empoze eden çağdaşlarından ayıran bir özellikti.
1900′den sonra – bu tarihte artık Rodin sağlam bir itibar edinmişti – Meditasyon ve Yürüyen Adam, gibi kafaları, kolları veya bacakları olmayan alışılmışın dışında kalan heykellerini sergilemeye ceserat etmişti. Zamanında şok etkisi yaratmasına rağmen, heykelleri o kadar dengeli ve uyumludur ki yarattıkları çarpıcı etki inkar edilememiştir.
Geleneksel eğitime kuşkuyla yanaşan Rodin – “Cilalı tırnaklar veya bukleli saçlar ilgimi hiç çekmez. Bunlar asıl yorumlamak istediğim çizgilerin ve ruhlarıun niteliklerini bulandırır.” , der. Ancak duygu ve düşünceleri yansıtmak için asla tekniğin önemini küçümsememiştir. Rodin için sanat, mükemmeliyet veya formun birebir kopyası anlamına gelmiyordu: “Heykel girinti ve çıkıntıların sanatıdır, pürüzsüz suratların sanatı değil.”, derdi. Rodin için heykel, mantıklı bir biçimde abartmak anlamını taşıyordu. Başka bir deyişle, suratın ve vücudun geometrik bir figüre indirgenmesiydi. Karakteristik özellikleri vurgulayarak figürün niteliklerini öne çıkartır. Bu tekniği mimarlık ile bağdaştırır ve şöyle der: “Chartres Katedralını örnek alın: bir kulesinin çok büyük ve süslemeden yoksun oluşu, diğer kulenin narinliğini belirginleştirir.” Ve bu teknik bir yemek tarifi verir gibi öğretilemezdi.
Rodin, sanata olan yaklaşımını ve evrenselliğini en güzel şu sözlerle ifade eder: “Ben bir hayalperest değil, bir matematikçiyim ve heykellerimin başarısı geomterik olmalarından kaynaklanır. Doğayı inceleyerek her şeye ulaşabilirsiniz. Örneğin, güzel vücutlu bir modelin çizimlerini yaparken, ondan yola çıkarak böceklerin, kuşların ve balıkların görüntülerine de ulaşıyorum. Bu inanılmaz bir şey ve bunu keşfedene kadar böyle bir olasalığın farkında değildim… Yaratmaya hiç gerek yok. Yaratmak, doğaçlamak hiçbir şey ifade etmeyen kelimelerdir. Ancak gözlerini ve zekalarını kullanmayı bilenler dehaya ulaşabilir. Kadın, dağ, at…hepsi aynı temeller üzerinde kurulmuştur.” 

ŞAŞIRMAYA HAZIR OLUNCA GİDİLECEK YER

ARİGATO JAPONYABavulunuzu hazırlamadan önce bu ülkeyle ilgili tüm önyargılarınızı rafa kaldırın. Şaşırmaya hazır olun. Çünkü Japonya ile ilgili bir şeyleri kavramaya başladığınızı düşündüğünüz an, aynı zamanda yanıldığınız an olacak..
Gözlerinizi kapatın, bir ağacın dibine oturup, sırtınızı yaslayın. Tam sessizliğe teslim olmuşken birden yerinizden zıplatan, rengarenk bir lunaparkta bulun kendinizi… Pembe bilet turnikeleri, bebek figürlü trafik kukaları, çiçek desenli bastonlar… İşte size çizgi film gibi bir ülke, Japonya!
Bilseydim, ‘Japonya’da yapılacaklar listesi’ hazırlamazdım. Zira hepsi çöpe gitti. En iyisi kimse benim gibi dünyaya düşen uzaylı şaşkınlığı yaşamasın diye dönüş yolunda hazırladığım listeyi paylaşmak. Bavulunuzu hazırlamadan önce bu ülkeyle ilgili tüm önyargılarınızı rafa kaldırın. Şaşırmaya hazır olun. Çünkü Japonya ile ilgili bir şeyleri kavramaya başladığınızı düşündüğünüz an, aynı zamanda yanıldığınız an olacak.
“Onu yemem, bunu yemem” gibi büyük konuşmayın… Ne de olsa acıkınca ve içinde ne olduğunu sorduğunuzda net bir yanıt alamamaktan yorgun düşeceksiniz.
Yemek yerken ağzınızı şapırdatmaya kendinizi şimdiden alıştırın. Zira Japonya’da sessiz yemek, tabağınızdakileri beğenmediğiniz düşünüldüğünden hakaret anlamına geliyor.
İnsanlar neden sürekli gülümsüyor diye sormayı bırakın…
Treni sevin, sevdirin. Çünkü Japonya’da zamanınızın büyük çoğunluğu kompartımanlarda geçecek.
KYOTO’NUN TAPINAKLARI  
Japonya için, “Dinin yerini gelenek ve görenekler almıştır” sözünün ne anlama geldiğini de yine ülkeye ayak bastığınızda anlıyorsunuz. Özellikle Kyoto’da adım başı karşınıza çıkan tapınaklar, artık turistik mekanlara dönüşmüş durumda. Kyoto’da tapınaklar dışında en çok ilgiyi ise, Gion adlı cadde çekiyor. Yabancı turistlerin fotoğraf makineleriyle neden saatlerce bu caddeyi mesken tuttuğunu ise daha sonra anlıyorsunuz. Eğer şansınız varsa, bugün bile yaşamları hâlâ sır olan geyşaları görebilirsiniz.


HELLO KITTY HER YERDE 
Japonya’nın milli maskotu olan beyaz renkli ve süslü Hello Kitty adlı kedi, ülkenin her noktasında karşınıza çıkıyor. Japonların şans getirdiğine inandıkları bu kedinin boy boy kimonolu halini de mağazalarda bulmak mümkün. Hello Kitty, Japonya’daki tek çizgi karakter değil elbette. Alıcılarının yetişkinlerden oluştuğu, çizgi film karakterlerinin satıldığı oyuncak dükkanları da mevcut… Plastikten yapılmış bu çizgi karakterleri, fetişizmlerine göre ayrılmış halde porno filmlerin satıldığı alışveriş merkezlerinde de bulunabiliyor… İnsanlar, kitapçıda klasik kitap seti seçer gibi büyük bir ciddiyetle bu filmleri inceliyor. Eskicilerde ise, normal kitaplardan çok, Japonların geleneksel çizgi romanları olan mangalar da kum gibi satılıyor…
TEKNOLOJİ DEVİNİN İNTERNET SORUNU
Kemal Sunal ile Fatma Girik’in başrollerini paylaştığı ‘Japon İşi’ filmini bilenler bilir. Fatma Girik, bir Japon robotunu canlandırır. Daha çocukluğunuzda aklınıza yerleşen düşünce de Japonların teknoloji harikalar ülkesinde yaşayan insanlar olduklarıdır. Oysa gerçek pek de öyle değil. Teknoloji devi olarak bilinen bu ülkede internet sorunu yaşadığınıza kimse inanmayabilir. Ama gitmeden büyük konuşmayın. Bir kere adaptörlerin hiçbiri uymuyor. Oradan bir tane temin etmelisiniz. Ve wifi işareti olan kafelere gidip interneti sorduğunuzda anlamsız kıkırdamalarla karşılaşabilirsiniz. 100 TL’ye ucuz bilgisayarların ve teknolojik aletlerin kapı önündeki tezgahlarda satıldığını görüp aldanmayın. Hiçbirinin garantisi yok ve çoğu çalışmıyor.
DEMİR AĞLARLA ÖRÜLÜ
Japonya’da bütün ülkenin ulaşımını sağlayan, aktarmalarıyla birlikte şehirler arası yolculuk imkanı da sunan trenleri görünce, ojigi (eğilerek yapılan Japon selamı) yapmak gerek. Taksiler genel olarak pahalı. Bu nedenle gideceğiniz durağın ücreti kadar ödeme yapabileceğiniz trenleri tercih etmek daha akıllıca olur. Osaka-Tokyo arasında ise -eğer 600 kilometreyi 2,5 saatte gitmek istiyorsanız- biraz pahalı olmakla birlikte Şinkansen adlı hızlı trenleri tercih edin.
KARİDES PATATESTEN UCUZ 
Japon mutfağı, denizden ne çıksa yenilebilen bir sergi alanı gibi. Yılan balıklı suşiler, karides, somon, ahtapot, yengeçler yalnızca tatlarıyla değil renkli sunumlarıyla da sizi mest edecek… Özellikle gurme başkenti olarak bilinen ülkenin en büyük adası olan Honşu üzerindeki Osaka şehrinde, ahtapottan yapılan ‘takoyaki’nin tadına bakmadan dönmeyin. Makarnaya benzeyen ‘udon noodles’ da ülkenin bir diğer önemli yemeği. Minimum 200 TL ödeyerek dünyaca ünlü Kobe bifteğinin tadına bakabilirsiniz. Ya da süpermarketlerde 5 TL’ye satılan suşi setlerini alın. En pahalı ve en az bulunan yiyecek ise sebze ve meyveler. Bir adet domates 3 liraya, iki patates ise 4 liraya denk geliyor! Türkiye’den sebze meyve ticareti yapmak isteyenlere duyurulur…
TAKMA KİRPİKSİZ ASLA! 
Japon gençlerin dünyaca ünlü modacılara ilham vermesi boşuna değil. Uzun uzun bakakalacağınız sanat eserlerini andıran farklı stilleriyle geleneksele meydan okuyorlar. “Takma kirpiklerim olmadan asla!” diyen, kaküllü genç kızlar, şortlarının altına desenli ince çoraplarını çekmiş genç erkekler… Okul formalarını da unutmamak gerek elbette. Haftanın 6 günü 10 saati okullarda ve dershanelerde geçiren kız öğrenciler, sivil giyim için yeterli zamana sahip olamadığından, ergenlik Japonya’da aynı zamanda okul forması anlamına geliyor. Bunun yol açtığı bir başka bir durum ise; adım başı seksi forma satan dükkanlar…
Kimono, yelpaze, kağıt şemsiyeler, yeşil çay, noodle çubukları, alabileceğiniz hediyelik eşyalardan yalnızca birkaçı… Her şeyin 2 liraya, 5 liraya satıldığı dükkanları tercih edebilirsiniz. “Made in Japan” yazılı bir şey bulmayı beklemeyin. Çünkü çoğu ürün, Çin’de, Kore’de ya da Endonezya’da üretiliyor. Bunda fabrikaların kurulması için gereken düz alanların bulunmamasının da payı büyük. Çünkü Japonya genel itibarıyla dağlık bir ülke. Bu nedenle de evler 10 ila 20 metrekare arasında değişiyor. 
İNGİLİZCE’NİZE GÜVENMEYİN
Hepsi binlerce işaretten oluşan Kanji, Hiragana ve Katakana, Japonların yazı sistemleri. Bunun turistler açısından bazı dezavantajları var elbette. Örneğin; bir lokantaya girdiğinizi sanıp bir eczanede bulabilirsiniz kendinizi. “Derdimi İngilizce anlatırım” da demeyin. Çünkü Tokyo dışında bu da pek mümkün değil.
Japonya’ya gidince yapmanız gereken 5 şey:
– Özgürce sushi yiyin. Hem çok ucuz hem de çok çeşitli.
– Akihabara’da ‘maid-bar’lardan (hizmetçi bar) birine gidip garsondan yemeği size kaşıkla yedirmesini isteyin, hatta biberonla…
– ‘Kedi-bar’a gidip kahve içip, kedi sevin.
– Manga, kimono, Hello Kitty’li herhangi bir şey satın alın.
– Haritanızı bir günlüğüne kaybedin ve yollar sizi nereye götürürse oraya gidin.
NEREDE KALINIR?
Birinci sınıf otellerde de kalabilirsiniz. Ama siz yine de Japonya’yı gerçekten yaşayabileceğiniz Japon hanı olan ‘ryokan’ları tercih edin. Yalnızca birkaç basit eşyanın bulunduğu, hasırla kaplı, sürme kapılı bu odalarda konuklar, ‘futon’ adı verilen yataklarda uyuyor. Gitmeden önce ryokan.or.jp adresinden kendinize uygun bir ryokan seçebilirsiniz.
Konaklama için diğer seçenek Budist tapınakları. Bazı tapınaklar konuklarının Zazen meditasyonuna katılmalarına izin veriyor. Japonya’da ayrıca daha çok gençlerin tercih ettiği yurtlarda da kalabilirsiniz. jyh.or.jp adresinden yurt seçebilirsiniz. Bir diğer konaklama alternatifi de daha çok pansiyon gibi hizmet veren ‘minshuku’lar.
ARİGATO JAPONYA - Teşekkürler Japonya 

15 Kasım 2017

ATATÜRK İÇİN NE DEDİLER?


















DÜNYANIN BİLGE ÖNDER ATATÜRK HAKKINDA SÖYLEDİKLERİ..

Dünyanın Atatürk'le İlgili Söylediği Sözler
Atatürk, uluslararası anlayış, iş birliği, barış yolunda çaba göstermiş üstün kişi, olağanüstü devrimler gerçekleştirmiş bir devrimci, sömürgecilik ve yayılmacılığa karşı savaşan ilk önder, insan haklarına saygılı, dünya barışının öncüsü, yaşamı boyunca insanlar arasında renk, dil, din, ırk ayrımı gözetmeyen, eşi olmayan devlet adamı, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusudur.
  • UNESCO’nun Atatürk tanımı

1. John F. KENNEDY (ABD başkanı)

John F. KENNEDY (ABD başkanı)

Atatürk bu yüzyılın büyük insanlarından birinin tarihi başarılarını, Türk halkına ilham veren liderliğini, modern dünyanın ileri görüşlü anlayışını ve bir askeri lider olarak kudret ve yüksek cesaretini hatırlatmaktadır... Çöküntü halinde bulunan bir imparatorluktan özgür Türkiye'nin doğması yeni Türkiye'nin özgürlük ve bağımsızlığını şerefli bir şekilde ilan ve o zamandan beri koruması, Atatürk'ün Türk halkının işidir. Şüphesiz ki, Türkiye'de giriştiği derin ve geniş inkılaplar kadar bir kitlenin kendisine olan güvenini daha başarı ile gösteren bir örnek yoktur.

2. Franklin ROOSEVELT (ABD başkanı)

Franklin ROOSEVELT (ABD başkanı)

Benim üzüntüm, bu adamla tanışmak hususundaki şiddetli arzumun gerçekleşmesine artık imkan kalmamış olmasıdır.

3. Chicago Tribune Gazetesi, ABD

Chicago Tribune Gazetesi, ABD

Dünya sahnesinden tarihin en dikkat çekici adamlarından biri geçti.

4. Aristide Briand,Fransız Başbakanı, 1921

Aristide Briand,Fransız Başbakanı, 1921

Yeni Türk Devleti ile Ankara Andlaşması'nın imzalanması nedeniyle; "Bizi arkadan vurdu, dağ başındaki haydutlarla, Mustafa Kemallerle anlaştı" diyenlere Fransız Başbakanının Mecliste verdiği cevap: "Dağ başındaki haydutlar diye isimlendirdiğiniz kahraman Mustafa Kemal ve O'nun tüm askerleri burada olsalardı, teker teker hepsinin heykellerini dikerdik. Böylesine kahraman bir andlaşma imzalamaktan gurur duyuyorum."

5. Vladimir İliç Lenin, Rus İhtilali Lideri, 1921

Vladimir İliç Lenin, Rus İhtilali Lideri, 1921

Mustafa Kemal sosyalist değildi. Fakat görülüyor ki iyi bir teşkilatçı, yüksek anlayışlı, ilerici, iyi düşünceli ve akıllı bir önderdir. O, soygunculara karşı bir kurtuluş savaşı yapıyor. Emperyalistlerin gururunu kıracağına ve Sultanı da alt edeceğine inanıyorum.

6. Roozwelt (Franklen D.) 1928, ABD Başkanı

Roozwelt (Franklen D.) 1928, ABD Başkanı

Sovyet Rusya Hariciye Nazırı Litvinof ile görüşürken kendisine onun fikrince bütün Avrupa'nın en kıymetli ve en ziyade dikkate değer devlet adamının kim olduğunu sordum. Bana Avrupa'nın en kıymetli devlet adamının Türkiye Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal olduğunu söyledi.

7. New York Times

New York Times

Savaş sonrası döneminin en yetenekli liderlerinden biri.

8. Sir Charles Townshend, İngiliz Generali, 1922

Sir Charles Townshend, İngiliz Generali, 1922

Ben şimdiye kadar on beş hükümdar ve cumhurbaşkanı ile özel ve resmi konuşmalar yaptım. Bu geceki kadar ezildiğimi hatırlamıyorum. Mustafa Kemal'de büyük bir ruh kudretinin esrarı var.

9. Eleftherios Venizelos, Yunanistan Başbakanı, 1933

Eleftherios Venizelos, Yunanistan Başbakanı, 1933

Bir ulusun hayatında bu kadar az sürede bu denli kökten değişiklik pek seyrek gerçekleşir... Bu olağanüstü işleri yapanlar, hiç kuşkusuz kelimenin tam anlamıyla büyük adam niteliğine hak kazanmışlardır. Ve bundan dolayı Türkiye övünebilir.

10. Winston Churchill, İngiltere Başbakanı, 1938

Winston Churchill, İngiltere Başbakanı, 1938

Savaşta Türkiye'yi kurtaran, savaştan sonra da Türk Ulusu'nu yeniden dirilten Atatürk'ün ölümü, yalnız yurdu için değil, Avrupa için de en büyük kayıptır. Her sınıf halkın O'nun ardından döktükleri içten gözyaşları bu büyük kahramana ve modern Türkiye'nin Ata'sına layık bir tezahürden başka birşey değildir.

11. Prof.Walter L.WRIHT Jr., Alman prof.

Prof.Walter L.WRIHT Jr., Alman prof.

O, kişisel kazanç ve ün peşinde koşan basit bir diktatör değil, gelecek kuşaklar için sağlam temeller atmaya uğraşan bir kahramandı.

12. Noelle Gazetesi

Noelle Gazetesi

İnsanlığın bütün belirtileri O'nda kendini hemen gösteriyor.

13. Spectator, 1938

Spectator, 1938

Avrupa, savaştan sonra belirmiş az sayıdaki yapıcı devlet adamlarından birini kaybetti.

14. Emanullah HAN, Afgan Kralı

Emanullah HAN, Afgan Kralı

O büyük insan yalnız Türkiye için değil, bütün doğu milletleri için de en büyük önderdi.

15. Neue Freie Presse, Viyana

Neue Freie Presse, Viyana

Büyük düşüncelerin adamı...bir devlet mimarıydı.

16. Avusturyalı Heykelci KRIPPEL

Avusturyalı Heykelci KRIPPEL

Atatürk öyle bir insandır ki, hayali değildir. İstediğini bilir, bildiğini yapar, yapamayacağı bir şeyi de istemez.

17. Libre Belgique gazetesi, Belçika

Libre Belgique gazetesi, Belçika

Milletine bu kadar az zamanda bu ölçüde hizmet edebilen tek devlet adamı Atatürk'tür.

18. Ma Shao-Cheng(Yazar), Çin

Ma Shao-Cheng(Yazar), Çin

Mustafa Kemal yeni Türkiye'nin kalbidir. Eski, yıpranmış bir toplumdan yepyeni, güçlü bir millet yaratmış, eşsiz kişiliğiyle kendini herkese saydırmış, enerjisiyle herkesi kendine inandırmıştır.

19. Gladys Baker(Gazeteci), ABD

Gladys Baker(Gazeteci), ABD

İnsanı teslim alıcı fevkalade önderlik kuvveti vardır. O, tetiktir, hazır cevaptır, dikkati çekecek kadar zekidir.

20. Alman Volkischer Beobachter Gazetesi

Alman Volkischer Beobachter Gazetesi

Atatürk Türkiye'yi tek düşmanı kalmaksızın bırakmıştır. Bu zamanımızın hiçbir devlet şefinin başaramadığıdır.

21. Profesör Herbert MELZIG (Tarihci)

Profesör Herbert MELZIG(Tarihci)

Istırap çeken dünyada barış ve esenliği yeniden kurmak ve insanlığın yalnız maddi değil, manevi gelişmesini sağlamak isteyenler Atatürk'ün iman verici ve yön göstericiliğinden örnek ve kuvvet alsınlar.

22. Illustrierte Dergisi, Almanya

Illustrierte Dergisi, Almanya

Kendisinin tarihi büyüklüğü, eseri olan yeni Türkiye'ye bakılarak bu günden ölçülebilir. Çelik gibi azim ve gayreti, uzağı gören akıl ve hikmetle birleşmiş olan bu gerçek halk önderi ve devlet adamı; Anadolu dağlarının en uzak ve ıssız köşesindeki köylere bile başka bir ruh aşılamıştır.

23. Profesör Herbert MELZIG (Tarihçi)

Profesör Herbert MELZIG (Tarihçi)

O, kendi milleti ve beşeriyet alemi için beslediği muhabbetle, bir dahinin neler yarattığına dair, cihana fevkalade heyecanlı bir sahne seyrettirmektedir.

24. Maurice BAUMANT (Profesör), Fransa

Maurice BAUMANT(Profesör), Fransa

Eski Osmanlı imparatorluğu bir hayal gibi ortadan silinirken, milli bir Türk Devleti'nin kuruluşu, bu cağın en şaşırtıcı başarılarından birisidir. Mustafa Kemal, yüce bir eser ortaya koymuştur.Atatürk'ün parlak başarısı bütün sömürgeler için bir örnek olmuştur.

25. Le Jour-Echo de Paris

Le Jour-Echo de Paris

Dünyanın, çağdaş, en büyük kişilerinden biri.

26. Claude Farrer (Yazar), Fransa

Claude Farrer(Yazar), Fransa

Karşımdaki bu büyük adamda, keşfettiğim bu büyük meçhulde maharet ve karakter o kadar iyi işlenmişti ki, sözlerinde hiçbir şüphe aranamazdı.

27. Pierre Dominique (Gazeteci), Fransa

Pierre Dominique(Gazeteci), Fransa

Bu günün Türkleri, yüzyıllar önce Avrupa'yı titreten canlı millet durumuna erişmiştir. Ve bu aksam O büyük ölünün başında bekleyen Türkiye, güçlü ve dipdiri Türkiye'dir.

28. Fransa, Paris Basını

Fransa, Paris Basını

Asırları aşan adam !..

29. Albert LEBRUN, Fransa Cumhurbaşkanı

Albert LEBRUN, Fransa Cumhurbaşkanı

Akıllı ve barışçı yöntemlerle gerçekleştirdiği eseri halkların tarihinde izlerini bırakacaktır.

30. George BENNES, Vu Gazetesi-1938

George BENNES, Vu Gazetesi-1938

Kemal Atatürk'ün karakterinin bir cephesini göstermek itibariyle bir noktayı hatırlatmak isterim. Bize savaşlarından birini anlatıyordu. Birdenbire durdu: Görüyorsunuz ya, dedi: birçok zaferler kazandım. Fakat bunların en büyüğünden sonra bile her akşam, savaş alanlarında ölen bütün askerleri düşünerek içimde derin bir keder duyuyorum. Cesaret ve zekasından başka yüreği bu kadar yüce olan böyle bir Şef'in, yurdu için mucizeler yaratmış olmasına şaşılabilir mi?...

31. Raymond CARTIER, Le Nouvelliste Gazetesi

Raymond CARTIER, Le Nouvelliste Gazetesi

Devrin yüksek şahsiyetleri kitaplarda, konferanslarda Türkiye'nin asla değişmeyeceğini ve değişmeden öleceğini ilan etmişlerdi. Halbuki ölmeden değişti. Hem de kökünden ve baştan aşağı değişti. İnançlar, gelenekler, yöntemler yıkıldı. Son döküntülerini de yabancı zırhlıları ve kapitülasyonlar gibi memleketten sürüp attılar. Türkiye, ruhunu değiştirmişti. Tamamen ve tasavvur edilmesi mümkün olduğu kadar...

32. Observer, İngiltere

Observer, İngiltere

Çağımızda hiçbir isim Atatürk'ün adı kadar büyük saygı yaratmamıştır.

33. Sundey Times, İngiltere

İngiltere önce, cesur ve asıl bir düşman, sonra da sadık bir dost olarak tanıdığı büyük adamı selamlamaktadır.

34. Times Gazetesi, İngiltere

Times Gazetesi, İngiltere

O, Türkiye'nin önceki kuşaklarından hiçbirine nasip olmayan özgürlük ve güven dolu bir hayat sağladı. Başarıları, Türkiye'nin Avrupa devleti olmasını sağladı, yakın doğunun tarihini değiştirdi.

35. Alan Moorehead (Yazar),İngiltere

Alan Moorehead(Yazar),İngiltere

O genç ve dahi Türk Şefi'nin o esnada Çanakkale'de bulunması, müttefikler bakımından talihin en acı darbelerinden biridir.

36. Herbert Sideabotham (yazar), İngiltere

Herbert Sideabotham(yazar), İngiltere

Atatürk, eskimiş bilimlerle boş yere kafasını yormamış olduğundan daha taze ve cesur düşünen bir önderdir. Kendisi için, bugünkü Avrupa'nın en güçlü Devlet Adamıdır diyebileceğimiz Atatürk, hiç şüphesiz devlet adamlarının en cesur ve orijinalidir.

37. National Tidence Gazetesi, Danimarka

National Tidence Gazetesi, Danimarka

Atatürk, şahsiyet ve yeteneğin dev gibi bir simgesi idi. O, yirminci yüzyılın en görkemli olayını yaratan adamdı.

38. Sucheta KRIPALANI, Hint Parlamento Heyeti Başkanı

Sucheta KRIPALANI, Hint Parlamento Heyeti Başkanı

Atatürk, yalnız Türk Milleti'nin değil, özgürlüğü uğruna savaşan bütün milletlerin önderiydi. O'nun direktifleri altında siz bağımsızlığınıza kavuştunuz. Biz de o yoldan yürüyerek özgürlüğümüze kavuştuk.

39. Palestine Post, İsrail

Palestine Post, İsrail

Dünya, çağımızın en dikkat çekici adamlarından birini kaybetti.

40. Ben Gurion, İsrail Başbakanı (1963)

Ben Gurion, İsrail Başbakanı (1963)

Mustafa Kemal Atatürk, kuşkusuz 20. yüzyılda dünya savaşından önce yetişen en büyük devlet adamlarından biri, hiçbir millete nasip olmayan cesur ve büyük bir inkılapçı olmuştur.

41. Nya Dagligt, İsveç

Nya Dagligt, İsveç

O, olmasaydı modern Türkiye olmazdı. O'nun sayesinde Türkler, O'nun olağanüstü eserini izleyebilecekler ve zaten dünyaca pek yüksek olan onurlarını daha fazla yükseltebileceklerdir

42. Profesör MORRF, İsviçre

Profesör MORRF, İsviçre

Türkiye'yi yaratan, tarihimizin bu en büyük adamını başımı en derin hürmetle eğerek selamlarım.

43. C.C.S. FORZA, İtalya

C.C.SFORZA, İtalya

Hayatının sonuna kadar milletinin mutlak güveni ile kurduğu devletin başında muzaffer kumandanının kişiliği, eşi görülmemiş bir karakter örneğidir.

44. F.Perrone Di San Martino, İtalya

F.Perrone Di San Martino, İtalya

Üstün iradesi, tükenmez cesareti ve eşsiz seziş ile hasımlarını dize getirdi. Fazilet ve ciddiyeti, üç yılda memleketine yalnız askeri, aynı zamanda tam ve doyurucu bir siyasi zafer kazandırdı.

45. Japon Times, Japonya

Japon Times, Japonya

Şaşırtıcı ve çekici bir kişi. Asker olarak büyük, fakat devlet adamı olarak daha büyük.

46. Egyptian Gazete, Mısır

Egyptian Gazete, Mısır

Çağının, belki de tüm tarihin en olağanüstü kişilerinden biri.

47. Ikbal (Sair), Şair

Ikbal(Sair), Şair

Bizim aslımız rengi uçmuş bir kıvılcım iken, onun bakışı ile cihanı kaplayan ve aydınlatan bir güneş haline geldik.

48. Gazeta Polska, Polonya

Gazeta Polska, Polonya

O'nun yaratıcı ruhunun ve ateşli yurtseverliğinin harekete geçmemiş olduğu hiçbir alan yoktur...

49. Sovyet Başbakanı Kalinin, Rusya

Sovyet Başbakanı Kalinin, Rusya

Şöhreti bütün cihana yayılmış olan tecrübeli başkanın yönetimi herkesin sevgi ve saygısını çeken büyük Türk Milleti'nin milli bağımsızlığını devamlı bir başarı ile kuvvetlendirmiş ve yeni milli yapısını yaratmıştır.