John Berger, hayvanların tarafında!
John Berger’in “Hayvanlara Niçin Bakarız?” adlı kitabı, hayvan doğa ve insan arasındaki ilişkiye odaklanmamızı sağlıyor. Yazar, kitaptaki metinleri farklı zamanlarda kaleme almış. Bu metinleri Türkçeleştiren ise Cevat Çapan olmuş. Hayvanlara Niçin Bakarız, Deli Dolu Yayınları etiketiyle kitapçılarda yerini alalı epey oldu. Kitapta kimi zaman bir farenin öyküsünü buluyor, kimi zaman hayvanat bahçesinin anti doğal ortamında hayvanların neler hissediyor olabileceği üzerine kafa yoruyor, kimi zaman da çizgi filmlerde hayvanların nasıl konumlandırıldığını okuyoruz.
Kitapta, hayvanlara eski çağlardan beri nasıl bakıldığı ve insanın gündelik yaşamına hayvanların nasıl tezahür ettiği üzerinde duruluyor. Berger bunu yaparken felsefe, edebiyat, antropoloji gibi dallardan beslenmeyi de ihmal etmiyor. Bunun yanı sıra insan – hayvan ayrımının, simgesel düşünebilme yeteneğinin ve dilin önemi üzerinde de duruyor. Ama ilk simgelerin hayvanlar olduğunu atlamadan! Burada uzun bir tarih sahnesini ayaklarımızın altına seriyor Berger.
19. yüzyılla beraber değişen hayvanlara bakış açımız okurken bizimde tüylerimizi diken diken ediyor. 19. yüzyıla kadar hayvanlarda insani nitelikleri gören ve onlarla ilişkileri olduğunu yadsımayan insan, Descartes ile beraber bir kopuş yaşıyor. Bundan sonra ruhtan yoksun diye görülen hayvanlar, insanlık için bir makine modeline indiriliyor. Berger, günümüze yaklaşırken de hayvanları ve doğayı görme biçimlerimizi sıralıyor ve geliştiriyor. Bir anda sanat tarihinde hayvanların neyi temsil ettiğine odaklanmışken, bir anda endüstrileşmenin hayvanlar üzerindeki etkisini okurken buluyoruz kendimizi. Berger bunların hepsini oldukça akıcı bir dille yapıyor. Bizi sona göre götüren bölümlerde ise en çok kendimizle yüzleşmekten utanç duyuyoruz, çünkü hayvanların ne şekillerde insanların kuklası haline dönüştüğünü görüyoruz.
Çoğunluğumuz ne yazık ki! doğadan ve hayvandan bu kadar uzaklaşmışken, kesinlikle es geçilmemesi gereken bir kitap..
Kaynak: Elif Benan Tüfekçi / Gaia Dergisi
Kaynak: Elif Benan Tüfekçi / Gaia Dergisi