Araştırmacı Yazar GÜREL SÜRÜCÜ’nün
yeni kitabı:
DENİZ VE SU SÖZLÜĞÜ yayımlandı.
Şair, öykü ve roman yazarı, araştırmacı ve fotoğrafçı olarak kültür ve sanat
alanındaki başarılarıyla adından söz ettiren Gürel Sürücü’nün son araştırma
çalışması 26 Ocak 2019 tarihinde Eylül Yayınevi tarafından yayımlandı. “Deniz
ve Su Sözlüğü”.
İki yıl süren yoğun ve özenli bir araştırmanın sonucunda yayın zincirine
yeni bir halka daha ekleyen Gürel Sürücü çok yönlü çalışmalarına ilişkin sorularımızı
yanıtladı.
CİHAT TAŞKIN - Sayın Sürücü, bize Gürel Sürücü’yü tanıtır mısınız?
GÜREL SÜRÜCÜ - Ne gariptir ki insan kendini tanıtmaya başlarken doğduğu,
ilk nefes aldığı yerden başlıyor. Tarih o insan için o topraklarda ve o yılda başlıyor.
Sadece doğduğum değil beslenip, büyüdüğüm, düşüncelerimin harmanlandığı yerdir Niksar'ın Kuyucak Köyü. Şoven bir insan olmamakla birlikte Kuyucaklı kimliğimi hep gururla
taşırım. Bana kattıkları olduğu gibi benim ona kattıklarım da oluyor yer yer.
CİHAT TAŞKIN - Gelir İdaresi
Başkanlığındaki görev ve sorumluluklarınızı biliyoruz. Bir yandan iş, öte
yandan şiir, öykü, roman, araştırma kitapları yayınlamak ve fotoğraf sergileri
düzenlemek… Tüm bu süreçlerde zamanı nasıl yönetiyorsunuz? Bu saygın uğraşınızda
size kimler ve nasıl yardım ediyorlar?
GÜREL SÜRÜCÜ - Evet, yüzyılımızda insanların zamanı iyi kullanmadıklarını
düşünüyorum. Her iş bir sorumluluktur. İlkesel olarak işini bilerek yapacaksın
“işine geldiği” gibi değil. Kamusal alanda çalışmanın kolaylıkları olduğu gibi
zorlukları da var tabii. Örneğin edebiyat alanında üretim sürecinde “özgün ve
özgür” bir iradeyle sözcükleri metinleştirmek gerekiyor. Ama hayatın genel kuralları
olduğu gibi kamusal alanda çalışmaktan kaynaklı onun zırhları içinde kalarak
bir şeyler üretmek yer yer insanı sıkıntıya düşürüyor. Bu gel-gitlerle yine de
ortaya güzel şeyler çıkarmak bana iyi geliyor.
Ben üretimi şöyle ele alıyorum. Masamıza en sade haliyle 10 dakika içinde bir
makarna gelse de onun bir hazırlık süreci ve sunumu vardır. Lezzeti yakalamak sadece
inceliklerini bilmekten geçmiyor emin olun. Hazırlayan ile tüketen arasında alınacak
tada bağlı olarak halen ilave edilebilecek şeyler/soslar vardır. Ancak
bilinmelidir ki basit gibi görünen ama kendi içinde bir düzen ve emek isteyen bu
süreç cidden yorucu. O yüzden keyifle yapmak önemli. İşte o zaman üstesinden
geliyorsunuz.
Sorunuz hayli geniş ve içinde çok şeyi barındırıyor. Benim üretimsel
faaliyetlerimi anlatmam gerekirse önce fotoğrafla başlamak isterim. Ben hep
ışığın peşinden koştum. Fotoğraf yarı yaşım kadar hep uğraşım oldu. Fotoğrafın
gücünü, tarihe tanıklığından aldığını düşünerek doğrultum hep objektifimi.
Zamanla onun yetmediğini sözcüklerin beni çağırdığını gördüm yalnızlığımda.
Başta ifade ettiğim gibi zamanı iyi kullanmaya çalışıyorum. Benim için geri
dönüşümü mümkün olmayan bu durumu lehime nasıl çevirebilirim noktasında
odaklandım. Ve uzun süredir kafamda olan şeylerin notlarını aldım. Onlarca not
defterim vardır. Onlara kafamdan geçenleri yazarım. Sonra onlar olgunlaşır su
yüzüne çıkması gerektiğini düşündüğüm anda da çıkartırım. Örneğin, “Umut Şiirleri”,
“Kıyı Öyküleri” ve “Bir Yudum Aşk” adlı roman dosyalarım duruyor. Şiir ve öykü dosyaları yaklaşık bir buçuk
yıldır bekliyor. Roman çalışması halen devam ediyor. Bunlar ne zaman
yayınlanacak “sırası” geldiğinde. Bu sırayı kim belirliyor diye sorabilirsiniz.
Tabi ki yine sırasını benim verili koşullarım belirliyor. Söyleşinin konusunu
oluşturan araştırma kitaplarına gelince, benim hep bir araştırmacı yanım var.
Kendimi yazardan çok “araştırmacı” olarak görüyorum. Araştırmacı Yazar diyelim…
Ama her bir üretimim benim için şölen. Yazarken ayrı bir tat alıyor sonra
onları yeniden gözden geçirirken ayrı bir tat daha. İlk zamanlar yırtıp atma
isteğim olan yazılarımı şimdi okurken yazdıklarıma hayranlık duyuyorum.
Bu söyleşi iyi de oldu. Şu aralar kendi otobiyografimi yazıyorum. O
yazdıklarımdan da yararlanarak yanıtlıyorum. Evet, tabii ki fotoğraf benim ilk
göz ağrım. Yakında bir de fotoğraf sergim olacak arkasından başarabilirsem bir
fotoğraf kitabı çıkartmak var.
Çalışmalarımda yardımcı olanlar sorusuna gelince, ilk önce kızım ve eşim
yardımcılarım. Her yazımın (şiir, öykü) çıktılarını aldıktan sonra onlara
veririm, okurlar. Düşüncelerini alırım. Düzeltilerini de tabii ki. Bizim ev bir
tür edebiyat mutfağı. Çoğu kitabın dizgi ve mizanpajını eşim üstlenmiştir.
Kızım da kapak tasarımı noktasında düşüncelerini söyler hatta kitapların
ayraçlarının tasarımı tamamen onun tekelindedir. Diğer yardımcı olanlar ise,
arkadaşlarım, meslektaşlarım, yazar dostlarımdır. Sizlerin katkılarınızı da unutmamak gerek ve
teşekkür ediyorum.
CİHAT TAŞKIN - Üstadım, yayımlanan
son kitabınız ansiklopedik nitelikte bir sözlük.
Deniz ve Su Sözlüğü… Neden bir sözlük yayımladınız?
GÜREL SÜRÜCÜ - Aslında basit gibi görünse de “Su Hayattır” tümcesi bizi
anlatıyor. İnsan bedenini anlatıyor. Sözlük nereden çıktı sorusuna yanıt
olarak, yüksek lisans yaptığım sıralarda -Çevre ve İmar Hukuku- dersinde ki
ilgili hocam çevre ve su konulu bir makale yazmamı istemişti. Yazdım, yazarken de
inanılmaz gerçeklerle karşılaştım. Öyle etrafımızı saran ve sarmalayan gibi
görünen suya rağmen yakın bir gelecekte su sorunları olacağını, gelecek
savaşların “su” yüzenden yaşanacağını okudukça konuya farklı bakmaya başladım. Ve
dünyanın ¾’nün su olduğu gerçeği, bu suyun %97’sinin tuzlu, %3’ünün de tatlı su
olduğunu anımsattığımda sanırım ne demek istediğimi size daha iyi anlatmış
olurum.
Deniz ve Su Sözlüğü sizin de ifade etmiş olduğunuz gibi daha çok
ansiklopedik bilgiler içermektedir. Neden? Sorusuna yukarıda yanıt vermekle
birlikte özel anlamda da ben üretemediğim süreçlerde (şiir ve öykü) bu kez bir
araştırmaya yönelirim. Bu süreçte ki takılmalarım ve tıkanmalarımın sonucunda
iki yıla yakın süreçte ortaya çıkarttığım bir çalışma…
CİHAT TAŞKIN - Sözlüğün
hazırlanmasında nasıl bir yöntem uyguladınız? Araştırma sürecinden söz eder
misiniz? Sözlüğü ansiklopedik kılan neydi?
GÜREL SÜRÜCÜ - Tabi ki önce bu konuda çıkmış bir kitap var mı diye
araştırdım. Su, Deniz, Deniz Terimleri, Balıklar üzerine ayrı ayrı kitaplar
var. Deniz Terimleri sözlüğü de var. Zaten her biri uzmanlık gerektiriyor.
Deniz Terimlerini katmak istediğimde Denizci bir arkadaşı projeye ortak yaptım
ama onun zamanın olmaması ya da başka nedenlerle yapamadık. O zaman sadece
benim araştırmalarımla oluşacak doğru ve yalın bilgilerle bu işi kotarmam
gerektiğini düşünerek çalışmama odaklandım. Örneğin, Aras Nehri, nerede doğar,
kaç km’dir, üzerinde hangi barajlar vardır, havza alanı vs vs. bunlar sözlüğü
ansiklopedik bir noktaya taşıdı. İlgili veriler, kaynaklarından
yararlanılmıştır. Akademik anlamda genel kabuller çerçevesinde bu sözlüğü hazırladım. Konusunda uzman arkadaşlara danıştım hatta
taslağını gönderdim. Kaynaklarım ise DSİ, Deniz Bilimleri Enstitüsü, Sualtı
Sporları Federasyonu, CMAS, IRF, NOAA vb kurumların veri tabanlarından
yararlandım. Ve başkaca sözlüğün giriş bölümümde açıkça bunları belirttim ve
onlara kitaptan da birer örnek göndererek kütüphanelerinde bulunmalarını
sağlayacağım.
CİHAT TAŞKIN - Sayın Sürücü, sivil toplum kuruluşlarında ve kent konseylerinde
üstlendiğiniz sorumlulukları okumuştuk. Bu alanlarda kitap çalışmalarınız var
mı?
GÜREL SÜRÜCÜ - Benim ki saflık düzeyinde bir kent konseyi inanışıydı.
Yüksek Lisansımı Yerel Yönetimlerde Kent Konseyi üzerine yapmıştım. Oysa
mesleğimle ilgili bir tez seçebilirdim. Ama Türkiye’de demokrasinin yerleşik
hale dönüşmesini sağlayacak bir kurum olarak gördüğüm kent konseylerini
seçmiştim. Yaptığım çalışmalarda ve uygulama örneklerinde de gördüğüm de benim
ki bir “çocuk yanılgısıydı”. Çocuksu düşüncelerime yenik düşmüştüm. Bu süreci
anlatan kitabımı da Ağustos 2018 “Kent Konseyleri” adıyla Eylül yayıncılıktan
çıkarttım.
CİHAT TAŞKIN - Kitaplardan söz
etmişken sözlük dışındaki şiir, öykü ve araştırma kitaplarını da konuşalım. Yayınlarınızın
içeriğinden kapak tasarımlarına değin göz kamaştıran bir kurgu ve tasarım
ustalığı dikkat çekiyor, anlatır mısınız nasıl başarıyorsunuz?
GÜREL SÜRÜCÜ - Hayat birbirini destekleyen unsurları ile güzelleşip anlam
kazanıyor. Bunları yaşarken görmek, görürken göstermeye çalışmak bazen insanı
coşturuyor bazen de hüzünlendiriyor.
Dolayısıyla duyularınız ile düşüncelerinizi bütünleştirdiğinizde ortaya
birikimlerinizin yansıması çıkıyor. Benim için de fotoğrafın hayatımda olması
kapak tasarımlarını bizzat yönetiyor olmamı sağlıyor. Buda biraz kitabın içini
anlatan özet gibi.
Şiir ve öykü insan var oldukça tabi ki yazılacaktır. İnsanların kendilerini
başka şekilde anlatma biçimleri, insan niye yazar sorusuna verilen yanıtta ki
yolculuğu tanımlar. Bu yolculuğun birincisi bencillik, ikincisi
anlatacaklarının ve hayallerinin olması, üçüncüsü de estetik kaygıdır. Dilerseniz
sizinle şiir ve öykü üzerine başlı başına bir söyleşi yapalım. Okuru da burada
boğmadan “Deniz Ve Su Sözlüğü”nden kopartmayalım istiyorum.
CİHAT TAŞKIN - Çiçeği burnunda
yayınınız Deniz Ve Su Sözlüğü için sizi kutluyoruz. 22 Şubat’ta İstanbul Küçükçekmece
Belediyesi Atakent Kültür Merkezinde açılışını yapacağınız “Yaşayanlar ve Yaşatılanlar” fotoğraf
serginizden de kısaca söz ederseniz mutlu oluruz.
GÜREL SÜRÜCÜ - 1995 senesinden bu tarafa fotoğrafla ilgiliyim. Yukarıda da belirttiğim
gibi fotoğraf hep hayatımda var oldu. İlk kişisel sergimi 2002 yılında “Ara-lık”
adlı çalışmayla yapmıştım. Uzun bir aradan sonra koşulların olgunlaşmasıyla da 22
Şubat - 05 Mart 2019 tarihleri arasında köyüm Kuyucak’tan insan yüzleri, üretim
ilişkileri ve köyümün manzaralarından oluşan “Yaşayanlar ve Yaşatılanlar” adlı
bir sergim olacak.
CİHAT TAŞKIN - Sayın Sürücü,
yayın çalışmalarınıza ilişkin sorularımızı yanıtladığınız için çok teşekkür
ediyor, gerek yayın yaşamında gerekse fotoğraf ve sergileme eylemlerinizde size
başarı diliyoruz.
***
|
GÜREL SÜRÜCÜ |
KİMLİK KARTI:
GÜREL SÜRÜCÜ KİMDİR?
Tokat İli Niksar İlçesi Kuyucak
köyünde doğdu. İlkokulu köyde, ortaokul ve liseyi Niksar’da tamamladı. Anadolu
Üniversitesi İktisat bölümünden mezun olduktan sonra Ahmet Yesevi
Üniversitesinde “Kent Konseyleri” üzerine Yüksek Lisansını yaptı. Çeşitli Sivil Toplum Kuruluşları
ve sendikalarda kurucu üye oldu. 1995 yılından günümüze fotoğrafla uğraşıyor. İlk
kişisel fotoğraf sergisini 2002 yılında İstanbul Kız Kulesi Kültür Merkezinde “Ara-lık”
ismiyle sundu. Kamu Çalışanları Mücadele Tarihi, Ayakkabının Serüveni,
Dökümcüler, Köyde Yaşam, Afişler ve Flamalar, Bir İşçinin 24 Saatini konu alan
Zaman içerikli dia gösterileri yaptı. Çeşitli dergilerde fotoğraf ve yazıları
yayımlandı. Gelir İdaresi Başkanlığında çalışıyor.
WATERSTATION: +90(850) 532 0282
Sağlıklı içme suyunuzu kendiniz üretin..
HEMEN ARAYIN!