Tek bir akıcı konuşanı kalan Yaghan dili yok olmak üzere. Bu belirsiz kelime onun tek hayatta kalanı mı olacak?
Dünyanın sonuna ulaştığımda bahardı. Eylül’ün ortasındaki günde Arjantin’in Ushuaia şehri soğuk ve yağmurluydu ancak Tierra del Fuego Parkı yakınlarda yürüdükçe berrak buzul suların ve karla kaplı dağların güneşi yansıtmasını sağlayan hava açıldı.
1520 yılında Portekiz kaşif Ferdinan Macellan da İspanyol donanmasını bölgeye yönlendirdiğinde benzer bir manzara ile karşılaşmış olabilirdi. Güney Amerika ana karası ve kıyı boyunca küçük ateşlere rastladığı için Tierra del Fuego (Ateş Toprağı) olarak adlandırdığı rüzgarlı bir takım ada arasındaki geçitte seyahat etti. Binlerce yıl boyunca,buranın yerli halkı Yaghanlar sıcak kalmak ve birbirleriyle iletişim kurmak için ateş yakmışlardır. Ateşler ormanlarında, kurak dağlarında, vadilerinde ve nehirlerinde ve serin sular üzerinde sürdükleri uzun sandalların üzerinde yanmıştır.
“Ateş, bize düşmanca bir yerde sıcaklığı getiren şeyden çok daha fazlasıdır. Bize birçok açıdan ilham kaynağı olarak hizmet eder.”
16 yıl önce Cristina Calderon –atalarına ait topraklarda hala yaşadığı tahmin edilen 1600 Yaghan’dan biri – eski Yaghanların toplandığı bir kumsal olan Ushuaia’daki Playa Larga’da üç ateş yakılan yıllık geleneği başlattı. Her 25 Kasım’da gerçekleşen bu eylem herkesin yiyebileceği bir kova balık ya da bir balinanın gelişini duyurmak için üç ateş yakılan Yaghan geleneğini anımsatır. Duman işaretleri çıkarmak tüm kabileyi toplamanın bir yoluydu ve kıyıda toplanıp topluca yemeklerini paylaşmak ve yemek yemek aralarında oldukça yaygındı.
Bu ilham, çoşkulu hayran kitlesi elde etmiş ve birçok hayalin seyrini etkilemiş bir kelimede görülebilir. Mamihlapinatapai yok olmaya yüz tutmuş Yaghan dilinden gelir. Vargaslar’ın kendi yorumlarına göre “Bu, dedeler ve ninelerin gençlere hikayelerini aktardıkları pusaki [Yaghan dilinde ateş anlamına gelir] çevresindeki meditasyon anıdır. Bu, herkesin sessiz olduğu o andır.”Ushuaia’daki Museo del Fin del Mundo (Dünyanın Sonu Müzesi)’de bir Yaghan rehberi olan Victor Vargas Filgueria bana ‘’Ateş, bize düşmanca bir yerde sıcaklığı getiren şeyden çok daha fazlasıdır. Bize birçok açıdan ilham kaynağı olarak hizmet eder.’’ dedi.
Ancak 19. yüzyıldan itibaren bu sözcük dünya çapındaki tüm insanları ilgilendiren yeni bir anlam kazandı.
“İki tarafından da çok yapma arzusu olan ama ikisinin de yapmak için isteksiz olduğu, ikisinin de aynı şeyi yapmayı teklif edeceğini umarak birbirine bakmak.’’
Macellan’ın “ateş adası”nı keşfi bölgeye daha uzun mesafeli seyahetlerin önünü açtı. 1860’larda İngiliz misyoner ve dil bilimci Thomas Bridges Ushuaia’da göreve başladı. Sonraki 20 yılını Yaghanlar arasında yaşayarak geçirdi ve Yahganca-İngilizce sözlüğe yaklaşık 32.000 kelime ve çekim topladı. Varganların yorumundan farklılık gösteren mamihlapinatapainin İngilizce çevirisi Bridges tarafından bir makalede ilk kez kullanıldı: “İki tarafından da çok yapma arzusu olan ama ikisinin de yapmak için isteksiz olduğu, ikisinin de aynı şeyi yapmayı teklif edeceğini umarak birbirine bakmak.’’
Yaghan dilini araştıran az dilbilimciden biri olan Yoram Meroz ‘’Bridges’in sözlük kayıtlarının ihlapi’nin “tuhaf” ondan türeyen ihlapi-na’nın “tuhaf hissetmek”; ihlapi-na-ta-pi’nin tuhaf hissettirmek; ve mam-ihlapi-na-ta-pai’nin ise birebir çevirisinin “birbirini tuhaf hissettirmek” gibi bir anlama geldiğini, Bridges’in çevirisinin bir deyimsel bir çeviri olduğunu ya da tam bir çeviriden fazlası olduğunu dile getirmiştir.
Öte yandan, bu kelimeyi Bridges’in sözlüğünde göremezsiniz bunun nedeni muhtemelen ya çok nadir kullanıldığından ya da bu kelimeyi 1898 yılında ölmeden önce üzerinde çalıştığı sözlüğün üçüncü baskısına eklemeyi planladığındandır.
Meroz “Bu kelimeyi birkaç kez belirli bir bağlam içinde duymuş ve başka bir anlamını da bilmediği için bu şekilde tanımlamış olabilir. Ya da kelime sadece onun tanımladığı bu spesifik anlamda kullanılıyor da olabilir.” der ve devam eder: “Bridges Yaghan’ı bu kadar iyi bilen gelmiş geçmiş tek Avrupalıydı. Ancak zaman zaman dili egzotikleştirmeye ve çevirilerinde çok laf kalabalığı yapmaya da bayılırdı.’’
Doğru ya da yanlış Bridges’in mamihlapinatapai çevirisi günümüze kadar cazibesini saçarak geldi. Meroz, Bridges’in kelimeyi popülerleştirdiğini ve İngiliz dili materyallerinde defalarca alıntılandığını söylemiştir.
“her ikisinin de istediği ancak başlatmak istemediği bir şeyi, diğerinin başlatmasını dilediğini gösteren iki insanın paylaştığı bakış’’
Kelime bir çok yorumda, aşıklar arasındaki bakışmalarını simgeler. İnternette tanımı “her ikisinin de istediği ancak başlatmak istemediği bir şeyi, diğerinin başlatmasını dilediğini gösteren iki insanın paylaştığı bakış’’ olarak hafif farklı şekilde ifade edilir. Filmler, müzik, sanat, edebiyat ve şiir hepsi onun görünürdeki örtülü romansını büyülemiş ve karmaşık bir insan etkileşimini kısaca yakalama yeteneğini varsayması hayrete düşürmüştür. 1994’te Guinnes Dünya Rekorları Kitabı mamihlapinatapiyi dünyanın en özlü kelimesi olarak kaydetmiştir.
Dünyadaki tek günü resmeden Life in a Day adlı 2011’ deki kitle kaynaklı belgeseldeki bir kız anlamının çok güzel olduğunu, muhtemelen iki kabile liderinin de barış yapmak istemesi ama ikisinden birinin de başlamayı istememesi olabileceğini ya da birbirlerine yakınlaşmak için parti yapmak isteyen iki insan ve hiçbirinin ilk adımı atacak kadar cesur olmadığını dile getirmiştir.
Ancak, mamihlapinatapainin Yaghanlara gerçekten ne anlam ifade ettiği muhtemelen gizemini koruyacaktır. Şu anda 89 yaşında olan Calderon kökenleri bilinmeyen izole bir dil olan Yaghancanın son akıcı konuşanıdır. Ushuaia’dan Beagle kanalı boyunca Şile Isla Navarino’da doğan Calderon dokuz yaşına kadar İspanyolca öğrenmemiş. Meroz, Yaghan kayıtlarını ve metinlerini tercüme etmek için Calderon’u birçok kez ziyaret etmiştir. Ama mamihlapinatapaiyi sorduğunda ise Calderon kelimeyi tanıyamamıştır.
Meroz Calderon’un hayatında Yaghanca konuşacak pek insan olmadığını bu yüzden eğer bu belirli [kelimeyi] düşünmeden hatırlayamıyorsa bunun pek çoğunu kanıtlamadığını söylemiştir.
Belirsiz kelime ölen bir dilin tek kurtulanı mı olacak?
Meroz: “Yaghan dilinin önceleri ölmek üzere olan bir dil olarak anılıyordu, ama bugünlerde insanlar, özellikle de Yaghanlar, bu duruma daha iyimser bir açıdan yaklaşıyorlar. Bu dili yeniden canladırabilme imkanımız var.”
Calderon ve büyük kızı Cristina Zarraga memleketi Villa Ukika’nın yakınındaki Isla Novaro’daki bir deniz kasabası olan Puerto Williams’ta az rastlanan Yaghan dili atölyesini yönetmişlerdir. Calderon’un çocukları İspanyolca konuşarak büyüyen ilk nesildi çünkü o zamanlar Yaghan dilini konuşanlarla alay edilirdi. Ancak Şili hükümeti son zamanlarda yerel dillerin kullanımı ve devamlılığını teşvik etmektedir ve Yaghan dili günümüzde yerel anaokullarında öğretilmektedir.
“Çevrede sorular sormak için anadil konuşan birine sahip olmak güzel ve her zaman sorulacak daha çok soru vardır.”diyor Meroz.
Yaghan dilindeki birçok karmaşıklığı, halkın antik yaşam şekillerinin doğayla nasıl iç içe olduğuna dayanır. Meroz Calderon’un Yaghan dilinde uçan kuşları hem tek bir kuş için hem de bir kuş sürüsü için farklı fiil kullanarak nasıl tarif ettiğini anımsadı. Benzer şekilde bir ya da birden fazla sandalı denize indirmek için de farklı kelimeler vardır. Meroz, yemek yemek için farklı kelimeler olduğunu örneğin yemek yemek için genel bir kelime, balık yemek için bir kelime ve deniz kabuklusu yemek için bir kelime olduğunu söylemiştir.
“Az kelimeyle çok şey söyleriz.”
19. yüzyılda Avrupalılar ile Yaghanlar arasındaki etkileşim daha yoğun hale gelir, yeni hastalıklar nüfusu kırıp geçirir ve Yaghanlar topraklarının çoğunu Avrupalı göçmenlere kaptırır. Vargas’ın büyük büyük babası Asenewensis, binlerce yıldır var olan kabilede yaşayan son Yaghanlardandı, sandalıyla soğuk sularda yiyecek arardı ve ateşin etrafında sıcaklığı ve topluluğu bulurdu. Birçok şekilde o, Vargas’ın Mi Sngre Yagan(Benim Yaghan Oğlum) kitabının ilhamıydı.
Vargas, ailesindeki büyükler tarafından konuşulan dili dinlediğini anımsayarak: “Yaşlı Yaghanların konuşmalarını ve kelimeleri sessizce bölmelerini izlerdim; yavaşça, duraksayarak ve çok az ses yaparak konuşurlar, az kelimeyle çok şey söylerler.”
Sıklıkla Ushuia’yı Isla Navarino’dan ayıran 240 km uzunluğundaki Beagle Kanalı kıyısı boyunca onun Yaghan atalarının toplandığı yeri ziyaret eder. Rüzgarlı geçidin su yabanı hayatıyla dolu kayalık adalarıyla bezelidir. Siyah çizgili Macellan penguenleri ve turuncu gagalı Gentoo penguenleri, yakındaki insanlara açık olmayan Isla Martillo’daki Yécapasela Rezervinin kıyısından geçer. Güney Amerika deniz aslanları ve kürklü foklar kayalık sahil kıyılarına uzanıyor.
Vargas Ushuia çevresindeki kamplarda ateş yakıyor ve mamihlapinatapai olduğuna inandığı şeyi yaşıyor.
“Bu, arkadaşlarımla doğada uzakta, ateşin etrafında birçok defa hissettiğim şey; konuşuyoruz ve aniden bir sessizlik çöküyor. Bu, mamihlapinatapai anı.” diyor.
Kaynak: BBC
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder