Dünyanın en iyi üniversitelerinin sayısız online dersine ücretsiz olarak ulaşabileceğiniz muhteşem internet sitesi Coursera‘nın en popüler dersi olan ve yaklaşık 2 milyon öğrencinin kayıt olduğu “Öğrenmeyi Öğrenmek” dersinin yaratıcılarından biri olan Barbara Oakley, zihin ve öğrenmeyle ilgili kitaplar yazmış bir mühendislik profesörü aynı zamanda.
Oakley, kendi deyimiyle “matematikten sürekli kalan” bir öğrenciyken beynini “yeniden şekillendirdi” ve o zamandan beri modern sinirbilimin bazı temel prensiplerini açıklayarak diğer insanların öğrenmeyi öğrenmelerine yardımcı oluyor.
“Bir şeyi en baştan çözememenin aptal oldukları anlamına gelmediğini öğrencilere göstermeniz gerekiyor. Onlara daha hızlının her zaman daha iyi olmadığını öğretmelisiniz,” diyor Oakley.
İnternet üzerinden alınan dersi daha çok yetişkinler için olsa da, Oakley şimdi hedef kitlesi 10 ila 14 yaşındaki çocuklar olan bir kitap üzerinde çalışıyor. “Bu yaş aralığını seçtim çünkü fikirleri kavrayabilecek kadar büyük; ‘Matematikte kötüyüm. Bunu yapamam,’ diye düşünmeyecek kadar da küçük bir yaş. Onlara, bütün olasılıkları kafalarından silmeden önce erişebiliriz.”
Öğrenciler beyinlerinin bilgiyi nasıl öğrendiğini ve sakladığını anlayamadıklarında kendileri hakkında yanlış algılar geliştirebilirler. Bir konuda kötü olduklarını düşünebilir ya da performans kaygısı yaşayabilirler. Oakley, notlarını tekrar tekrar okuyan ve konuyu bildiklerini düşünen, ancak sınava girdiğinde gerekli olan bilgileri hatırlayamayan öğrenciler ile aynı deneyimi paylaşmış. “Korkuyorlar ve sınav stresi yaşadıklarını düşünüyorlar,” diyor Oakley. Ayrıca Oakley, öğrencilerin bilgiyi hatırlamalarını sağlayacak bir şekilde eğitilmediklerini söylüyor.
Sinirbilimin çoğu eğitimcinin hoşuna gitmediğini ya da bu konuda eğitimli olmadıklarını kabul etmeliyiz. Oakley, bu amaçla öğretmenlerin sınıfta kullanabilecekleri ve öğrencileriyle paylaşarak öğrenme sürecinin gizemini ortadan kaldırmaya yardımcı olabilecekleri şu temel ilkelerden bahsediyor:
- “Yürüyen beyin” mi “yarış arabası beyin” mi?
Oakley, “İşe, öğrencilere odaklanmış beyin ile rahat beyin arasındaki farkı öğretmekle başlayın,” diyor. Beyin odaklanmış durumdayken, yapmanız gereken işe başlayabilirsiniz. Ancak bu durumda konuyu derinden anlama tamamen gerçekleşmez.
Rahat düşünce ise zihninizi serbest bırakıp düş kurmasına, hayallere dalmasına izin verdiğinizde gerçekleşir. Bu haldeyken beyniniz hala çalışıyor durumdadır, bilgiyi sağlamlaştırıyor ve öğrenmek istediğiniz şeyin ne anlama geldiğini anlamaya çalışıyordur. Bir konuyu hemen kavrayabilmek sizin için kolaysa odaklanmış hal size yetebilir, ancak yeni bir beceri ya da konu üzerinde düşünmeyi gerektiriyorsa, konuyu gerçekten kavrayabilmeniz için bu iki beyin hali arasında gidip gelmeniz gerekir ve bu hemen olan bir şey değildir.
Bu iki hal arasında geçiş yapmak öğrenme açısından çok önemli olduğundan, öğretmenler ve öğrencilerin kendilerine, oyun oynarken, yürüyüşe çıkarken veya resim yaparken öğrenmenin “arka planda gerçekleşebileceği” zamanlar ayırmaları gerekir. Uykunun sağlıklı bilişsel gelişim için bu kadar hayati bir konumda olmasının nedeni de budur.
Öğrenciler hızlı olmayı akıllı olmakla karıştırma eğiliminde oldukları için, Oakley onlarla şu örneği paylaşmayı öneriyor: “Bir yarış arabası beyni, bir de yürüyen beyin vardır. İkisi de bitiş çizgisine ulaşır, ama aynı anda değil. Yarış arabası beyni oraya çok hızlı bir şekilde varır, ama her şey birkaç saniyede olup biter. Yürüyen beyin ise acele etmez. Şarkı söyleyen kuşları duyar, tavşan izlerini görür, yaprakları hisseder. Bu, çok farklı bir deneyimdir ve bazı yönleriyle daha zengin ve daha derindir. Her şeyi hemen öğrenen biri olmanıza gerek yok. Bazen yavaş ilerleyerek bir konuyu daha derinlemesine öğrenebilirsiniz. ”
- Zincirler ve öbekler
Bilişsel psikolojide “öbeklemek”, bir konuda uzmanlık geliştirmek için gerekli olan, bolca pratiği yapılmış zihinsel kalıpları ifade ediyor. Oakley bunu öğrencilere anlatırken “zincir” benzetmesini tercih ediyor.
Öğrenme tamamen güçlü zincirler geliştirmekle ilgilidir. Oakley, bir arabayı nasıl park edeceğinizi ilk öğrenirken, direksiyonu nasıl döndüreceğinizden aynalarınızı nasıl kullanacağınıza kadar her adımı bilinçli bir şekilde düşünmeniz gerektiği örneğini veriyor. Ancak bu işlem, zincirin bir parçası haline geldiğinde kolaylaşır ve otomatik hale gelir. Benzer şekilde, matematikte belirli denklemleri çözmek otomatik hale geldiğinde, öğrenciler bu denklemleri daha karmaşık problemlere uygulayabilirler.
Öğretmenler, öğrencilere, öğrenmelerini bir sonraki seviyeye çıkarmak için o çalışma ünitesindeki süreçleri/adımları belirleme konusunda yardımcı olabilirler.
“Herhangi bir konuda tam öğrenme, bu zincirlerin geliştirilmesini içerir. Ondan sonra da daha karmaşık zincirlere geçebilirsiniz, ”diyor Oakley. Şöyle de düşünebiliriz: Her insanda anlık olarak problem çözmek için kullanılabilecek dört adet çalışma hafızası yuvası vardır. Bu yuvalardan biri tüm bir süreç zinciriyle doldurulabilir – böylece diğer yuvalara yeni bilgiler ekleyebilirsiniz.
- Metaforun gücü
Oakley, “Metafor ve benzetimler (analojiler) olağanüstü güçlü öğretim araçlarıdır ve çok sık kullanılmazlar,” diyor. “Yeni bir şey öğrenmeye çalıştığınızda, öğrenmenin en iyi yolu, onu zaten bildiğiniz bir şeyle ilişkilendirmektir.”
Bunun için kullanılan bir terim var: “Sinirsel yeniden kullanım”. Bu, metaforların, bir metaforun tanımladığı kavramla aynı sinir yollarını kullanmasına dayanır. Bu yüzden tanıdık metaforlar, öğrencinin çoktan ustalaştığı bir kavramın üzerinden gitmesini ve onu yeni bir duruma uygulamasını sağlar. Veya Oakley’in dediği gibi, metaforlar yeni fikirleri “hızlıca benimser”. Örneğin, Oakley, elektron akışını su akışıyla karşılaştırmanın “öğrencilerin hızla düşünmeye başlamasını sağlamanın” bir yolu olduğunu söylüyor.
Araştırmasının bir kısmında Oakley, alanlarında uzman öğretmenler kabul edilen binlerce profesör ile görüştü. “Bu profesörlerin birçoğunun öğretimde kullandıkları bir sır vardı: Metafor ve benzetim.” Oakley, öğretmenleri yalnızca metaforu kullanmakla kalmayıp aynı zamanda öğrencileri, bir çalışma stratejisi olarak kendi metaforlarını geliştirme konusunda zorlamaya teşvik ediyor.
- Erteleme Sorunu
Oakley, ertelemenin çoğu öğrencinin karşılaştığı bir numaralı zorluk olduğunu söylüyor. Beyne sistematik olarak odaklanmasını ve rahatlamasını – geçiş yapmasını – öğretmek için ise ‘Pomodoro Tekniği’ni öneriyor.
Francesco Cirillo tarafından geliştirilen bu stratejide, öğrencinin belli aralıklarla çalışmasına ve mola vermesine yardımcı olmak için bir zamanlayıcı kullanılıyor. İlk önce, yapılacak bir iş seçin. Ardından, zamanlayıcıyı 25 dakikaya ayarlayın ve alarm çalana kadar çalışın. Bu noktada beş dakikalık bir mola verin: Ayağa kalkın, dolaşın, bir bardak su için mesela. Üç veya dört adet 25 dakikalık çalışmanın ardından, kendinize gelmek için daha uzun bir mola verin (15 – 30 dakika). Oakley bu tekniğin, odaklanma yeteneğini geliştirdiğini ve işin sonunda beyni rahatlatmanın öğrenme süreci için kritik bir önem taşıdığını söylüyor. Öğretmenler ve idareciler okul gününe benzer bir ritim oluşturarak öğrencilerin odaklanmış ve rahatlamış beyin arasında geçiş yapmalarına yardımcı olacak molalar ve hareket süresi sağlayabilir.
- Olasılıkları Genişletmek
Oakley, çocuklara ve gençlere öğrenmeyi öğretebilirsek olasılık anlayışlarını geliştirebileceğimizi söylüyor. “Öğrencilere, tutkularının peşinden giderken sıkışıp kalmalarına gerek olmadığını söylerdim. Tutkularınızı büyük ölçüde genişletebilirsiniz. Ve bunun, hayatınızın geliştiği yön üzerinde muazzam etkileri olabilir. Biz her zaman “tutkularınızı takip edin” deriz, ancak bazen insanlar bu tukuları kolayca elde edilen veya zaten iyi oldukları şeyler olarak düşünerek bunlara odaklanma eğilimi gösterirler. Birçok şey hakkında tutkulu – ve bu konularda gerçekten de iyi – olabilirsiniz!”
Kaynak: https://www.kqed.org/mindshift/49697/5-strategies-to-demystify-the-learning-process-for-struggling-students
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder