Köy kültürü, köy yaşantısı özellikle büyükşehir insanı tarafından unutulmaya yüz tutmuş durumda. Oysa ki köy, sağlıklı yaşamdır, köy huzurdur…
Köy yaşamı fikri bile bir anda insanın içini ısıtır. Hele hele şehirlerimiz böyle karmaşık, böyle kalabalık, böyle yorucu ve stresli haldeyken…
Altındağ Belediyesi, ilginç ama harika bir projeye daha imza atmış. Ben yakın zamanda duydum. Projenin çıkış noktası ise şöyle; Batı Karadeniz’de kültür hazinesi niteliğinde Çantı Evler yer almaktaymış. Bu evlerin özelliği ağaç gövdelerinin üst üste konularak, birbirine geçme yöntemiyle ve çivisiz olarak yapılması. Aslında tüm dünyada ormanlık yerlerde kullanılan bir ev yapma yöntemi. Karadeniz’de 1900’lü yıllardan itibaren yapılmaya başlanan bu evler, korunmadığı gibi, son yıllarda fırınlara da odun olarak satılmaya başlanmış. İşte Altındağ Belediyesi bu noktada devreye girmiş. Tüm bu çantı evleri tek tek söküp Ankara’ya taşımış. Ve Altınköy kapsamı içerisine hepsini yerleştirip, restore etmiş. Evler geniş sayılacak büyüklükte. Oda sayıları çok. Her bir oda, yörenin kültürüne uygun olarak dekore edilmiş. Böylece içinde bir yaşam biçimini de görmek mümkün.
Altınköy, gerçekten de bir köy olmuş. Köy meydanı bile var. Çeşmesi, tulumbası, fırını, camisi, ilkokulu, çay bahçesi, atölyeleri ve tabi köy bakkalı… Bu arada köye araçla girilmediğini de belirteyim. Aracınızı girişteki otoparka bırakıp, huzurla gezebiliyorsunuz köyü.
Değirmencilik birçok köyde yüzyıllardır yapılan bir iş. Su ya da yel değirmenlerinden insanlar ekmeklerini çıkardılar hep. Köyün içinde her iki değirmen türünden de var. Ve en güzeli, değirmenler çalışıyor. Köy böylece kendi ununu üretiyor. Ziyaretçilere de bu nostaljik yöntemi keyifle seyretmek düşüyor. Özellikle çocukların çok ilgisini çekeceği kesin. Bu unla köydeki taş fırında ekmekler yapılıyor. Dilerseniz satın da alabiliyorsunuz da. Unutmadan söyleyeyim, buğdayı da burada kendileri yetiştiriyorlar.
İlkokulda ise, köy şartlarındaki öğrenim hayatını anlama olanağı buluyorsunuz. Tüm okullar bu deneyimi öğrencilerine yaşatmak için uygulamalı eğitime katılabiliyorlar.
Bakkalda ise tamamen doğal ürünler var. Köyün tarlalarında üretilen sebzeler, meyveler, un, ekmek ve süt ürünleri satılıyor. Tipik bir köy bakkalı şeklinde dizayn edilmiş. Bir de köy kahvesi yapılmış. Onun da tüm parçaları Karadeniz’den söküp getirilmiş.
Demirci, kalaycı, dokumacı, nalbant gibi unutulmaya başlanan mesleklerin ustaları da köydeki yerini almış. Onları seyretmek ayrı bir keyif. Bazen başka illerden zanaatkarlar da geliyor. Yine unutulmak üzere olan sanat dallarını uygulamalı olarak gösteriyorlar. Bunların hepsi köy yaşamı içinde gerçekten yapılan işler…
Müzeler de var tabi. Köy Müzesi, restore edilen evlerin içinde ve dışında yer alan gündelik kullanım eşyalarını kapsıyor. Bunların hepsi Anadolu’nun farklı yerlerinden toplanmış.
Köy Oyuncakları Müzesi, bez bebekler, tel arabalar, ahşap oyuncaklar, topaçlar gibi bugünün çocuklarının hiç bilmediği parçalardan oluşuyor.
Bir de Yaban Hayatı Müzesi var. Orman ekosisteminin nasıl işlediği anlatılıyor burada. Çocuk Etkinlik Evi de bulunuyor. Unutulmuş oyunlar ile çocuklar anne ve babalarının geçmişine dönüyor.
Altınköy’ün içinde dolaşırken, kendinize şehirde ben ne yapıyorum diye sorarsanız hiç şaşırmayın sakın…
Kaynak: Yazar - Şefika Onur Akatay (THM)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder