Sicilya’nın Güney Doğu tarafında bulunan Siracusa özellikle Barok Mimarisiyle öne çıkmış gerçekten güzel bir şehir. Mazisi çok eskilere dayanan Siracusa, Antik Yunan Dönemi’nde bir koloni devleti olarak kurulup günümüze kadar gelmiştir.
Siracusa’nın ününe ün katan bir diğer ayrıntı ise ünlü Bilim adamı Arşimet‘in yaşadığı yer olması. Gerçekten Arşimet’i bu seçiminden dolayı bir kez daha tebrik ediyorum, insan bu şehirde yaşlanmaz.
Sircacusa aslında 150.000’e yakın nüfusu olan küçük bir liman kenti, başlıca geçim kaynağı balıkçılık ve turizm. Aslında çok fazla reklamı yapılmayan bu şehir özellikle sanat tarihi ile ilgilenenlerin mutlaka görmesi gereken bir yer diyebiliriz.
Dilerseniz ilk önce Siracusa’ya nasıl gidilir? sorusunun cevabı ile başlayalım. Zira bildiğiniz üzere burada havaalanı yok, ve en yakın havaalanı Catania’da. Muhtemelen siz de konaklamanızı Catania’da yapıp buraya günübirlik bir gezi düzenlemeyi düşünüyorsunuzdur ki zaten Siracusa için 1 tam gün bile fazla diyebiliriz. Oldukça küçük bir şehir ve tarihi merkezinin tamamına ayak basmak için size en fazla 6 saat gerekecek. Bu arada en ucuz uçak bileti‘ni Turna’dan rahatlıkla bulabilirsiniz.
Siracusa’ya gitmenin en kolay yolu Catania Otobüs Terminalinin arka tarafında yer alan Interbus (Etna Transporti) firmasının otobüsleri ile gitmek. Gidiş Dönüş fiyatı 8,5 € ve yaklaşık 1 saat sürüyor. Biletleri otobüsten, internetten veya satış ofisinden alabilirsiniz (satış ofisi ve duraklar ayrı yerlerde). İnternette interbus(etna transporti) sitesinden otobüs kalkış saatlerine rahatlıkla ulaşabilirsiniz. Özellikle yaz aylarında otobüs sayıları oldukça artıyor fakat mevsim dışında mutlaka kontrol edin boşu boşuna otobüs terminalinde vakit harcamayın.
Burada dikkat etmeniz gereken nokta, central bus station’dan kalkan otobüslerle interbus otobüslerini karıştırmamanız. Interbus otobüsleri ayrı bir terminalden kalkıyor, bu terminal hemen central bus station’ın arkasında yer alıyor. Biz burada oldukça vakit kaybedip otobüsü kaçırmıştık, siz bu konuda dikkatli olursanız vakit kaybetmezsiniz.
Siracusa’ya 1 saatlik yolculuğun ardından ulaştıktan sonra büyük bir terminal beklemeyin, hatta terminal bile beklemeyin, çünkü bizim ufak otobüs durakları gibi bir yerde indiriyor. Aşağıda resmini göreceğiniz yer tam da Siracusa’nın terminali.
Siracusa’nın görülmesi gereken tarihi merkezi aslında yol ile birleştirilmiş bir ada. Otobüsten indiğiniz yerden sonra yaklaşık 1km kadar ana caddeden yürüyüp tarihi merkeze ulaşabilirsiniz. Bu tarihi merkez Ortigia olarak geçer. Kolaylık olsun aklınızda kalsın diye aşağıda harita üzerinde göstermek istedim, Corso Umberto üzerinden dümdüz yürüyerek tarihi merkeze ulaşabilirsiniz.
Merkeze (Ortigia) ulaştığınızda sizi karşılayacak ilk yapılardan biri Porta Urbica, şehrin eski kapısı. Siracusa Adası eski dönemlerde tamamı surlarla çevrili bir kaleymiş ve kalenin ana giriş kapısı da aşağıda resmini göreceğiniz Porta Urbica.
Hemen Porta Urbica’yı geçtikten sonra, Sicilya’da sıkça karşılaşabileceğiniz antik kentlerden biri olan Apollo Tapınağı (Tempio di Apollo). Tarihi Milattan Önce 6. Yüzyıl’a dayanan bu yapı, Bizans Döneminde kilise olarak kullanıldıktan sonra 831-1072 yılları arasında hüküm süren Müslüman yönetimi sırasında Camiye çevrilmiş ve sonra tekrar kiliseye dönüştürülmüş bir yapı.
Apollo Tapınağını’da gördükten sonra, Corso Giacomo Matteotti caddesinden düz devam ettiğinizde Arşimet Meydanı’na (Piazza Archimede) ulaşacaksınız. Burada oldukça güzel ve yine adı Arşimet olan bir çeşme göreceksiniz (Fontana di Archimede). Mutlaka burada fotoğraf çektirin, oldukça etkileyici bir çeşme.
Ve işte en çok merak edilen bölümlerden birine geldik. Geldiğiniz yönü arkanıza alarak Arşimet Çeşmesinden sağa dönüp ilk sola döndüğünüzde Via Saverio Landolina sokağından dümdüz ilerleyerek Siracusa’nın tarihi Duomo Meydanı’na (Piazza Duomo) ulaşabilirsiniz.
Şimdiden söyleyeyim öyle devasa bir meydan beklemeyin, sanılanın aksine uzun ve ince bir meydan. Fakat gerçekten bugüne kadar görüğüm meydanlar içinde en etkileycilierinden biri olduğunu söylemeliyim.
Pastel tonları yapılarda okadar güzel kullanılmış ki, insana gerçekten ferahlık veriyor, özellikle Catania’nın siyahlığından sonra gerçekten insanın içinde çiçekler açıyor. Ben de Kilise’nin önünde hemen yere oturup bu anı ölümsüzleştirmeyi kendime bir borç bildim.
Bu meydanın en önemli yapıları Katedral (Duomo di Siracusa), Palazzo Arcivescovile, Palazzo Beneventano del Bosco ve Chiesa di Santa Lucia alla Badia Kilisesi‘dir.
İşte Duomo;
Katedral’in içini merak edenler için;
Santa Lucia kilisesi aynı zamanda sanat galerisi olarak da kullanılmaktadır.
Meydan’ı da bitirdikten sonra hemen meydanın devamından sağ tarafa sahile doğru yönelince, ufak bir park ve yine ufak bir gölet sizi karşılayacak. Bu bölge de fotoğraf çekmek için oldukça güzel bir bölge.Burada aynı zamanda bir müze de yer almakta fakat ücretli olduğu için biz girmek istemedik.
Fonte Aretusanın bulunduğu bölgede çok eski ve enteresan kökleri olan ağaçlar bulunuyor, biz gittiğimizde yeni evlenecek çiftler buralarda fotoğraf çekiliyorlardı.
Daha sonra deniz kenarında ufak bir yürüyüş yaparak ve Siracusa’nın en güzel fotoğraflarını çekebileceğimiz sahil noktasına doğru ilerledik.Burada manzaranın tadını çıkartıp fotoğraflarımızı çektik. Aynı zamanda burada sokak seyyar satıcıları da bulunmakta, Siracusa ile ilgili hediyeliklerinizi en uygun fiyata bu arkadaşlardan alabilirsiniz. Mutlaka pazarlık yapın.
Biraz yorulduğumuzu hissettik ve Pasticceria Artale adındaki Siracusa’nın en ünlü pastanelerinden birinde oturarak, ünlü Cannoli ve Granite lezzetlerini tattık. Şunu söyleyebilirm ki burada yediğim Granite bugüne kadar yediklerim içinde en iyisiydi.
Sonra yolumuzu Ada’nın en ucundaki Kale’ye (Castello Maniace) çevirdik. Fakat ilginçtir ki, kaleye girişi kapatmışlar, uzaktan şöyle bir bakış atıp yolumuza geldiğimiz tarafın zıt yönünden devam ettik ve sahilin diğer tarafında çok ama çok şirin bir cafede bir içecek molası daha verdik. Alabildiğine deniz manzarası olan birbiri ardına cafelerin yer aldığı bölgede oturduk ve bir soluk molası daha böylece bitmiş oldu.
Sonrasında gerisin geri dönüşe geçip görmediğimiz tüm arasokakları gezdik resimler çekip ana kara parçasına doğru ilerleyişe geçtik.
Ortigia Adasını bitirdikten sonra, eğer hala vaktiniz var ise, Siracusa ana kara bölgesinde yer alan tarihi bölgeyi de mutlaka görmenizi öneriyorum.
Geldiğimiz yoldan köprüyü geçtikten sonra ana caddeden otobüs durağına doğru devam ederken Pantheon Meydanı (Piazza Pantheon) sağ tarafınızda kalacak. Bu meydanda ufak da bir park var, bu parkın içinden geçerek Corso Gelone ana caddesinden yaklaşık 700 metre düz devam ederek, Siracusa’nın antik bir diğer şehir merkezine ulaşabilirsiniz.
Bu bölgeye Arkeolojik Park deniliyor ve bu bölgede Siracusa’nın diğer ünlü yapıları yer alıyor. Orrecchio di Dionisio, Teatro Greco, Anfiteatro Romano bunlardan en önemlileri.
Neapolis Adındaki bu antik kente giriş ücreti 10€. Bu ücret ile, bölgedeki tüm tarihi yapıları görebiliyorsunuz. Şahsen buraya kadar gelmişken görmenizi tavsiye ederim. Tiyatroların aynıları ülkemizde de olsa da Orrecchio di Dionisio tam fotoğraflık bir yapı.
Dionisio aslen Yunan mitolojisinde bağcılık, şarap, zevk, cümbüş ve coşkunluk tanrısıdır. Tasvirlere göre bu yapı kendisinin kulağına benzediği için bu ad verilmiş.
23 m yüksekliğinde bir giriş ile başlayıp 65 metreye genişleyen bu mağara ilk olarak eski bir kireçtaşı ocağı olarak kullanılmış. Sonra Yunan/Roma döneminde genişletilerek Siracusa’nın su deposu olarak kullanımına devam etmiş. Fakat oluşan depremlerden sonra şekli bozulmuş ve kullanılmaz hale gelmiş. Zeki italyanlar sonra bunu biz turistlere bir güzel pazarlayarak, turistik ilgi noktasına çevirmişler.
Kulağımızı da gördükten sonra sizlerle bir diğer önemli yapılar olan Yunan ve Roma Tiyatrolarının resimlerini de göstermek istiyorum.
Kullanıldığı yıllarda, yukarıda görmüş olduğunuz antik Yunan Tiyatrosu aynı anda 15.000 kişiye görsel şölen sunuyormuş. Yani bu tiyatro dünyanın en büyük antik tiyatrolarından biri!
Antik bölüm böylece bitmiş oluyor. Son olarak yine merak ettiğim bir yapı olan Santuario Madonna delle Lacrime adındaki modern kiliseyi görmeye gidiyorum. Hemen parkın çıkışından 30 metre ilerde yer alan bu yapının içine girmesem de dışından bir fotoğraf çekip artık dönüşe geçiyorum.
Yazımın en başında da bahsettiğim gibi yaklaşık 6 saatlik bir süre Siracusa için fazlasıyla yetecektir. Tamamen düz ayak olan bir şehir olduğu için yürürken zorlanmayacak ve hızlı hareket edebileceksiniz.
Eğer Sicilya’ya gittiyseniz mutlaka Siracusa ve Taormina’yı görmenizi tavsiye ediyorum. Catania’da oldukça güzel bir şehir fakat şehri denizden soyutlandırdıkları için çok fazla deniz göremiyor ve adaya gelip denize hasret kalıyorsunuz. Bu sebeple Taormina ve Siracusa gerçekten size bambaşka bir hava katacak.
Unutmayın, eğer denize girmek istiyorsanız Haziran – Eylül ayları arasında burayı ziyaret edin. Biz Kasım ayında ziyaret ettik, şort ve t-shirtle gezdik fakat denize giremedik…
Size şimdiden harika bir tatil diliyorum.
Kaynak: Gezelimbilelim.com