18 Ekim 2018

ROTTERDAM


Rotterdam’ı gezmeye 118 metre yüksekliğinde ki Euromast Kulesi’nden başlamaya karar veriyorum. Giriş katında 8 Euro ödeyerek, Yüksek hızlı bir asansörle 90. metrede ki ilk terasa ulaşıyorum. Sağıma bakıyorum, Erasmus ve Willems köprüleri, solumda Rotterdam Limanı, karşımda ufka kadar uzanan muhteşem bir manzara, aşağıda parklar, açılır kapanır köprüden geçmeye çalışan gemiler, muntazam düzenlenmiş kavşaklar. Kulenin 96. metresinde bir de atlama yeri var ve kulenin son 10. metresine dönerek camekanlı bir asansörle çıkılıyor. Rotterdam’ı seyir kulesi Euromast’dan saatler geçmesine rağmen hiç ayrılmak istemiyorum. Fakat görülecek çok yer var. Bir tarafım kalmak istiyor kulede diğer tarafım ise Rotterdam’ı görmek istiyor. Rotterdam’ı görmek isteyen yanım galip geliyor. Gitmek, görmek lazım diyor.

Eoromast’dan ayrılıp, küp evlere doğru yola çıkıyorum. Yolda küp evlerin içini gezip gezemeyeceğimi düşünerek ilerlerken, Küp evlerin yanına kadar geldiğimi fark ediyorum. Araçtan iner inmez heyecanla evlerin yanına koşuyorum. Beklediğimden de hayret verici. Evler bir köşeleri aşağı gelecek şekilde ve bir birine bitişik sıralar halinde karşımda duruyor. Kimi küpler büyük kimileri küçük yüzlerce küp ev. Sanki Alice Harikalar Diyarındayım. Kapının birinden aniden yumurta adam çıkacak zannediyorum. Tuhaf ama gerçek. İşte bu cümleyi yaşıyorum.

Küp evlerin içini görmek üzere birkaç evin zilini çaldıktan sonra, 26 numaralı dairede oturan bir Türk evini gezmeme izin veriyor.
Dar bir merdivenden minareye çıkarcasına kıvrıla kıvrıla çıkarak, oturma odasının ve mutfağın bulunduğu ilk kata ulaşılıyor. Ben “Duvarlar hakikaten yamukmuş!..” demekten kendimi alamıyorum. Zemin hariç her yer (Duvarlar, tavan, pencereler) gerçekten yamuk. Üç katlı evin diğer katlarını da gezdikten sonra bu evde oturan Türk arkadaşı soru yağmuruna tutuyorum. Hem evle ilgili hem de onun bu evde ne aradığı ile ilgili. Ben “Ne işin var bu yamuk evde, başka bir ev bulamadın mı, Ne kadar kira ödüyorsun” gibi sorularla ev sahibini epeyce yoruyorum. 2000 EURO kira veriyormuş ve çılgınlık olsun diye bu evi seçmiş. Bana göre ev ilginç ancak kullanışsız. Evin sahibini harikalar diyarında bırakıyorum.

Evden ayrıldıktan sonra Rotterdam’ın gece siluetinin en güzel görüldüğü bir yere gidip şehri seyre dalıyorum. Işıl ışıl binalar, şehre ismini veren Rotte Nehri kıyısına inci gibi dizilmişler. Dünyanın tek ayaklı asma köprüsü Erasmus ve Jackie Chan’ın bir filminde üzerinden kayarak indiği Willemswerf binası karşımda duruyor. Ayrılma vakti geldiğinde, şehir bu büyülü manzarasıyla hafızama işleniyor.

NE YENİR ?

Rotterdam da Türk yemekleri yapan restoranlardan, İtalyan pizza salonlarına, özellikle kanallar üzerine kurulmuş Çin yemekleri yapan restoranlardan, Arap mutfağından yemeklerin sunulduğu restoranlara kadar geniş seçenekler sizi bekliyor.

N O T L A R

· Rotterdam Hollanda'nın Güneybatısında bulunur. Amsterdam'dan sonra nüfus olarak 2. büyük şehirdir, fakat Rotterdam'ın yüzölçümü daha büyüktür. Rotterdam, Avrupa'nın en büyük ve dünyanında ikinci büyük limanını bünyesinde barındırır. Şehir ismini Rotte Nehri’nden almaktadır.

· Dünya’nın en düzenli trafiğinin burada aktığı söylenir.

Kaynak: https://www.sizgezginler.com/blog/rotterdam
Yazar: Ali Sami Palaz



Hiç yorum yok: