destek etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
destek etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

22 Şubat 2017

KIZ BABALARI



Bu hayatta herkes tarafından bilinen bir şey varsa oda babalar ve kızları arasındaki ilişkidir.

Annelerin çok önemli yeri vardır hayatlarımızda evet, ama baba bir sığınaktır kızı için. Yaşamın fırtınalarından,yıpratıcı gerçeklerinden,canını acıtan bütün her şeyden uzaklaşmak istediği zaman sığınabileceği sessiz ve güvenli bir limandır. Kızı hangi yaşta olursa olsun, birbirlerine her ne kadar anne-kız kadar ”arkadaş” yakınlığında olmasalar bile, çaresizlik içinde boğulurken dahi, elini uzatıverirse babasına, babasının elini tutacağını hep bilir.
Baba kızların sırtını yasladığı dev bir çınardır. Özel bir bağdır ve hiç bitmeyen tükenmek bilmez. Bu ilişkinin belki de büyüme aşamasıyla ilgisi vardır. Babası yanında olan kız çocuğu şımarık halleriyle babayı kendine bağlar. Ve hep şımarık kalır bu sayede. Kız çocuğu bir erkeğe sevmeyi öğretir. Çünkü o daha yeni yeni büyüdüğünde, saçları beline bile ulaşmadan babacığına hep şefkatle sokulandır. Ve bir erkekte dünya üzerinde kızından başka hiç kimseyi bu denli sevemez. Aşık olduğu kadın bile ona bu kadar güçlü hissettirmemiştir vakti zamanında…
Baba ne kadar sağlamsa, kızı o kadar dik durur. Bu nedenledir ki babası olmadan büyümek zorunda olan insanlar hayatta hep eksik hissederler kendilerini. Dünyanın en zor yaşamına onlar sahiptir hiç kuşkusuz.
Kadınlar ilk prenseslik derslerini babalarından alırlar. Bu yüzden aslında şimdi şımarıklıklarından şikayet ettiğiniz kadınlar,ileride sizin kız çocuklarınız haline dönüşecektir. Haberiniz olsun… 
Kız çocuklarının hayatına giren ilk erkek babalarıdır. Kız çocukları daha altı aylıkken babalarının sesine ve dokunuşlarına annesininkinden daha farklı tepkide bulunurlar. Yani babayı algılamakta ve ayırt etmektedirler. Bu yüzden de kızlar babalarına aşık olurlar. Ve kız gözünü açınca babayla karşılaştığı için onu idealize eder. Hep belki de hiç hatırlamadığı ama içinde bir yerlerde varlığını hissettiği o ilk dokunuşun etkisini ararlar. Belki de bazen sırf bu yüzden babalar kızlarının yalnız kalmasına sebep olurlar. Çünkü kızları asla ”O erkeği” bulamazlar.
Her genç kızın yüreği, tanıştığı bütün erkeklerden önce, herkesten en önce, babasına aittir. Babalar ve kızları, daha sonra hiç yakalayamayacaklarını bildikleri bir huzur ve güvenle yaslanırlar birbirlerine hayatta.
İşte tam da bu yüzden babanızdan bir an ayrı kalsanız, bir eksiklik hissedersiniz. Anlam veremezsiniz. Özel günlerde yanında olamıyorsanız kendinizi inanılmaz derecede üzgün hissedersiniz. Yokluğunu tek bir saniye aklınızdan geçirseniz, dünya başınıza yıkılıyor zannedersiniz.
Şimdi yanınızdaysa hemen gidip babalarınıza sarılın lütfen, benim için. Ben ondan sadece 1 saat uzaklıktayım ama bu gün onun doğum günü ve ben yanında değilim. Büyüdükçe, ondan daha fazla ayrılmak zorunda kalınca çok daha iyi anlıyorum onun benim için neler ifade ettiğini. O yüzden benim için babalarınızı öpün hemen şimdi, her baba mükemmel değildir elbet, her kızın ya da çocuğun olamayacağı gibi.Ama her baba özeldir. Hayatlarınızdan hiç çıkmamalarını dilerim…
İyi ki doğdun babam, tek aşkım, iyi ki varsın!
kaynak: https://papiroom.com

16 Şubat 2017

KUYU'NUN KURTULUŞ ÖYKÜSÜ - Orhan KURAL














Size Kuyu’nun kurtuluş hikayesini özetlemek istiyorum!

Kızım Nil Kural, Berlin Film Festival’in den beni arayarak “Baba 9 gündür köpeği kurtaramıyorlar ancak sen bir şey yapabilirsin.” Dedi. Bunun üzerine “TTK”yı aradım. TTK (Türkiye Taş Kömürü Kurumu) bütün Türkiye’ye tahlisiye eğitimi veriyor. Özelikle Soma’da ve Ermenek’te çok başarılı oldular. Hatta Dünya çapında birçok ilke imza attılar.
Yarın bu kurtarma operasyonu ile ülkem adına Guiness’e müracaat edeceğim! 

Bunun üzerine TTK Tahlisiye ekibinin başkanı Faik Ahmet’i aradım. Ancak Enerji Bakanlığı’ndan izin almadan bunun mümkün olamayacağını söylediler. Bahreyn’de bulunan Enerji Bakanımız Berat Albayrak’ı arayınca gerekli talimat kısa zamanda TTK’ya verildi. Bunun üzerine TTK’da yetkili arkadaşlar (Bir mühendis üç uzman) Pazartesi saat 13.00’da yola çıktı, buluştuk, gece 23.00 da olay yerine vardık.

Bildiğin gibi orada birçok kurum iyi niyetle çalıştı. Beykoz İtfaiyesi, AKUT, AFAD, Beykoz Belediyesi, İstanbul Büyükşehir Belediye’si, Veterinerler Odası, Devlet Su İşleri, İSKİ ve birçok sivil toplum kuruluşu ile hayvansever. Ellerinde proje ile yurtiçinden ve yurt dışından bir çok kişi bize ulaştı. Onlarca telefon geldi. Herkes hayvanı kurtarmak için kendine göre bir plan yaptı ama olay o kadar basit değildi.



Sorunlar;
1) Oksijen çok düşüktü. Hava hızı çok azdı. Kastik yapıdan dolayı ancak bir miktar oksijen kuyudan yukarıya doğru çıkıyordu.
2) Bazıları kuyuya su doldurmak istiyordu.(Böylece köpek yukarı çıkar diyorlardı) Bu arada “Kuyu” kendisine kazarak bir yuva yapmıştı, korktuğu zaman oraya sığınıyordu. Su dolduğunda yuvasına sığınarak boğulabilirdi.
3) Bir grup çakıl ve kum doldurmak istiyordu. Ama kastik yapıdan dolayı kum ve çakıl çatlaklara gidererek zaten az olan oksijen ortamının tamamen azalmasıyla hayvancağız hayatını kaybedebilirdi!

Robot yapanlar oldu ama çok amatörceydi hemen bozuldu. (okul öğrencileri iyi niyetliydi maalesef okul yönetimi olayı reklam amacıyla yanlış bilgi vererek kullandı). İTÜ Robotik bölüm başkanı ile görüştüm. Böyle bir sistemin ancak bir ayda tamamlayacağını söylediler.

Salı sabahı oraya giderek diğer bütün kurumların TTK’nin liderliğinde bir koordinasyon ile çalışması gerektiğini söyledim. Kabul ettiler. Bu konuda deneyimli tek kurum TTK idi. Sahada en çok emek sevgili Barış Şengöl’e aittir.(11 gün oradan ayrılmadan koordinasyonu sağladı.) Böylece TTK kurumu hidrolik bir altyapı ile özel bir sistem kurdular. Amaçları hayvanı telden çember ile yakalayıp yukarı çekmekti. Veteriner Odası da bu sisteme sıcak baktı. Zaten yukarıda hazır bekliyorlardı. Hayvanı çember ile almak için bir çok hileye başvuruldu. Çemberin içine sosis atıldı. Annesinin kokusu sürülmüş bir oyuncak kuyuya indirildi. Lazer ile ışık tutuldu. Neticede bir türlü olumlu sonuç alınamadı. 

Çarşamba sabahı 04.30’da kuyudan kurtarıldığı haberini aldım.(evden fırladım.) Yuvasında uyurken TTK ekibi çemberi başından geçirip yukarı çekti.

Dünya çapında bir başarıya imza attık. “ Bu kadar zor durumda insanlar varken , insanlar açlıktan ölürken neden hayvanlar ile ilgileniyorsunuz. Paranızı ve zamanınızı niçin hayvanlar için harcıyorsunuz.” Derlerdi ve biz üzülürdük. Bu defa bu sözleri hiç duymadık. 

Bütün Dünya’da takip edilen bu olay sayesinde Türkiye’ye olumlu bir puan kazandı. Türk halkı bir araya gelerek “her canlının insan kadar yaşama hakkı” olduğunu haykırdı. Son zamanlarda hep üzücü olaylar olurken ülkece “Kuyu” adı verdiğimiz köpek çevresinde kenetlendi. Birçok kişi TV başında Kuyu’nun kurtuluşunu ağlayarak izledi.
Yüzlerce mail ve telefon aldım. Sevinçliyiz..

Kuyu, Beykoz itfaiyesinde artık kurtarma görevi yapacak.