22 Ocak 2018

AMOR MUNDİ - HAYALDEN GERÇEĞE..

ZEYTİNİN BİR BİLDİĞİ VAR!


Ölümsüz ağaç, “ZEYTİNİN BİR BİLDİĞİ VAR '' çünkü artık ona özel bir okulu var. İZMİR KARABURUN İNECİK köyünde bir ZEYTİN OKULU açıldı. Karaburun ve Mordoğan, İzmir den 100 km uzaklıkta olan ulaşımı çok zor olması nedeniyle uzun yıllar doğallığını korumuş tarihi ve doğal bir yarımada. Mitolojik adı Mimas. 
Her yılın, Ocak sonu ve Şubat başlarında nergis çiçeklerinin Bozköy ve Tepeboz köylerinde mis kokularıyla, açması yörenin en güzel doğa olaylarından biri. Asırlarca, Rumlar ve Türkmenler birlikte yaşadığı Bozdağ eteklerine kurulu Eski Mordoğan, Eğlenhoca, İnecik, Bozköy ve Tepeboz, Sazak köyleri gerek kültürel, gerekse eko turizm anlamında yörenin kilit taşları. 



Son dönemlerde, oniki ay sürdürülebilir turizm ve gezi Mimas - Efes rotası projesi kapsamında bölge, fotoğraf, doğa yürüyüşü, dağcı ve günübirlik tur sevdalılarının akınına uğruyor. Her köyün bir denizle bağlantılı limanı olması nedeniyle balıkçılık ta önemli bir gelir. Poseidon çimeni ile dolu denizlerinde oksijeni bol ortamda yetişen balıkların daha bir lezzetli olduğu söyleniyor. Üzüm bağları da bol olan Karaburun yarımadasının ana gelir kaynağı zeytin. Bu nedenle olsa gerek Karaburun da çok özel bir oluşum gerçekleşti: ZEYTİN OKULU. 

Zeytin Okulu, önceleri bir hayaldi, Zeytince Derneği üyelerinin düşlediği ve taşımalı eğitime geçildiği için terkedilen boş bir ilkokulun üzerine atılan beton temeller üzerine bakarak korunan bir hayal. 
İzmir Büyükşehir Belediyesinin katkılarıyla ve Zeytince Derneği'nin çalışkan üyelerinin kişisel çabalarıyla bu hayal gerçek oldu. 



Peki, neden bir ZEYTİN OKULU dağın tepesinde açıldı? 

Okulda konserler olsun, bilgiler, kültürler, hayat deneyimleri paylaşılsın, İnsanlar dolsun taşsın, neler yapmışlar anlatsınlar. Gençler, öğrenciler, çocuklar hep beraber oyunlar oynasın istediler. Hayali olmayana hayaller katmak istediler ve “çay eksik olmasın '' dediler. Okulun içindeki sıraları kaldırdılar her yere minderler, halılar, kilimler yaydılar, herkes yerlere oturdu. Gelen misafirlere börek ve kek ikram etmek istediler. Masal gibi bir hayal, masal gibi bir dağın tepesinde. Kendi sesini dinleyenler, hayallerinin peşinden gidenler Mayıs 2017 tarihinde Zeytin Okulu'nda bu güzel masalın parçası oldular. 

AMOR MUNDİ 
Kuruculara göre, Zeytince Derneği ve Zeytin Okulu'nun hayata geçirilmesindeki ana çıkış noktası AMOR MUNDİ yani DÜNYA SEVGİSİ felsefesi imiş. 
Dünya sevgisi kavramını ünlü siyaset ve sosyal bilimci Hannah Arent'in yazılarından tanıyoruz. Dünya, bir yandan içinde yaşadığımız gezegenimiz ve onun bize sunduğu tüm olanaklara, çevreyle ilgili sisteme işaret eder. Ancak aynı zamanda Dünya, yeryüzünün fiziksel olanakları içinde, insanların birlikte hareket ederek, çok çeşitli ilişkiler ağı içinde oluşturdukları ve hayatlarına anlam kazandıran tüm pratikleri, kurumları, kültürleri de içerir. Dünya sevgisi yani amor mundi; bizlere sunulmuş olan fiziksel doğa ile insanlar arası oluşturulan dünya arasında uyum sağlamayı, her ikisini de koruma ve özen göstermeyi, sunulmuş olana minnet duymayı ve Dünya'yı yaşamaya uygun bir yer olarak gelecek kuşaklara aktarma duygusu ve sorumluluğunu anlatır. 

Amor mundi sadece soyut bir kavram değil, öncelikle bunun pratikte hayata geçirilebilmesinin olanaklarını içinde barındırıyor. Yani gezegenimizi ve hepimizi ilgilendiren konularda birlikte düşünmeye, hatırlamaya, ortak sorunlarımız üzerinde tartışarak çözümler aramaya ve dayanışma içinde ortak hareket etmeye olanak tanıyan kamusal alanın önemini vurguluyor. ZEYTİN OKULU, zeytin tutkunu doğaseverlerin yaşantılarında bu Amor Mundi'nin gerçekleşebilirliğinin önemli yollarından yollarından biri olmuş. 

Karaburun Kaymakamlığı tarafından başlatılan çalışmalar, Milli Eğitim Bakanlığı'nın oluru, İzmir İl Milli Eğitim Müdürlüğü, İzmir Defterdarlığı, Karaburun Mal Müdürlüğü'nün izinleriyle sonuçlandırılmış ve Karaburun İnecik köyünde 1992 yılından bu yana taşımalı eğitim sistemine geçilmesi nedeniyle boşaltılmış ve metruk halde bulunan eski ilkokul binasının derneğe kiralama yoluyla tahsisi gerçekleştirilmiş. İzmir Büyükşehir Belediyesi'ne sunulan “Zeytin Okulu Projesi '' nin olumlu karşılanmasıyla, eski ilkokul binasının yerine aynı ölçülerde yeni bir prefabrik bina inşa edilmiş ve çevre düzenlemeleri tamamlanmış. 

Böylece gönüllü akademisyenler ve diğer gönüllü katılımcılar tarafından çok amaçlı bir eğitim ve kültür yuvası haline getirilmiş. Okul iki katlı olup ve ek binalarla donanmış içinde yok yok. Kütüphane, toplantı salonu, derslik ve oturma grupları, mutfak gibi de yaşam alanları yaratılmış. Mimas Efes tarihi gezi rotasının güzide noktalarından olmaya aday Zeytin Okul tamamen gönüllük esasına dayalı hayallerini gerçekleştirmek için bir araya gelen bir avuç akademisyen ve doğa dostu sayesinde ayakta kalıyor. 

Her yaştan öğrenciler, mühendisler, dağcılar, İngiliz ve Amerikalı misafirler ve yerel çiftçiler kısacası tüm doğa dostları bu güzel oluşumda ZEYTİN sevgisi için birlikteler. Katılımcılar genellikle eğitim ve geçim sağlama amaçlı zorunlu şehre doğru kayan hayatlarından kopamayan ama kendilerini hep doğaya yakın hisseden, doğal yaşamı özleyen, eğitimli, özverili ve de hayalleri olan elit kişilerden oluşuyor. 



2009 yılında bu güzel felsefe ile ortaya çıkan ZEYTİN OKULU planı 2017 Mayıs ayında İzmir Büyükşehir Belediyesinin desteğini de arkasına alarak ete kemiğe bürünmüş ve özellikle Mimas -Efes gezi rotası üzerinde olması nedeniyle birçok ilgili ziyaretçiyi ağırlıyor. Her yaştan, her sınıftan ve her hikayeden gelen zeytin öğrencileri bir araya gelip burada doğa ile dostluk kurarak “Zeytinin bir bildiği var '' diyerek varoluşlarını arıyorlar. Tutkulu ve disiplinli insanların bir araya geldiği uluslararası doğa dostu bir eğitim yuvası…Ortak tutku, zeytin ve doğa sevgisi, sadece zeytini sevmek değil insanları da tanımak… Zeytin Okulu üyeleri, çok değerli bilimsel çalışmalar yaparak yöredeki Zeytinin daha kaliteli yetişmesini sağlayarak bölge ekonomisine de katkıda bulunuyorlar. 

Örneğin, Zeytince Derneği proje ekibinde olan ve Zeytin Okulu'nun da kurucuları olan bazı değerli Akademisyenler, çok kapsamlı bir proje olan zeytin sineği ile mücadele projesinin saha çalışmaları yürütüyor. Ve proje içinde olan Karaburun'daki Eğlenhoca, Kösedere ve İnecik köylerinin zeytin ağaçlarını harita üzerinde sayararak ZEYTİN OKULU nun en önemli görevlerinden birini yerine getiriyorlar. Bu köylerde yapılan sayım sonucunda ortalama 50 bin zeytin ağacının bu proje kapsamına gireceği düşünülüyor. Kesin sayının bilinmesi çok önemli ve tüm havzanın zeytin ağaçları tek tek sayılıyor. 

2017 Mayıs ayından itibaren faaliyetlerine başlayan okulun var olma amaçları ise şöyle özetleniyor: 

⦁ Efes – Mimas Kültür Rotasının ziyaretçileri, yürüyüşçüleri ve bisikletçileri için bir uğrak noktası,
 
⦁ Zeytin Yolu için bilgi ve danışma merkezi,

 
⦁ Zeytin ve zeytin ürünleri başta olmak üzere doğal, kültürel ve endüstriyel varlıkların korunmasını ve bu varlıklara dayalı istihdam ve gelir yaratılmasını sağlayan bir çevreyle ilgili tarım eğitim merkezi, olarak faaliyet göstermesi planlanmaktadır. 
Zeytin Okulu bir uğrak noktası ve aynı zamanda bir bilgi, danışma ve eğitim merkezi olarak;

 
⦁ Eğitim seminerleri, atölye çalışmaları ve hasat şenliği gibi faaliyetler düzenleyerek, ulusal ve uluslararası düzeyde, bölgenin doğal, endüstriyel ve kültürel mirasına yönelik farkındalığın artmasına, bu mirasın korunmasına ve zenginleşmesine katkıda bulunacaktır.

 
⦁ Yöredeki ürünlerle ilgili, üretim, tüketim, pazarlama alanlarında eğitim ve atölye faaliyetleri düzenleyerek;

 
⦁ Bölgedeki yerleşiklere özellikle kadın ve gençlere, istihdam ve gelir arttırıcı yeni alanlar yaratılmasına,

 
⦁ Bölgede üretilen katma değerin niteliğinin ve niceliğinin artmasına,

 
⦁ Bu faaliyetler aracılığıyla bölge refahının artmasına ve dolayısıyla köyden kente göçün önlenmesine katkı sağlayacaktır.

 
⦁ Ulusal ve uluslararası çalıştaylar düzenleyerek, Yarımada'nın uluslararası ekolojik turizm ve eko-ağlara entegre olmasını destekleyecektir. 
Zeytin Okulu, Efes – Mimas Kültür Rotası üzerinde, bu rotanın ziyaretçileri, yürüyüşçüleri ve bisikletçileri için bir uğrak noktası olmanın yanında, Zeytin ve zeytin ürünleri başta olmak üzere doğal, kültürel ve endüstriyel varlıkların korunmasını ve bölgede bu varlıklara dayalı istihdam ve gelir yaratılmasını amaçlayan bir eğitim ve dayanışma merkezi olarak faaliyet gösterecektir. 
Bununla birlikte, bilim, sanat, spor vb. alanlarda da insana ve doğaya faydalı / saygılı, ekolojik kaygılar taşıyan her türlü faaliyetin desteklendiği bir mekan yaratma amacı gütmektedir. 
Bu kapsamda,

 
⦁ Eğitim seminerleri, atölye çalışmaları ve hasat şenliği gibi faaliyetler düzenleyerek, ulusal ve uluslararası düzeyde, bölgenin doğal, endüstriyel ve kültürel mirasına yönelik farkındalığın artmasına, bu mirasın korunmasına ve zenginleşmesine katkıda bulunacaktır. 


⦁ Yöredeki ürünlerle ilgili, üretim, tüketim, pazarlama alanlarında eğitim ve atölye faaliyetleri düzenleyerek;

 
⦁ Bölgedeki yerleşiklere özellikle kadın ve gençlere, istihdam ve gelir arttırıcı yeni alanlar yaratılmasına,

 
⦁ Bölgede üretilen katma değerin niteliğinin ve niceliğinin artmasına,

 
⦁ Bu faaliyetler aracılığıyla bölge refahının artmasına ve dolayısıyla köyden kente göçün önlenmesine katkı sağlayacaktır.

 
⦁ Ulusal ve uluslararası çalıştaylar düzenleyerek, Yarımada'nın uluslararası ekolojik turizm ve eko-ağlara entegre olmasını destekleyecektir.

 
⦁ Yürütülecek tanıtım faaliyetleri, Efes – Mimas Kültür Rotasının ve Zeytin Yolu'nun ulusal ve uluslararası düzeyde bilinirliğini, cazibesini artıracaktır, 


⦁ Yaratılan öğrenme ve tartışma platformu sayesinde, bölgedeki yerleşikler ve üreticiler ile rota ziyaretçiler, yürüyüşçüler ve bisikletçiler bir araya gelecek ve böylece yenilikçi ve yaratıcı fikirlerin ortaya çıkmasına ortam sağlayacaktır. 
Zeytin Okulu'nun düzenlediği faaliyetlerin hedef grupları:

 
⦁ Başta gençler ve kadınlar olmak üzere Yarımada'da yaşayanlar, 


⦁ Efes – Mimas Kültür Rotası ve Zeytin Yolu ziyaretçileri, yürüyüşçüleri ve bisikletçileri,

 
⦁ Yurtiçi ve yurtdışı tüm disiplinlerde öğrenim gören öğrenciler, araştırmacılar, 


⦁ Kooperatifler, başta zeytin üreticileri olmak üzere yerel üreticiler, sivil toplum örgütleri, meslek odaları,

 
⦁ Yurtiçinden ve dışından akademisyenler ve uzmanlar, kurum temsilcileri,

 
⦁ Duyurusu yapılan eğitim ve tanıtım faaliyetlerine katılmayı arzu eden kişiler. 
Zeytin Okulu'nun faaliyetleri şöyle özetlenebilir: 


⦁ Eğitim Faaliyetleri (zeytin ve ekoloji başta olmak üzere, bilimsel bilgi ile kadim bilginin buluştuğu eğitim faaliyetleri)

 
⦁ Atölye Faaliyetleri (resim, müzik, fotoğrafçılık, felsefe, tarım, ekoloji, yararlı otlar vb. alanlarda atölye çalışmaları) 


⦁ Sosyal Faaliyetler (hasat şenliği, anıt ağaç gezileri, antik ve taş baskı işlik ziyaretleri)

 
Zeytin Okulu'nun Gurme Şehirler ağı Delice ve Slow Food'a dahil olması öngörülmektedir. Böylece yerel düzeyde başlayan faaliyetlerin uluslararası düzeyde de sürdürülmesi imkanı yaratılmış olacaktır. Ayrıca, uluslararası ekoköylerle bağlantılar kurulması, karşılıklı ziyaretlerin gerçekleştirilmesi, olanaklar çerçevesinde öğrencilere ve araştırmacılara burs verilmesi, çeşitli etkinlikler için ulusal ve uluslararası düzeyde gönüllü programlarının oluşturulması da planlanmaktadır. 


İçinde bulundukları evreni, gezegeni ve insanı anlamaya ve de öğrenmeye çalışan bu güzel insanlar Zeytin sevgisi etrafında birleşerek Sanat, Ekoloji, Felsefe, İktisat ve Bilim ile Amor Mundi felsefesini hep birlikte yaşıyorlar. 

Şehirden başka yerde yaşamayan kekiğin kokusunu bilmeyen gençlerin doğa ile buluştuğu bir ev Zeytin Okulu. 

Bilinçli veya bilinçsiz seçimlerimizle dünyada var olmaya çalışan insanların hayatı anlamlaştırma çabasıdır Zeytin Okulu. 

Karaburun İnecik köyüne yolunuz düşerse sizleri ağırlamaktan mutluluk duyacaklarına adım gibi eminim. Hep birlikte AMOR MUNDİ diyebilmek için.. 

Kaynak:http://zeytinokulu.net/ http://www.zeytince.org/ - info@zeytince.org

19 Ocak 2018

DAĞCILIK

KENDİNE MEYDAN OKUYANLARIN ASİL SPORU

Nasuh MAHRUKİ

Dağcılık: Kendine Meydan Okuyanların Asil Sporu

Dağcılık, insanların doğayı, yaşamı ve kendilerini tanımak için, kendi fiziksel ve psikolojik sınırlarını öğrenmek ve geliştirmek için doğada, yükseklere doğru yaptıkları yolculukların oluşturduğu asil bir spor dalıdır. Dağcılar, dağcılık sporunun kuvvetli ekip dinamiklerine sahip olması nedeniyle iyi birer takım oyuncusu olmayı, riskli ve tehlikeli yapısı gereği kritik süreçlerde karar verme ve problem çözme becerilerini, çok değişkenli ve karmaşık doğası gereği planlama ve lojistik becerilerini, çok iyi gözlem yapabilme ve çevredeki her değişikliği fark edebilmeyi, sürekli ve düzenli olarak kendi yeteneklerini sınadıkları için kendilerini geliştirebilmeyi ve tüm bunların karışımı nedeniyle de liderlik vasıflarını diğer sporlara göre çok daha kuvvetli geliştirme fırsatları bulurlar. Ülkemizin öncü kurtarma örgütü AKUT'un dağcılar tarafından kurulması, bu nedenle bir tesadüf değil, dağcılığın kendine özgü dinamiklerinin bize kazandırdığı meziyetlerden dolayıdır...

İLK KURAL: RİSK ve TEHLİKE

Everest TırmanışDağcılığın unutulmaması gereken ilk ve en temel kuralı riskli ve tehlikeli bir spor olmasıdır. Dağcılık sporuyla ilgilenen herkesin öğrenmesi gereken ilk ders, bu sporun yaralanmalara, sakatlanmalara, hatta bazen daha kötüsüne de yol açabileceğidir. Bu nedenle nitelikli bir eğitim, sürekli ve düzenli fiziksel, teknik ve psikolojik hazırlık, antrenman, rota, mevsim, ekip ve lojistik planlama bilgisi, malzeme kullanma becerileri, harita okuma, meteoroloji, ilkyardım, metabolizma ve yüksek irtifa fizyolojisi bilgileri gibi pek çok bilgi ve beceriyi gerektirmektedir. Doğada yapılan tüm sporlar çeşitli seviyelerde risklere ve tehlikelere sahiptir. Bu nedenle bu tür sporlarla ilgilenmek isteyen kişiler adım adım ilerlemeye ve kendi yetkinlik düzeylerine uygun hedefler seçmeye büyük özen göstermelidirler. Fazlası, ölümcül derecede tehlikelidir...

SEYİRCİSİ OLMAYAN SPOR

Everest TırmanışBurada en önemli ve kritik beceri riskin ne zaman kabul edilir olduğunu, ne zaman da artık kabul edilemez seviyeye geldiğini doğru analiz edebilmektir ki bu da ancak tecrübe ile edinilir. Dağcılık bir tecrübe sporudur. Ne kadar çok dağa giderseniz o kadar iyi bir dağcı olursunuz. Riskli ve tehlikeli bir spor olmasının ötesinde, dağcılığın diğer sporlarla arasındaki en önemli fark seyircisi olmayan bir spor olmasıdır. Futbol, basketbol veya diğer stadyum ve salon sporlarındaki yoğun ve güçlü seyirci desteğine sahip değildir. Bu nedenle dağcıların en güçlü motivasyonu, dağlarla aralarında kurdukları içsel bağ ve dağların zirvelerine ulaşmak için kendilerine göre gerekçelerle içlerinde besleyip büyüttükleri motivasyondur...
Everest TırmanışDağcılığın içinde risk, tehlike, zorluklarla mücadele ve korku vardır. Bunlar olmasa zirveye ulaşıldığında duyulan tatmin duygusu, başarmış olma duygusu eksik kalırdı. Tehlikeler ve korku faydalı bir uyarıcı gibidir. Dağcı korkusunu, heyecanını kontrol eder ve bu stresin getirdiği heyecanı ve adrenalini, aşırı uyarılmaya izin vermeden hedefine ulaşma amacıyla olumlu yönde kullanıp konsantrasyonunu, dikkatini ve gücünü artırır, sınırlarını geliştirir ve bu motivasyonla, normal şartlarda belki de aşamayacağı engellerin üstesinden gelir. Zorlu bir tırmanışın tamamlanması ile dağcı, kendi içinde de bir şeylerin tamamlandığını hisseder. Dağcı bir dağın zirvesine ulaştığında kendi içinde de yeni bir zirveye ulaşır. Bir tırmanış, sonuna kadar yaşadığını hissetmektir de bir yandan. Dağcıları dağlara tırmandıran şey derin ve tutkulu bir yaşama arzusudur. Dolu dolu, soluk soluğa, özgür, yoğun ve güçlü sonuna kadar yaşama arzusu, yaşamı daha fazla ve daha derin hissetme, içine çekme arzusu...

DAĞCILIK KİŞİLİĞİ YÜCELTİR

Everesrt TırmanışElbette ki, dağlara tırmanmanın salt amacı riske girmek, tehlike duygusunu yaşamak olarak nitelendirilemez. Burada hedef yaşam tecrübesini derinleştirmek ve zenginleştirmektir de. Aynı şekilde yalnızca adrenalini yükseltmek ya da spor yapmış olmak da değildir, kişinin kendi içine ve çevresine farklı açılardan bakabilmesidir de bir yandan. Dağcılık, kontrollu risk sporudur, insanın kendini bırakmasına, boş vermesine müsade etmez. Her zaman uyanık, dikkatli, tedbirli ve antrenmanlı olmayı gerektirir. Bu disiplin, yaşamın her alanında insanın hayatına güç ve üretkenlik katar. Spor zaten kişiliği geliştirir, dağcılık kişiliği yüceltir. Dağların riskli ve tehlikeli doğasında güvenli hareket edebilmek tecrübe ve olgunluk gerektirir. Dağlar insanı olgunlaştırır... 
Everest TırmanışDoğanın zorlu, tehlikeli ama huzurlu ve dingin ortamında, dağcılar ve doğa sporcuları diğer insanlardan daha fazla kendileriyle baş başa kalırlar ve kendilerini daha iyi tanırlar, sınırlarını daha doğru bilirler. Bu farkındalık kişiye yaşamın her alanında büyük fayda, verimlilik, üretkenlik ve kolaylık sağlar. Bu insanlar diğerlerini geçmek, yenmek, diğerlerinden daha iyi olmak düşüncesiyle değil kendini iyileştirmek ve geliştirmek, kendini daha iyi yapmak düşüncesiyle hareket eder. Başkalarıyla değil, kendiyle yarışır, kendine meydan okur, kendini aşmaya, kendini geliştirmeye çalışır. Kendiyle yarışan, menzilini de, sınırını da kendi koyar, kendi aşar. Bu, kişinin geri kalan hayatında büyük etkileri olacak bir zihinsel devrimdir...
Everest Tırmanış*Everest Dağı Zirve 8850 metre

ÇOCUKLA YOLCULUK TÜYOLARI

Çocukla Seyahat Hakkında 

Yıkılması Gereken Tabular


Sömestr tatili geldi çattı. Çocukla seyahate çıkmanın zorlukları şu sıralar sohbetlere meze olmuş durumda. Çocukla seyahat etmenin bazı kalıplaşmış rutinleri vardır ve bu rutinler kişiden kişiye değişir. Mesela bazı ailelerde yemek saatleri oldukça stresli geçerken, kimi ailenin ise uçak ya da araba yolculukları hem kendileri hem de diğer yolcular için işkenceye dönüşür. Bu da bir zaman sonra çocuk büyüyene -en azından söz dinleyene- kadar uzak seyahatleri rafa kaldırmaya neden olur.

Ebeveynler için çocukla seyahat belli kalıplardan dışarı taşmamalıdır, aksi korku filminden farksızdır. Tam bir azıcık aşım kaygısız başım durumu yani. Evet, çocuklarla -özellikle bebek ve küçük çocuklarla- seyahat etmek kesinlikle zorluklar taşıyor. Ancak siz hazır olduğunuz sürece, bebeğinizle ya da çocuğunuzla unutulmaz maceralara yelken açmamanız için hiçbir neden yok. Gelin, çocukla seyahate dair bu kalıplaşmış tabuları birlikte yıkalım.

"Uzun Uçak Yolculukları Bize Göre Değil"

çocuklu tatilUykusuzluk, hem çocuklar hem de ebeveynler için en iyi işkence yöntemlerinden biridir. Bebeğinizi veya küçük çocuğunuzu bu uğurda sakinleştirmeye çalışmak ise daha büyük bir işkencedir. Hele de henüz yürümeye başlamış bir çocuğunuz varsa, üstüne bir de ekstra hareketli bir çocuksa işiniz gerçekten de çok zor, haklısınız. Ancak bu bir savaşsa eğer, burada ebeveynlerin kazanan taraf olmaması için hiçbir neden göremiyoruz.

Yapılması gereken; Gece uçuşlarını tercih etmek. Uçağa binmeden önce havalimanında çocuğunuzun enerjisini atmasını sağlayın. Mağaza dolaşın, oyun makinelerinde zaman geçirin, taşıyabileceği ölçüde sorumluluklar verin. Kabin ışıkları azalana kadar da uyumasına izin vermeyin. İlgisini çekebilecek bir video seyrettirebilir, resimli bir dergi ile vakit geçirmesini sağlayabilir ya da kısık ses tonuyla onunla sohbet edebilirsiniz. Kabin ışıkları azalınca yavaş yavaş uyku moduna geçiş yapabilirsiniz.

"Ay Bizimki Orada Çok Üşür-Çok Terler :("

çocukla tatilTabi ki de hiç kimse çocuğunun soğuktan tir tir titremesini veya kızgın güneşin altında sıcaktan bunalmasını istemiyor. Fakat bu demek değil ki gideceğiniz yeri buna göre belirleyin. Aslında çocukların vücutları bizim düşündüğümüzden çok daha esnektir. "Girince alışıyorsun" bir şehir efsanesi değil, gerçek. Bununla birlikte, belli saatlerde güneş ışınları sadece çocuklar için değil, yetişkinler için de sağlıklı değil.

Yapılması gereken; Böyle zamanlarda deniz kenarından ayrılıp, daha gölge bölgelerde zaman geçirebilirsiniz. Gittiğiniz beldenin çarşısını gezebilir, bir kafede oturup serinletici bir şeyler içebilirsiniz. Soğuk iklimli bir yere gitmeyi planlıyorsanız da, gerçekten kaliteli kumaşa sahip termal kıyafetler ve içlikler bir hayli işinize yarayacaktır. Portatif el ve ayak ısıtıcıları da içinizi bu konuda büyük ölçüde rahatlatacaktır.

"Plajın Kum Olması Şart"

2 yaş bebekle tatilKumla oynamayı hangi çocuk sevmez? Hayal gücünün sınırlarını genişleten kumdan kaleler her tatilin olmazsa olmazı değil mi? Üstelik bir de kumlu sığ sularda yüzmeleri onlar için daha güvenli. Varsın kulaklara, buruna, mayonun ya da şortun (hatta bebek bezinin) içine kum dolsun. Yeter ki plaj kum olsun. Ama güneşin alnında kumdan kale yapmaya daha ne kadar dayanabilir ki bir çocuk? Birinci gün, ikinci gün derken ondan da sıkılacak. Gelin, vazgeçin artık bu kum plaj sevdasından.

Yapılması gereken; Ne demişler, çeşitlilik hayatın baharatıdır. Bir kere gittiğiniz yerdeki tüm plajları keşfedin. Sizinle birlikte çocuğunuz da keşfetmeyi öğrensin. Ayrıca her gün plaja gideceksiniz diye de bir kural yol. Günübirlik geziler yapmayı da ihmal etmemelisiniz. Çakıl plajlarda da çocuğunuz pekala eğlenebilir. Taş toplarsınız, taşlardan kule yaparsınız, taş sektirirsiniz… Ayrıca çakıl plajlara kıyısı olan denizde şnorkelle yüzmek çok daha zevklidir, çünkü sualtı daha bir çeşitli görünür. Sağlam bir deniz ayakkabısı işinizi çözecektir.

"Bizimki Çok Yemek Seçiyor"

çocuklar için tatil otelleriGenelde çocuklar farklı lezzetler denemeye pek yanaşmazlar. Çocuğunuzu sizden daha iyi kimse tanıyamaz elbette ama bu algıdan bir an olsun uzaklaşmayı hiç denediniz mi? Deneyip olumsuz sonuç aldıysanız da hemen vazgeçmiş olamazsınız. Çocukların da kendi rutinlerinden çıkmaları gerekiyor neticede. İlla ki çocuğunuzun seveceği farklı bir lezzet vardır. Memleketteki büyükannesinin yaptığı köy yemeklerini yemiyor olması, Kayseri mantısını da yemeyecek anlamına gelmiyor. Belki gittiğiniz yerin meşhur bir meyvesiyle güzel bir başlangıç yapabilirsiniz. Mesela meyve suları müthiş birer kandırma yöntemidir.

Yapılması gereken; Yurt içi ya da yurt dışı fark etmez, yerel pazarları mutlaka birlikte gezin. Stantlarda ilgisini çeken şeyi tatmasına müsaade edin. Seyahate çıkmadan önce, bazı ülkelerin ünlü yemeklerine yakın lezzetlerinden bir seçki hazırlayın ve kendisine sunun. Her gün farklı bir atıştırmalık çantası hazırlayın. Böylece seyahatlerinizde yemek sorununuz ortadan kalkacaktır. He, onun canı hala daha pilav ve patatesten başka bir şey istemiyorsa, yapacak bir şek yok. Zaten ortada bir sorun da yok, zira nereye giderseniz gidin pilav ve patates bulmakta zorlanacağınızı düşünmüyoruz.

"Biz Hep Her Şey Dahil Otele Gideriz"

bebekle tatil blogNe yazık ki bu konuda ebeveynleri ikna etmek gerçekten çok zor. İşin gerçeği şu ki, her şey dahil oteller çocuklu ailelere büyük bir konfor sağlıyor. Bebek bakım hizmeti, animasyonlar, mini kulüpler, çocuk oyun alanları, çocuk dostu menüler ve çocuk havuzları derken ailelere de başka bir seçenek kalmıyor gibi görünüyor. Üstelik tüm bu olanaklar, kimi otellerde oldukça ekonomik fiyatlarla sunuluyor. Haliyle ailece unutulmaz bir macera ya da farklı bir deneyim yaşamaya da gerek kalmıyor. Ama işin aslı maalesef öyle değil.

Yapılması gereken; Tatil anlayışınızı yeniden gözden geçirmeli, sırf küçük çocuğunuz var diye her şey dahil otellere kendinizi zorunlu hissetmemelisiniz. Bu bir süre sonra size de müthiş bir rahatlık sağladığından, konfor alanınızdan çıkmak istemeyecek ve ufuk açıcı seyahatlere daha mesafeli durmanızı sağlayacak. Bize kalırsa butik oteller veya pansiyonlar gibi küçük işletmelere de şans tanımalısınız. Mesela aile işletmelerine yönelebilirsiniz. Böylece her gün farklı bir deneyim yaşayacak ve çocuğunuzun seyahat anlayışı da sizinle birlikte gelişmeye başlayacaktır.

"Uzun Araba Yolcukları Bizim İçin İşkence :("

aile tatil köyleri"Anne daha gelmedik mi?" İşte bu düşüncenin temelini oluşturan kilit cümle tam olarak bu. Çoğu ebeveyn bu noktada çocuğuna tatmin edici cevaplar vermediğinden kaçınılmaz bir son olarak mızmızlanmalar başlıyor ve yol boyu giderek artıyor. Uzun araba yolculukları çoğu yetişkin için oldukça eğlenceli bir aktivite olmasına rağmen, aynı durum ne yazık ki çocuklar için geçerli değil. İşin mahareti, çocuğun ilgisini çekecek bir şeyler bulabilmekte.

Yapılması gereken; Eğer böyle bir yolculuğa ilk kez çıkıyorsanız, nispeten daha kısa mesafede olan bir yeri tercih edebilirsiniz. Bir de şaşırtıcı manzaraların olduğu bir rota izler ve ilgi çekici noktalarda mola verirseniz, çocuğunuz için bu durum eğlenceli bir hal alabilir. Yolda belli aralıklarla eğlenceli bir oyun bulabilirsiniz. Mesela kırmızı arabaları saymak gibi. En büyük problem ise uyku saati. Bununla baş etmenin yolu da çocuğun enerjisini harcatmaktan geçiyor. Abur cubur, çoğu zaman çocukların mızmızlanmasını büyük ölçüde engelliyor. Lakin, çikolata gibi enerji verici şeylerden uzak durmakta fayda var.

"Tatilde Gece Hayatı mı? O da Ne?"

bebekle gidilecek otel tavsiyeKüçük çocuğunuzla veya bebeğinizle seyahate çıktıysanız eller havaya modunda elbette ki takılamazsınız. Ancak otel odasına tıkılıp kalmanızı da gerektirecek bir durum yok. Eşinizle baş başa bir akşam yemeği yiyebilmeli, kahve içebilmeli ya da ufak bir yürüyüşe çıkabilmelisiniz. Çocuğunuzu odasında tek başına bırakmayı içiniz el vermeyebilir, çok doğal. Ancak öğleden sonra 1 saatlik bir şekerleme ile çocuğunuz da akşamları size eşlik edebilir.

Yapılması gereken; Konaklayacağınız oteli seçerken bir takım noktalara dikkat edin. Mesela çocuğunuzu hiçbir şekilde odada bırakma şansınız yoksa ve öğle uykusu da kurtarmıyorsa, en azından manzaralı balkona sahip bir oda tercih edin ki akşamları biraz rahatlama şansınız olsun. Güzel bir bahçesi veya şirin bir restoranı olan küçük bir otel de tercih edebilirsiniz. Odanızdan çok fazla uzaklaşmadan kendinize biraz zaman ayırabilirsiniz. Portatif bir bebek kamerası, bu anlamda içinizi bir hayli rahatlatacaktır. Odaya çıkmadan çocuğunuzu kontrol edebilirsiniz böylelikle.

Kaynak: https://www.neredekal.com/blog/cocukla-seyahat-hakkinda-yikilmasi-gereken-tabular/

İSTEDİ, GERÇEKLEŞTİRDİ VE BAŞARDI

Kas gücüyle 13 yılda tüm dünyayı dolaştı

“Karada kötülüklerle yaşamaktansa okyanusta tek başıma kürek çekmeyi tercih ederim.”

Bu sözlerin sahibi Jason Lewis, 13 yıl boyunca gerçekleştirdiği dünya turunda hiçbir motorlu araç kullanmayıp tamamen kendi kas gücüyle okyanusları ve kıtaları aşarak alıştığımızdan çok farklı bir seyahate imzasını atıyor.
İngiliz gezgin Jason Lewis’in 1994 yılında çıktığı ve 13 yıl süren dünya turu alıştığımız diğer turlardan oldukça farklı. Amacı hiçbir motorlu araç kullanmadan tamamen kas gücüyle tüm dünyayı gezmek olan Lewis, bu süreçte tam 46 bin 505 mil (79 bin km) yol aldı. Beş kıtayı yürüyerek, bisiklet sürerek ve patenle kayarak gezen Lewis suda ise pedallı kayık ve kanosu ile nehirleri, denizleri hatta okyanusları aştı.
3_Jason-Lewis-travel

Bu zorlu macerası onun
 Guinness Rekorlar Kitabı‘na birden fazla kategori ile girmesini de sağladı. Dünyanın çevresini yüzerek dolaşan, Kuzey Avrupa’dan başlayıp Kuzey Amerika kıyısından çıkarak Atlas Okyanusunu geçen ve Kuzey Amerikayı patenle gezen ve Büyük Okyanusunu pedallı kayıkla geçen ilk insan kategorilerine imzasını attı.İngiltere’den pedallı teknesi Moksha ile başladığı serüvenine Fransa, buradan bisikletle Portekiz ve İspanya, ardından da pedallı teknesiyle Atlas Okyanusunu geçerek devam etti. Turks ve Caicos Adaları üzerinden Miami’ye ulaşan Lewis, buradan paten ile San Francisco’ya gitti. Colorado’da uzun bir süre hastanede kalan maceracı daha sonra yoluna devam ederek Orta Amerika, Hawaii, Avustralya, Batı Timor, Singapur, Malezya, Güneybatı Çin, Hindistan, Kuzey Afrika ve Türkiye’nin ardından Avrupa’yı aşarak Belçika üzerinden ülkesine ulaştı. 2007 yılında da Thames Nehri’ndeki iskeleye yanaşarak turunu başladığı yerde bitirdi.
4_Jason-Lewis-travel
Ve böyle bir macera beraberinde birtakım bedeller de getirdi. Avustralya’daki timsah saldırısından sağ kurtulan Lewis, Colorado’da dokuz ay fizik tedavi göreceği ciddi bir kaza geçirdi ve iki bacağını kırdı, Atlas Okyanusu’nda kayığı battı hatta Mısır’da casusluk suçlamasıyla tutuklandı.
Kendi gücümüzle yaşadığımız maceraların kesinlikle daha özgürleştirici olduğuna inanan Lewis deneyimlerini üç kitaptan oluşan serisi ile bizlerle paylaştı.
10_Jason-Lewis-travel
9_Jason-Lewis-travel
8_Jason-Lewis-travel
7_Jason-Lewis-travel
6_Jason-Lewis-travel
5_Jason-Lewis-travel
2_Jason-Lewis-travel
Kaynak: The Plaid ZebraJason ExplorerBBC

TATİLİ KİM İSTEMEZ Kİ !..


Yıllık Tatil Planları Şimdiden Yapılsın: 2018 Türkiye Festival Takvimi










2018 Türkiye Festival Takvimi




Ülkemizde yıl boyunca farklı konseptlere sahip birçok festival düzenlenmekte. Bu festivaller arasında hemen hemen her şehrin geleneksel kültür ve sanat festivallerinin yanı sıra, Cappadox ya da Zeytinli Rock Festivali gibi daha konseptli festivaller de düzenlenmekte ve meraklılarına hitap etmekte. Bu yazımızda bizler de yerinde duramayanlara her ay katılabileceği etkinlikleri listeledik.

Ocak - Şubat: Winterfest 2018
winterfestBol bol kar, bol bol kayak. Bu yıl yine eğlencenin kalbi Uludağ'da atacak. 31 Ocak - 4 Şubat 2018 tarihlerinde 'Bizim İçin Kış Yazdan Daha Sıcak!' sloganıyla başlayan Winterfest, 4 yıl üst üste Türkiye'nin en iyi gençlik festivali seçilerek de başarısını tescillenmiş durumda. Muhteşem bir doğada; yarışmalar, etkinlikler, dj performansları ve konserlerle sabahın ilk ışıklarına kadar sınırsız bir eğlence Uludağ'da sizi bekliyor.

Nisan: Alaçatı Ot Festivali

alaçatı ot festivali
Alaçatı Ot Festivali bu yıl 06 - 08 Nisan 2018 tarihleri arasında düzenlenecek. Dünya çapında bir turizm markası olarak kabul edilen Alaçatı, kendisi gibi markalaşmış 'Ot Festivali' ile meraklılarını ağırlıyor. Bu yıl dokuzuncusu düzenlenecek olan Alaçatı Ot Festivali birbirinden dolu festival içeriği ve yeni etkinlikleriyle her yıl olduğu gibi bu yıl da yine fark yaratacak.

Nisan: Adana Portakal Çiçeği Karnavalı

Adana portakal çiçeği
5 Nisan - 8 Nisan 2018 tarihleri arasında rengarenk kostümlerin giyildiği bir karnaval korteji, açık hava konserleri, sokak şovları, sergiler, söyleşiler, uçurtma şenliği… Bu sene bir de rekor denemesine şahitlik edecek Adana. Karnavalda, 'Toplu Gitar Çalma' dünya rekoru denemesi olacak. Ayrıca bir de 'Porta-Car' tasarım arabalar yarışına da festivalin son gününde düzenlenecek. Kısacası bu sene ekranlardan izlerken "Bizim niye böyle rengarenk, kostümlü karnavallarımız yok?" diye sormayacaksınız Adana Portakal Çiçeği Karnavalı'nı gördükten sonra.

Mayıs: HoliFest Kıbrıs

Holifest
Tüm dünyada her sene büyük bir coşkuyla kutlanan HoliFest, kapılarını 12 Mayıs Cumartesi Kıbrıs'ta açacak. HoliFest, ilk defa orijinal konseptiyle ülkemizde Nisan 2016'da 5000 kişinin katılımıyla İstanbul'da kutlanmıştı. 2016 ve 2017'de düzenlen HoliFest etkinlikleri o kadar çok ses getirdi ki, festival 2018'de İstanbul'dan sonra yavru vatan Kıbrıs'ı da coşturmaya karar verdi. 2018 HoliFest Kıbrıs'ın etkinlik alanında katılımcılar tıpkı İstanbul'da olduğu gibi Hint mutfağından değişik tatları tadacak, Hint kınası atölyelerini deneyimleyecek, Hint dans grupları ve dünyaca ünlü Hintli DJ'lerle eğlenecek, Hint giysi ve aksesuarlarının sergilendiği noktalarda Hint kültürünün tüm güzelliklerini keşfedecekler. Sıradan bir cumartesi gününüzü rengarenk bir bahar festivaline çevirecek bu organizasyon kapılarını 12 Mayıs 2018 Cumartesi günü saat 12:00'da açacak ve gece geç saatlere kadar her saat başı boyalara bulanacağınız bir eğlenceyle buluşturacak.

Haziran: Cappadox

cappadox
Türkiye'nin her yıl heyecanla beklenen festivallerinden biri olan Cappadox dördüncü kez meraklılarıyla yeniden bir araya geliyor. 14-17 Haziran 2018 tarihleri arasında Kapadokya'nın büyülü atmosferinde müzik, çağdaş sanat, gastronomi ve açık hava deneyimleriyle Cappadox bu yıl yine dopdolu geçecek. İlki 2015'de düzenlenen Cappadox, Kapadokya'nın ilham veren coğrafyasında birbiriyle iç içe geçen müzik, çağdaş sanat, gastronomi ve açık hava etkinlikleriyle tüm katılımcılarına keşfedilecek yeni deneyimler sunmak üzere yolda.

Temmuz: TrakyaFest

Trakyafest
2017'de ilki düzenlenen TrakyaFest bu sene daha dolu içeriğiyle ikinci kez müzikseverlerle buluşacak. 19 - 22 Temmuz 2018 tarihlerinde gerçekleşecek olan festivalde müzik ve hiç bitmeyecek bir eğlencenin kapıları yeniden Erikli Sahili'nde aralanacak. Müzik dünyasının önemli isimlerini ve gruplarını müzikseverlerle bir araya getirmeyi planyan festivale; ağaçların gölgesinde kurulmuş çadırlar, kesintisiz müzik, eğlence ve körfezin serin suları eşlik edecek.                     


NİDOST
http://nidost.org/

Ağustos: KaçkarFest

kaçkarfest
Fırtına Vadisi'nde nefesleri tutmayacağınız bir festival KaçkarFest. Çadırını kapan geliyor ve 3 gün 3 gece bu eşsiz deneyimi yaşıyor. Karadeniz'in büyülü patikaları ve rotalarında gerçekleşen etkinlikte; orman rüyaları, yayla masalları, hırçınca akan dereler, gizli saklı bir köşe kalmış şelaleler, bulutun sevdalısı, dumanın hülyalısı ve daha nicesi. Rafting, zipline, oyunlar, horon öğretisi, sabah yogası… Kamp ateşini yeniden yakmak için, hayde! :)

Ağustos: Zeytinli Rock Festivali

Zeytinli rock festivali
Efsane festival Zeytinli Rock Festivali 29-30-31 Ağustos - 1-2 Eylül 2018'de yeniden müzik tutkunlarını bir araya getiriyor. %100 müzik %100 eğlence burada yaşanacak. Türkiye'nin gelmiş geçmiş en büyük yerli müzik festivali unvanını elinde tutan festival aynı zamanda Türk rock müziğinin geçit töreni. Unutmadan aldığımız bir duyuma göre Zeytinli Rock Festivali 2018'de efsane bir organizasyona imza atacak!

Eylül: Bozcaada Bağbozumu Festivali

Bozcaada bağbozumu festivali
Sakin, doğal, huzur dolu… saymakla bitmez özelliklere sahip Bozcaada yurdumuzun en nadide adalarından da biri. Bozcaada'da her yıl düzenlenen Bağbozumu Festivali'ne bir kez katılan bir daha katılmak için günleri sayar katılamayanlar ise bin pişman olur. Etkinlik 2 gün boyunca konserler ve yarışmalarla dolu dolu geçmekte. Bozcaadalı şarap üreticilerinin her biri kendi bağlarında düzenledikleri sembolik bağbozumları ile başlayan festival, ziyaretçilerin bağ işçileriyle birlikte traktörlere binip bağlara üzüm toplamaya gitmesiyle devam ediyor. Üzümler eski dönemlerde olduğu gibi eşek sırtında, at arabasıyla, traktörlerle ya da pırpır eşliğinde tören alanına getiriliyor ve festival eğlencesi tüm coşkusuyla devam ediyor!

Ekim: Bodrum Cup

NURİ PARK HOTEL
http://www.nuriparkhotel.com
NİKSAR
Bodrum cup
Bu yıl 22 - 27 Ekim 2018 tarihleri arasında gerçekleşecek olan Bodrum Cup Avrupa'nın en büyük yelken yarışlarından biri olarak bilinmekte. 1 hafta boyunca süren yelken yarışlarının yanı sıra konserler, sergiler, yemek yarışmaları, söyleşiler ve birçok etkinliğe sahne oluyor, Bodrum Cup. Ayrıca on binlerce denizcinin yelkenleriyle sanki yaza veda edercesine yelkenlerini rüzgarda dalgalandırmasına Palmarina'da tanık oluyorsunuz.

Kaynak: www.neredekal.com/sevgi ozdil