26 Ocak 2018

LEYLEĞİN GÖZYAŞLARI


ORADA BİR LEYLEK AĞLIYOR..

Son yıllarda tarihi ve kültürel değerleriyle yerli ve yabancı ziyaretçilerin ilgi odağı olan Tokat’ın Niksar ilçesi bu kez gene dikkatleri üzerine çekmeyi başardı.

Leylekli Köprü restorasyonu


Konu başlığını okuyup, “Leylek de ağlar mı?” diye düşünebilirsiniz.. Evet, ağlar.. Yapılanlar karşısında taştan yapılmış leylek bile ağlar.. 

Leylek Rölyefi
Leylek rölyefi Roma Dönemine ait taş köprünün üzerinde yer alıyor. Şimdi dilerseniz Leylekli Köprünün konumlandığı Niksar hakkında sizi kısacık bilgilendirelim.

Ziyaret edenler bilir. Niksar, geçmişten bugüne su kültürünü yoğun yaşayan bir kent. Kelkit Çayının suladığı verimli Niksar Ovası, 1400 yıllık şifa kaynağı olarak ünlenen Ayvaz Suyu, Niksar Kalesinin her iki yanından akıp giden Çanakçı ve Maduru Dereleri, saymakla tükenmeyen pınarları ve görkemli taş köprüleri her zaman kent sakinlerine övünç; ozanlara, şairlere ve yazarlara esin kaynağı olmuş.

Medresesi, tarihi camileri ve kümbetleriyle tanınan Niksar’ın yerleşim olarak kullanımı milattan önceye dayanmaktadır. Tarihi belgeler; Pontus, Roma, Bizans, Beylikler Dönemi, Selçuklu ve Osmanlı Dönemine ev sahipliği yapan kentin o dönemlerde Danişmentli Beyliğinin başkenti olduğunu da yazıyor.  

MÖ 1. yüzyılda, Anadolu’da bilinen ilk dikey milli su değirmenlerinin bulunduğu Niksar’da geleneksel usulde çalışan değirmenlere artık rastlanmıyor. 
Ya köprüler.. Tarihin sessiz tanıkları Niksar taş köprüleri son zamanlarda biraz hüzünlü. 

Leylekli Köprü restorasyonu
Leylekli Köprü restorasyonu
Buram buram tarih kokan bu beldenin barındırdığı değerler, kenti ziyaret eden yerli ve yabancı ziyaretçilerde hayranlık uyandırırken Çanakçı Deresi üzerinde yer alan taş köprülerde “Restorasyon” tanımlamasıyla sürdürülen onarım çalışmaları kent sakinleri kadar ziyaretçileri de şaşırtıyor, kaygılandırıyor.

Leylekli Köprü restorasyonu













Leylekli Köprü restorasyonu
Bilirsiniz, ülkemizde akarsular üzerindeki köprülerin mülkiyeti Karayolları Genel Müdürlüğüne aittir.
Restorasyon, bakım ve onarım sorumluluğu da.. 
Bu kuruma bağlı, Köprüler Genel Müdürlüğünün yaptırdığı, onarımı 2017 Temmuz ayında tamamlanan SEYMENLİ KÖPRÜSÜ ile onarımı sürdürülen LEYLEKLİ KÖPRÜ bölgede üzüntü yaratıyor. 

Leylekli Köprü restorasyonu



Uygulamanın hatalı, yetersiz ve yanlış olduğu kanısında ortak düşünceye sahip olan Niksarlılar köprülerine sahip çıkmak için her yolu deniyor, resmi ve özel kurum ve kuruluşlarla iletişime geçiyor. Yöre basınında çıkan yazılarla da sorunlarını dile getirmeye çabalayan Niksarlıların tek amacı; Niksar kent kimliğinin önemli simgelerinden olan tarihi köprülerin konusunda yetkin uzmanlar tarafından restore edilmesi.

Leylekli Köprü restorasyonu


Yöreye ait yapı malzemelerinin kullanılmadığını, kullanılan yapı ürünlerinin özgün dokuyla uyuşmadığını ve uygulamadaki belirgin hataları da vurgulayan İstanbul Niksarlılar Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Şafak Gümen; “Bu yanlış mutlaka düzeltilmeli. Biz, bugün bu duruma göz yumarsak yarın çocuklarımız, torunlarımız bizden hesap sorar” diyerek durumun niceliğinden çok sosyo-kültürel etiğine vurgu yaptı. Birkaç basın açıklamasının ötesine geçemeyen yerel yönetimden Niksarlıların isteği; yıllardır Tarihi Kentler Birliği üyesi olan Niksar'ın tarihi ve kültürel mirasına sahip çıkması ve bu konuda önder olması. 

Evet.. Niksar’da bir leylek ağlıyor..

Seymenli Köprüsü Restorasyon sonrası

Seymenli Köprüsü Restorasyon sonrası
Seymenli Köprüsü Restorasyon sonrası
Seymenli Köprüsü Restorasyon sonrası
Seymenli Köprüsü Restorasyon sonrası

Restorasyon fotoğraflarını gören bilim insanları ise; “Bunu Niksar’a nasıl yaparlar? Yüzlerce yıllık geçmişi olan bu tarihi yapıların geleceği asla oldubittiye getirilemez, getirilmemeli” diyerek kaygılarını belirtiyorlar.   
Niksarlılar köprülerine sahip çıkmaya kararlı görünüyor..

Not: Konu başlığında ve yazıda fotoğrafı kullanılan leylek rölyefi restorasyonlar sırasında kırılmamış olup, özgün durumunu yansıtmaktadır. 

Kaynak: Tokat Valiliği - Tokat Merkez ve İlçeleri Taşınmaz Kültür ve Tabiat Varlıkları Envanteri


https://www.instagram.com/sorichistanbul.boutique/https://www.instagram.com/sorichistanbul.boutique/

25 Ocak 2018

İNAT KUCA'DA BOŞNAK KAHVESİ İÇMEK



Bosna-Hersek Yolcusu Kalmasın!

Yemyeşil dağları, bu dağların arasından kıvrıla kıvrıla geçip giden nehirleri, vadilere serpiştirilmiş irili ufaklı şehirleri, konuk ağırlamaya can atan kasabaları, kıpır kıpır nağmeleri ve birbirinden lezzetli yemekleri ile Balkanların incisi Bosna-Hersek...
 
Hani bazı ülkeler, şehirler vardır. Kitaplarda okumak, filmlerde izlemek, anlatılanları dinlemek yetmez... Yola düşüp, tarih kokan sokaklarında yürümek, köprülerinden geçmek, bir tepeye çıkıp uzun uzun gün batımlarını seyretmek, köşe başında kurulmuş semt pazarından alışveriş etmek lafın kısası yaşamak “anı biriktirmek” gerekir. İşte Bosna-Hersek tam da böyle bir Balkan ülkesi...

“Çadırımız mavi beyaz
Bu sene gelemedi yaz
Aman katip haller yaman
Beni başka deftere yaz....”

- Eski Bir Balkan Türküsü

Çocukluk yıllarımın karlı buzlu kış günlerinde bir sonraki günün daha da soğuk olacağının habercisiydi Balkanlar... Tek kanallı televizyonumuzun uzun kış günlerinde her akşam konuğu olan sunucu “Balkanlardan gelen soğuk hava dalgası tüm yurtta etkisini gösterecek” derdi.  Üniversite dahil öğrencilik hayatım boyunca ne çok okuyup sınav oldum Balkanlar’dan. İlk gençlik yıllarımda hep duyup okuduğum Bosna-Hersek vardı. Acılarıyla, yaşanmakta olan savaşla!

Ve şimdi Bosna-Hersek’teyim... Evet, yakın zamanda yaşanan savaş günlerinin sokaklarda, mezarlıklarda, yıkık binalarda hala izleri var. Silinmemiş silinemez de... Ama burada da her yerde olduğu gibi çocuklar var, parkları dolduran, koşup oynayan çocuklar; sonra gençler hepsi de pırıl pırıllar.



 

Bosna-Hersek’te ilk durağımız ülkenin başkenti Saraybosna, nam-ı diğer Sarajevo. Türklerin Avrupa’da kurduğu en büyük şehirlerden birisi olan Saraybosna, tarihi boyunca birçok önemli olaya tanıklık etmiş. Bunlardan ilk aklıma gelenler, 1914 yılında Birinci Dünya Savaşı’nın başlamasına neden olarak gösterilen Arşüdük Franz Ferdinand’ın öldürülmesi, 1984 Kış Olimpiyat Oyunları ve Bosna Savaşı sırasında neredeyse üç buçuk yıl süren amansız kuşatma.


Miljacka Nehri Saraybosna’nın tam ortasından geçiyor. Nehir üzerinde irili ufaklı köprüler var. Nehrin bir tarafında yürüyerek gezebiliyorsunuz diğer tarafında ise şehri bir baştan diğerine dolaşan soluk mavi, bordoya çalan kırmızı sözün kısası eski hem de çok eski tramvaylarla istediğiniz yere ulaşabiliyorsunuz. Nehir üzerindeki köprülerden en meşhuru Latin Köprüsü. Köprüde karşıdan karşıya geçenlerden çok fotoğraf çektirenler dikkatinizi çekecektir. İşte, Birinci Dünya Savaşı’nı tetikleyen olayın gerçekleştiği adres burası. O günlere ait merak ettiğiniz her şeyi köprünün hemen yakınında bulunan müzeyi gezerek öğrenebilirsiniz. 

 
Yürümekten yorulup, hem biraz soluklanmak hem de bir şeyler içmek için  köprünün biraz ilerisindeki küçücük beyaz badanalı yapıya “İnat Kuca”ya ulaşırsanız hikayesi eminim sizin de ilginizi çekecektir. Bugün kafe olarak faaliyet gösteren İnat Kuca’nın sahibi inatçı mı inatçıymış. Kütüphane binasının yapımı sırasında civardaki bazı evlerin yıkılması gerekiyormuş. Evler yıkılacak, o evlerden çıkanlara yeni ev verilecekmiş. İşte bu evlerden birisinin sahibi “ben çıkmam da çıkmam evimden” diye inat etmiş. Devletin ileri gelenleri onca dil dökmüşler ama bir türlü ikna edememişler. Gel zaman git zaman yumuşamış evin sahibi, ama bir şartı varmış: Evinin duvarlarındaki tüm tuğlalar teker teker sökülecek aynı malzemeyle nehrin tam karşısında kendisine bir ev yapılacak. Ev yıkılmış ve karşı tarafa aynısı yapılmış; yeni evin adı da “İnat Kuca” kalmış. İşte yanında bir lokma bol Hindistan cevizli lokum ile şekersiz ikram edilen Boşnak kahvenizi yudumladığınız mekanın “İnat Kuca” nın, dinlediğim öyküsü. 

 



Saraybosna, yürüyerek, ara sokaklarında kaybolarak keşfedilecek bir şehir. Şehrin mutlaka görülmesi gereken önemli tarihi mekânlarını da bu yürüyüşleriniz sırasında elinizle koymuş gibi bulursunuz. Tüm sokakların birleştiği nokta Güvercin Meydanı. Meydan kalabalık mı kalabalık, turistler, yerliler ve tabii ki güvercinler. Ortasında yeniden yapılmış ahşap bir çeşme... Meydana açılan sokakların her birinde el emeği göz nuru ürünlerin satıldığı minik dükkânlar var, akşam olunca bunların çoğunun ahşap kepenkleri kapanıyor. Her sokak başında meşhur Boşnak börekçileri… Boşnak böreği; hani ucundan bir lokma tadına bakıyım, diye başlayıp “hadi biraz daha, azıcık daha” yiyim deyip ölçüyü kaçırtacak kadar muhteşem bir lezzet. Kıymalı içle hazırlanan böreğin üzerine yoğurt konularak servis ediliyor. Ama ne yoğurt, kaymak tadında, krema kıvamında. Ayrıca ıspananklı, patatesli ve peynirli böreklerin de tadına bakmalısınız. Fırından yeni çıkmış, nar gibi kızarmış güzelim böreklerin tek eksiği şöyle taze demlenmiş bir bardak çay. Evet, demleme çay yok buralarda ne yazık ki. Börekle bitmiyor tabi ki. Kebap denilen köfte, kıyması bol pirinci az malzemeli dolmalar, çorbalar, etin her çeşidi, benim pek beğendiğim ve iki tane yediğim içi bol cevizle doldurulmuş tufahiye tatlısı, peynir çeşitleri, şaraplar ve siyah bira... Göze de mideye de hitap ediyor buranın yemekleri. 
  
 
 
 
Sokaklarda dolaşırken Morica Han, Gazi Hüsrev Bey Cami ve Medresesi, saat kulesi hemen yolunuzun üstünde. Daha ileriye devam edince ise Ortodoks Kilisesi, Katedral, Boşnak Enstitüsü var. Saraybosna, aynı cadde üzerinde veya ara sokaklarında Katolik, Ortodoks ve Müslüman ibadet yerlerinin bir arada olduğu ender şehirlerden.

Şehrin yeni olan bölümünde ise kafeler, restoranlar, dünyanın tanınmış markalarının satıldığı mağaza ve butikler ile şimdilerde büyük şehirlerin vazgeçilmezi olan alışveriş merkezleri bulunmakta. Yeni olan tarafta yürürken iki caddenin birbirini kestiği yerde sönmeyen bir meşale çıkar karşınıza. İkinci Dünya Savaşında yaşamlarını kaybedenler anısına konulmuş olan bu meşale gece gündüz sürekli yanıyor.

 

Tarih kokan şehir Saraybosna’dan sonra ülkenin diğer şehir ve kasabalarını bir araç kiralayarak gönlünüzce dolaşabilirsiniz. Dağların, tepelerin arasından, yemyeşil vadilerden ve bütün güzellikleri üzerinde yansıtan hani “su yeşili” dediğimiz türden nehir kıyılarından yapacağınız geziniz de Mostar’a mutlaka uğrayın. Neretva Nehri’nin üzerinde Mimar Sinan’ın öğrencilerinden Mimar Hayreddin tarafından yapılan Mostar Köprüsü’nde soluklanıp, Mostar’ın, vaktiniz bolsa tüm bölgenin öyküsünü  bir de yorulmak bilmez seyyah Evliya Çelebi’den dinleyin. Kış kapıdan girmeden yola çıkın....

Haydi, Bosna-Hersek Yolcusu kalmasın!

Kaynak: Leyleğin Güncesi - Yazı:Yeşim Özcan / @yesimcimcim  Fotoğraflar: Murat Solakoğlu / @msolaks

24 Ocak 2018

60+ MISINIZ?


60 Yaş ya da üzerindekiler DİKKAT! 
(yaklaşanlara da...)

Artık yaşam boyu biriktirdiğin parayı kullanma zamanıdır. Bunları, onu biriktirmek için bulunduğunuz özverileri bilmeyenlere bırakmayınız. Size üzüntü verecek yatırımlar için kullanma zamanı değildir, sizin için huzur ve sükunet dönemi başlamıştır artık.

Çocuklarının ve torunlarının, parasal sorunlarıyla uğraşmaktan vazgeç; senin için harcadıkları paralar için suçlu hissetme kendini. Eğitim dahil, onlar için en iyisini yapmaya çalıştın daima. Şimdi sorumluluk onlarındır.

Biraz bencillik yap, ama tefeci olma. Gezintiye çık ve başkalarının hoşuna gidecek şeylerin peşinden koşmaktan vazgeç.

Sağlıklı, büyük fiziksel hareketler gerektirmeyen bir yaşamın olsun. Ölçülü bir biçimde jimnastik yap ve doğru beslen.

En iyisini ve en zarifini al. Bu dönemde, ana gaye, paranın sizin tarafınızdan, zevkinize ve arzularınıza göre harcanmasıdır. Unutma ki, ölümden sonra para, sadece kin ve nefrete yol açar.

Küçük şeyler için kendini üzme, hatırlamak isteyeceğin güzel anlar gibi unutulması gereken kötü anlarında olur.

Yaşına bağımlı kalma, sevgini hep canlı tut.

Kendine iyi bak, temizliğine dikkat et. Görünüşün Görkemli olsun: sık sık kuaföre git, tırnakların bakımlı olsun, cildiyeciye, diş hekimine git, düzenli bir şekilde parfüm ve krem kullan. Artık genç ve yakışıklı olmasan bile, en azından bakımlı olursun.

Modern görünmek pek de önemli değil, iyi bir klasik olmaya çalış. Saçlarını boyatarak ve şatafatlı giyinerek gülünç olma.

Gün, bu gündür. Kitapları ve gazeteleri oku, radyo dinle, TV'deki güzel programları izle, internete gir, e-postalar gönder ve al, sosyal ağlara katıl, dostlarına telefon et.

Gençlerin düşüncelerine saygılı ol, onlar senin bildiklerine bilmeseler de, yaşadıklarını yaşamasalar da, senin yaşına geldiklerinde muhtemelen senin konumunda olacaklardır, kendi düşüncelerini de söyle onlara, dinlemesini bilen yararlanır, yanılmış olsalar bile, onlarla tartışma.

Sadece anılarınla yaşama, “bizim zamanımızda” söylemini çok sık kullanma, senin zamanın da bu gündür. değerini bil…

Çocukların ve torunlarınla birlikte yaşamaktan kaçın, sadece onları görmeye git veya davet edildiğinde onlarla beraber ol.

Gerektiğinde bir yardımcı kadından destek al. Gündelik hayatını olabildiğince ve olanakların ölçüsünde kolaylaştır.

Seyahat etmek, yürümek, resim yapmak, dostlarınla oyun oynamak veya bir şeylerin koleksiyonunu yapmak gibi hoşuna giden bir“hobin, merakın” mutlaka olsun, olanakların ölçüsündeki şeyleri yap.

Yeni veya yararlı bir şey öğrenmeye çabala ve zoruna gitse bile ileri teknolojinin gerisinde kalmamaya çalış.

Sosyal ve kültürel etkinliklere katıl. Müzeleri gez, sinemaya git… Önemli olan, biraz evden uzaklaşmaktır.

Eğer arzu ettiğin bir yere davet edilmezsen, sakın gücenme, Unutma ki, gençliğinde, sende birilerini hayal kırıklığına uğratmış olabilirsin, anne ve babanı fazlaca davet etmemiş olabilirsin.

Az konuş, çok dinle, yaşamın ve geçmişin, sadece seni ilgilendirir. Bir şey ile ilgili fikrini soran olursa, kısa konuş ve sadece, iyi ve hoşa giden şeylerden bahsetmeye çalış. Yavaş bir tonla ve kısa konuş, eleştirme.

Her şey gelip geçicidir, olduğu gibi kabul et. Bir dönemin doğruları bazen başka bir dönemin yanlışları olarak kabul edilebilir.

Acılar ve üzüntülerle hep karşılaşılır, onlarla ilgili problemleri fazlaca dile getirme. Azaltmaya gayret et. Sonuçta, sadece sizi etkilerler bu yaşta sorunlarınız sadece sizin ve doktorunuzun problemleridir.

Her an gül, yaşadığın ve sağlıklı olduğun için mutlu ol, unutma sen şanslısın, yaşamının, geleceğinin belirsiz olması gibi, ölümün de başka bir belirsiz evre olacaktır.

Eğer biri size, "Artık hiçbir işe yaramıyorsunuz" derse, duymamazlıktan gel ve bunu dert etme. Sen de kendi dünyanda sana göre önemli bir şeyler yapmışsındır. Önemli olan bunu senin duyumsamandır.

Unutma yaşam öykün iyi veya kötü olsun, bir daha tekrar etmeyecektir.

Önemli olan sensin. Sen olmadan yaşanacakları zaten göremeyeceksin. Herkesi mutlu edeceğim derken kendini ve en sevdiğini ihmal etme. Mutlu ve sağlıklı yıllar diliyorum.


DÜNYA'DAN..

İsveç

Ülke gündemimiz o kadar dolu ki, dünyada neler oluyor belki de tam anlamıyla takip edemiyoruz. Ülke bazında neler oluyor ve hangi ülkede ne yapmak en iyi şekilde karşılanıyor aşağıdaki örnekleriyle görüp, gündemi yakalayabilirsiniz.

İngiltere



İngiltere
Tam olarak dilimizde karşılığı bulunmayan microbead'ler yani mikroskobik boyuttaki plastik boncuklar İngiltere'de yasaklanıyor. Bu minik kimyasallar günlük kullandığımız birçok üründe yer alıyor ve kimyasal döngüde çözünmeyerek, tüketilen gıdalara kadar aktarıldığı için yasaklanıyor. İnsan sağlığını üst seviyede tehdit eden bu konu İngiltere'de yasaklanıyor.

Hollanda



Hollanda
Hollanda'da sadece düşük gelirli çiftlerin (evlilik şartı aranmıyor) yararlanabileceği her yanında ağaçlar ve yeşilliklerin bulunduğu orman gökdelenler inşa ediliyor. Projede her dairenin 1 ağacı, 20 çalısı ve bunların keyfini sürebileceği bir terası yer alıyor. Bu tip dikine orman projelerin dünyanın dört bir yanında yükseliyor; ancak ilk defa bir sosyal proje olarak Hollanda'da karşımıza çıkıyor.

Singapur



Singapur
Singapur'un devasa Changi Havalimanı için yeni bir terminal projesi hayata geçiyor. Bu terminal yeşil alan konusunda radikal politikaları olan Singapur'un karakteristiğini yansıtacak. Çünkü yeni terminalin sadece kendine ait bir ormanı var olacak. Yüzlerce çeşit bitki örtüsünün yer alacağı bu yeni nesil havalimanında ayrıca insan yapımı en büyük şelale de yer alacak.

İsviçre



İsviçre
Huzurun ve zenginliğin ülkesi olarak anabileceğimiz İsviçre'de çok detay olarak görebileceğimiz ama mesaj anlamında çok önemli bir karara imza atıldı. Ülkede bundan böyle ıstakozlar canlı bir biçimde kaynar suyun içine atılamayacak. Böylece hayvanların gereksiz bir biçimde acı çekmesi engellenmeye çalışılacak.

Almanya



Almanya
Her sene açıklanan dünyanın en geçerli pasaportları listesinde Almanya pasaportu dünyadaki tam 177 ülkeye vizesiz giriş yapabilmesi itibariyle dünyanın en güçlü pasaportu oldu.

Amerika Birleşik Devletleri



Amerika Birleşik Devletleri
Amerika Birleşik Devletleri'nde bulunan Boston kenti yapılan son ölçümlere göre dünyadaki otomobil kullanımının en fazla azaldığı şehir olarak kayıtlara geçti. Kent nüfusunun %13'ü sadece yürüyerek seyahat ediyor. Boston bu özelliği sebebiyle "Yürüyen Şehir" unvanını taşıyor.

İzlanda



İzlanda
İzlanda adının aksine tarih boyunca ormanların ülkesi olarak bilinmiş. Viking istilası ile ülkenin geneline hakim olan ormanlar çeşitli amaçlar için kesilmiş. İzlanda bu ortaya çıkan yıkımın etkilerini ortadan kaldırmak için yılda 3 milyon ağaç dikerek ülkenin toplam yüz ölçümünün %10'unu tekrar ormanlaştırma projesine imza atıyor. Böylece iklim değişimi ve erozyon gibi ülkenin temel sorunlarına çare bulunmaya çalışılıyor.

Bhutan



Bhutan
Bu küçük ülkeden gelen güzel haber ise, üretilen karbondioksit miktarının kaybedilenden daha düşük olması. Yani, Bhutan dünyadaki ilk Karbon Negatif Ülkesi olarak anılmaya başlanıyor. Ülkede kanunlarla korunan çok büyük ve insan eli değmemiş ormanlar olduğunu hatırlamamız gerekiyor. Bu ormanlar üretilen karbonun yaklaşık dört katını oksijene çeviriyor.

İsveç



İsveç
İsveç sahip olduğu sosyal haklar açısından dünyada çocuk sahibi olmak için en iyi ülkelerden biri. Yeni çocuk sahibi olmuş anne-babalar 480 güne kadar izine ayrılabiliyor. Bu izin süresi %50-%50 şeklinde anne ve baba arasında dağıtılıyor. Çocuklar 8 yaşına gelene kadar ebeveynler daha az çalışma saati alarak işlerine devam edebiliyorlar. Çocukları hastalanan anne-babalar %80 ücretlerini almaya devam ederek izine ayrılabiliyorlar. Okul öncesi eğitim tam olarak devlet tarafından finanse ediliyor ve ücretsiz. Bu eğitimin standart ve bilim temelli olduğunu da eklemek gerekiyor.

Kosta Rika



Kosta Rika
Kosta Rika, açıklanan yeni araştırmaya göre dünyada emekli olmak için en iyi ülke. Ülkenin sahip olduğu düşük yaşam maliyeti ve huzur ortamı öncelikle emekli olmak için en uygun ortamı yaratıyor. Örneğin; okyanus manzaralı bir villa için ülkemizde sıradan şehir içindeki bir daireye ödediğiniz paradan daha azını ödüyorsunuz. Ülkedeki kaliteli tarım ürünleri çok ucuz ve kolay ulaşılabilir durumda. Ülkenin 4'te 1'i kanunlar ile milli miras olarak korunuyor ve hiçbir şekilde imara açılmıyor, açılması teklif dahi edilemiyor. Kullanılan enerjinin neredeyse %90'ı yenilenebilir enerji kaynaklarından geliyor. Tüm bu koşullar bir araya gelince Kosta Rika yaşlanmak için en iyi ülke oluyor.

Danimarka



Danimarka
Danimarka'da bazı öğrenciler için yeni bir karar alındı ve artık kademeli olarak tüm öğrenciler için uygulanacak. Okulların çatılarına yapılacak sera ve ona benzer tarım alanlarında öğrenciler okulda tüketecekleri yiyeceklerini kendileri üretecekler. Bu şekilde öğrencilere tüketim ve üretim bilinci okul sıralarında aşılanmış olacak. Bunun dışında tüm dünyanın sorun yaşadığı obezite ile de en etkin mücadele yöntemi ortaya konmuş olacak.

508 MİLYON YILLIK SOLUCAN FOSİLİ BULUNDU


Kanada'nın British Columbia eyaletinde bilim insanları tarafından 508 milyon yıllık solucan fosilleri bulunduğu bildirildi.

Eyaletteki Kootenay Milli Parkı'nda yer alan Marble Canyon'da bir süredir arkeolojik çalışmalar yürüten Toronto Üniversitesinden bilim insanları, kayalarda 508 milyon yıllık solucan fosilleri buldu. lerin sayısının 500'e yakın olduğu belirtildi.
Toronto Üniversitesinden Karma Nanglu başkanlığındaki heyet tarafından gerçekleştirilen bilimsel çalışma, "Current Biology" isimli bilim dergisinin son sayısında da yayımlandı.
Kanada resmi yayın kuruluşu CBC'ye konuşan Nanglu, yeni tespit edilen eski solucan türlerinin milyonlarca yıl öncesine dayanan bazı gizemlerin çözülmesine yardımcı olacağını söyledi.
Nanglu, bu fosillerin grup halinde sülükler ve solucanları içerdiğini aktardı.
Karma Nanglu, buluntuların mercan kayalıkları ve okyanuslardaki hidrotermal menfezlerin çevresinde görülen turuncu fön solucanı gibi en güzel deniz solucanlarından bazılarına da ait olduğunu ifade etti.

"Buluntular çeşitli şekillerde ve eşsiz"

Bulunan fosillerin paleontologların en çok ilgilendiği yüze sahip olduğunu kaydeden Nanglu, "Bu eski yumrular bir süredir biliniyordu ama ağızlarını nasıl geliştirdikleri paleontologlar için bir sırdı. Bulduğumuz ve 'kootenayscolex' adını verdiğimiz fosil, gizemi çözmelerinde onlara yardımcı oldu çünkü daha önce bulunan fosiller tam vücut değildi ve bazıları bozulmuştu. Bulunan 500 fosilde baş ve vücut tam, ayrıca daha önce hiç görmediğimiz ayrıntıları görmemize izin verecek kadar çok iyi korunmuş durumda." dedi.
Fosil solucanların kafalarındaki kılların bile yerli yerinde olduğunu anlatan Nanglu, bu buluntuların çeşitli şekillerde ve eşsiz olduğunu dile getirdi.
Kaynak: AA