atatürk etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
atatürk etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

18 Mayıs 2017

NİKSAR DERNEKLERİ BİLGE ÖNDER MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'Ü ANIYOR..

Biz Niksarlılar, 19 Mayıs Ruhuyla Atatürk'ü anıyoruz...



19 Mayıs 1919 Kurtuluş meşalemizin 98. Yılını gururla yaşıyoruz. Binlerce yıldır yurt edindiğimiz Anadolu topraklarının dört bir yanı emperyalist işgalcilerce istila edilmekteyken, “Bağımsızlık Benim Karakterimdir” diyen Sarı Saçlı, Mavi Gözlü Mustafa Kemal’in Samsun’dan başlayan Anadolu’yu işgalcilere karşı uyandırıp örgütleyecek Türk Milletini Milli Mücadele’ye ilk adımın atıldığı 19 Mayısımız kutlu olsun.

Bilindiği üzere 15 Mayıs 1919’ da İzmir ‘in Yunanlılarca işgali üzerine, Mustafa Kemal Atatürk 19 Mayıs 1919’ da Samsun’a çıkışıyla bütün yurdu Anadolu’nun işgaline karşı mitinglerle halkı kurtuluş mücadelesine çağırmıştı.

Biz Niksarlılar ki; Anadolu’da ilk mitinglerden biri de 20 Haziran 1919 tarihinde Niksar Redd-i İlhak Cemiyeti tarafından yapılmış, Niksar’ın içinden, köylerden, yaylalardan gelen binlerce insan Niksar Hükümet Konağı (bugünkü Belediye Binası) önünde toplanarak, İzmir’in işgali kınanarak zamanın Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Wilson’a hitaben de telgraf çekerek Mustafa Kemal Atatürk’ün 19 Mayıs’ta Samsun’dan başlattığı Milli Mücadele ve Bağımsızlık meşalesine ilk desteği veren şanlı ecdadın torunları olarak bugün de ülkemiz ve milletimizin bağımsız, çağdaş demokrasisi ile gelecek nesillerimize devamı için 19 Mayıs ruhuyla biriz, beraberiz.

Son günlerde ülkemizin ve milletimizin ortak ve birleştirici değeri Mustafa Kemal Atatürk’e ve ailesine bazı basın yayın organları yoluyla alçakça saldırarak, mesnetsiz iddialarla milletimizin gönlünden düşürmeye çalışan bir takım sefil kişilerin olduğunu görmek üzücüdür aynı zamanda da kabul edilemez.  Ancak, Mustafa Kemal Atatürk’ün değerini, Onun hatırasını ve emaneti Türkiye Cumhuriyeti’ ni zerre etkileyemeyecek bu hadsiz ve hainliklere karşı milletimiz gereken cevabı vermiştir, var olduğumuz sürece de verecektir. Devletimiz de içimizdeki 1919 artığı kendini bilmez bu alçaklıklara gereken cevabı vermeli ve vermektedir de.

Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerinin atıldığı, devletimizin kurucusu ve milli mücadelemizin kahramanı Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk’ün Türk Gençliğine armağan ettiği, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı’nız kutlu olsun.

“Ne Mutlu Türk’üm Diyene”





ANKARA NİKSARLILAR DERNEĞİ     
BURSA NİKSARLILAR DERNEĞİ
İSTANBUL NİKSARLILAR DERNEĞİ  
İZMİR NİKSARLILAR DERNEĞİ 








İÇME SUYUNUZU KENDİNİZ ÜRETİN - WATERSTATION - 0850 532 0282



16 Şubat 2017

ZAMAN VE ÖNEMİ - Cihat TAŞKIN




















Herkesin zamanı algılayış biçimi farklıdır. Arı bir değerlendirme yapacak olursak; zamanın evrendeki en değerli kaynak olduğu sonucuna ulaşırız. O nedenledir ki, zaman durdurulamaz, tasarruf edilemez, biriktirilemez, saklanamaz, alınıp satılamaz, ödünç verilemez, kişiye özel duruma dönüştürülemez, devredilemez, geri döndürülemez ve ötelenemez..

Zamanın önemini kavrayabilmek için önce zamanın ne olduğunu bilmemiz gerekir. Zaman zaman “Zaman nedir?” diye ya aklımızdan geçirir ya da dost toplantılarında sorarız birbirimize hoşluk olsun diye. Oysa zaman, önemsenmesi gereken bir olgu ve ciddiye alınması gereken bir kavramdır. 

Özüne bakıldığında, “Zaman nedir?” sorusu felsefi ve oldukça derin bir sorudur. Tüm düşünürler, tanrıbilimciler, gökbilimciler bu sorunun cevabını çağlar boyunca arayıp durmuşlar. 

Zaman kimileri için kanatlanıp uçup giden, kimileri için de sürekli var olan bir şeydir. Neden böyle duyumsanır? Çünkü zamanın algılanma biçimlerine göre oluşan özgü bir psikolojisi vardır. Önceden belirlediğimiz ya da hoşlandığımız bir eylemsellik içerisinde zaman bir anda tükenirken; sevmediğimiz, olmasını istemediğimiz bir etkinlik ya da bir mekânda eylemsizlik içinde oturmak bize zamanı adeta donmuşçasına duyumsatır. Bu duyguyu hepimiz biliriz.

Ünlü düşünür ve teolog St. Augustine'in zamanı tanımlamasıyla bugünkü tanımlar arasında pek de bir fark yoktur. Dünyadaki bunca hızlı gelişme ve teknolojik ilerlemeye karşın insanoğlunun zamanı tanımlaması da algılaması ve kavraması gibi karmaşıktır. 

Tam da bu noktada akla şu soru geliyor; Zaman yönetilebilir mi?Yanıtı merak ediyorsunuzdur. Hayır, zamanı yönetmek olası değildir ancak zaman verimli kılınabilir ve kullanılabilir. 

Yakın çevrenizden birileri belki de siz, zamanın yetmediğinden hayıflanır durursunuz. “yetersiz zaman”, “kısıtlı zaman”, “ günler ne çabuk geçiyor” “az zaman”, “zaman darlığı” vb. sözlerle başarısızlıklarımızın üstünü örtmeye çalışır ve zamanı suçlu ilan ederiz. 
    
Oysa dünya üzerinde yaşayan herkes için gün 24 saat, hafta 168 saat, bir ay 720 saat ve bir yıl 8.760 saattir. Zaman değişmez, kişilere göre hızlı ya da yavaş seyretmez.Bugün bizim için gün kaç saat ise, Mustafa Kemal Atatürk için de aynıdır, Albert Einstein için de, Yunus Emre için de, Hipokrat için de, Mevlana için de aynıdır. Biz dünyalılar için gün 24 saattir, değişmez.

Bu bağlamda dikkat edilmesi gereken şey; zamanı verimli kullanmak amacıyla, zaman kemirgenlerinden korunmak gerekir. Bu konuda önerilecek en doğru şey, programlama ve planlama becerinizi geliştirmektir. Bir yandan pozitif ertelemeyi öğrenirken diğer yandan günlük, haftalık, aylık ve yıllık programlar yaparak, olabildiğince bu planlarımıza uygun yaşamak gerekir. 

Değişimlerin kaçınılmaz olduğu gerçeğiyle planlı programlı yaşamaya çalışmalıyız. Stres yaratan katı programlar yerine, değişiklikleri dikkate alan esnek planlamalar yapmak en doğru ve zamanı en verimli kullanma yöntemi olarak görünmektedir.
    
Zamanı yönetmek de bizim elimizdedir. Bir günde beynimizden on binlerce düşünce öbeği geçmektedir. Şaşırtıcı değil mi? Birçoğu sıradan olsa da bazılarının değerli düşünceler olduğunu var sayarsak, not tutmanın önemini de kavramış bulunuruz. Çünkü her şeyi aklımızda saklayabilmek olası değildir.  

Alışkanlıklarımızda birkaç küçük değişiklik yaparak, yaşamımızda yeni parantezler açarak fark yaratabiliriz. Ayrıca unutmayalım ki biz canlılar ömürlü varlıklarız. Bu anlamda zaman,asla durdurulamaz, biriktirilemez en önemli evrensel değerimizdir.
    
Zamanın değerini bilelim..

07 Ocak 2017

ŞAİR CAHİT KÜLEBİ ANKARA'DA ANILDI






Çocukluğunu ve ilk gençlik yıllarını Niksar’da geçiren ve anıtmezarı Niksar’da bulunan Türk şiirinin usta kalemi Cahit Külebi doğumunun 100. yılında Ankara’da anıldı. 

Gerçekleştirdikleri kültür ve sanat etkinlikleriyle kültür tutkunlarının dikkatini çeken Niksarlılar Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği etkinlikler zincirine bir halka daha ekledi. Edebiyatımızın saygın yazarlarından Şair ve Yazar Cahit Külebi’yi anmak amacıyla 07 Ocak 2017 Cumartesi günü, Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar Merkezindeki anma etkinliğine katılan konuklar Cahit Külebi şiirlerine doyarken birbirleriyle özlem de giderdiler.

Dernek Başkan Yardımcısı Fatma Erdem Seçkin’in sunuculuğunu üstlendiği etkinliğe Niksarlı ve Tokatlı hemşehrilerimizin yanı sıra başkentte bulunan edebiyatçı ve sanatçılar da katıldı. Yazar ve Şair Yekta Güngör Özden, Şair Ergun Evren, Şair Ahmet Telli, Yazar Işık Kansu, Yazar Remzi İnanç ve Şair Ahmet Özer’in konuşmacı olarak bulunduğu anma gününün Moderatörlüğünü Yazar İbrahim Karaoğlu yaptı.


Niksarlılar Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı Necip Aktaş, tüm konuklara ve konuşmacılara hitaben yaptığı selamlama konuşmasında; “Cahit Külebi, şiirlerinde Anadolu insanının acılarını, ulusal bağımsızlığı, Atatürk devrimlerinin savunuluculuğunu dile getiren Niksar’ın yetiştirdiği önemli değerlerden biridir. Cahit Külebi bir şiir ve dil ustasıdır. Biz, dernek olarak bu değerleri yaşatma, tanıtma ve kentimiz Niksar’ı her platformda anlatacak biçimde daha sık etkinlik düzenlemeyi planlıyoruz” dedi.  

Dernek Başkanı Necip Aktaş; Çankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen’e, Görüntü Yönetmeni Cihat Taşkın’a, etkinlik sponsorlarından Niksarlı İşadamı Salih Tüzemen’e, Mühendis Ümit Erdem’e, Hakim Sebahattin Ali Erdem’e teşekkür etti.

Şair ile Ankara’da çok sık görüştüklerini belirten Yekta Güngör Özden yaptığı konuşmada Külebi’nin Niksar’a geliş öyküsünü ve bir memur çocuğu olarak geçirdiği Niksar günlerini anlattı. Cahit Külebi’nin şiirleri Tiyatro Sanatçısı Ferahnur Batur’un duygulu sesinden dinlendi.

Yazar Hami Karslı, Prof. Dr. Turgut Özeke, Şair Necdet Arslan, Müjdat Özbay, Tarih Öğretmeni M. Necati Güneş ve Eğitimci Hasan Akar’ın kitaplarının dağıtıldığı toplantıda kırkbeş yıl önce TRT tarafından hazırlanmış Cahit Külebi hakkındaki “Edebiyat Dünyası” belgeseli gösterildi.
    
CHP Tokat Milletvekili Kadim Durmaz, Tokat Vakfı Başkanı Fahrettin Alıcı, Tokatlı İşadamları Derneği Başkanı Sadık Saper, Tokat Dernekleri Federasyonu Başkanı Kâmil Dündaroğlu Tekel Eski Genel Müdürü Süreyya Yücel Özden, Niksar Eski Belediye Başkanı Duran Yadigâr ve Emekli TRT Yapımcısı Hüseyin Taşkın katıldı.

Şairin oğlu Ali Külebi yurtdışında bulunma mazeretini gönderdiği bir yazıyla belirterek toplantı için dernek yetkililerine ​​​​​​​​​​teşekkür etti. Program sonunda konuşmacılara, sponsorlara, Gezi Yazarı Nuray Özener Değirmencioğlu’na ve TRT  Emekli Kameramanı Cabbar Yıldız’a Niksar Çini Atölyesi tarafından özel olarak hazırlanmış çini tabaklar armağan edildi.