NİKSAR
Olay SALCAN - Turizm Yazarı ve Fotoğraf Sanatçısı
Niksar Belediye Başkanı'nın nazik daveti üzerine bir grup turizmci arkadaş ile birlikte Niksar yollarına düştük. İlk başlarda bu kadar zorlu hava şartlarının olduğu bir kış gününde yola çıkmanın hiç de akıllıca olmadığı ve hatta ilerleyen zamanlarda hava şartlarının daha da ağırlaşacağı düşüncesi ile tedirginliğimiz fazlaydı ve bu da tüm grup personelinin yüzünden belli oluyordu. Ancak üst düzeydeki turizm sevgisi ve bu yolda sürdürdükleri çabalarını hiç bir şeyin engelleyemeceği azmi içerisinde olan tüm gezginler yoluna devam etti. Düşündüğümüz gibi de yol boyu kar yağışı durmadı. Uzun bir yolculuk oldu ama sonunda Niksar a ulaştık. Tüm bu zorlukların, Niksar da göreceklerimize değer mi endişelerimiz yol boyu aklımızdan da çıkmadı değil.
Ben Niksar'a hiç gitmemiştim ama çok yakınına kadar gelmiştim. Bu yöreye yaptığım gezilerde Tokat ve Zile yi gezmiştim. Bölgeyi çok sevmiş ve beğenmiştim. Ancak Niksar'ı görünce bu sevgim ve beğenim daha da arttı.
Buz kesen ve yürümenin zor olduğu bir günde Belediye Başkanı ve heyeti tarafından çok sıcak bir şekilde karşılandık. Emin olun bu samimiyet ve candan alaka havanın soğukluğunu bize unutturdu. Gruptan bir tek kişinin dahi soğuktan ve buzdan şikayet ettiğini duymadım. Belediye Başkanı'nın bizi karşılamasından sonra hazırlanan programa tam uyabilmek için yoğun bir geziye başladık. Yapılan program son derece iyi düzenlenmişti ve hava şartlarından dolayı yolda kaybedeceğimiz zaman da düşünülmüştü.
Anadolu, sahip olduğu insan varlığı, gelenekleri, kültürü, tarihi ve doğasıyla bir turizm evreni ve bu evrende her şehri, her beldesi, yerin üstündeki ve yerin altındaki zenginlikleri ile birer kültür ve tarih galaksisi.
Ben UNESCO'nun Anadolu'nun tamamını Dünya Mirası Listesi'ne almayı değerlendirmesinin uygun olacağını belirtirken hiç de abartmıyorum. Eğer Anadolu'yu gezer görür ve tanırsanız ne demek istediğimi anlarsınız. Tanımazsanız bu yazdığıma sadece gülersiniz. Anadolu yu gezip gördükçe buna daha da çok inanıyorum. Niksar, buna verilebilecek en güzel örneklerden birisi. Niksar her şeye sahip bir beldemiz. Çok şanslı ve görülmeye değer. Bu güne kadar yapılanlar ile Niksar da bu işe gönül vermiş olanların gösterdikleri çabalar, emin olun bize ilerisi için çok ümit ve heyecan verdi.
Turizmde önemli olan faktörler sıralandığında, başta insan faktörü gelir. Yani turizm insanla başlar insanla biter. Turizme gönül verenler ne kadar çaba gösterirlerse göstersinler ve ne yaparlarsa yapsınlar orada yaşayan halk buna sahip çıkmaz ise bir adım gidilmez. Onun için de turizmi yöre halkının benimsemesi ve bu alanda gösterilecek çabalara tam katkı ve destek vermesi gerekmektedir. Anadolu da gezdiğim yerlerde olumlu ve olumsuz örneklerini gördüm. Ancak Niksar da edindiğim izlenimlerden; halkın turizmi benimsediği ve yürütülen bu çabalara çok ciddi bir şekilde destek olduğunu değerlendiriyorum.
Niksar, tarih, kültür, doğa ve insanları olarak eşine ender rastlanan yörelerimizden birisi. Niksar da o kadar çok kümbet, türbe var ki hepsini görmemiz mümkün değildi. Anadolu ya hayran ve bunu “Ağladığım senin içindir, güldüğüm senin için, öpüp başıma koyduğum, ekmek gibisin. '' mısraları ile dile getiren büyük şair Cahit Külebi'nin mezarı Niksar'ın en güzel tepelerinden birisinin üzerinde. Niksarlılar kendisine çok güzel bir anıt mezar yapmışlar.
Hemen yanı başında ise Erzurumlu Emrah'ın türbesi var. Bu mezardan bakıldığında kalenin görüntüsü muhteşem. Çok karlı bir günde Niksar'a gittiğimiz için, her taraf karla kaplı, bembeyaz idi. Niksar, gelinlik içerisinde bir kuğu kadar zarif ve gelin kadar temiz ve güzeldi. Çoğu kimse ilkbahar ve yaz aylarında gitmeyi tercih edeceklerdir, ama bir de kışın karla kaplı görün. Çok farklı görüntülerin tadını çıkaracaksınız. Çünkü karla kaplı Niksar, bir başka güzel.
Ben her zaman türbelere farklı bir gözle bakmışımdır. Türbelerde ölüm gerçeği ile sanatın bir arada bu kadar güzel kullanılmasında, atalarımızın ince zeka pırıltılarını görüyorum. Kırkkızlar Kümbeti ile Hacı Çıkrık Türbesi bunun en güzel örneklerinden ikisi. Türbelerden açılmışken tipik Şelçuklu mimarisinin bir örneği olan Niksar fatihi Melik Danişmend Gümüştekin Ahmet Gazi Türbesi ile Hacı Çıkrık Türbesi'nin sözünü etmeden olmaz. Özellikle Melik Gazi Türbesi'nin çevresindeki mezar taşları ve taştan çocuk beşikleri görülmeye değer.
Danişmendli ve Anadolu Selçuklu eserlerinin yanında; Pontus, Roma, Bizans, İlhanlı, Beylikler ve Osmanlı İmparatorluğu kültürünün bir arada olduğu zengin değerlere sahip bir ilçemiz Niksar. Arsenal bunlardan en enteresan olanlarından birisi. Yerleşim yerlerinin altında kalmış bu silah ve mühimmat deposu, Roma uygarlığının bıraktığı zengin tarihi bir miras.
Niksar ın sahip olduğu değerlerden en güzeli, belki de asırlık kahvehaneleri. Bunlar, bu günün zamane “cafe'' lerine hiç benzemiyorlar. Bunlar asırların kültürünü yansıtacak kadar eskiler. Buralarda hokey ve domino oynanırken politik ve ekonomik sorunlara çözüm bulunur, özellikle futbol olmak üzere spor, sanat ve günlük konular hakkında ateşli tartışmalar yapılır. Bu asırlık kahvehaneler, gerçekte Niksar'ın dinamizmi ve güç kaynağı. Yıllara meydan okuyan Leylekli Köprüsü nün yanındaki Mahfel Kahvehanesi hala modernleşmeye direnen bir güç göstergesi.
Niksar'daki diğer önemli bir dinamizm merkezi, Arasta Çarşısı. Geçmişin derinliklerine uzanan bir yolun iki tarafında sıralanmış dükkanlardan oluşan bu çarşıda insanlarla sohbet etmenin, onları tanımanın coşkusuna kapılmaktan kendinizi alamazsınız. Bir başka dünyadır Arasta Çarşısı. Arasta Kahvehanesi'nde ince belli cam bardaklarda içtiğiniz çayın tadı bile farklıdır.
Niksar ın ortasından şırıl şırıl akan Çanakçı Deresi'nin çıkardığı ses, Seğmenli ve Leylekli Köprülerinin altından geçen rüzgarın çıkardığı sesle birleşiyor. Tarihin derinliklerinden gelen bir müzik gibi. Eğer biraz dikkat ederseniz nağmelerde Niksar'ın bu güne kadar gelen zengin tarih ve kültürünün hikayesini duyabilirsiniz.
Türk kültürünün zerefetini ve Türk insanının sanata verdiği değeri yansıtan Niksar ın bir kısmı eski halinde ve bir kısmı da restore edilmiş konakları ile birer anıt niteliğinde. Belediye tarafından restore edilerek hizmete açılmış, ahşap işçiliği ile dikkati çeken Softoğlu Konağı'nda yediğimiz öğle yemeğindeki tatlıyı çok beğendim. Neden yaptıklarını yapan bayana sorduğumda bana “sevgiden '' dedi. İşte Niksar halkı bu kadar sevgi dolu ve bunu herkesle paylaşıyor. Fazla söze gerek yok.
Niksar'daki en önemli yapılardan birisi de hiç kuşkusuz Hükümet Konağı. Sultan II. Abdülhamit zamanında yaptırılan oldukça yeni olan bu yapı, şimdiden Niksar'ın sembolu olma niteliğinde.
Niksar da el sanatları ile ilgili çalışmalar da ilerlemiş durumda. Özellikle bu konuda kadınların oynağı rol son derece dikkat çekici ve etkileyici. “Niksar Kadın Üreticileri Sokak Atölyesi''nin alçı bebek ve kuklaları son derece özenilerek yapılmış, güzel çalışmalar. Leylekli Köprü yakınında bunları sergiliyorlar. Bu bebekleri sergilerken hayat vermişler. Niksar'ın günlük aile yaşamından, kına gecelerinden, geleneklerinden kesitler sunmuşlar. Onlara baktıkça Niksar ve Niksarlı'dan bir şeyler görüyorsunuz.
Gezimizin sonuna geldik, ama Niksar yukarıda anlattıklarım kadar değil. Gördüklerimin ve gezdiklerimin tamamını burada anlatmaya imkan yok. Biz de tamamını gezemedik. Olsun, daha iyi. Bir daha gitmek için bir nedenimiz var.
Niksar da kaldığım sürece beni en çok etkileyen başta Belediye Başkanı olmak üzere tüm Niksarlılarda turizm konusunda gördüğüm heyecan ve coşku. Niksar'ın gösterdiği bu çabaların olumlu sonuçlarının çok yakın bir zamanda alınacağı inancı içerisindeyim.
Saygılarımla.
OLAY SALCAN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder