sağlık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
sağlık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

12 Haziran 2017

YOĞURT ZAMANI

Her gün yoğurt yiyor musunuz? Günde ne kadar yoğurt yediğinizi kontrol ediyor musunuz? Yoğurdun bağırsakları düzenlemekten enfeksiyonlarla savaşmaya kadar pek çok faydası var. Her gün düzenli olarak yoğurt tüketmeyi unutmayın.

Türkiye genelinde farklı bölgelerden elde edilen bilimsel veriler; toplumumuzda her 100 kişiden sadece 35'inin düzenli yoğurt tükettiğini gösteriyor. Eğer siz de 'Düzenli yoğurt yemiyorum' diyorsanız, midenizde yoğurt için yer açmanız gerektiğini hatırlatmak isterim. Yoğurdu beslenmenize düzenli olarak eklemeniz için önemli bilimsel bilgileri sizlerle paylaşmak istiyorum: 

Antibiyotik Kullananlarda Panzehir Etkisi Yaratır: 
Ne zaman antibiyotik kullanmak zorunda kalırsanız, yoğurdun günlük beslenmenizde daha önemli hale geldiğini aklınızdan çıkarmamalısınız. Antibiyotikler, hastalık etmeni olan zararlı bakterilerin vücutta yok olmasını sağlarken bağırsaklarda yararlı bakterilerin de ölmesine neden olur. Eğer antibiyotik kullanımına bağlı yararlı bakterilerin bağırsakta korunmasını istiyorsanız, antibiyotik içtikten sonra yoğurt tüketmeyi ihmal etmemelisiniz. 

B Vitaminlerinin Üretimini Tetikler: 
Vücudumuz çok az vitamini kendisi üretir. Bağırsaklarda olan bu biyolojik olay sadece B grubu vitaminlerinden bazıları ve K vitamini için geçerlidir. B grubu vitaminlerinin; vücudun enerji dengesi, sinir sistemi iletimi ve bağışıklık sistemi hastalıklarından korunmak için önemli yeri olduğundan besinlerle alınması şarttır. Ancak yoğurdun sihirli bir etkisi bulunur. Düzenli yoğurt yiyenler, bağırsaklarında B grubu vitaminlerini üretmeye başlar. Bu etkinin olabilmesi için yoğurdu suyu ile beraber tüketmelisiniz. Bu nedenle süzme yoğurt değil normal yoğurt yemelisiniz.
 
Kan Şekerini Dengeler: 
Yapılan araştırmalarda, ekşimemiş ve kaymağı alınmış yoğurt yiyen kişilerin kan şekerlerinin düzene girdiği bildirilmiştir. Ayrıca yoğurt bağırsaklardan geçişi de yavaş olan bir yiyecek olduğundan yedikten sonra kan şekerine yansıması da çok yavaş olur. Yemeklerinizin yanında bu nedenle muhakkak yoğurdu sade, kaymağı alınmış ve ekşimemiş şekli ile yemenizi tavsiye ederim.
 
Hastalıklara Karşı Doğal Kalkandır: 
Laktik asit içermesi, yoğurdu diğer birçok besinden ayıran en önemli unsurdur. Laktik asit bağırsak içi ortamı aside çevirerek, yani ortamın pH'ını düşürerek kanser yapıcı maddelerin üremesini önlerken, bağışıklık güçlendirici metabolitlerin de artmasını sağlar. Temel olarak yoğurt mükemmel bir bağışıklık güçlendiricidir. Yoğurtta bulunan laktik asit bakterilerinin; kanser, enfeksiyonlar, gastrointestinal hastalıklar ve astımı önleyici ciddi etkisi bulunmaktadır. Yoğurdun günlük ve taze olarak yenmesi, bu hastalık önleyici etkisini daha da artırmaktadır.
 
Sindirimi Rahatlatır: 
Yoğurtta bulunan Laktobasillus Bulgaricus, bağırsak hareketini artıran ve hiçbir besinde bulunmayan özel bir bakteridir. Yoğurt, laktik asidi sayesinde zararlı bakterileri öldürerek ishal oluşumunu önler ve bağırsağın sağlıklı bir iç ortam olmasını sağlar. Açıkçası bu kalsiyum deposu fermente süt ürünü tam bir bağırsak temizleyicisidir diyebiliriz. Yoğurt; yendikten sonra kalsiyumun emilimini artırır, kaliteli hayvansal protein içermesi sayesinde bağırsaklarda doygunluk hormonunun uyarılmasını da sağlar.
YOĞURT İLE İLGİLİ GERÇEKLER
Yoğurt, çok iyi konjuge linoleik asit kaynağı olduğundan; kolon ve meme kanserine karşı tartışılmaz koruyucu bir besindir. Ayrıca yoğurdun bağışıklık sistemini güçlendirmesindeki en önemli bileşiklerden biri olan konjuge linoleik asit, yoğurttan alındığında ilaç şeklinden çok daha etkilidir. 

Günümüzde peptik ülser ve mide kanserlerinin yüzde 60'ından sorumlu olduğu bilinen ve dünyada en fazla görülen helikobakter pilori enfeksiyonunu yoğurt yiyerek engelleyebilirsiniz. Yoğurtta bulunan laktik asitler bu bakterinin çoğalmasını önleyip oluşmuşsa midede yok edilmesini sağlar.

Alerjik reaksiyonlarda Ig E artışı olur ve deride olumsuz reaksiyonlar olarak kendini belli eder. Atopik hastalıklar olan dermatit, astım ve besin alerjilerinde yoğurt çok etkin bir hastalık önleyici olarak vücutta görev yapar. Bu alerjik yükü azaltıcı etkisini, bağırsak florasını dengelemesi ile yaptığı bildirilmektedir. 


KADINLARA YARARI BÜYÜK 
Kadın sağlığında da yoğurt önemli bir yere sahiptir. Yoğurtta bulunan laktobasiller, vajinada candida üremesini önleyerek bu mikroba bağlı vajinit oluşumunu önler. Düzenli yoğurt yiyen kadınların vajinal sağlıklarının daha iyi olduğu araştırmarla desteklenmektedir. 

EV YAPIMI OLANI ÇOK SAĞLIKLI

Endüstriyel güvenilir markaların yoğurdu elbette sağlıklı ama denetimsiz, güvenilir olmayan paket yoğurtlar bir o kadar tehlikeli. En büyük tehlike; güvenilir olmayan markaların yoğurt yapımında kullandıkları früktoz veya glikoz şurupları, katkı maddeleri ve belki de kontrolsüzlükten kaynaklanan yasal boşluk nedeniyle ne olduğunu bilinmeyen maddelerin dahi kullanılması sayılabilir. Asıl yenilebilir yoğurt; katıksız olmalı ve kendine has dokusu fermentasyon ile korunmalıdır. 

KEÇİ SÜTÜ 

Yoğurdunuzu en iyi kalitede, kalıp şeklinde istiyorsanız, manda ve keçi sütünden yapmalısınız. Keçi ve manda sütü genelde çok az üretildiği için yaygın olarak inek sütünden yoğurt yapıldığını belirtmeliyim. İster günlük, ister pastörize, isterse UHT olsun; doğru yapım teknikleri kullanarak evinizde her türlü sütten yoğurdu yapmanız oldukça kolaydır. Yoğurt yapımında dikkat edilecek nokta; sütün ısınma derecesi, yoğurt mayasının oda ısısında olması ve mayalandırmanın 40-45 derece arasında bekletilmesidir. Eğer bu koşulları sağlamazsanız; yoğurdu sağlıklı ve sorunsuz bir şekilde mayalayamazsınız. Bu nedenle yoğurt yaparken sütünüzü tencereye koyun ve 65 derece oluncaya kadar ısıtın. Isınma olduktan sonra tahta kaşıkla yoğurdu alın ve süte katın. Isı derecesi 85'e yükselecek şekilde ocağınızın altını hafifçe açın ve yoğurdu homojen bir şekilde yani tamamen süte karışıncaya kadar karıştırın. Ocaktan indirin, tencerenin ağzını kapatın ve üzerini saracak bolca kalın bez ile kapatın. Yoğurdunuzun tutması için kalorifer, ısıtıcı veya sobanızın yakınına koyarak dört-altı saat kadar bekletin. Isı ve yoğurt mayası sayesinde fermente olan sütten kalıp gibi yoğurdunuzu evinizde kolayca hazırlayın. 

Kaynak: SABAH - Sağlık Haberleri - Selahattin DÖNMEZ

26 Ocak 2017

50 YAŞINDAN ÖNCE TERKEDİLMESİ GEREKEN 7 KÖTÜ ALIŞKANLIK





1. Kırgınlık, küskünlük
Bu duygu zehir içip bir başkasının bundan ölmesini beklemeye benzetiliyor. Herhangi bir kimseye duyulan kırgınlık insanın içinde olumsuz duyguların birikmesine, bunlar da hastalığa neden oluyor.
2. Hareketsizlik
Birçok bilimsel araştırma hareketsizliğin yaşam süresini kısalttığını ve çeşitli hastalıklara neden olduğunu gösteriyor.
3. Şekerli içecekler
Şekerli içeceklerin diyabet ve obezitenin önemli nedenlerinden olduğu konusu tartışılmaz. Bunlar yerine maden suyuna birkaç damla elma sirkesi ve limon suyu ekleyerek serinletici ve lezzetli bir içecek elde edebilirsiniz.
4. Erteleme
Bedeniniz size çok erken belirtiler verir, bunlara duyarlı olup dikkate almak lazım. Erteleyerek ileride geri dönülmez zararlar görebilirsiniz.
5. Sağlığınızın sorumluluğunu doktorunuza bırakmak
Sağlığınızı korumak sizin sorumluluğunuzdur. Sağlıklı insanlara baktığınızda çok az doktora gittiklerini, sağlıklarını korumak için kendilerinin çaba gösterdiğini görürüz.
6. Düzensiz ve yetersiz uyku
Aynı saatlerde uyumak ve uyanmak hormonları düzenleyeceğinden daha sağlıklı olmamızı sağlar. Özellikle yaş ilerledikçe bir rutininiz olması işe yarayacaktır.
7. Enerji vampirleri
En yakınlarımızda yaşam enerjimizi düşüren, bizi olumsuzluğa sürükleyen insanlar olabilir. Bu durumları fark edip onlardan uzaklaşmak sağlığımız için iyi olacaktır. Yaşam enerjisi yüksek insanların arasında olmak sağlık açısından çok önemlidir.
Kaynak: https://yurielkaim.com/bad-habits-list/ - Özet Çeviri: NurçinÇağlar



YAŞAM KALİTENİZ İÇİN; SAĞLIK

5 Dakika El Egzersizi Yap Duyguların İyileşsin
YARARLARI
  • Ağrı kesicidir ve gevşemeye yardımcı olur.
  • Stres ve kaygı etkilerini azaltır.
  • Kan dolaşımını ve konsantrasyonu arttırır.
  • Bağışıklık sistemini güçlendirir.
  • Cildi güzelleştirir ve cilt problemlerini azaltır.
  • Vücudun yenilenmesini arttırır.
  • Nefes solunumunu arttırır.
  • Toksinlerden arınmaya yardım eder.

BAŞ PARMAK: 

Organlar: Mide ve dalak
Duygular: Duygusal baskı, endişe, üzüntü, keder, depresyon, anksiyete, stres, gerginlik,
Fiziksel Belirtileri:  Mide sorunları, cilt hastalıkları, baş ağrısı
İŞARET PARMAĞI: 
Organlar: Böbrek ve mesane
Duygular: Korku, zihinsel karışıklık, hayal kırıklığı,
Fiziksel Belirtileri: Sırt ağrısı, diş eti sorunları, sindirim problemleri,
ORTA PARMAK:
Organlar:  Karaciğer ve kalın bağırsak
Duygular: Öfke, negatif düşünce, kızgınlık, sinirlilik, kararsızlık
Fiziksel Belirtileri: Baş ağrısı, adet sorunları, yorgunluk, kramplar, kan dolaşım sorunları

YÜZÜK PARMAĞI:

Organlar: Akciğerler ve Kalın bağırsak
Duygular: Anksiyete, endişe, reddedilme korkusu, olumsuzluk
Fiziksel Belirtileri: Cilt hastalıkları, sindirim ve solunum problemleri.
KÜÇÜK PARMAK:
Organlar: Kalp ve ince bağırsak
Duygular: Öz güven eksikliği, aile, güvensizlik, sinirlilik, yargılayıcı,
Fiziksel Belirtileri: Kan basıncı, boğaz ağrısı, şişkinlik.
Parmaklarınıza eft yapar gibi tıklamalar yapabilir ya da masaj yapabilirsiniz.
Bu bir alternatif terapi yöntemidir. Lütfen herhangi bir rahatsızlığınızda önce uzman doktora başvurunuz.

Kaynak: www.hayatimdegisti.com

24 Ocak 2017

HİÇBİR YİYECEK VEYA İÇECEK MUCİZE YARATAMAZ!

Dr. Mesut Caner YUSUFOĞLU'na teşekkürler..

Görüntünün olası içeriği: yazı

ZERDEÇAL'A DİKKAT!

Birileri bazı yiyecek ve içecekleri "mucize" gibi göstererek insanların saflığından yararlanıyorlar. Yok şekeri düşürür, yok tansiyonu dengeler, yok metabolizmayı hızlandırır vb vb Lütfen bu tür mucize yalanlarına inanmayın. 

Mucize olan tek şey var o da vücudumuz. Öyle bir makineye sahibiz ki doğru yakıtı koyunca kendi kendini bile onarabiliyor. Yani siz bir taraftan ekmek, şeker, işlenmiş gıdalar yerseniz diğer taraftan ne yerseniz yiyin hiçbir işe yaramaz. Bazı bitkilerin gerçek anlamda işe yarayabilmesi için yapılması gereken şey, araca doğru yakıtı koymak yani sağlıklı ve doğal beslenmektir.

'Zerdeçal efsane çıktı' başlıklı haberi Fitoterapi Uzmanı Dr. Ümit Aktaş'a sorduk. Dr. Ümit Aktaş Diyor ki;

"Tabii ki hiçbir bitki mucize değildir ama bu tarz haberlerin arkasında her zaman kimyasal ilaç sektörünün karalama kampanyalarının olduğunu da gözardı etmemek gerekir.

Zerdeçal en güçlü tıbbi bitkilerden bir tanesi ve etkinliğiyle ilgili yapılmış binlerce çalışma var Bu yayın, endüstrinin manüplasyonu ve finansmanı ile yaptırılan taraflı bir PR çalışması. Zaten curcuminin bioyararlanımının çok düşük olduğu klasik bilgidir ve bundan dolayı emilimini arttırmak için çalışılır sürekli."

Bu girişten sonra

Bugünkü Vatan gazetesinde İlker Akgüngör'ün haberini birlikte okuyalım.

"Zerdeçal, efsane çıktı

Son dönemin en gözde bitkilerinden olan altın baharat olarak anılan ve Türkiye’de bir çok tableti satılan zerdeçalın faydaları tartışma konusu oldu.

Amerikan Tıbbi Kimya Derneği’nin dergisi JMC’de yayınlanan araştırmaya göre zerdeçalın içinde bulunan en önemli maddelerden biri olan kurkumin pigmentinin tıp dünyası tarafından anlatıldığı kadar faydalı olmadığını tespit etti. Araştırmaya göre zerdeçalın vücuda iyi gelen herhangi bir besinden daha fazla yararı bulunamadı. Araştırmada görülen önemli bir sorun ise kurkuminin vücut tarafından kolay emilemediğinin saptanması oldu. Uzmanlar kurkuminin emilim probleminin eskiden beri bilindiğini söylüyor. Ancak zerdeçal fazla tüketildiğinde asit reflüsü ve kan şekeri düşüklüğü gibi bazı yan etkilere yol açıyor."



Kaynak: http://www.gazetevatan.com/zerdecal-efsane-cikti-1031425-saglik/

SAĞLIKLI OLMAK ELİNİZDE

Dr. Mesut Caner YUSUFOĞLU'na teşekkürler..

Görüntünün olası içeriği: bir veya daha fazla kişi


HAŞİMOTO, SEDEF, ROMATOİD ARTRİT, MS, VB OTOİMMÜN HASTALIKLARIDAN KURTULMAK İÇİN, ÖNCE EKMEĞİN HER ÇEŞİDİNİ GLÜTENİ KESİN! 


Otoimmün: vücudun bağışıklık hücrelerinin organ ve dokuları "yabancı" olarak görüp bu dokulara saldırmalarıdır; böylece o organın çalışmasını bozabilirler. Bu girişten sonra şimdi Dr. Amy Myers'ın yazısını okuyalım. 

OTOİMMÜN HASTALIKLARIN ALTINDAKİ NEDENLER!

"Otoimmün hastalıklarla ilgili anlaşılması gereken ilk husus bu hastalıkların bağışıklık sistemi hastalıkları olduğudur. Bağışıklık sisteminin yoldan çıkıp vücudun kendi dokularına saldırmaya başlamasıyla ortaya çıkıyor. Saldırı altında kalan organ bazen tiroid, bazen bağırsaklar, bazen cilt veya beyin, pankreas ya da başka bir organ olabilir. Vücudun neresinde görülürse görülsün otoimmün hastalığın tedavi edilebilmesi için bağışıklık sisteminin bütünüyle tedavi edilmesi gerekir. Oysa mevcut konvansiyonel sağlık sisteminde bu hastalıklar hangi organda görüldüyse o organ tedavi edilmeye çalışılıyor.

Otoimmün hastalıkların altında yatan 5 neden:

1- Geçirgen bağırsak
2- Gluten
3- Toksinler
4- Enfeksiyonlar
5- Stres

Otoimmün hastalıkları iyileştirmek için Myers yaklaşımı:

1- Bağırsaklarınızı iyileştirin
Bağışıklık sisteminin % 80'i bağırsaklarda olduğundan önce bağırsakları iyileştirmek gerekir. 

2- Gluten, tüm tahıllar ve baklagilleri beslenmenizden çıkarın
Bu yiyecekler lektin adı verilen bir protein içerirler. Lektin bağırsak duvarında tahribat yapıyor. 

3- Ağır metal testi yaptırın
Vücudunuzda cıva veya diğer ağır metallerin birikimi varsa iyi bir fonksiyonel tıp uygulayıcısı doktor tedavisiyle bundan arının. Amalgam dolgunuz varsa uygun bir şekilde değiştirin.

4- Enfeksiyon varsa bulunmasını ve tedavi edilmesini sağlayın
Otoimmün hastalıklarla bağlantılı birçok bakteriyel veya viral enfeksiyon söz konusudur. 

5- Stresinizi yönetin
Çeşitli stres atma teknikleriyle stresinizi azaltmaya çalışın.

Benim yaklaşımım öncelikle sorunun köküne inmek, yani bağışıklık sistemini bozan etkenleri bulup gidermektir. Ondan sonra da bağışıklık sistemini baskılamak yerine güçlendirmeyi tercih ediyorum. O nedenle bu yaklaşım otoimmün hastalıklardan kurtulma ve korunmayı sağlıyor."

Dr. Amy Myers

Özet çeviri: Nurçin Çağlar
Sağlıklı Yaşıyoruz

Çevirenin notu: Dr. Amy Myers tiroid hastalıkları konusunda ezber bozan diyebileceğimiz yaklaşımları olan, bizim de takip etmeye ve yazılarını paylaşmaya başladığımız bir doktor. 17 sene önce pankreas kanserinden kaybettiği annesinin ölüm yıldönümünde bir yazı yazmış. Bu yazıdan bir bölümü çevirip sizlerle paylaşmak istedim.

"I am the woman and the doctor I am today because of my mother. She taught me to think outside the box, never to accept status quo, ask questions and to be curious, be independent and see the world, celebrate being different, make deep connections, love and accept the differences in people, and to make a big impact while on this 
earth."

"Bugün bir kadın ve doktor olarak geldiğim nokta annem sayesindedir. Duruma dışarıdan bakmayı, statükoyu (mevcut durum) asla kabul etmemeyi, soru sormayı, meraklı olmayı, bağımsız olmayı, dünyayı görmeyi, farklılığımdan memnun olmayı, derin bağlar kurmayı, sevmeyi, insanların farklılıklarını kabul etmeyi ve yaşarken dünya üzerinde büyük bir etki yapabilmeyi bana o öğretti."

İyi ki dünyada da bizde de böyle doktorlar var. Böyle düşünen doktorların sayılarının çoğalmasını gönülden dileriz.


Kaynak: http://www.amymyersmd.com/2016/03/conventional-medicine-autoimmune

23 Ocak 2017

NASIL BESLENİYORUZ ?






















İnsanın gerek bedensel gerekse ruhsal açıdan sağlıklı bir yaşam sürdürebilmesi yeterli ve dengeli bir biçimde beslenmesine bağlıdır. Yeterli ve dengeli beslenme, vücudun yaşamı ve organların çalışması için gerekli olan besinlerin tam olarak sağlanmasıyla mümkündür. Vücudumuz tükettiğimiz gıdaları ilk önce yapıtaşlarına parçalar ve gereksinime göre belli görevler için kullanır. Bu görevler üç temel grupta toplanabilir.

1) Yaşam için gerekli olan enerjinin sağlanması,
2) Dokuların yapımı, onarımı ve devamlılığı ve
3) Vücut olaylarının düzenlenmesi'dir.

Gıdalarımızda bulunan ve bu görevlerden birini veya daha fazlasını sağlayan maddelere besin öğeleri denmektedir. Bunların yeterli düzeyde alınmaması veya bazılarının gerektiğinden fazla tüketilmesi bireyin büyümesinde, beden vezeka gelişiminde, hastalıklara karşı direncinde, verimli çalışmasında ve sosyal ilişkilerinde bozukluklara neden olur. Bu nedenle beslenme sağlıklı yaşamın temelidir.





















Sağlıklı beslenme hiçbir zaman karın doyurmak anlamına gelmemektedir. Son yıllarda büyük önem kazanan beslenme ile sağlık arasındaki ilişkiye bilim dünyasının araştırmalarını özellikle yoğunlaştırdığını görmekteyiz. Kentlerdeki yaşamın insan sağlığını olumsuz etkileyecek özellikler taşıması, biyolojik, fiziksel ve toplumsal çevre etkenlerinin kamu sağlığını tehdit etmesi, bilim ve teknolojideki gelişmeler, tarım alanlarında kimyasal güçlendiriciler ve hormonların kullanılması, çalışma yaşamının yarattığı telaş ve stres, insanın doğadan ve doğal besinlerden uzaklaştırılması çeşitli hastalıkların artmasına neden olmaktadır.

Etkin ve dengeli beslenme hakkında, toplumda yeterli bilinç oluşturmak amacıyla resmi ve özel birçok kuruluş çeşitli programlar uygulamaktadır. Günümüzde sıkça rastladığımız çeşitli kamu spotlarıyla “Dengeli beslenme” ve “Obezite” hakkında bilgilendirmeler yapılmaktadır.
























DENGELİ BESLENME İLE DAHA SAĞLIKLI TOPLUM

Sağlıklı beslenmek için besin ögelerini tanımak ve vücuttaki fonksiyonlarını bilmek gerekir. Besin ögeleri özelliklerine göre;Proteinler, Karbonhidratlar, Yağlar, Vitaminler, Mineraller ve Su olarak gruplanır. Besin ögeleri vücudun fonksiyonlarını yerine getirmesi açısından çok önemlidir. Yaş, cinsiyet ve aktivite yoğunluğuna göre vücudun besin ögelerine gereksinimi farklıdır.Önemli olan, insan vücudunun günlük gereksinimi olan besin ögelerinin yeterli ve dengeli bir biçimde vücuda alınmasıdır.

Vücudumuzun günlük gereksinimi olan besin ögelerini gerçekten yeterli ve gerektiği oranlarda alabiliyor muyuz? Ya da kaç kişi beslenirken günlük protein, karbonhidrat, yağ, vitamin, mineral ve su gereksinimini doğru ve dengeli olarak karşılayabiliyor? Dengeli beslenme hakkında ne biliyoruz?


























OBEZİTE 

Ne yazık ki; beslenmek için değil, doymak için yiyoruz. Hızlı, aşırı ve kontrolsüz beslendiğimiz için de ne miktarda, hangi besin ögelerini aldığımızı bilemiyoruz. Her gün artan kilolarımızdan şikayet etsek de alışkanlıklarımızdan bir türlü vaz geçemiyoruz. Sırt, bel ve diz ağrılarımızın nedeninin çoğunlukla fazla kilolarımızdan olduğunu bilmemiz hastalıklarımıza çözüm aramamıza yetmiyor. Yanlış besleniyoruz, yiyoruz, yiyoruz, yiyoruz..

Oysa daha sağlıklı olmak elimizde, sadece alışkanlıklarımızı gözden geçirmemiz dengeli beslenmenin yolunu bize açacaktır. Türkiye Sağlık Bakanlığı daha sağlıklı olmak, yeterli ve dengeli beslenme için aşağıdaki önerilerde bulunuyor.

* Şu dört besin grubundan her gün yeterli miktarlarda tüketiniz; (1) Süt, (2) Et, Yumurta, Kurubaklagil, (3) Sebze ve meyve, (4) Ekmek ve Tahıl.
* Çeşitli besinleri tüketmeye özen gösteriniz.
* Öğün atlamayınız. Özellikle kahvaltı yapmadan güne başlamayınız.
* Daha az şeker ve tuz tüketiniz.
* Tam tahıl ürünlerini tercih ediniz.
* Doymuş yağlar içeren hayvansal kaynaklı yağlar yerine doymamış yağ asitlerini içeren bitkisel sıvı yağları tercih ediniz.
* Günde en az 8-10 bardak su içiniz.
* Güvenli besinleri satın alınız ve hijyenik koşullarda hazırlayarak tüketiniz.

Egzersiz yapmak bir yaşam biçimi olmalıdır. Haftada en az 5 kez uygulanacak 30'ar dakikalık fiziksel aktivitelerin olumlu etkileri insan sağlığı açısından çok önemlidir. Kendinize en uygun fiziksel aktiviteyi bulun. Tempolu yürüyüş, koşu, spor yapmak, bahçede çalışmak, çocukları okula götürmek, otomobil yıkamak vb.. Egzersizlerinde disiplinli olun ve koyduğunuz kurallara uyun. Kendinizi yormadan ama sürekli egzersiz yapın.

Dinlenmek ve rahatlamak egzersiz yapmak kadar önemlidir. Günün stresinden kurtulmanın yegane yolu fiziksel aktivite ve dinlenmektir. Unutmayın ki; stres, vücudunuzu tüm hastalıklara açık hale dönüştürerek çeşitli sağlık sorunlarına yol açabilir. Egzersiz ve dinlenmenin ardından 7-8 saatlik kaliteli bir uyku sonrası daha zinde ve dinç bir biçimde uyanmak sizi daha sağlıklı ve mutlu kılacaktır.

Sağlıklı yaşamak için sigara içmeyin, size hiç bir besin yararı olmayan alkolü de  kullanmayın.. Dengeli ve sağlıklı beslenme, fazla kilolarınızdan kurtulmak ve mutlu olmak sizin elinizde, karar sizin..

GONCA EVİRGEN


Kaynak: DANIŞMEND GAZETESİ