23 Ocak 2017

NASIL BESLENİYORUZ ?






















İnsanın gerek bedensel gerekse ruhsal açıdan sağlıklı bir yaşam sürdürebilmesi yeterli ve dengeli bir biçimde beslenmesine bağlıdır. Yeterli ve dengeli beslenme, vücudun yaşamı ve organların çalışması için gerekli olan besinlerin tam olarak sağlanmasıyla mümkündür. Vücudumuz tükettiğimiz gıdaları ilk önce yapıtaşlarına parçalar ve gereksinime göre belli görevler için kullanır. Bu görevler üç temel grupta toplanabilir.

1) Yaşam için gerekli olan enerjinin sağlanması,
2) Dokuların yapımı, onarımı ve devamlılığı ve
3) Vücut olaylarının düzenlenmesi'dir.

Gıdalarımızda bulunan ve bu görevlerden birini veya daha fazlasını sağlayan maddelere besin öğeleri denmektedir. Bunların yeterli düzeyde alınmaması veya bazılarının gerektiğinden fazla tüketilmesi bireyin büyümesinde, beden vezeka gelişiminde, hastalıklara karşı direncinde, verimli çalışmasında ve sosyal ilişkilerinde bozukluklara neden olur. Bu nedenle beslenme sağlıklı yaşamın temelidir.





















Sağlıklı beslenme hiçbir zaman karın doyurmak anlamına gelmemektedir. Son yıllarda büyük önem kazanan beslenme ile sağlık arasındaki ilişkiye bilim dünyasının araştırmalarını özellikle yoğunlaştırdığını görmekteyiz. Kentlerdeki yaşamın insan sağlığını olumsuz etkileyecek özellikler taşıması, biyolojik, fiziksel ve toplumsal çevre etkenlerinin kamu sağlığını tehdit etmesi, bilim ve teknolojideki gelişmeler, tarım alanlarında kimyasal güçlendiriciler ve hormonların kullanılması, çalışma yaşamının yarattığı telaş ve stres, insanın doğadan ve doğal besinlerden uzaklaştırılması çeşitli hastalıkların artmasına neden olmaktadır.

Etkin ve dengeli beslenme hakkında, toplumda yeterli bilinç oluşturmak amacıyla resmi ve özel birçok kuruluş çeşitli programlar uygulamaktadır. Günümüzde sıkça rastladığımız çeşitli kamu spotlarıyla “Dengeli beslenme” ve “Obezite” hakkında bilgilendirmeler yapılmaktadır.
























DENGELİ BESLENME İLE DAHA SAĞLIKLI TOPLUM

Sağlıklı beslenmek için besin ögelerini tanımak ve vücuttaki fonksiyonlarını bilmek gerekir. Besin ögeleri özelliklerine göre;Proteinler, Karbonhidratlar, Yağlar, Vitaminler, Mineraller ve Su olarak gruplanır. Besin ögeleri vücudun fonksiyonlarını yerine getirmesi açısından çok önemlidir. Yaş, cinsiyet ve aktivite yoğunluğuna göre vücudun besin ögelerine gereksinimi farklıdır.Önemli olan, insan vücudunun günlük gereksinimi olan besin ögelerinin yeterli ve dengeli bir biçimde vücuda alınmasıdır.

Vücudumuzun günlük gereksinimi olan besin ögelerini gerçekten yeterli ve gerektiği oranlarda alabiliyor muyuz? Ya da kaç kişi beslenirken günlük protein, karbonhidrat, yağ, vitamin, mineral ve su gereksinimini doğru ve dengeli olarak karşılayabiliyor? Dengeli beslenme hakkında ne biliyoruz?


























OBEZİTE 

Ne yazık ki; beslenmek için değil, doymak için yiyoruz. Hızlı, aşırı ve kontrolsüz beslendiğimiz için de ne miktarda, hangi besin ögelerini aldığımızı bilemiyoruz. Her gün artan kilolarımızdan şikayet etsek de alışkanlıklarımızdan bir türlü vaz geçemiyoruz. Sırt, bel ve diz ağrılarımızın nedeninin çoğunlukla fazla kilolarımızdan olduğunu bilmemiz hastalıklarımıza çözüm aramamıza yetmiyor. Yanlış besleniyoruz, yiyoruz, yiyoruz, yiyoruz..

Oysa daha sağlıklı olmak elimizde, sadece alışkanlıklarımızı gözden geçirmemiz dengeli beslenmenin yolunu bize açacaktır. Türkiye Sağlık Bakanlığı daha sağlıklı olmak, yeterli ve dengeli beslenme için aşağıdaki önerilerde bulunuyor.

* Şu dört besin grubundan her gün yeterli miktarlarda tüketiniz; (1) Süt, (2) Et, Yumurta, Kurubaklagil, (3) Sebze ve meyve, (4) Ekmek ve Tahıl.
* Çeşitli besinleri tüketmeye özen gösteriniz.
* Öğün atlamayınız. Özellikle kahvaltı yapmadan güne başlamayınız.
* Daha az şeker ve tuz tüketiniz.
* Tam tahıl ürünlerini tercih ediniz.
* Doymuş yağlar içeren hayvansal kaynaklı yağlar yerine doymamış yağ asitlerini içeren bitkisel sıvı yağları tercih ediniz.
* Günde en az 8-10 bardak su içiniz.
* Güvenli besinleri satın alınız ve hijyenik koşullarda hazırlayarak tüketiniz.

Egzersiz yapmak bir yaşam biçimi olmalıdır. Haftada en az 5 kez uygulanacak 30'ar dakikalık fiziksel aktivitelerin olumlu etkileri insan sağlığı açısından çok önemlidir. Kendinize en uygun fiziksel aktiviteyi bulun. Tempolu yürüyüş, koşu, spor yapmak, bahçede çalışmak, çocukları okula götürmek, otomobil yıkamak vb.. Egzersizlerinde disiplinli olun ve koyduğunuz kurallara uyun. Kendinizi yormadan ama sürekli egzersiz yapın.

Dinlenmek ve rahatlamak egzersiz yapmak kadar önemlidir. Günün stresinden kurtulmanın yegane yolu fiziksel aktivite ve dinlenmektir. Unutmayın ki; stres, vücudunuzu tüm hastalıklara açık hale dönüştürerek çeşitli sağlık sorunlarına yol açabilir. Egzersiz ve dinlenmenin ardından 7-8 saatlik kaliteli bir uyku sonrası daha zinde ve dinç bir biçimde uyanmak sizi daha sağlıklı ve mutlu kılacaktır.

Sağlıklı yaşamak için sigara içmeyin, size hiç bir besin yararı olmayan alkolü de  kullanmayın.. Dengeli ve sağlıklı beslenme, fazla kilolarınızdan kurtulmak ve mutlu olmak sizin elinizde, karar sizin..

GONCA EVİRGEN


Kaynak: DANIŞMEND GAZETESİ





BALON SATAN MÜHENDİS

Örümcek Adam Kostümüyle Balon Satan Bir Mühendis


'Bir jeoloji mühendisi olarak ülkemizde iş için birçok yere başvurdum fakat bir sonuç alamadım. Bu durumdan da çok üzüntülüyüm.'
Mersin Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği bölümünü bitiren 28 yaşındaki Eren Özgen Sevinç, uzun zaman kendi alanında iş arayıp bulamayınca geçimini sağlamak için Örümcek Adam kostümü giyerek sokakta balon satmaya başladı.

Her gün düzenli olarak evde önce balonlarını şişiren Sevinç, daha sonra da kostümünü giyerek sahildeki parkları dolaşıp satış yaparak geçimini temin etmeye çalışıyor. 

Geçtiğimiz günlerde açıklanan ve 5 gençten birinin işsiz olduğunu gösteren işsizlik verileri ise tablonun ne kadar vahim olduğunu kanıtlar nitelikte.

Eren Özgen Sevinç gençlerin önündeki istihdam duvarına sadece bir örnek... 


'Ben özel biri değilim, herkes gibiyim. Benim gibi binlerce kişi var. Benim bir fikrim vardı, onu hayata geçirdim'

DHA'nın haberine göre, Mersinli Eren Özgen Sevinç, 2 yıl önce mezun olduktan sonra uzun süre iş aradı. Maddi imkanı yetersiz olan ailesine de katkıda bulunmak zorunda kalan Sevinç, geçici olarak çeşitli işlerde çalışmaya başladı.
Aldığı ücretlerle günlük ihtiyaçlarını dahi karşılayamayan Sevinç, üniversite öncesi bir dönem animatör olarak çalışmasından yola çıkarak, Örümcek Adam kostümü ile balon satmaya karar verdi.
Eren Özgen Sevinç, mezun olduktan sonra uzun süre iş aradı ve geçici olarak çeşitli işlerde çalışmaya başladı
Okuldan mezun olduktan sonra çok uzun süre iş aradığını belirten Sevinç duygularını şöyle dile getiriyor:
"Okuldan ayrıldıktan sonra jeoloji mühendislerinin yanında da çalıştım, İŞKUR'un iş başı programlarından da yararlandım"
'Okuldan ayrıldıktan sonra jeoloji mühendislerinin yanında da çalıştım, İŞKUR'un iş başı programlarından da yararlandım'

"Ben özel biri değilim, herkes gibiyim. Benim gibi binlerce kişi var. Benim bir fikrim vardı, onu hayata geçirdim"

Kaynak: ONEDIO



EĞİTİMCİLERİN DİKKATİNE..

Öğrenme ve Hatırlama Yeteneklerinizi Artıracak Bir Yöntem: FEYNMAN TEKNİĞİ


Çalışma teknikleri konusunda her insanın kendine has bir yöntemi var. Bu yazımızda iyi bir şekilde uygulandığında çalışma veriminizi bir hayli arttırabilecek bir teknikten bahsedeceğiz: Feynman tekniği.

Öncelikle bilmeyenleriniz için Richard Feynman'dan çok kısaca söz edeyim.










Öncelikle bilmeyenleriniz için Richard Feynman'dan çok kısaca söz edeyim.
Richard Phillips Feynman (1918-1988), 20. yüzyılın en önemli fizikçilerinden. Özellikle kuantum elektrodinamiği alanındaki araştırmalarıyla tanınan Feynman, yine bu alandaki çalışmaları nedeniyle 1965'te Nobel Fizik Ödülü'ne layık görüldü.

Şimdi dönelim konumuza.










Şimdi dönelim konumuza.
Feynman'ın ortaya attığı çalışma tekniği, bir şeyi bilmekle, o şeyi anlamak arasındaki farka odaklanıyor. Bunun dışında bir şeyi ismen bilmeniz, o konuda bilgi sahibi olduğunuz anlamına da gelmiyor Feynman'a göre.

Feynman'ın tekniği 5 farklı adımda uygulanıyor.






Feynman'ın tekniği 5 farklı adımda uygulanıyor.
İlki, her şeyden önce bir konu belirlemek. İlginizi çeken, öğrenmek istediğiniz veya istemeseniz de öğrenmek zorunda olduğunuz bir konu olabilir bu.

İkinci adım konuyu küçük bir çocuğa anlatır gibi anlatmaya çalışmak.






İkinci adım konuyu küçük bir çocuğa anlatır gibi anlatmaya çalışmak.
Feynman'a ve diğer pek çok bilim insanına göre, bir şeyi konuyla alakası olmayan birinin bile anlayabileceği şekle getirmek, o konuyu mükemmel derecede anlamanızı sağlıyor.
Yani kara delikleri, 5 yaşında bir çocuğun bile az çok anlayabileceği şekilde sadeleştirebilmek veya teknolojik bir aleti 80 yaşındaki bir insanın bile az çok öğrenebilmesini sağlayacak şekilde anlatabilmek buna örnek olarak verilebilir.

Üçüncü adım eksiklerinizi belirlemek.






Üçüncü adım eksiklerinizi belirlemek.
Konuyu anlatırken veya sorular çözerken bazı yerlerde tıkandığınızı ve söyleyecek ya da düşünecek bir şey bulamadığınızı fark ettiyseniz, dosdoğru kaynaklarınıza yönelip o bölümü tekrar gözden geçirmeniz gerekiyor. Daha sonra yine basit bir açıklamayla o bölümü özetleyebilip özetleyemediğiniz konusunda kendinizi deneyin.

Dördüncü adım analojiler kullanarak konuyu daha somut hale getirmek.






Dördüncü adım analojiler kullanarak konuyu daha somut hale getirmek.
Son adım ise konuyu mümkün olduğunca basit hale getirmek. Bu adımı, konu sizin için yeterince açık ve basit hale gelmediyse uygulayarak, konuyu iyice sadeleştirmek için uygulamanız gerekiyor. Bunun için bazı detayları konudan çıkarabilirsiniz bile, tamamını unutmaktansa bazı detayları feda etmek daha faydalı olur.

Özetle, Feynman tekniği temelde bu kadar basit.






Özetle, Feynman tekniği temelde bu kadar basit.

Bu tekniği bir alışkanlık haline getirerek;
  • Gerçekten anlamadığınız konuları/fikirleri anlamak için
  • Anladığınız fakat sınavlarda unuttuğunuz konuları/fikirleri hatırlamak için
  • Sınav öncesi etkili bir çalışma yöntemi olarak kullanabilirsiniz.
Bu yöntemi kullanarak sizi zorlayan konuları planlı ve kararlı bir çalışmayla çok kısa zamanda öğrenip, uzun yıllar hatırınızdan çıkmayacak şekilde kavrayabilirsiniz.
Şimdiden başarılar!

Kaynak: ONEDIO


KİTAP
-------------------------------------------------------------------------------------
NİKSAR'DA İZ BIRAKANLAR (Sosyolojik Araştırma) -  Hami KARSLI
Sipariş için: 0535 441 2220
BİR GÜN ANSIZIN (Şiir) - Necdet ARSLAN
TAŞRA AKŞAMLARINDAN - (Şiir) Necdet ARSLAN 
Sipariş için: 0505 656 1539 




22 Ocak 2017

ŞEKER Mİ, EKMEK Mİ ? HANGİSİ DAHA ÇOK TEHLİKELİ ?

Dr. Mesut Caner YUSUFOĞLU'na teşekkürler..

Görüntünün olası içeriği: 1 kişi, gülümsüyor, yazı
TİP 2 DİYABETTE TÜRKİYE'NİN AVRUPA ŞAMPİYONU OLMASININ EN BÜYÜK NEDENİ EKMEK ÖNEREN ZİHNİYET!
ŞEKERİ YASAKLAYIP GÜNDE 6-8 DİLİM TAM TAHIL EKMEĞİ ÖNEREN DOKTOR VE DİYETİSYENLERE DUYURULUR!
Tam tahıl ekmeğinin glisemik indeksi (Gİ) sofra şekerinden ve beyaz ekmekten daha fazla.
"Sofra şekeri Gİ 59,
Beyaz ekmek Gİ 69,
Tam tahıllı ekmek Gİ 72" (1)
Prof. Dr. Canan Karatay diyor ki;
"EKMEK YERİNE, FINDIK - FISTIK - CEVİZ - BADEM YİYİN!"
Ekmek insanı acıktırır ve daha sık yemek yemeye neden olur. Yer fıstığının ekmekten daha ucuza geldiğini biliyor musunuz?
"Sık tükettiğimiz kuruyemişlerin 100 üzerinden glisemik indeks değerleri şöyledir:
→ Badem = 0-15
→ Ceviz = 0-15
→ Kavrulmamış fındık = 0-15
→ Kavrulmamış yerfıstığı = 0-15
→ Antepfıstığı = 0-15
→ Fındık ve çekirdekli siyah kuru üzüm karışımı = 20
→ Kurukayısı (gün kurusu) = 30
→ Kuru mürdüm eriği = 29 " (2)
Kaynaklar
(1) Davis, Dr William, Buğday Göbeği, Pegasus, İstanbul, 2014, S52.
(2) Karatay, Prof. Dr. Canan, Karatay Diyeti'yle Yaşam Boyu Sağlık, HayyKitap, İstanbul, 2011

Reklam Alanı - 0532 549 9805


REKOR KIRDI

Baklagillerin anavatanı olan Türkiye, tüm baklagil ürünlerinde ithalatçı oldu.

Yüz Ölçümü Konya'dan Biraz Daha Büyük Olan Hollanda Tarım Ürünü İhracatında Rekor Kırdı

Ülkenin yüz ölçümünün sadece 41 bin kilometrekare! (Konya'nın yüz ölçümü 38 bin kilometrekare)

Tarım ihracatında dünya ikincisi konumunda bulunan Hollanda'nın 2016'da tarımsal ihracatı bir önceki yıla göre yüzde 4,4 artarak 85 milyar Euroya çıktı.

Hollanda İstatistik Bürosu'nun verilerine göre, Hollanda’nın tarım ve gıda ihracatı 2016 yılında rekor seviyeye ulaşarak 94 milyar euro oldu. Hollanda'nın yüz ölçümü Konya'dan sadece 3 bin kilometrekare daha büyük olması ise konunun sosyal medyada tartışılmasına sebep oldu.


Ülkenin yüz ölçümünün sadece 41 bin kilometrekare! (Konya'nın yüz ölçümü 38 bin kilometrekare)

Açıklanan verilerine göre dünya genelinde en fazla tarım sektörü ihracatını ABD yapıyor

Açıklanan verilerine göre dünya genelinde en fazla tarım sektörü ihracatını ABD yapıyor


İkinci sıradaki Hollanda'yı ise AlmanyaBrezilya ve Fransa takip ediyor.

Avrupa'da ise lider konumda

Davutoğlu ve Kılıçdaroğlu arasında polemik olmuştu

Davutoğlu ve Kılıçdaroğlu arasında polemik olmuştu

Ahmet Davutoğlu'nun başbakanlığı döneminde CHP lideri Kılıçdaroğlu ile aralarında Konya ve Hollanda kıyaslaması polemiği yaşanıyordu.
Türkiye Ziraat Odaları Birliği 26. Olağan Genel Kurulu'na katılan Davutoğlu 'Sayın genel başkan Hollanda büyüklüğünde Konya'dan bahsediyor. Konyalı olarak gurur duyuyorum. Birçok Avrupa ülkesinden büyüğüz ama Konya ile karşılaştırırken Hollanda'nın tarımsal ihracatı ile Türkiye'nin tarımsal ihracatını karşılaştırmak doğru değil. Biz iktidara geldiğimizde Konya Ovasınını toplam milli hasılası 2,2 milyar lira, şimdi 10,4 milyar Türk Lirası. Sadece Konya Ovası. Konya Ovasının sulama kapasitesiyle Türkiye'nin en az yağış alan yeri Hollanda'nın sulama kapasitesi ve yağış alma oranlarını karşılaştırdığınızda aslında Türkiye'de bir tarım mucizesi yaşanıyor.' demişti.

Kaynak: ONEDİO




Sipariş İçin: 0535 441 2220

11 YAŞ DAHA GENÇ OLMAK İSTER MİSİNİZ?

Otomatik alternatif metin yok.
Bir araştırmaya göre beslenmemizde ıspanak, pazı gibi yeşil yapraklı sebzelere fazla yer vermek zihinsel gerilemeyi yavaşlatıyor. Çalışmada bu etkiyi hangi besinlerin meydana getirdiği de incelenmiş ve K vitamini tüketmenin zihinsel gerilemenin yavaşlamasıyla bağlantılı olduğuna değinen ilk çalışma olmuş.

YEŞİL YAPRAKLI SEBZE YİYELİM BEYNİMİZİ KORUYALIM!

Rush Üniversitesi'nde gerçekleştirilen çalışmada araştırmacılar 950'den fazla sayıda yaşlının zihinsel yetilerini ve beslenme şekillerini 5 yıl kadar izlemişler. Günde 1-2 porsiyon yeşil yapraklı sebze yiyenlerin zihinsel yetilerinin 11 yaş gençlerinkine denk olduğunu belirlemişler.

Hangi besinlerin bu etkiyi meydana getirdiğine de bakılmış ve K vitamini, lutein, folat ve beta-karotenin beyni sağlıklı tuttuğu bulunmuş.
Çeviri: Nurçin Çağlar
Sağlıklı Yaşıyoruz
Kaynak: https://www.sciencedaily.com/releases/…/03/150330112227.htm…

Reklam Alanıdır.. 0532 549 9805


NEDEN EKMEK (HİÇBİR ÇEŞİDİNİ) YEMİYORUZ?

Otomatik alternatif metin yok.

Lütfen bu gönderinin fotoğrafını çekip "ekmek yiyenlere" veya "ekmek öneren doktor ve diyetisyenlere" gösterin. Mutlaka linkini de bir yere kaydedin. 

ÇÜNKÜ EKMEĞİN GLİSEMİK İNDEKSİ ŞEKERDEN BİLE FAZLA!

Bu bilgi, dünyada tıp alanında en güvenilir kaynak olarak kabul edilen Amerikan Ulusal Sağlık Enstitüleri Ulusal Tıp Kütüphanesi olan PubMed'de yayınlanan bir çalışmadan alınmıştır. 

Tam buğday ekmeğinin glisemik indeksi 72, beyaz ekmeğin 69, sofra şekerinin 59. 

İnsanlara şeker yeme diyen zihniyet, glisemik indeksi şekerden bile yüksek olan tam buğday unu ile yapılmış ekmek öneriyor. Hem de günde kaç dilim. Tam buğday ekmeğinin glisemik indeksi beyaz ekmekten bile yüksek. 


İşte bunun için ister beyaz, isterse de tam buğday ekmeği yiyenlerin Tip 2 Diyabet hastalığından kurtulmaları mümkün değil. Bu da size belgesi... 


Glisemik indeks tablosuna ulaşmak için: aşağıdaki bağlantıyı açtıktan sonra sayfanın altında "full text" yazan yere tıklarsanız makalenin tamamı açılacak ve ikinci sayfada tabloyu bulacaksınız.


Kaynak: http://www.ncbi.nlm.nih.gov.secure.sci-hub.bz/pubmed/
6259925


SİPARİŞ İÇİN: 0505 656 1539

21 Ocak 2017

GIDA İNTOLERANSI NEDİR, BELİRTİLERİ VE NEDENLERİ NELERDİR, NASIL TEŞHİS VE TEDAVİ EDİLİR?

Otomatik alternatif metin yok.
İnsan sağlığını çok yakından ilgilendiren paylaşımı için Dr. MESUT CANER YUSUFOĞLU'na teşekkür ediyoruz. 
GIDA İNTOLERANSI NEDİR?
Gıda intoleransı; IgE ilişkili olmayan gıda hassasiyeti veya allerjik olmayan gıda hassasiyeti olarak da bilinir, bazı gıdaları sindirmedeki güçlüğü ifade etmektedir.
Gelişmiş ülkelerde çok sık görülen bir problemdir. Tüm dünyadaki insanların %15-20’ sinin etkilendiği düşünülmektedir. Gıda intoleransının besin alerjisinden farklı olduğunu bilmek önemlidir. Gıda alerjisinde bağışıklık sistemi tetiklenir, gıda intoleransında etkilenmez. Bazı insanlar, bazı gıdaları yedikten sonra bağışıklık sistemi tepki göstermiyor olsa bile sindirim sorunları yaşarlar (alerjide salgılanan histamin tepkisi yoktur).
En yaygın gıda intoleransı ile ilişkili besinler tahıllar (beyaz ekmek), bazı sebzeler (fasulye, lahana, soğan), süt, acılı baharatlar, yağda kızartılmış besinler, kafein içeren içeceklerdir.
Gıda intoleransının ilişkili olduğu hastalıklar: Hassas bağırsak sendromu (IBS), ülseratif kolit, Crohn hastalığı, fibromiyalji, kronik yorgunluk gibi pek çok hastalık ile ilişkilidir.
Gıda İntoleransı durumunda oluşan şikayetler: Şişkinlik (aşırı gaz), migren, baş ağrısı, öksürük, kaşıntı, mide ağrısı, irritabl bağırsak (IBS), ürtiker, burun tıkanıklığı, karın ağrısı, ishal.
Şikayetlerin başlaması genellikle, rahatsız edici yiyecek veya bileşiği aldıktan birkaç saat sonra ortaya çıkar ve birkaç saat veya gün sürebilir. Bazı durumlarda belirtiler 48 saat sonra da ortaya çıkabilir.
Mekanizması: Besin içindeki protein T hücrelerinin yetersiz veya sorunlu yanıtı ile bağışıklık sisteminin aşırı yanıtına neden olmaktadır.
GIDA İNTOLERANSININ NEDENLERİ VE MEKANİZMASI
1. Sindirim kanalında besini sindirecek bir enzimin yokluğu/transport problemi: Gıdaları tamamen sindirmek için enzimlere ihtiyaç vardır. Bu enzimlerin bir kısmı eksik ya da yetersizse, besinler yeterince sindirilemez. Bundan başka früktoz gibi ya da poliol içeren (kiraz, şeftali, mantar, karnıbahar…) bazı gıdaların bağırsaklardan emilimi sınırlı olmakta, kanal içinde emilmeden kalabilmektedir. 
2. Kimyasallar:
Gıdalardaki ve içecekteki bazı kimyasal maddeler, bazı peynirlerdeki aminler ile kahve, çay ve çikolatalar içindeki kafein tahammülsüzlüğe neden olabilir. Bazı kimseler bu kimyasallara diğerlerinden daha fazla duyarlıdırlar.
a. Aminler (histamine): Şarap, bira, olgunlaştırılmış peynir, işlenmiş etler, balık konservelerinde bulunur. Vücutta histamine seviyesini yükselterek düz kas kasılmalarını arttırabilirler. Bu kişilerde ayrıca cilt döküntüleri, karın krampları, diyare, kusma ve mide bulantısı görülür.
b. Salisilatlar: Kahve, çay, yeşil elma, muz, limon, nektarin, domates, salatalık, havuç, bezelye, erik, üzüm, greyfut, otlar ve baharatlarda bulunur. Zararlı bakterilere, mantarlara, böceklere ve hastalıklara karşı savunma mekanizması olarak bitkilerde doğal olarak bulunan salisilik asit türevleridir. Daha çok ise işlenmiş gıdalarda, aromalarda (özellikle nane, çilek ve narenciye aromasında), domates sosunda salisilatlar bolca bulunur. Mast hücrelerini uyararak lökotrien metabolitlerinin aşırı üretilmesine neden olur, bu da pro-inflamatuar reaksiyonlara ve bağırsak düz kasının kasılmasına neden olabilir.
c. Glutamatlar: Domates, peynir ve mayada bulunur.
d. Kafein: Kahve, çay, çikolata, kola, kafeinli içecekler.
e. Lektin: Az pişmiş fasulyede bulunur. Tamamen pişmiş fasulyede lektinler tahrip edilir. Diyare, mide bulantısı ve kusmaya neden olur.
f. Gıda katkı maddeleri: antioksidanlar, yapay renklendiriciler, yapay aroma vericiler, koruyucular, aroma arttırıcılar, emülgatörler, tatlandırıcılar, nitratlar, monosodium glutamate, sülfitler, 
3. Non-çölyak gluten hassasiyeti.
GIDA İNTOLERANSININ TEŞHİSİ
1. Besini dışlamak-takip etmek.
2. Nefes testleri:
Soluk ile çıkarılan havada hidrojen/metan gazlarının ölçümüne dayanır. Ağızdan glukoz, laktuloz, fruktoz, sorbitol vb verilerek soluk havası araştırılır. 
3. Lazer endomikroskopisi.
4. Deri testleri:
Şüphe edilen gıdanın az miktarda bir kısmı hastanın sırt veya ön koluna yerleştirilir. Cilt, bir maddenin cilt yüzeyinin altına nüfuz etmesine izin veren bir iğne ile delinir. Allerjik kişilerde o bölgede şişlik görülür. Ancak, deri testleri %100 güvenilir değildir.
5. Kan testleri:
a. IgE düzeylerini ölçer (immünoglobulin E). Besine özel IgE birkaç saat içinde ortaya çıkar.
b. IgG ve IgG4 seviyesi: geç ortaya çıkabilen besin allerjilerini çok iyi tanımlar.
Kan ve deri testlerini hastanın klinik tablosu ile birlikte değerlendirmek, sonrasında da dışlanan besin ile vücuttaki IgG, IgE ve inflamasyon göstergeleri (CRP ve sedimentasyon seviyeleri ) ile takip etmek gerekmektedir. 
6. Sitotoksik testler, saç analizi, elektrodermal testler (Vega)

GIDA İNTOLERANSI TEDAVİSİ

Gıda intoleransının tedavisi için:
- En az 1 ay o besinden uzak kalmak,
- Bağışıklık sistemini güçlendirmek, bunun için D Vitamini seviyesini 100 ng/ml'ye çıkarmak ve kefir, yoğurt, turşu, sirke gibi probiyotiklerden zengin gıdalarla beslenmek.
- Çok gerekmedikçe antibiyotik kullanmamak,
- Katkı maddesi ilave edilmiş, rafine edilmiş, paketlenmiş gıdaları yememek,
- Un ve şekerden fakir, sebze, meyve, ot, et ve yumurta gibi doğal gıdalardan zengin bir diyet uygulamak,
- Yeterli omega-3 alarak; ayçiçeği, mısır, soya, pamuk ve margarin gibi yağları diyetinizden çıkartmak. Bunların yerine zeytinyağı ve doğal hayvansal yağları (tereyağı, iç yağı ve kuyruk yağı) yemek, yararlı olacaktır.
Prof. Dr. Nazan Uysal Harzadın
Sağlıklı Yaşıyoruz Danışma Kurulu Üyesi
Kaynaklar:
(1) https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC4069289/
(2) http://onlinelibrary.wiley.com/doi/10.1111/apt.13041/full
(3) http://alcat.it/wp-content/uploads/2015/11/Pietschmann.pdf
(4) https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC3314037/…
(5) http://beslenmebulteni.com/…/allerjik-hastaliklar-ve-besle…/
(6) https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/27455092

Belgesel: D Ü N Y A

Belgesel yapımlar toplumların kültürel zenginliklerine önemli katkı sağlayan medya ürünleridir. Paylaştığımız DÜNYA belgeselini hiç kuşkusuz zevkle izleyeceksiniz. İyi seyirler..





SİPARİŞ İÇİN: 0505 656 1539


6 ADIMDA OKUMA ALIŞKANLIĞI - Rüya Salik / HÜRRİYET


Konu edebiyat olunca; okumayı alışkanlık haline getirenler ve sadece ‘okumaları söylendiği için zorla okuyanlar’ olarak ayırabiliriz insanları. Bir de; çeşitli bahanelere sığınıp bir türlü okumaya zaman yaratamayanlar var tabii! Aşağıdaki 6 adımı tamamladıkça, okumayı günlük bir rutin haline getirip tam bir kitap kurduna dönüştüğünüzü göreceksiniz!

1 - BİR KİTAP SEÇİN

Etrafta hiç kitabın olmadığı bir yerdeyseniz, nasıl okuyabilirsiniz ki? Okuyacak bir şeyler bulun. Gazete, dergi, roman; herhangi bir şey… Önemli olan; seçtiğiniz yayının size bir başlangıç sağlaması. Buradaki püf noktası şu: Sakın ilk etapta çok kalın ve ağır bir kitap seçmeyin!
2 - GÜNLÜK OKUMA RUTİNİNİZ OLSUN

Ne okuyacağınıza karar verdiniz. Şimdi sıra, günde 15 dakikanızı sadece okuyarak geçirmeye geldi… Bu 15 dakika boyunca tamamen kitaba odaklanın, başka hiçbir şeyle ilgilenmeyin. 15 dakika sonra kitabı kapatıp başka şeylerle ilgilenebilirsiniz. Bunu her gün tekrarlayın. Alışkanlık haline getirin. Zamanla 15 dakikayı günde 20-30 dakikaya çıkarın.
3 - SIKILDIYSANIZ YARIDA BIRAKIN

Başladığınız kitaba bir türlü odaklanamıyorsanız, sıkılıyorsanız veya bitiremeyecek gibi hissediyorsanız sakın kendinizi suçlamayın ve korkmayın! Bu çok normal. Hiç kimse her başladığı kitabı bitiremez. ‘İlla bitireceğim’ baskısıyla da kitap okunmaz. Demek ki o kitap size göre değilmiş… Tekrar tekrar denemenin hiçbir mahsuru yok. Hemen yeni bir kitaba başlayın.
4 - SOSYAL MEDYADA OKUDUĞUNUZ KİTABI DUYURUN

İnsanlarla paylaşmak sizi motive edebilir. Örneğin Facebook durumunuzu ‘kitap okuyor’ olarak değiştirebilir, okuduğunuz roman hakkında bir-iki cümle yazarak arkadaşlarınızla fikir alışverişinde bulunabilirsiniz.


5 - BİR KİTABA BAŞLAMADAN ÖNCE, MASANIZIN ÜZERİNE KİTABIN ANLATTIĞI EŞYALARI KOYMAYI DENEYİN

Hikâyeler ve kurmacalarda her zaman küçük betimlemeler olur. Kitabın anlattığı eşyayı masanızın üzerine koyup o paragrafları okurken eşyaya bakmak konsantrasyonunuzu artırabilir. Örneğin Orhan Pamuk’un Masumiyet Müzesi romanını okurken masanızda başkarakter Füsun ve Kemal’inkine benzer eşyaların olması hoşunuza gitmez miydi?
6 - NE OKUYACAĞINIZA KARAR VERMEDEN ÖNCE ELEŞTİRİLERİ GÖZDEN GEÇİRİN

Kitap ekleri bu konuda size yardımcı olabilir. Güvendiğiniz isimlerin önerdiği kitapları takip edin. İlginizi çekebilecek konuları işleyen romanları bir kenara not edin. Kendinize ‘okuma listeleri’ oluşturun. Bu listeye sadık kalın.
BİRKAÇ İPUCU
1- Unutmayın: Kitap okumayanların, ‘Zamansızlıktan okuyamıyorum’ diyenlerden hiçbir hiçbir farkı yoktur!
2- Kötü alışkanlıklar, rahat bir yatağa benzer. İçeri girmek kolaydır, uyanmak zor! Artık uyanma vakti geldi... Hemen bir kitap alın!
3- Her zaman olumlu olun! Eğer okumanın eğlenceli olduğunu düşünürseniz hakikaten eğlenceli olduğunu fark edeceksiniz. Kitabı okumadan önce kendinize, “Çok iyi vakit geçireceğim!” deyin.
4- İyi bir kitap, iyi bir okuma deneyimi sunar.
5- Gün geçtikçe ve okuma alışkanlığınız oturdukça daha çok zevk alacağınızı unutmayın.
6- Okumanın başka bir alternatifi yoktur. Onun yerini hiçbir aktivite tutamaz.
7- Asla vazgeçmeyin.
BUNLARA DİKKAT!
1- Bir gün bile okuma rutininizi bozmayın.
2- Sevmediğiniz bir şeyi okumak için kendinizi çok zorlamayın.
3- İlk etapta eski ve yabancı kelimeleri içeren, anlaşılması zor kitapları seçmeyin.
4- 15 dakikalık okuma rutininizi 1 gün sonra 30-60 dakikaya çıkarmaya kalkmayın. Bu sizi baskı altına sokabilir ve vazgeçmeniz için bahane üretmenize sebep olur!

Kaynak: Rüya SALİK - HÜRRİYET GAZETESİ


SİPARİŞ İÇİN: 0505 656 1539